Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | (bir görevi) üstlenmek | come in v. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | üstlenmek (resmi bir görevi) | assume v. | ||
It is now evident that the European Union has come to assume a pivotal role in pursuing peace within the Middle East. Avrupa Birliği'nin Orta Doğu'da barışın sağlanmasında çok önemli bir rol üstlenmeye başladığı artık aşikârdır. More Sentences |
||||
Idioms | ||||
Idioms | bir sorumluluğu/zorlu bir görevi üstlenmek | belly up to the bar v. | ||
Idioms | aynı anda bir çok görevi/rolü üstlenmek | wear too many hats v. | ||
Idioms | birinin yapmak istemediği zor/hoş olmayan/tehlikeli bir görevi üstlenmek | pull (one's) chestnuts out of the fire v. |