çok yüksek

Bedeutungen von dem Begriff "çok yüksek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 15 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	çok yüksek	distinct adj.
There is a distinct possibility that I will win a Nobel Prize this year. Bu yıl Nobel Ödülü kazanma ihtimalim çok yüksek. More Sentences
2	General	çok yüksek	towering adj.
3	General	çok yüksek	very-high adj.
4	General	çok yüksek	sky-high adj.
5	General	çok yüksek	ultrahigh adj.
6	General	çok yüksek	very high adj.
7	General	çok yüksek	astronomic adj.
8	General	çok yüksek	astronomical adj.
9	General	çok yüksek	taunt adj.
10	General	çok yüksek	supereminent adj.
11	General	çok yüksek	superhigh adj.
Trade/Economic
12	Trade/Economic	çok yüksek	exorbitant adj.
Technical
13	Technical	çok yüksek	ultrahigh adj.
Music
14	Music	çok yüksek	fortississimo adj.
Archaic
15	Archaic	çok yüksek	topless adj.

Bedeutungen, die der Begriff "çok yüksek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 200 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Colloquial
1	Colloquial	çok yüksek ihtimalle	ten to one expr.
Ten to one he will be elected chairman. Çok yüksek ihtimalle başkan seçilecek. More Sentences
General
2	General	çok yüksek bina	high rise building n.
3	General	çok yüksek ısı	white heat n.
4	General	çok yüksek ses	stentorian n.
5	General	çok yüksek sıklık	very high frequency n.
6	General	çok yüksek düşünce	bathos n.
7	General	sıradan görünüşünün aksine çok yüksek motor gücüne sahip araç	sleeper car [us] n.
8	General	sıradan görünüşünün aksine çok yüksek motor gücüne sahip araç	q-car [uk] n.
9	General	çok yüksek apartman	tower n.
10	General	çok yüksek ses	earful n.
11	General	sürekli ve çok yüksek ses	banging n.
12	General	belirsiz fakat çok yüksek miktar	hundred n.
13	General	eskiden giyilen çok yüksek topuklu bir kadın ayakkabısı	chioppine n.
14	General	çok büyük borulara sahip yüksek sesli bir org	great n.
15	General	hafif yapılı çok yüksek bir fayton çeşidi	spider n.
16	General	hafif yapılı çok yüksek bir fayton çeşidi	spider phaeton n.
17	General	çok yüksek sesle ağlamak	squall v.
18	General	çok yüksek sesle konuşmak	talk pedantically v.
19	General	yüksek sesle ve çok konuşmak	noise v.
20	General	çok yüksek görünmek	hulk v.
21	General	çok yüksek rütbe vermek	overtitle v.
22	General	çok yüksek sesle gülmek	outbray [obsolete] v.
23	General	çok yüksek sesle konuşan	vociferous adj.
24	General	çok/yüksek değerli	high-valued adj.
25	General	çok yüksek sesli	earthshaking adj.
26	General	çok yüksek sesli	earth-shaking adj.
27	General	çok yüksek (bisiklet gidonu)	high-rise adj.
28	General	çok yüksek sesle konuşan	multivocal adj.
29	General	çok yüksek sesle konuşan	flannelmouthed adj.
30	General	çok yüksek kaliteli	superquality adj.
31	General	çok yüksek derecede	sky-high adv.
Phrasals
32	Phrasals	(çok yüksek sesle) şarkı söylemek	pound out v.
Colloquial
33	Colloquial	engel olunamayan çok yüksek sesli ve şiddetli hapşırık	juggersnot n.
34	Colloquial	çok yüksek ücret	slug [australia/new zealand] n.
35	Colloquial	çok yüksek (fiyat)	over the odds expr.
36	Colloquial	çok büyük/yüksek olasılıkla/ihtimalle	a pound to a penny expr.
37	Colloquial	çok yüksek ihtimalle	a good bet expr.
Idioms
38	Idioms	çok yüksek fiyat	fancy price n.
39	Idioms	kazanma şansı çok yüksek	a safe bet n.
40	Idioms	kazanma şansı çok yüksek	a sure bet n.
41	Idioms	çok yüksek bir pozisyon	the stratosphere n.
42	Idioms	iyi/yüksek notlar almak için çok çalışan öğrenci	marksman n.
43	Idioms	mal arzının talebe göre yüksek olduğu, dolayısıyla fiyatların düşük ve seçeneğin çok olduğu piyasa	a buyer's market n.
44	Idioms	çok yüksek yerlerde adamı olmak	have a friend at court v.
45	Idioms	sesi çok yüksek olmak	assault the ear v.
46	Idioms	(bebek) çok ve yüksek sesle ağlamak	have a good pair of lungs v.
47	Idioms	(bebek) çok ve yüksek sesle ağlamak	have a fine pair of lungs v.
48	Idioms	söz konusu işi yüksek standartlarda yapan kendinden önceki çalışanın seviyesine ulaşabilmek için çok sıkı çalışmak	have big shoes to fill v.
49	Idioms	çok büyük/yüksek olasılıkla/ihtimalle (bir şey olacağını veya durumun öyle olduğunu) düşünmek	bet (someone) a pound to a penny v.
50	Idioms	özgüveni çok yüksek olmak	have (a lot) of bottle v.
51	Idioms	çok yüksek olmak (ses)	part (one's) hair v.
52	Idioms	çok yüksek bir ses çıkarmak/gürültü yapmak	make the welkin ring v.
53	Idioms	(bir şeyi) kazanma/yapma şansı çok yüksek olmak	be in with a shout (of something/of doing something) v.
54	Idioms	başarma şansı çok yüksek olmak	be in with a shout v.
55	Idioms	kazanma şansı çok yüksek olmak	be in with a shout v.
56	Idioms	(bir şeyi/bir şeyi yapmayı) başarma şansı çok yüksek olmak	be in with a shout (of something/of doing something) v.
57	Idioms	özgüveni çok yüksek olmak	have bottle v.
58	Idioms	özgüveni çok yüksek olmak	have a lot of bottle v.
59	Idioms	özgüveni çok yüksek olmak	show bottle v.
60	Idioms	özgüveni çok yüksek olmak	show a lot of bottle v.
61	Idioms	çok yüksek fiyatlı	higher than a cat's back adj.
62	Idioms	en çok/fazla/yüksek	to beat all adv.
63	Idioms	çok yükseğe/yüksek	high as a kite expr.
64	Idioms	çok yükseğe/yüksek	high as the sky expr.
65	Idioms	çok yükseğe/yüksek	as high as the sky expr.
66	Idioms	(birinin/bir şeyin) bu şartlarda başarılı olma olasılığı çok yüksek	the odds are stacked in favor of (someone or something) expr.
67	Idioms	(birinin/bir şeyin) bu şartlarda başarılı olma olasılığı çok yüksek	the cards are stacked in (someone's or something's) favor expr.
68	Idioms	çok yüksek meblağ	arm and a leg expr.
69	Idioms	kazanma şansı çok yüksek	in with a shout expr.
70	Idioms	başarma şansı çok yüksek	in with a shout expr.
Formal
71	Formal	(ölene ağıt yakarken) çok sayıda insanın eş zamanlı bağırmasıyla oluşan yüksek sesli feryat	conclamation n.
Speaking
72	Speaking	iq seviyem çok yüksek	I have a very high iq expr.
73	Speaking	benim çok yüksek mevkilerden oluşan bir çevrem var	I have a social circle consisting of people in very high places expr.
Trade/Economic
74	Trade/Economic	fiyatların çok yüksek olduğu piyasa	grey market n.
75	Trade/Economic	kısa zaman içinde yüksek volatilite ile birlikte fiyatlamanın çok kısa bir sürede dip seviyeye gelmesi	flash crash n.
76	Trade/Economic	çok yüksek faiz oranlarıyla borç veren kimse	loan-shark n.
77	Trade/Economic	(şirketin) adi hisse sermayesine nazaran çok yüksek oranda borç senetleri ve imtiyazlı hisse senetlerine sahip olmasına sebep olmak	overgear v.
78	Trade/Economic	(daha yüksek kazanç sağlamak için) çok sayıda kısa pozisyon açmak	squeeze the shorts v.
79	Trade/Economic	spekülatif yatırım veya hızlı büyüme sonucu çok yüksek getiriler elde eden	go-go adj.
80	Trade/Economic	çok yüksek kazanç getirebilecek olan riskli yatırım	sheep (sky high earnings expectations possibly) abrev.
Law
81	Law	bir ürünü çok yüksek fiyattan satarak aşırı kar sağlama	profiteering n.
Technical
82	Technical	çok yüksek frekans	extremely high frequency n.
83	Technical	çok daha yüksek seviyelerde yapılan örnekleme	oversampling n.
84	Technical	çok yüksek frekans	very high frequency n.
85	Technical	çok yüksek frekans	very-high frequency n.
86	Technical	çok yüksek mukavemetli çelik	ultrahigh-strength steel n.
87	Technical	çok yüksek gerilim	very-high voltage n.
88	Technical	çok yüksek voltaj	very-high voltage n.
89	Technical	çok yüksek dayançlı çelik	ultrahigh-strength steel n.
90	Technical	çok yüksek direnç	very-high resistance n.
91	Technical	çok yüksek sıklık	ultra high frequency n.
92	Technical	çok yüksek frekans bantları	very-high frequency bands n.
93	Technical	suda çözünebilen çok yüksek molekül ağırlıklı organik polimerler kullanılarak taneciklerin bir araya getirilmesi işlemi	flocculation n.
94	Technical	çok yüksek vakum	ultrahigh vacuum n.
95	Technical	çok yüksek frekans	superhigh frequency n.
96	Technical	çok yüksek güçlü elektrik ark ocağı	ultrahigh power electric arc furnace n.
97	Technical	çok yüksek sıklık	ultrahigh frequency n.
98	Technical	çok yüksek molekül ağırlığı	ultrahigh-molecular-weight n.
99	Technical	çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen	uhmw polyethylene n.
100	Technical	çok yüksek dayançlı çelikler	extra high strength steels n.
101	Technical	çok yüksek sıklık	very high frequency n.
102	Technical	çok yüksek güçlü trafo	ultrahigh power transformer n.
103	Technical	çok yüksek güç	ultrahigh power n.
104	Technical	çok yüksek kerteli arılık	ultrahigh purity n.
105	Technical	çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen	ultrahigh molecular weight polyethylene n.
106	Technical	çok yüksek dayançlı kalıp bileşiği	extra high strength molding compound n.
107	Technical	çok yüksek molekül kütleli polietilen kalıplama malzemesi	ultra-high-molecular-weight polyethylene moulding material n.
108	Technical	çok yüksek mol kütleli polietilen kalıplama ve ekstrüksiyon malzemeleri	ultra-high-molecular-weight polyethylene molding and extrusion materials n.
109	Technical	tek konuşuculu ve çok dinleyicili yüksek hızlı iletim	single talker and multiple listener high-speed transmission n.
110	Technical	çok slotlu yüksek hızlı devre anahtarlamalı seyyar veri istasyonu	high-speed circuit switched data multi-slot mobile station n.
111	Technical	çok yüksek basınç kısmı	superpressure section n.
112	Technical	çok yüksek basınçlı santrifüj pompa	superpressure centrifugal pump n.
113	Technical	çok yüksek basınç	super-pressure n.
114	Technical	çok yüksek basınçlı ön türbin	superpressure topping turbine n.
115	Technical	çok yüksek basınçlı türbin	superpressure turbine n.
116	Technical	tek bantlı yüksek mekansal çözünürlükteki görüntünün çok bantlı yüksek spektral çözünürlüğe sahip görüntü ile birleştirilmesi	pansharpening n.
117	Technical	tek bantlı yüksek mekansal çözünürlükteki görüntünün çok bantlı yüksek spektral çözünürlüğe sahip görüntü ile birleştirilmesi	pan-sharpening n.
118	Technical	çok yüksek voltaj	ehv (extra-high voltage) n.
119	Technical	çok yüksek frekans	ehf (extremely high frequency) n.
120	Technical	çok yüksek gerilim	ehv (extra-high voltage) n.
121	Technical	çok yüksek sıcaklıklarda laboratuvarda üretilen incelikli metal formu	protometals n.
122	Technical	çok yüksek frekanslı	extremely high frequency adj.
123	Technical	çok yüksek frekans	vhf abrev.
Informatics
124	Informatics	çok yüksek frekans	very high frequency n.
Telecom
125	Telecom	çok yüksek hızda tümleştirme	very high-speed integration n.
126	Telecom	çok yüksek hızlı sayısal abone	very high speed digital subscriber n.
127	Telecom	çok yüksek hızlı tümleşik devre	very high speed integrated circuit n.
128	Telecom	çok yüksek bit hızlı sayısal abone hattı	very high bit rate digital subscriber line n.
129	Telecom	çok yüksek hızlı omurga şebeke hizmeti	very high speed backbone network service n.
130	Telecom	çok yüksek frekans	very high frequency n.
131	Telecom	çok yüksek hızlarda veri iletimi sağlayan bir dijital iletişim aracı	atm n.
132	Telecom	çok yüksek kazanımlı antenler	very high gain antennas n.
Electric
133	Electric	çok yüksek gerilim	very high tension n.
134	Electric	çok yüksek frekans	extremely high frequency n.
Television
135	Television	çok yüksek frekanslar	very high frequency n.
136	Television	çok yüksek frekanslar	ultra high frequency n.
Radio
137	Radio	çok yüksek frekans	very high frequency n.
Architecture
138	Architecture	özellikle tam orta kısmı çok yüksek olan tavan	cathedral ceiling n.
Construction
139	Construction	çok katlı ve yüksek bina bloğu	tower block n.
140	Construction	çok katlı ve yüksek bina bloğu	high-rise n.
Automotive
141	Automotive	çok yüksek frekans	very high frequency n.
Aeronautic
142	Aeronautic	çok yüksek frekanslar	extremely high frequencies n.
143	Aeronautic	çok yüksek frekans	very high frequency n.
Marine
144	Marine	denizcilikte ve havacılıkta kullanılan çok ayrıntılı ve kesinliği yüksek harita	chart n.
145	Marine	çok soğuk havalarda giyilen yüksek, izolasyonlu, su geçirmez bir bot	pac n.
146	Marine	direkleri çok yüksek olan (yelkenli gemi)	lofty adj.
Mining
147	Mining	bazen prizmatik mavi ışıltılı olan çok yüksek dereceli saf beyaz bir elmas	river n.
Medical
148	Medical	çok yüksek doz vitamin verilerek yapılan tedavi	megavitamin therapy n.
149	Medical	bir canlının çoğalma oranının çok yüksek olması	superfecundity n.
Physiology
150	Physiology	çok yüksek kapasitede çalışan (tiroit bezi, böbrek üstü bezi, sinir sistemi)	overactive adj.
Pathology
151	Pathology	çok yüksek tansiyonlu	entonic adj.
Food Engineering
152	Food Engineering	çok yüksek sıcaklık	ultra high temperature n.
153	Food Engineering	çok yüksek sıcaklık yöntemi	ultra-high temperature method n.
154	Food Engineering	çok yüksek sıcaklıkta işlem	ultra-heat treatment n.
155	Food Engineering	çok yüksek sıcaklıkta işlem	ultra-high temperature processing n.
156	Food Engineering	çok yüksek sıcaklıkta işleme	ultra-high temperature processing n.
157	Food Engineering	çok yüksek sıcaklıkta işleme	ultra-heat treatment n.
158	Food Engineering	çok yüksek sıcaklıkta işlem	uht abrev.
159	Food Engineering	çok yüksek sıcaklıkta işleme	uht abrev.
Gastronomy
160	Gastronomy	çok yüksek alkol oranına sahip yeşil renkli bir içki	green fairy n.
161	Gastronomy	çok yüksek alkol oranına sahip yeşil renkli bir içki	absinthe n.
162	Gastronomy	yüksek kaliteli etlere göre daha çok yağsız kası ve daha az yağı bulunan (et)	good adj.
Math
163	Math	çok değişkenli fonksiyonun en yüksek ve en düşük değerlerini bulmak için kullanılan teknik	optimisation n.
164	Math	çok değişkenli fonksiyonun en yüksek ve en düşük değerlerini bulmak için kullanılan teknik	optimization n.
165	Math	çok değişkenli fonksiyonun en yüksek ve en düşük değerlerini bulmak için kullanılan teknik	optimization n.
Physics
166	Physics	çok yüksek enerjili	hard adj.
Chemistry
167	Chemistry	çok yüksek mol kütleli polietilen kalıplama bileşimi	ultra-high molecular weight polyethylene moulding composition n.
168	Chemistry	çok yüksek sıcaklıklarda kristal büyütmeye yarayan bir cihaz	hot zone n.
Botanic
169	Botanic	abd'nin orta kesimlerinde ve doğusunda yetişen büyük çiçekli ve yenilebilir tohumlara sahip çok yüksek ve çok yıllık bir bitki	giant sunflower n.
170	Botanic	abd'nin orta kesimlerinde ve doğusunda yetişen büyük çiçekli ve yenilebilir tohumlara sahip çok yüksek ve çok yıllık bir bitki	helianthus giganteus n.
171	Botanic	abd'nin orta kesimlerinde ve doğusunda yetişen büyük çiçekli ve yenilebilir tohumlara sahip çok yüksek ve çok yıllık bir bitki	indian potato n.
172	Botanic	abd'nin orta kesimlerinde ve doğusunda yetişen büyük çiçekli ve yenilebilir tohumlara sahip çok yüksek ve çok yıllık bir bitki	tall sunflower n.
173	Botanic	kuzey yarımkürenin ılıman bölgelerinde özellikle yüksek irtifalarda yetişen bodur beyaz çiçekli çok yıllık bir bitki	alpine cress (cardamine bellidifolia) n.
174	Botanic	kuzey yarımkürenin ılıman bölgelerinde özellikle yüksek irtifalarda yetişen bodur beyaz çiçekli çok yıllık bir bitki	alpine bitter-cress n.
175	Botanic	pasifikteki yüksek yağışlı tropik bölgelerde yetişen çok büyük yapraklı ilkel bir eğrelti otu	angiopteris n.
176	Botanic	pasifikteki yüksek yağışlı tropik bölgelerde yetişen çok büyük yapraklı ilkel bir eğrelti otu	giant fern (angiopteris evecta) n.
Education
177	Education	çok güvenilen (yüksek güvenilirlikli) sponsorluk statüsü	highly trusted sponsor status n.
Environment
178	Environment	çok yüksek radyasyon alanı	very high radiation area n.
179	Environment	çok yüksek dalga	extra-high wave n.
180	Environment	çok yüksek gel-git	extra-high tide n.
Meteorology
181	Meteorology	geliştirilmiş çok yüksek çözümlemeli radyometre	advanced very high resolution radiometer n.
Geology
182	Geology	(kayaçlarda) çok yüksek oranda magnezyum ve demirden oluşan	ultramafic adj.
Military
183	Military	yüksek infilak maddesinin tam ortasında çok tabakalı bir yapıdan meydana gelen patlayıcı fitil	mild detonating cord n.
184	Military	yüksek performanslı çok amaçlı araç	high-mobility multipurpose wheeled vehicle n.
185	Military	çok amaçlı dört çekerli yüksek performanslı askeri araç	humvee n.
186	Military	çok amaçlı dört çekerli yüksek performanslı askeri araç	high mobility multipurpose military vehicle with four-wheel drive n.
187	Military	çok amaçlı dört çekerli yüksek performanslı bir askeri araç markası	humvee® n.
188	Military	çok amaçlı dört çekerli yüksek performanslı bir askeri araç	hum-vee n.
189	Military	çok yüksek ses çıkarmak	poop v.
Basketball
190	Basketball	çok yüksek tempoda oynayıp ilk fırsatta atış yapma	run and gun n.
Music
191	Music	çok büyük borulara sahip yüksek sesli bir org	great organ n.
192	Music	çok yüksek şekilde	fortississimo adv.
Photography
193	Photography	çok kısa süre için yüksek yoğunluklu ışık üreten elektrik lambası	flash lamp n.
Slang
194	Slang	çok yüksek hızlar yapabilen araba	hauler n.
195	Slang	çok yüksek hızlar yapabilen araba	haulier n.
196	Slang	sınavdan çok yüksek bir not almak	ace an exam v.
197	Slang	kafası çok yüksek	snaved-in adj.
198	Slang	kafası çok yüksek	snaved in adj.
199	Slang	kafası çok yüksek	snaved adj.
200	Slang	sinyal seviyesi çok yüksek ve arızaya neden olabilir	in the red expr.