önünden - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

önünden



Bedeutungen von dem Begriff "önünden" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
önünden ahead adv.
önünden in front adv.

Bedeutungen, die der Begriff "önünden" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 101 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ölüm anında kişinin hayatının gözünün önünden geçmesi life review n.
gözün önünden gitmeyen görüntü obsession n.
göz önünden akıp gitme phantasmagory n.
gözün önünden geçen yıldızlar star n.
arabayla önünden geçmek drive by v.
eyerin önünden yukarı doğru uzanan tutamak saddlebow v.
hayatı gözünün önünden geçmek (one's life) flash before one's eyes v.
önünden geçmek come by v.
gözünün önünden gitmemek haunt v.
gözünün önünden uzaklaşmak get out of somebody's sight v.
gözünün önünden çekilmek get out of somebody's sight v.
önünden geçmek pass by v.
okulun önünden arabayla geçmek drive past one's school v.
önünden kaldırmak forelift v.
önünden geçip gitmek outstride v.
önünden geçmek pass v.
Phrasals
(biri/bir şey) yanından/önünden/çevresinden koşarak geçmek run by v.
(birinin/bir şeyin) yanından/önünden kayarak geçmek slide by v.
yanından/önünden hızla geçmek zip by v.
birinin önünden yürümek walk ahead of someone v.
(geçit töreninde) birinin önünden geçmek march past someone v.
(birinin/bir şeyin) önünden geçit yapmak parade in front of (someone or something) v.
(birinin) bir şeyin) önünden havalı havalı geçmek/yürümek parade in front of (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) önünden uzayıp gitmek stretch away from (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) yanından/önünden geçmek go by (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) yanından/önünden geçip gitmek go by (someone or something) v.
önünden gitmek go on before v.
önünden geçit yapmak parade in front of v.
önünden havalı havalı geçmek/yürümek parade in front of v.
göz önünden almak/saklamak/kaldırmak thrust out of (something or some place) v.
(birinin/bir şeyin) önünden yürümek/gitmek walk ahead (of someone or something) v.
-in önünden yürümek/gitmek walk ahead of v.
Phrases
birilerini başka birilerinin önünden tek tek geçirmek parade someone or something in front of someone or something v.
o görüntüler gözümün önünden gitmiyor what has been seen cannot be unseen expr.
kaybol gözümün önünden get thee behind me expr.
Colloquial
kalçayı iki yana sallarken ellerin de ters yönde kalçanın önünden arkasına doğru hareket ettirildiği dans figürü the floss n.
Idioms
önünden/başından ayrılmamak be glued to (someone or something) v.
anıları gözünün önünden geçmek take a stroll down memory lane v.
anıları gözünün önünden geçmek trip down memory lane v.
birini gözünün önünden uzaklaştırmak get someone out of one's sight v.
bir şeyi yoldan/önünden çekmek put something out of the way v.
bir şeyi yoldan/önünden çekmek get something out of the way v.
geçmişi gözünün önünden geçmek take a stroll down memory lane v.
geçmişi gözünün önünden geçmek trip down memory lane v.
hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmek (one's life) flashes before his/her eyes v.
hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmek one's life flashes before his/her eyes v.
film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmek (one's life) flashes before his/her eyes v.
gözünün önünden yıkılmak get someone out of one's sight v.
(kamyon/otobüsün) bir şeyin önünden çekilmek get out of the way of something v.
(kamyon/otobüsün) bir şeyin önünden çekilmek jump clear of something v.
(birinin) gözünün önünden gitmemek come back to haunt (one) v.
(birinin) gözünün önünden gitmemek return to haunt (one) v.
(bir şeyin) önünden/başından ayrılmamak be glued to (something) v.
bir şeyin önünden/başından ayrılmamak be glued to something v.
(birini/bir şeyi) gözünün önünden uzaklaştırmak/almak get (someone or something) out of (one's) sight v.
(bir şeyin) önünden/başından ayrılmamak be glued to (something) v.
anıları gözünün önünden geçmek go down memory lane v.
(kamyonun, otobüsün) önünden çekilmek jump clear of v.
önünden çekilmek keep out of the way v.
önünden çekilmek keep out of one's way v.
birinin önünden çekilmek keep out of somebody's way v.
birinin önünden çekilmek stay out of somebody's way v.
sıçrayıp/atlayıp (bir şeyin önünden) çekilmek leap clear (of something) v.
sekip/zıplayıp (bir şeyin önünden) çekilmek leap clear (of something) v.
bir daha (birinin) kapısının önünden bile geçmemek never darken (one's) door again v.
bir daha (birinin) kapısının önünden bile geçmemek never darken (one's) doorstep again v.
bir daha (birinin) kapısının önünden bile geçmemek never darken (one's) doorway again v.
bir daha (birinin) kapısının önünden bile geçmemek not darken (one's) door again v.
gözünün önünden gitmemek return to haunt v.
anıları gözünün önünden geçmek stroll down memory lane v.
geçmişi gözünün önünden geçmek stroll down memory lane v.
Speaking
çocuğunuzu gözünüzün önünden ayırmayın never let your kids out of your sight expr.
çekil gözümün önünden! get out of my sight! expr.
hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti my life flashed before my eyes expr.
yürüyüşümüze buckingham sarayının önünden başlayacağız we begin our walk in front of buckingham palace expr.
al/alın şunu gözümün önünden! get that out of my sight! exclam.
Automotive
önünden geçmek cut across v.
Transportation
at arabasının önünden arkasına uzanan ve arabayı destekleyip yay görevi gören deri bantlardan her biri thorough brace n.
at arabasının önünden arkasına uzanan ve arabayı destekleyip yay görevi gören deri bantlardan her biri thoroughbrace n.
at arabasının önünden arkasına uzanan ve arabayı destekleyip yay görevi gören deri bantlardan her biri thorough-brace n.
Marine
rüzgarın önünden gitmek için yelken konumunu gemi omurgasına dik ayarlamak square away v.
Anatomy
rahime her iki tarafından bağlı olup yumurta kanalının önünden ve altından geçerek kasık kanalından dış dudaklara inen bağ doku ligamentum teres uteri n.
rahime her iki tarafından bağlı olup yumurta kanalının önünden ve altından geçerek kasık kanalından dış dudaklara inen bağ doku round ligament of the uterus n.
Gastronomy
orta kaburganın önünden kesilen sığır eti dilimi chuck rib n.
sığır kısa kontrafilesinin önünden kesilen küçük biftek club steak n.
sığır kısa kontrafilesinin önünden kesilen küçük biftek delmonico steak n.
sığır kısa kontrfilesinin önünden kesilen küçük biftek shell n.
Physics
termal kameranın önündeki nesne kameranın önünden çekilse bile, termal gradyan nedeniyle kamera görüntüsünde gözükmeye devam eden gölge thermal shadow n.
Astronomy
güneş'in önünden geçiş solar transit n.
venüs'ün güneş önünden geçişi venus transit n.
merkür'ün güneş önünden geçişi mercury transit n.
venüs'ün güneş önünden geçişi transit of venus n.
merkür'ün güneş önünden geçişi transit of mercury n.
ötegezegenlerin yıldızlarının önünden geçmesiyle keşfedilmesi yöntemi transit photometry method n.
Sport
bir ayağın diğerinin önünden geçerek ters yönde iniş yaptığı atlama ve dönüş rivoltade n.
Basketball
iki hücum oyuncusunun savunma oyuncusunun önünden ayrı yönlere doğru hareket etmesi crisscross play n.
Baseball
atışçının önünden kıvrılarak ilerleyen beyzbol topu incurve n.
Theatre
(tiyatro veya oditoryumda) alt katta sahne önünden başlayıp paradilerin arkasına kadar uzanan bölüm parquette n.
Printery
(eskiden alfabe kitaplarının önünden yer alan) haç işareti christcross n.
Archaic
önünden yürümek preambulate v.
önünden gitmek preambulate v.