clock - Türkisch Englisch Wörterbuch

clock

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "clock" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 49 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
clock n. saat
There is a huge clock on the west side of the tower.
Kulenin batı tarafında devasa bir saat var.

More Sentences
General
clock n. duvar saati
Tom looked at the clock on the wall.
Tom duvardaki saate baktı.

More Sentences
clock n. saat
It is written on many clocks.
Birçok saatin üzerinde yazılıdır.

More Sentences
Construction
clock n. duvar saati
Tom glanced at the clock on the wall.
Tom duvardaki saate baktı.

More Sentences
Automotive
clock n. saat
I can only sum this up by saying that the Commission's clocks are obviously set differently after all.
Bunu sadece Komisyon'un saatlerinin farklı ayarlandığını söyleyerek özetleyebilirim.

More Sentences
clock n. saat
You can either reduce the brightness of your screen or reduce the CPU clock speed.
Ekranınızın parlaklığını azaltabilir veya CPU saat hızını azaltabilirsiniz.

More Sentences
British Slang
clock v. aracın kilometre sayacıyla oynamak
The mechanic said the car we bought had been clocked.
Tamirci bize aracın kilometre sayacıyla oynandığını söyledi.

More Sentences
General
clock n. kronometre
clock n. taksimetre
clock n. masa saati
clock n. hız göstergesi
clock n. hız ölçer
clock n. duvar veya masa saati
clock n. biyolojik saat
clock n. puantör
clock n. işi zamanında bitirme baskısı
clock n. esnek olmayan zaman çizelgesi
clock n. katı planlama
clock v. ölçmek
clock v. saat tutmak
clock v. zamanlanmak
clock v. (süre, mesafe, hız, sayı) mekanik kayıt cihazına kaydetmek
clock v. zamanlamasını belirlemek
clock v. çan çalmak
clock v. zil çalmak
clock v. (hızı) tespit etmek
clock v. takip etmek
clock v. fark etmek
Computer
clock n. pals üreteci
Electric
clock n. pals devresi
clock v. (dijital cihaza) yeni bir duruma geçmesi için pals sinyali göndermek
Textile
clock n. çorap süslemesi
clock n. çorapta işleme
clock v. (çorap kenarına) işleme yapmak
Automotive
clock n. odometre
clock v. kilometreyle oynamak
clock v. zaman tutmak
Astronomy
clock n. saat (takımyıldızı)
clock n. saat takımyıldızı
Botanic
clock n. karahindiba bitkisinin tüylü çiçek başı
Sport
clock n. zamana karşı yarışma
Card
clock n. bir tür soliter oyunu
Entomology
clock n. bok böceği
Slang
clock v. suratına bir tane çakmak
British Slang
clock n. surat
clock n. faça
clock v. fark etmek
clock v. vurmak
clock v. aracın kilometresini düşürmek

Bedeutungen, die der Begriff "clock" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
alarm clock n. alarmlı saat
This is definitely not your regular stock alarm clock.
Bu kesinlikle normal stok alarm saatiniz değil.

More Sentences
wall clock n. duvar saati
You can use a pleasant wall clock that fits the style of the room.
Odanın tarzına uygun hoş bir duvar saati kullanabilirsiniz.

More Sentences
system clock n. sistem saati
Using the example code above, the countdown works relative to the reader's system clock.
Yukarıdaki örnek kodu kullanarak, geri sayım okuyucunun sistem saatine göre çalışır.

More Sentences
astronomical clock n. astronomi saati
Prague Astronomical Clock is 200 metres away.
Prag Astronomik Saati 200 metre uzaklıktadır.

More Sentences
clock tower n. saat kulesi
Big Ben is not the clock tower.
Big Ben saat kulesi değil.

More Sentences
cuckoo clock n. guguklu saat
The design of a cuckoo clock is now conventional.
Guguklu saatin tasarımı artık gelenekseldir.

More Sentences
alarm clock n. çalar saat
You can also choose a ringtone for a specific person, alarm clock or message.
Ayrıca belirli bir kişi, çalar saat veya mesaj için bir zil sesi seçebilirsiniz.

More Sentences
biological clock n. biyolojik saat
Starting your day with natural light exposure helps reset your biological clock.
Güne doğal ışığa maruz kalarak başlamak biyolojik saatinizi sıfırlamanıza yardımcı olur.

More Sentences
antique clock n. antika saat
This antique clock is in nearly perfect condition.
Bu antika saat neredeyse mükemmel durumdadır.

More Sentences
Colloquial
clock tower n. saat kulesi
Its main distinctive feature is the clock tower, which rises to 50 meters.
Başlıca ayırt edici özelliği 50 metreye kadar yükselen saat kulesidir.

More Sentences
Idioms
around the clock expr. gece gündüz
Our employees are working around the clock to fix the damage caused by the ice storm.
İşçilerimiz buz fırtınasının neden olduğu hasarı onarmak için gece gündüz çalışıyorlar.

More Sentences
Computer
alarm clock n. çalar saat
Use an old-fashioned alarm clock to wake up.
Uyanmak için eski moda bir çalar saat kullanın.

More Sentences
Informatics
alarm clock n. çalar saat
It has the standard alarm clock features.
Standart çalar saat özelliklerine sahiptir.

More Sentences
system clock n. sistem saati
This feature makes sure your airMAX devices keep their system clocks up to date throughout the year.
Bu özellik, airMAX cihazlarınızın sistem saatlerini yıl boyunca güncel tutmasını sağlar.

More Sentences
General
electronic clock n. elektronik saat
clock pulse n. saat darbesi
clock method n. saat yöntemi
clock key n. kurgu
clock face n. kadran
body clock n. bir bireyin belirli bir eylemi yapması için gereken süre
grandfather clock n. ayaklı duvar saati
twelve hour clock n. oniki saatlik zaman
time clock n. puantör
clock pulse n. saat atışı
pendulum clock n. sarkaçlı saat
twelve hour clock n. 12 saatlik zaman
24 hour clock n. 24 saatlik zaman biçimi
grandfather clock n. büyük sarkaçlı saat
grandfather clock n. dolaplı saat
clock signal n. saat sinyali
clock mechanism n. saat mekanizması
mean time clock n. ortalama zaman saati
ten minutes by the clock n. tam on dakika
grandfather clock n. sandıklı saat
longcase clock n. sarkaçlı büyük saat
water clock n. su saati
master clock n. anasaat
12 hour clock n. 12 saatlik zaman biçimi
clock and watch making n. saat yapımı
clock speed n. bilgisayar çalışma hızı
body clock n. vücudun hareketleri ayarlayan doğal mekanizması
clock circuit n. saat devresi
clock pulse n. saat vurumu
clock-watcher n. aklı ve gözü hep saatte olan (işin veya dersin bitmesini bekleyen)
clock-towers n. saat kuleleri
clock-watcher n. tembel işçi veya öğrenci
twent-four hour clock n. yirmidört saatlik zaman
mean-time clock n. ortalama zaman saati
table clock n. masa saati
shadow clock n. güneş saati
ebony clock n. abanoz saat
quartz clock n. kuvars saati
candle clock n. mum saati
internal clock n. biyolojik saat
clock face n. saat kadranı
clock dial n. saat kadranı
calendar clock n. takvimli saat
tambour clock n. alt tarafı geniş, üst tarafı kadranın etrafında bir daire oluşturacak şekilde daralan masa saati
carriage clock n. seyahat edenler için tasarlanmış, üstten saplı kutu biçiminde portatif saat
the clock n. puantör
the clock n. bir işçinin çalışmaya başladığı veya çalışmayı bitirdiği saatlerini kaydeden saat
analogue clock n. dijital olmayan saat
analogue clock n. analog saat
year clock n. aralıksız bir yıl çalışan saat
banjo clock n. dar kasalı yuvarlak bir tür sarkaçlı saat
jack-of-the-clock n. antika gonglu saatlerde erkek figürü
dandelion clock n. çocukların karahindibayı üfleyerek oynadıkları bir oyun
grandmother clock n. sarkaçlı büyük saat
grandfather's clock n. antika duvar saati
round-the-clock patrol n. devamlı devriye
round-the-clock patrol n. kesintisiz devriye
clock-watching n. (iş bitsin diye) sürekli saate bakma
clock-radio n. alarmlı radyo
clock radio n. alarmlı radyo
clock pendulum n. saat sarkacı
clock time n. saat
clock [obsolete] n. vuruşla belirtilen saat başı
clock time n. saatin üstünde görünen zaman
clock [obsolete] n. kol saati
clock [obsolete] n. tam saati gösteren saat vuruşu
clock [obsolete] n. analog saat
doomsday clock n. küresel yok oluşa kalan süreyi gösteren bir saat
doomsday clock n. kıyamet günü saati
doomsday clock n. kıyamet saati
hands of clock n. saatin akrep ve yelkovanı
wind up clock v. saati kurmak
clock out v. işten çıkış saatini kaydetmek
clock somebody one v. şamar atmak
clock in v. puantöre kaydettirerek işbaşı yapmak
clock somebody one v. şamar vurmak
set a clock forward v. saati ileriye almak
clock in v. işe gelme saatini kaydetmek
wind a clock v. saati kurmak
set a clock back v. saati geriye almak
clock out v. puantöre kaydettirerek paydos etmek
clock up v. yazmak
work round the clock v. gecesini gündüzüne katmak
clock in v. işe başlamak
clock out v. işten çıkmak
put the clock forward v. saati ileri almak
watch the clock v. saati kollamak
set the clock back v. saatleri geri almak
set the clock ahead v. saatleri ileri almak
clock someone at speeds of up to one hundred miles per hour v. birini saatte yüz mil hız yaparken yakalamak
clock out early v. erken paydos etmek
clock [dialect] [uk] v. gıdaklamak
clock [dialect] [uk] v. civciv çıkarmak
clock [dialect] [uk] v. kuluçkaya yatmak
around-the-clock adj. gün boyu süren
round-the-clock adj. gece gündüz yapılan
round-the-clock adj. devamlı
around-the-clock adj. gün boyu süren
around-the-clock adj. aralıksız devam eden
around-the-clock adj. ara vermeden yapılan
off-the-clock adj. çalışmak için ücret almayan
off-the-clock adj. dinlendiren
off-the-clock adj. işte olmayan
off-the-clock adj. huzur veren
off-the-clock adj. rahatlatıcı
off-the-clock adj. iş yerinde olmayan
round the clock adv. gece gündüz
around the clock adv. gün boyunca
around the clock adv. tam gün devam eden
around the clock adv. gece ve gündüz
off-the-clock adv. fazladan ücret almadan mesai dışı (çalışmak)
Phrasals
clock out v. birisinin işten çıkış saatini kaydetmek
clock off v. birisinin işten çıkış saatini kaydetmek
clock in v. birisinin işe giriş saatini kaydetmek
clock on v. birisinin işe giriş saatini kaydetmek
clock in v. işe giriş saatini kaydetmek
clock off v. işten çıkış saatini kaydetmek
clock in v. hız yapmak
clock in v. belli bir hıza ulaşmak
clock in v. belli bir süre içinde bir işi ya da müsabakayı bitirmek/tamamlamak
clock in v. belli bir hıza çıkmak
clock someone out v. birinin işten çıkış saatini kaydetmek
clock someone or something at something v. birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini ölçmek
clock something up v. kayda değer bir başarı kazanmak
clock something up v. bir hedefe ulaşmak
clock someone out v. birinin iş yerinden ayrılma saatini kaydetmek
clock (someone or something) at (a certain speed) v. (birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini) ölçmek
clock someone or something at something v. birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini tespit etmek
clock at v. belli bir hızda gittiğini tespit etmek
clock someone in v. birinin iş yerine giriş saatini takip etmek/tutmak
clock someone in v. birinin iş yerine giriş saatini kaydetmek
clock someone in v. birinin işe giriş/varış saatini takip etmek/tutmak
clock someone out v. birinin işten çıkış saatini takip etmek/tutmak
clock at v. belli bir hızda gittiğini ölçmek
clock (someone or something) at (a certain speed) v. (birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini) tespit etmek
clock someone out v. birinin iş yerinden ayrılma saatini takip etmek/tutmak
clock someone in v. birinin geliş/varış saatini kaydetmek
clock something up v. (bir makinenin) toplam çalışma saatlerini, yaptığı mili/kilometreyi kaydetmek
clock something up v. başarı/skor kaydetmek
clock up v. (uçak ve arabalarda) kat edilen mesafeyi kaydetmek
Phrases
biological clock is ticking expr. biyolojik saat işliyor
biological clock is ticking expr. kadınların belli bir yaşa kadar çocuk sahibi olabileceğini belirtmek için kullanılan ifade
(the) clock is ticking expr. (kadınlar için) çocuk yapma vaktinin giderek azalması
(the) clock is ticking expr. zaman azalıyor
(the) clock is ticking expr. kadınların belli bir yaşa kadar çocuk sahibi olacağını belirten ifade
biological clock is ticking expr. vakit doluyor
biological clock is ticking expr. zaman azalıyor
(the) clock is ticking expr. vakit doluyor
biological clock is ticking expr. biyolojik saat işliyor
(the) clock is ticking expr. vakit geçiyor
biological clock is ticking expr. (kadınlar için) çocuk yapma vaktinin giderek azalması
biological clock is ticking expr. zaman daralıyor
biological clock is ticking expr. vakit geçiyor
(the) clock is ticking expr. zaman daralıyor
biological clock is ticking expr. kadınların belli bir yaşa kadar çocuk sahibi olacağını belirten ifade
Proverb
even a stopped/broken clock is right twice a day bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir
a dead clock is right twice a day bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir
a dead clock is correct twice a day bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir
a stopped clock is right twice a day bozuk saat bile günde iki kere doğruyu gösterir
Colloquial
around-the-clock n. biteviye
round the clock n. biteviye
famous clock n. meşhur saat
clock watcher n. gözü sürekli saatte olan kimse
clock watcher n. durmadan saate bakan çalışan/öğrenci
clock watcher n. aklı ve gözü hep saatte olan (işin veya dersin bitmesini bekleyen) kimse
around-the-clock expr. gece gündüz durmadan
round the clock expr. gece gündüz durmadan
clock struck one expr. saat biri vurdu
Idioms
a race against the clock n. zamana karşı yarış
working around the clock n. aralıksız olarak çalışma
a race against the clock n. zamana karşı yarış
a race against the clock n. zamanla yarış
work against the clock v. zamana karşı yarışmak
work against the clock v. zamana karşı çalışmak
clock up v. (kazanılan sayıyı) kaydetmek
clock up v. yazmak
clock up v. bir başarı daha eklemek
sleep the clock round v. bütün gün aralıksız uyumak
turn the clock back v. hortlatmak
put the clock back v. yeniden gündeme getirmek
put the clock back v. saati geri almak
turn the clock back v. zamanı tersine çevirmek
turn the clock back v. yeniden gündeme getirmek
turn the clock back v. saati geri almak
put the clock back v. hortlatmak
put the clock back v. zamanı tersine çevirmek
work round the clock v. yirmi dört saat aralıksız çalışmak
work round the clock v. bütün gün ve gece çalışmak
turn the clock back v. saati geriye almak
turn back the clock v. saati geriye almak
run out the clock v. zamana oynamak
kill the clock v. zamana oynamak
beat the clock v. zamanında/vaktinde yapmak
beat the clock v. vaktinde varmak/ulaşmak
turn back the clock v. geçmişe dönmek
put the clock back v. geçmişe dönmek
turn the clock back v. zamanı geriye almak
run out the clock v. top çevirerek zamana oynamak
turn back the clock v. zamanı geriye almak
sleep around the clock v. çok uzun bir süre uyumak
sleep around the clock v. yirmi dört saat uyumak
kill the clock v. top çevirerek zamana oynamak
kill the clock v. paslaşarak zaman çalmak
turn the clock back v. geçmişe dönmek
punch a clock v. (işe) varış çizelgesi doldurmak
punch a clock v. her gün işe gitmek
watch the clock v. (özellikle bir ders veya sınavda) dakikaları saymak
watch the clock v. (özellikle bir ders veya sınavda) saatleri saymak
put/turn the clock back v. zamanı geriye almak
roll back the clock v. zamanı geriye almak
clock in v. kilo gelmek/çekmek
be on the clock v. mesaide olmak
be off the clock v. mesai dışında olmak
clean someone's clock v. birisini paspas gibi çiğnemek
clean someone's clock v. birini mat etmek
clean someone's clock v. birini mağlup etmek
get (one's) clock cleaned v. darma duman olmak
get (one's) clock cleaned v. pataklanmak
get (one's) clock cleaned v. tekmelenmek
get (one's) clock cleaned v. çok fena yenilmek
get (one's) clock cleaned v. yer misin yemez misin (dayak yemek)
be on the clock v. mesai saatleri içinde olmak
stop someone's clock v. öldürmek
run down the clock v. top çevirerek zamana oynamak
put back the clock v. zamanı geriye sarmak
run the clock down v. oyalanmak
push back the clock v. geçmişe dönmek
move one's clock back v. kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak
run the clock down v. top çevirerek zamana oynamak
get (one's) clock cleaned v. darma duman olmak
set back the clock v. zamanı geriye sarmak
stop (one's) clock v. (birinin) işini bitirmek
get (one's) clock cleaned v. yerleri öptürmek
wind back the clock v. geçmişe dönmek
stop someone's clock v. yaşamına son vermek
run down the clock v. oyalanmak
get (one's) clock cleaned v. pataklanmak
set back the clock v. geçmişteki belli bir dönemi canlandırmak
move one's clock forward v. saatini ileri almak
get (one's) clock cleaned v. tekmelenmek
stop (one's) clock v. öldürmek
put back the clock v. geçmişe dönmek
stop (one's) clock v. yaşamına son vermek
turn the clock forward v. saatini ileri almak
be on the clock v. (taksi için) taksimetresi çalışıyor olmak
stop someone's clock v. (birinin) işini bitirmek
stop (one's) clock v. hesabını görmek
turn the clock forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
move the clock forward v. saatini ileri almak
be on the clock v. kilometre sayacında görünüyor olmak
turn one's clock forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
move the clock back v. saatini geri almak
move the clock forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
turn one's clock forward v. saatini ileri almak
be on the clock v. hız göstergesinde gözüküyor olmak
move one's clock forward v. yaz saati uygulaması sebebiyle saatleri ileri almak
move one's clock back v. saatini geri almak
wind back the clock v. zamanda geri gitmek
run down the clock v. zamana oynamak
stop (one's) clock v. defterini dürmek
wind back the clock v. zamanı geriye almak
push back the clock v. geçmişteki belli bir dönemi canlandırmak
put back the clock v. geçmişteki belli bir dönemi canlandırmak
stop someone's clock v. hesabını görmek
move the clock back v. kış saati uygulaması sebebiyle saatleri geri almak
stop someone's clock v. defterini dürmek
set back the clock v. geçmişe dönmek
get (one's) clock cleaned v. çok fena yenilmek
be on the clock v. mesaide olmak
push back the clock v. zamanı geriye sarmak
run the clock down v. zamana oynamak
be on the clock v. çalışıyor olmak
get (one's) clock cleaned v. yer misin yemez misin (dayak yemek)
move the clock back v. saatleri bir saat geri almak
move one's clock back v. saatleri bir saat geri almak
wind back the clock v. zamanı geri almak
turn one's clock forward v. yaz saati uygulamasına geçmek
wind back the clock v. geçmişte belli bir zamana dönmek
turn the clock forward v. saatleri bir saat ileri almak
wind back the clock v. zamanı geri sarmak
push back the clock v. eski zamanlara dönmek
push back the clock v. geçmişte belli bir zamanı canlandırmak
wind back the clock v. zamanda geriye gitmek
turn the clock forward v. yaz saati uygulamasına geçmek
push back the clock v. zamanda geriye gitmek
turn one's clock forward v. saatleri bir saat ileri almak
rewind the clock v. geçmişe gitmek
rewind the clock v. (mecazen) zamanı geriye almak
clean (one's) clock v. (birini) paspas gibi çiğnemek
clean clock v. mat etmek
clean (one's) clock v. (birini) mat etmek
clean clock v. mağlup etmek
clean (one's) clock v. (birini) mağlup etmek
clean clock v. paspas gibi çiğnemek
clock (someone or something) at speeds of (some amount) v. birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini ölçmek
clock someone at speeds of v. belli bir hızda gittiğini tespit etmek
clock someone at speeds of v. belli bir hızda gittiğini ölçmek
clock (someone or something) at speeds of (some amount) v. birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini tespit etmek
punch the (time) clock v. düzenli bir işte çalışmak
punch the (time) clock v. 9-5 bir işte çalışmak
punch the (time) clock v. işe gidip gelmek
punch the (time) clock v. giriş çıkış saatleri belli bir işte çalışmak
race against the clock v. zamana karşı yarışmak
race against the clock v. zamanla yarışmak
run the clock out v. oyun süresi bitene kadar topu elinde tutmak
run the clock out v. zamanı geçirerek avantaj sağlamaya/avantajlı durumunu korumaya çalışmak
run the clock out v. pasif/defansif bir stratejiyle zaman geçirerek liderliğini korumaya çalışmak
run the clock out v. zamana oynamak
run the clock out v. liderliği sürdürmek için rakibe fırsat vermeden zamanı geçirmeye çalışmak
run the clock out v. zaman geçirmeye çalışmak
run the clock out v. top çevirerek zamana oynamak
run the clock out v. oyalamak
set the clock back v. saati geri almak
set one's clock back v. saatini geri almak
set one's clock forward v. saatini ileri almak
set the clock ahead v. saati ileri almak
set one's clock ahead v. saatini ileri almak
set the clock forward v. saati ileri almak
stop the clock v. kronometreyi durdurmak
stop the clock v. zamanı durdurmak
stop the clock v. geri sayımı durdurmak
stop the clock v. daima genç kalmak
turn one's clock back v. geçmişe dönmek
turn the clock back v. saati geri almak
turn one's clock back v. saatini geri almak
turn one's clock back v. zamanı geriye almak
turn one's clock back v. zamanı tersine çevirmek
hold the clock on v. kronometre tutmak
stop the clock v. geçen saatlerin sayımını durdurarak vade sonu tarihini ertelemek
round-the-clock adj. 24 saat süren
around-the-clock adj. tam zamanlı
off the clock adj. mesai saati sona ermiş
off the clock adj. (günü bitirip) işten çıkmış
off the clock adj. boş (taksi)
off the clock adj. paydos etmiş
off the clock adj. taksimetresi kapalı/işlemeyen (taksi)
off the clock adj. yolcu taşıma halinde olmayan (taksi)
off the clock adj. mesaisi bitmiş
against the clock adv. olabildiğince hızlı olarak
around/round the clock adv. dur durak bilmeden
around/round the clock adv. yirmi dört saat
around/round the clock adv. gece gündüz
around/round the clock adv. durmaksızın
against the clock expr. bütün engellere rağmen
against the clock expr. saate karşı
against the clock expr. zamana karşı
homely enough to stop a clock expr. yüzüne bakılamayacak kadar çirkin
homely enough to stop a clock expr. çok çirkin
face that could stop a clock expr. yüzüne bakılamayacak kadar çirkin
face that could stop a clock expr. çok çirkin
working around the clock expr. gece-gündüz çalışma
homely enough to stop a clock expr. yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
face that could stop a clock expr. yüzüne bakılmayacak kadar çirkin
round the clock expr. gece gündüz
round the clock expr. yirmi dört saat
around the clock expr. yirmi dört saat
(the) clock is ticking expr. zaman azalıyor
the clock is ticking expr. zaman su gibi akıp gidiyor
(the) clock is ticking expr. vakit daralıyor
the clock is ticking expr. zaman azalıyor
the clock is ticking expr. vakit daralıyor
the clock is ticking expr. ömür geçiyor
the clock is ticking expr. biyolojik saat işliyor
biological clock is ticking expr. biyolojik olarak sürenin azalması/geçmesi
biological clock is ticking expr. (kadınlar için) çocuk yapmak için az vaktinin kalması
round the clock expr. dur durak bilmeden
around the clock expr. dur durak bilmeden
around the clock expr. durmaksızın
round the clock expr. durmaksızın
(the) clock is running expr. vakit doluyor
(the) clock is running expr. zaman azalıyor/daralıyor
(the) clock is running expr. vakit daralıyor
Speaking
the clock is ticking expr. zamanımız azalıyor
I forgot to set the clock expr. saati kurmayı unuttum
I set my alarm clock for 7 am expr. saatimi sabah yediye kurdum
Trade/Economic
time clock n. kontrol saati
clock card n. bir işçinin işe başlama ve işten çıkma zamanını kaydettiği form
debt clock n. borç saati
clock in v. (işe gelip) kart basmak
clock off v. (iş çıkışında) kart basmak
clock on v. (işe gelip) kart basmak
clock out v. (iş çıkışında) kart basmak
Technical
transfer clock n. taşıma saati
measuring clock n. ölçme saati
clock track n. saat izi
digital clock n. sayısal saat
clock rate n. saat oranı
alarm clock n. alarm saati
quartz clock n. kuvars saati
clock signal n. saat işareti
time clock n. zaman saati
real time clock n. gerçek zaman saati
time clock n. bir işçinin çalışmaya başladığı veya çalışmayı bitirdiği saatlerini kaydeden saat
clock spring for airbag n. hava yastığı spiral yay
clock wise n. saat dönüşü
time clock operation n. zaman saati kumandası
clock frequency n. saat sıklığı
measuring clock n. takometre
clock kit n. saat kiti
clock counter n. saat sayacı
clock signal generator n. saat işareti üreteci
clock generator n. saat üreteci
transfer clock n. aktarma saati
clock pulse n. saat darbesi
clock thermostat n. saatli ısıdenetir
switch clock n. saatli ısıdenetir
caesium clock n. sezyum saati
clock timing n. saat güdümünde zamanlama
external clock n. dış saat
time-of-day clock n. günün zamanı saati
water clock n. su saati
pendulum clock n. sarkaçlı saat
synchronous clock n. senkron saat
time clock n. puantör
tower clock n. kule saati
common transmit clock n. ortak gönderim saati
effectiveness clock n. etkenlik kadranı
resistance to external blows by the round-the-clock n. çevre boyunca dış darbaye mukavemet
self-winding clock n. kendiliğinden kurulan saat
clock bronze n. saat tuncu
time clock n. devam kontrol saati
tower clock n. bir kuledeki saat
tower clock n. meydan saati
turret clock n. meydan saati
clock wise adj. saat yönü
Computer
time of day clock n. sistem saati
analogue clock control n. analog eşzamanlama
clock cycle n. saat çevrimi
clock timing n. saat güdümünde zamanlama
clock signal n. saat vurumu
clock pulse n. saat vurumu
clock rate n. saat vurum sıklığı
clock frequency n. saat frekansı
clock circuit n. saat devresi
clock timeout n. saat zaman aşımı
clock timing n. saatle zamanlama
external clock n. dış saat
master clock n. ana saat
new clock settings n. yeni saat ayarları
clock frequency n. saat sıklığı
clock counter n. saat sayacı
clock track n. saat izi
clock signal generator n. saat işareti üreteci
clock signal n. saat işareti
clock generator n. saat üreteci
clock rate n. saat oranı
transfer clock n. taşıma saati
transfer clock n. aktarma saati
real time clock n. gerçek zaman saati
12-hour clock n. 12 saatlik zaman biçimi
24-hour clock n. 24 saatlik zaman biçimi
system clock n. (bilgisayarda) bütün dahili bileşenleri senkronize eden sabit yüksek frekans sinyali veren elektronik bir aygıt
show the clock expr. saati göster
show clock expr. saati göster
Informatics
external clock n. dış saat
clock signal n. saat vurumu
24-hour clock n. 24 saatli zamanölçer
alarm clock n. uyarıcı saat
clock pulse n. zamanlama vurumu
external clock n. dış zamanlayıcı
12-hour clock n. 12 saatli zamanölçer
clock rate n. zamanlayıcı vurum oranı
24-hour clock n. 24 saatlik zaman biçimi
clock pulse n. saat vurumu
clock rate n. saat vurum sıklığı
12-hour clock n. 12 saatlik zaman biçimi
shift clock n. saatli kaydırma vurumu
real-time clock n. gerçek zaman saati
reference clock n. referans saat
internal clock n. iç saat
master clock n. ana saat
Telecom
ccd clock n. yba saati
slave clock n. yardımcı saat
transfer gate clock n. geçiş kapısı saati
reset clock n. sıfırlama saati
bluetooth clock n. bluetooth saati
clock stop mode n. saat durdurma kipi
quartz clock n. quartz saati
counter clock wise n. saat yönü tersi
clock frequency n. saat frekansı
clock phase deviation n. saat faz sapması
exchange clock synchronization n. santral saatinin senkronizasyonu
speaking clock [uk] n. konuşan saat
speaking clock [uk] n. aranarak tam saatin öğrenilebileceği telefon hizmeti
Electric
electric clock n. elektrikli saat
Architecture
turret clock n. dört cephesinde de kadran olan saat kulesi