Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Synonyme
Über uns
Werkzeuge
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Über uns
Quellen
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Verlauf
çok yakın
Bedeutungen von dem Begriff
"çok yakın"
im Englisch Türkisch Wörterbuch : 31 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
General
1
General
çok yakın
too close
adj.
2
General
çok yakın
hair's breadth
adj.
3
General
çok yakın
hairsbreadth
adj.
4
General
çok yakın
hair's-breadth
adj.
5
General
çok yakın
hand-to-hand
adj.
6
General
çok yakın
overclose
adj.
7
General
çok yakın
at close quarters
adv.
8
General
çok yakın
too soon
adv.
9
General
çok yakın
close up
adv.
10
General
çok yakın
close onto
prep.
Phrases
11
Phrases
çok yakın
on the doorstep
adv.
12
Phrases
çok yakın
as near as dommit
expr.
13
Phrases
çok yakın
close to hand
expr.
Idioms
14
Idioms
çok yakın
a hair's breadth
n.
15
Idioms
çok yakın
up close and personal
adj.
16
Idioms
çok yakın
near at the hand
expr.
17
Idioms
çok yakın
in spitting distance
expr.
18
Idioms
çok yakın
within striking distance
expr.
19
Idioms
çok yakın
be hand in hand
expr.
20
Idioms
çok yakın
go hand in hand
expr.
21
Idioms
çok yakın
in striking distance
expr.
22
Idioms
çok yakın
close at the hand
expr.
23
Idioms
çok yakın
within spitting distance
expr.
24
Idioms
çok yakın
one minute to midnight
expr.
25
Idioms
çok yakın
near to hand
expr.
26
Idioms
çok yakın
(just) a stone's throw
expr.
27
Idioms
çok yakın
a heartbeat (away) from
expr.
28
Idioms
çok yakın
a hop, skip, and a jump
expr.
29
Idioms
çok yakın
a hop and a skip
expr.
30
Idioms
çok yakın
a stone's throw away
expr.
Technical
31
Technical
çok yakın
adjacent
adj.
Bedeutungen, die der Begriff
"çok yakın"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 143 Ergebniss(e)
Kategorie
Türkisch
Englisch
Common Usage
1
Common Usage
çok yakın (ilişki/kimse)
intimate
adj.
General
2
General
çok yakın dost
alter ego
n.
3
General
çam türüne çok yakın bir orman ağacı
ladin
n.
4
General
erkek arkadaşların birbirlerine çok yakın olması
bromance
n.
5
General
şimdiye çok yakın zaman dilimi
recency
n.
6
General
şimdiye çok yakın zaman dilimi
recentness
n.
7
General
çok yakın bitiş
blanket finish
n.
8
General
çok yakın ve uzak mesafelerin arası
midfield
n.
9
General
bilinen bir türün çok yakın benzeri
bastard
n.
10
General
çok yakın olmak
be hard by
v.
11
General
çok yakın birisini/birini kaybetmek
lose someone so close
v.
12
General
çok yakın mesafeden takip etmek
follow too close
v.
13
General
güneşe çok yakın uçmak
fly too close to the sun
v.
14
General
birbirine çok yakın dikilmiş (bitkiler)
thickset
adj.
15
General
çok yakın (arkadaş)
intimate
adj.
16
General
çok yakın geçen
point-blank
adj.
17
General
özellikleri çok yakın olan
near
adj.
18
General
(yarış sonunda) yarışmacıların birbirine çok yakın olduğu
blanket
adj.
19
General
birbirine çok yakın sıkıştırılmış partiküllerden oluşan
gross
adj.
20
General
birbirine çok yakın sıkıştırılmış damlalardan oluşan
gross
adj.
21
General
birbirine çok yakın olan
close set
adj.
22
General
çok yakın geçmişte
more recently
adv.
23
General
çok yakın zamana kadar
until quite recently
adv.
24
General
çok yakın zamanlarda
in more recent times
adv.
25
General
yalnız son zamanlarda (çok yakın geçmişte olmaya başlayan şeyler için)
only recently
adv.
26
General
çok yakın zamanda
anytime soon
adv.
Phrasals
27
Phrasals
bir şeye çok yakın olmak
verge upon something
v.
28
Phrasals
bir şeye çok yakın olmak
verge on something
v.
29
Phrasals
birine çok cana yakın/sıcak davranmak
buddy up to someone
v.
30
Phrasals
(birine/bir şeye) çok yakın
close by (somebody/something)
v.
Phrases
31
Phrases
birbirine çok yakın olma
there is no daylight between (two things)
expr.
32
Phrases
çok yakın zamana kadar
until very recently
expr.
33
Phrases
(bir şeye) çok yakın
on the lines of (something)
expr.
Proverb
34
Proverb
çok yakın arkadaşlıklarda bile arada mesafe olmalı
a hedge between keeps friendship green
Colloquial
35
Colloquial
çok iyi/yakın arkadaş
best bud
n.
36
Colloquial
sonuçları birbirine çok yakın yarış, yarışma ya da seçim
close-run thing
n.
37
Colloquial
çok yakın mesafe
a whoop and a holler
n.
38
Colloquial
çok yakın mesafe
two whoops and a holler
n.
39
Colloquial
çok yakın mesafe
two whoops and a holler
n.
40
Colloquial
çok yakın mesafe
two hoops and a holler
n.
41
Colloquial
kız arkadaşların birbirlerine çok yakın olması
sismance
n.
42
Colloquial
çok yakın ilişki içinde
hand in glove
expr.
43
Colloquial
çok yakın bir zamanda
any second now
expr.
Idioms
44
Idioms
çok kısa/yakın mesafe
a sabbath day's journey
n.
45
Idioms
çok yakın mesafe
a sabbath day's journey
n.
46
Idioms
sonuçları birbirine çok yakın olan yarış/seçim
close call
n.
47
Idioms
çok yakın arkadaş
bosom friend
n.
48
Idioms
çok tatlı/cana yakın kimse
a living doll
n.
49
Idioms
çok yakın mesafe
striking distance
n.
50
Idioms
biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak
live in someone's pocket
v.
51
Idioms
çok yakın olmak
near one's heart
v.
52
Idioms
(kıçının dibinden ayrılmayarak) çok yakın mesafede araçla takip etmek
be sitting on your tail
v.
53
Idioms
rüzgara çok yakın yelken açmak
hold a close wind
v.
54
Idioms
rüzgara çok yakın yelken açmak
hold a good wind
v.
55
Idioms
çok yakın ilişkiler içinde çalışmak
work hand in hand
v.
56
Idioms
çok yakın mesafeden takip etmek
be (sitting) on (one's) tail
v.
57
Idioms
(birine) çok yakın olmak
be close to (one's) heart
v.
58
Idioms
birine çok yakın olmak
be close to somebody's heart
v.
59
Idioms
birine çok yakın olmak
be near to somebody's heart
v.
60
Idioms
birine çok yakın olmak
be dear to somebody's heart
v.
61
Idioms
birbirine çok yakın iki şey olmak
be different sides of the same coin
v.
62
Idioms
farklı gibi görünen ama aslında birbirine çok yakın iki şey olmak
be two sides of the same coin
v.
63
Idioms
biriyle çok yakın ilişkiler içinde olmak
live in (one's) pocket
v.
64
Idioms
(bir şey) yapmaya çok yakın olmak
teeter on the brink of (something)
v.
65
Idioms
(bir şey) yapmaya çok yakın olmak
teeter on the edge of (something)
v.
66
Idioms
çok yakın/samimi
close as the bark to the tree
adj.
67
Idioms
(birini/bir şeyi) geçmeye çok yakın
hot on the heels of (someone or something)
adj.
68
Idioms
(birini/bir şeyi) sollamaya çok yakın
hot on the heels of (someone or something)
adj.
69
Idioms
çok yakın (arkadaşlık, ilişki)
(as) thick as thieves
adj.
70
Idioms
çok benzer/yakın
as near as dammit
adv.
71
Idioms
çok benzer/yakın
as near as damn it
adv.
72
Idioms
çok yakın ilişkiler içinde
go hand in hand
expr.
73
Idioms
çok yakın mesafede
within spitting distance
expr.
74
Idioms
çok yakın mesafede
in striking distance
expr.
75
Idioms
çok yakında/yakın
a stone's throw (from something)
expr.
76
Idioms
çok yakın ilişkiler içinde
be hand in hand
expr.
77
Idioms
çok yakın mesafede
in spitting distance
expr.
78
Idioms
çok yakın/önemli
near and dear to someone
expr.
79
Idioms
çok yakın mesafede
within striking distance
expr.
80
Idioms
çok yakında/yakın
within a stone's throw (of something)
expr.
81
Idioms
çok sevilen/önem verilen/yakın bulunan kişi veya durum
dear to somebody's heart
expr.
82
Idioms
çok sevilen/önem verilen/yakın bulunan kişi veya durum
close to somebody's heart
expr.
83
Idioms
çok yakında/yakın
just a stone's throw away (from something)
expr.
84
Idioms
(birine) çok yakın
dear to (one's) heart
expr.
85
Idioms
(bir şeyi yapmaya) çok yakın
within an ace of (doing) (something)
expr.
86
Idioms
(bir şeye) çok yakın
on the edge of (something)
expr.
87
Idioms
başarıya çok yakın
in scoring position
expr.
88
Idioms
-e çok yakın
in/under the shadow of
expr.
89
Idioms
başarmaya çok yakın
within scoring position
expr.
90
Idioms
(bir şeye) çok yakın
a heartbeat away (from something)
expr.
91
Idioms
(bir şey) çok yakın
a heartbeat away (from something)
expr.
92
Idioms
(bir şeye) çok yakın
on the brink of (something)
expr.
93
Idioms
(birine/bir şeye) çok yakın
in spitting distance (of someone or something)
expr.
94
Idioms
(birine/bir şeye) çok yakın mesafede
in spitting distance (of someone or something)
expr.
95
Idioms
(birine/bir şeye) çok yakın
in striking distance (of someone or something)
expr.
96
Idioms
(birine/bir şeye) çok yakın mesafede
in striking distance (of someone or something)
expr.
97
Idioms
hem çok yakın/yaklaşmış, hem çok uzak/zorluklarla dolu
so close (and) yet so far
expr.
98
Idioms
(birine/bir şeye) çok yakın
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
99
Idioms
(birine/bir şeye) çok yakın bir mesafede
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
100
Idioms
bir şeye çok yakın
within an ace of something
expr.
101
Idioms
(birine/bir şeye) çok yakın
within an inch of (someone or something)
expr.
102
Idioms
(bir şeye) çok yakın
within an inch of (something)
expr.
103
Idioms
bir şeye/bir şey yapmaya çok yakın
within an inch of something/of doing something
expr.
104
Idioms
yakalanmaya çok yakın
within grasp
expr.
105
Idioms
(birine/bir şeye) çok yakın
within spitting distance (of someone or something)
expr.
106
Idioms
(birine/bir şeye) çok yakın
within striking distance (of someone or something)
expr.
Speaking
107
Speaking
çok yakın dostlarım
my close friends
expr.
108
Speaking
eminim çok yakın bir zamanda görüşeceğiz
I'm sure we'll be seeing each other real soon
expr.
109
Speaking
kendimi sana çok yakın hissediyorum
I feel very close to you
expr.
Trade/Economic
110
Trade/Economic
vadesi çok yakın senetler
hot bills
n.
Law
111
Law
çok yakın akrabayla cinsel ilişki suçu
incest
n.
Politics
112
Politics
sosyalizmden çok muhafazakarlık ve kapitalizme yakın olan
right-of-centre
adj.
113
Politics
sosyalizmden çok muhafazakarlık ve kapitalizme yakın olan
right-of-center
adj.
Technical
114
Technical
güneşe çok yakın geçen ve hemen buharlaşıp parçalanan kuyrukluyıldızlar
sungrazing comet
n.
115
Technical
güneşe çok yakın geçen ve hemen buharlaşıp parçalanan kuyrukluyıldızlar
sungrazer
n.
Aeronautic
116
Aeronautic
birbirine çok yakın ikişer veya daha fazla kanat kümesine sahip uçak
tandem
n.
Marine
117
Marine
rüzgar yönünde çok az sürüklenerek rüzgara yakın yol alabilme
weatherliness
n.
118
Marine
(tekneyi) rüzgara çok yakın kullanmak
pinch
v.
Psychology
119
Psychology
psikopat olmaya çok yakın kimse
mattoid
n.
Pathology
120
Pathology
ayaklarının birbirine çok yakın olması sebebiyle zor yürüyen
near-legged
adj.
Math
121
Math
sıfıra çok yakın olan değer
epsilon
n.
Astronomy
122
Astronomy
güneşe çok yakın bulunan sıcak, gazlı, dev, güneş dışı gezegen
roaster
n.
123
Astronomy
yıldızına çok yakın yörüngede dönen jüpiter benzeri gaz devi ötegezegenler
hot jupiter
n.
124
Astronomy
güneş atmosferinin kromosferine yakın görünen ve güneşin kutuplarında en fazla sayıda meydana gelen çok küçük sivri uçlu kısa ömürlü uzantı
spicule
n.
Zoology
125
Zoology
abd'nin güneybatısı ve meksika'nın kuzeyinde suya çok yakın yaşayan kurbağa türü
canyon treefrog (hyla arenicolor)
n.
Botanic
126
Botanic
saparma familyasına çok yakın bitki türü
sarsparilla
n.
Forestry
127
Forestry
gövdeye çok yakın, hiç budak bırakmadan yapılan hatalı kesim
flush cut
n.
Linguistics
128
Linguistics
urduca'ya yakın olup hintçe'den çok az farklı olan bir konuşma biçimi
hindostani
n.
Geography
129
Geography
denizin yüzeyinde veya yüzeyine çok yakın mercan kayalık
reef
n.
130
Geography
ispanya'nın ekstremadura özerk bölgesinde bulunan ve portekiz sınırına çok yakın olan bir şehir
badajoz
n.
Geology
131
Geology
kayacı düzlem veya tabakalara bölen birbirine yakın konumlanmış çok sayıdaki paralel kırığın oluşturduğu yapı
sheeting
n.
Hunting
132
Hunting
tilki avında av köpeklerine çok yakın giden kimse
thruster
n.
133
Hunting
av köpeklerine çok yakın gitmek
thrust
v.
Sport
134
Sport
kayak pistindeki birbirine çok yakın iki kapalı slalom kapısı
hairpin
n.
135
Sport
yere çok yakın seken kriket topu
shooter
n.
136
Sport
çok sayıda karambol yapılabilecek şekilde yakın yerleştirilmiş (bilardo topu)
anchored
adj.
137
Sport
(krikette) vurucuya çok yakın olan
silly
adj.
Basketball
138
Basketball
savunmacının hücum oyuncusuna çok yakın oynaması
closely guarded
n.
Photography
139
Photography
çok yakın mesafeden çekilen fotoğraf
macrophotograph
n.
Archaic
140
Archaic
(yapılan eylemi ahlak dışı veya uygunsuz kılacak şekilde) birbirine çok yakın insanlar veya gruplar arasında meydana gelen
incesttuous
adj.
Slang
141
Slang
çok yakın arkadaş
framily
n.
Modern Slang
142
Modern Slang
kadınların çok yakın gey erkek arkadaşlarına karşı kullandıkları bir tabir
gusband
n.
143
Modern Slang
birbiriyle çok yakın bir ilişki içerisinde
all over eachother (all over each other)
adj.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of çok yakın
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy