|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
state of emergency n.
|
olağanüstü hal |
|
As long ago as 1967 a state of emergency was declared and has never been revoked.
1967 gibi uzun bir süre önce olağanüstü hal ilan edilmiş ve hiçbir zaman kaldırılmamıştır.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
state n.
|
hal |
|
The country was in a state of war.
Ülke savaş halindeydi.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
state n.
|
devlet |
|
The state has allocated more funds to education this year.
Devlet bu yıl eğitime daha fazla fon ayırdı.
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
state n.
|
durum |
|
The only thing that changes is the state of the crisis, which, unfortunately, is increasingly worse in that region.
Değişen tek şey, ne yazık ki o bölgede giderek daha da kötüleşen krizin durumu.
More Sentences
|
| 5 |
Common Usage |
state v.
|
ifade etmek |
|
Yet it is prepared to state that this resolution leaves Parliament's rights intact.
Yine de Konsey, bu kararın Parlamento'nun haklarını olduğu gibi bıraktığını ifade etmeye hazırdır.
More Sentences
|
| 6 |
Common Usage |
state v.
|
bildirmek |
|
They stated their objections.
İtirazlarını bildirdiler.
More Sentences
|
| 7 |
Common Usage |
state v.
|
belirtmek |
|
The judge said, "State your name."
Yargıç, "Adınızı belirtin." dedi.
More Sentences
|
| 8 |
Common Usage |
state of affairs n.
|
gidişat |
|
| 9 |
Common Usage |
state adj.
|
eyalet |
|
| General |
|
| 10 |
General |
state of war n.
|
savaş hali |
|
In nature, living beings are in a perpetual state of war.
Doğada, canlılar sürekli bir savaş halindedir.
More Sentences
|
| 11 |
General |
democratic state n.
|
demokratik devlet |
|
Singling out free and democratic states gives a one-sided impression.
Özgür ve demokratik devletleri ayırmak tek taraflı bir izlenim yaratır.
More Sentences
|
| 12 |
General |
socialist state n.
|
sosyalist devlet |
|
For the United Socialist States of Europe and the Middle East!
Avrupa ve Ortadoğu Birleşik Sosyalist Devletleri için!
More Sentences
|
| 13 |
General |
state of siege n.
|
sıkıyönetim |
|
In one hour a million people challenged the state of siege.
Bir saat içinde bir milyon kişi sıkıyönetime meydan okudu.
More Sentences
|
| 14 |
General |
a state secret n.
|
bir devlet sırrı |
|
Why is this a State secret?
Bu neden bir Devlet sırrı?
More Sentences
|
| 15 |
General |
state supervision n.
|
devlet denetimi |
|
The Greek Educational System is under state supervision.
Yunan Eğitim Sistemi devlet denetimi altındadır.
More Sentences
|
| 16 |
General |
gaseous state n.
|
gaz hali |
|
This substance is in gaseous state.
Bu madde, gaz halindedir.
More Sentences
|
| 17 |
General |
state of law n.
|
hukuk devleti |
|
That is unacceptable in a democratic state of law.
Demokratik bir hukuk devletinde bu kabul edilemez.
More Sentences
|
|
|
| 18 |
General |
state of mind n.
|
ruh hali |
|
My main concern is for public opinion and the state of mind of others.
Benim asıl endişem kamuoyu ve başkalarının ruh halidir.
More Sentences
|
| 19 |
General |
state n.
|
memleket |
|
Georgia is his native state.
Gürcistan onun memleketidir.
More Sentences
|
| 20 |
General |
constitutional state n.
|
anayasal devlet |
|
After all, the European Union is primarily an alliance of constitutional states.
Sonuçta, Avrupa Birliği öncelikle anayasal devletlerden oluşan bir ittifaktır.
More Sentences
|
| 21 |
General |
state of affairs n.
|
durum |
|
First, the general state of affairs as far as atypical pneumonia or SARS is concerned.
İlk olarak, atipik pnömoni ya da SARS ile ilgili genel durum.
More Sentences
|
| 22 |
General |
state ceremony n.
|
devlet töreni |
|
It is used for only state ceremonies.
Sadece devlet törenleri için kullanılır.
More Sentences
|
| 23 |
General |
state of health n.
|
sağlık durumu |
|
This obligation also extends to the feedstuffs used and the state of health of animals.
Bu yükümlülük aynı zamanda kullanılan yem maddelerini ve hayvanların sağlık durumunu da kapsamaktadır.
More Sentences
|
| 24 |
General |
nation state n.
|
ulus devlet |
|
If some people think that new nation states are going to emerge from this tragedy, they are wrong.
Bazı insanlar bu trajediden yeni ulus devletlerin çıkacağını düşünüyorsa, yanılıyorlar.
More Sentences
|
| 25 |
General |
puppet state n.
|
kukla devlet |
|
Australia is a puppet state.
Avustralya bir kukla devlettir.
More Sentences
|
| 26 |
General |
state of mind n.
|
ruhsal durum |
|
Dan was worried about Linda's state of mind.
Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.
More Sentences
|
| 27 |
General |
social welfare state n.
|
sosyal refah devleti |
|
Germans value a strong social welfare state.
Almanlar güçlü bir sosyal refah devletine değer verirler.
More Sentences
|
| 28 |
General |
state birds n.
|
eyalet kuşları |
|
It is the state bird of Idaho and Nevada.
Idaho ve Nevada'nın eyalet kuşudur.
More Sentences
|
| 29 |
General |
state school n.
|
devlet okulu |
|
Consider attending a state school instead of a more expensive private school.
Daha pahalı bir özel okul yerine bir devlet okuluna gitmeyi düşünün.
More Sentences
|
| 30 |
General |
state of emergency n.
|
acil durum |
|
The US government declared a state of emergency.
ABD hükûmeti acil durum ilan etti.
More Sentences
|
| 31 |
General |
police state n.
|
polis devleti |
|
This is a new kind of police state aimed at intruding into our private lives.
Bu, özel hayatlarımıza müdahale etmeyi amaçlayan yeni bir tür polis devletidir.
More Sentences
|
| 32 |
General |
heads of state n.
|
devlet başkanları |
|
This behaviour towards a Head of State is improper and inappropriate.
Bir Devlet Başkanına yönelik bu davranış uygunsuz ve yakışıksızdır.
More Sentences
|
| 33 |
General |
state of war n.
|
savaş durumu |
|
The concept of a state of war best describes the situation.
Savaş durumu kavramı durumu en iyi şekilde açıklamaktadır.
More Sentences
|
| 34 |
General |
american state n.
|
amerikan eyaleti |
|
One of the American states is famous for its pineapples.
Amerikan eyaletlerinden biri ananaslarıyla ünlüdür.
More Sentences
|
| 35 |
General |
constitutional state n.
|
hukuk devleti |
|
Furthermore, good information is necessary for the functioning of a democratic constitutional state.
Ayrıca, demokratik bir hukuk devletinin işleyişi için iyi bilgi gereklidir.
More Sentences
|
| 36 |
General |
state capitalism n.
|
devlet kapitalizmi |
|
The new epoch of capitalism was the epoch of state capitalism.
Kapitalizmin yeni çağı devlet kapitalizmi çağıydı.
More Sentences
|
| 37 |
General |
social state n.
|
sosyal devlet |
|
But they are higher in Europe because we have a social state.
Ama Avrupa'da daha yüksek çünkü bizde sosyal devlet var.
More Sentences
|
|
|
| 38 |
General |
church and state n.
|
kilise ve devlet |
|
Personally, I am in favour of separating church and State, as you can tell from my speech.
Şahsen ben, konuşmamdan da anlayabileceğiniz gibi, kilise ve devletin birbirinden ayrılmasından yanayım.
More Sentences
|
| 39 |
General |
state intervention n.
|
devlet müdahalesi |
|
The main cause of the current apathy is the fundamentalist approach of those opposed to state intervention.
Mevcut ilgisizliğin ana nedeni, devlet müdahalesine karşı çıkanların köktenci yaklaşımıdır.
More Sentences
|
| 40 |
General |
state minister n.
|
devlet bakanı |
|
In July a new post of Deputy Prime Minister and State Minister in charge of EU affairs was created.
Temmuz ayında, AB işlerinden sorumlu Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak yeni bir makam oluşturulmuştur.
More Sentences
|
| 41 |
General |
state capital n.
|
eyalet başkenti |
|
Other major cities are El Paso and the state capital, Austin.
Diğer büyük şehirler El Paso ve eyalet başkenti Austin'dir.
More Sentences
|
| 42 |
General |
federal state n.
|
federal devlet |
|
Above all, it is difficult to accept regional laws, in a federal state which denies and flouts a national constitution.
Her şeyden önce, ulusal bir anayasayı reddeden ve hiçe sayan bir federal devlette bölgesel yasaları kabul etmek zordur.
More Sentences
|
| 43 |
General |
the state n.
|
devlet |
|
To this day it is quite difficult to determine the identity of the state.
Bugüne kadar devletin kimliğini belirlemek oldukça zordur.
More Sentences
|
| 44 |
General |
state administration n.
|
devlet idaresi |
|
Military units must be disbanded and the State administration must be extended to cover the whole country.
Askeri birlikler dağıtılmalı ve Devlet idaresi tüm ülkeyi kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
More Sentences
|
| 45 |
General |
national state n.
|
ulusal devlet |
|
Random parts of the regulation that until now has been the responsibility of the national states are removed.
Şimdiye kadar ulusal devletlerin sorumluluğunda olan düzenlemenin rastgele kısımları kaldırılmıştır.
More Sentences
|
| 46 |
General |
liquid state n.
|
sıvı hal |
|
This substance is in liquid state.
Bu madde sıvı halde.
More Sentences
|
| 47 |
General |
state n.
|
durum |
|
We need budgetary discipline, but we need flexibility as well, when the state of the world economy demands this.
Bütçe disiplinine ihtiyacımız var, ancak dünya ekonomisinin durumu bunu gerektirdiğinde esnekliğe de ihtiyacımız var.
More Sentences
|
| 48 |
General |
unitary state n.
|
üniter devlet |
|
We are not opposed to the unitary state and republic.
Üniter devlete ve cumhuriyete karşı değiliz.
More Sentences
|
| 49 |
General |
state n.
|
bölge |
|
Fadil grow up in the prairie state of Illinois.
Fadıl Illinois'in çayırlık bölgesinde büyüdü.
More Sentences
|
| 50 |
General |
state n.
|
ülke |
|
That is 25% less than what the fifteen States of the European Union spend on defence.
Bu rakam Avrupa Birliği'nin on beş ülkesinin savunma için harcadığından %25 daha azdır.
More Sentences
|
| 51 |
General |
welfare state n.
|
refah devleti |
|
The European Union is and will remain a very important factor in building Lithuania as a welfare state.
Avrupa Birliği, Litvanya'nın bir refah devleti olarak inşasında çok önemli bir faktördür ve öyle kalacaktır.
More Sentences
|
| 52 |
General |
totalitarian state n.
|
totaliter devlet |
|
A world divided between three totalitarian states.
Üç totaliter devlet arasında bölünmüş bir dünya.
More Sentences
|
| 53 |
General |
state of flux n.
|
değişim hali |
|
And finally, the whole situation is in a state of flux.
Ve son olarak, tüm durum bir değişim halindedir.
More Sentences
|
| 54 |
General |
operating state n.
|
çalışır durumda |
|
This should not cause dangerous operating states even for a short time.
Bu, kısa bir süre için bile tehlikeli çalışma durumlarına neden olmamalıdır.
More Sentences
|
| 55 |
General |
utah state n.
|
utah eyaleti |
|
In February 2014, Smart testified before the Utah State House of Representatives in favor of HB 286.
Şubat 2014'te Smart, Utah Eyaleti Temsilciler Meclisi önünde HB 286 lehine ifade verdi.
More Sentences
|
| 56 |
General |
energy state n.
|
enerji durumu |
|
Be conscious of how your perceptions influence your mood and energy state.
Algılarınızın ruh halinizi ve enerji durumunuzu nasıl etkilediğinin bilincinde olun.
More Sentences
|
| 57 |
General |
state theatre n.
|
devlet tiyatrosu |
|
She worked as a dramaturge at the Istanbul State Theatre.
İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda dramaturg olarak çalıştı.
More Sentences
|
| 58 |
General |
city-state n.
|
şehir devleti |
|
The government was made up of individual city-states.
Hükümet bireysel şehir devletlerinden oluşuyordu.
More Sentences
|
| 59 |
General |
non-state actor n.
|
devlet dışı aktör |
|
There are many different aspects to the discussion on the role of non-state actors.
Devlet dışı aktörlerin rolüne ilişkin tartışmanın pek çok farklı yönü bulunmaktadır.
More Sentences
|
| 60 |
General |
nation-state n.
|
ulus-devlet |
|
The nation-state of the nineteenth century is not the blueprint for Europe's architecture in the twenty-first century.
On dokuzuncu yüzyılın ulus-devleti, yirmi birinci yüzyılda Avrupa'nın mimarisinin planı değildir.
More Sentences
|
| 61 |
General |
state of play n.
|
durum |
|
That is to establish the state of play.
Bu, oyunun durumunu tespit etmek içindir.
More Sentences
|
| 62 |
General |
state apparatus n.
|
devlet aygıtı |
|
A state apparatus, separate from the masses, was rapidly reconstituted.
Kitlelerden ayrı bir devlet aygıtı hızla yeniden oluşturuldu.
More Sentences
|
| 63 |
General |
psychological state n.
|
psikolojik durum |
|
Such psychological states stimulate the brain’s perception of pleasure.
Bu tür psikolojik durumlar beynin zevk algısını harekete geçirir.
More Sentences
|
| 64 |
General |
present state n.
|
mevcut durum |
|
I do not agree with those who say that the common fisheries policy is responsible for the present state of stocks.
Rezervlerin mevcut durumundan ortak balıkçılık politikasının sorumlu olduğunu söyleyenlere katılmıyorum.
More Sentences
|
| 65 |
General |
state level n.
|
eyalet düzeyi |
|
There could be changes on the state level.
Eyalet düzeyinde değişiklikler olabilir.
More Sentences
|
| 66 |
General |
state television n.
|
devlet televizyonu |
|
It still has no free or fair access to the media, especially state television.
Başta devlet televizyonu olmak üzere medyaya hala özgür veya adil erişim imkanı bulunmamaktadır.
More Sentences
|
| 67 |
General |
washington state n.
|
washington eyaleti |
|
Explains the location of Washington State in relation to other states and countries.
Washington Eyaletinin diğer eyaletlere ve ülkelere göre konumunu açıklar.
More Sentences
|
| 68 |
General |
vegetative state n.
|
bitkisel hayat |
|
In 2010, Victoria got out of the vegetative state.
2010 yılında Victoria bitkisel hayattan çıktı.
More Sentences
|
| 69 |
General |
state fund n.
|
devlet fonu |
|
Two-thirds of state funds are invested in northern Serbia, while the rest goes to the south.
Devlet fonlarının üçte ikisi kuzey Sırbistan'a yatırılırken, geri kalanı güneye gidiyor.
More Sentences
|
| 70 |
General |
former state n.
|
eski hal |
|
The economy must be developed, and the mines must be cleared in order to restore the countryside to its former state.
Kırsal kesimin eski haline dönmesi için ekonomi geliştirilmeli ve madenler temizlenmelidir.
More Sentences
|
| 71 |
General |
modern state n.
|
modern devlet |
|
Policing is one of the key functions of modern states.
Polislik, modern devletlerin temel işlevlerinden biridir.
More Sentences
|
| 72 |
General |
state n.
|
resmi ziyaret |
|
They played the music during the Queen's state visit.
Kraliçe'nin resmi ziyareti sırasında müzik çalındı.
More Sentences
|
| 73 |
General |
state v.
|
söylemek |
|
It is very clear what the report states in this connection.
Raporun bu bağlamda ne söylediği çok açık.
More Sentences
|
| 74 |
General |
state v.
|
açıklamak |
|
The Commission will then state on 16 October whether or not this judgment still applies.
Komisyon daha sonra 16 Ekim'de bu kararın hala geçerli olup olmadığını açıklayacaktır.
More Sentences
|
| 75 |
General |
state v.
|
demek |
|
As I stated, communication is very important.
Dediğim gibi iletişim çok önemli.
More Sentences
|
| 76 |
General |
state v.
|
belirtmek |
|
The boxes state that these items are fragile.
Kutularda bu eşyaların kırılmaya karşı hassas olduğu belirtilmektedir.
More Sentences
|
| 77 |
General |
want to state v.
|
belirtmek istemek |
|
In particular I want to state two points.
Özellikle iki noktayı belirtmek istiyorum.
More Sentences
|
|
|
| 78 |
General |
state adj.
|
resmi |
|
The president of Tanzania was on a state visit to Finland in 1998 together with his wife.
Tanzanya başkanı 1998'de eşiyle birlikte Finlandiya'ya resmi bir ziyarette bulunmuştu.
More Sentences
|
| 79 |
General |
state adj.
|
devlet |
|
This project got no amount of funding from the state.
Bu proje için devletten herhangi bir fon alınmamıştır.
More Sentences
|
| 80 |
General |
state dwelling support n.
|
konut yardımı |
|
| 81 |
General |
state of disorder n.
|
perişanlık |
|
| 82 |
General |
mental state n.
|
akli durum |
|
| 83 |
General |
state chronicler n.
|
vakanüvis |
|
| 84 |
General |
secret of the state n.
|
devlet sırrı |
|
| 85 |
General |
metastable state n.
|
dayanıklı durum |
|
| 86 |
General |
partisan of state control n.
|
devletçi |
|
| 87 |
General |
state hospital n.
|
devlet hastanesi |
|
| 88 |
General |
state control n.
|
devletçilik |
|
| 89 |
General |
state n.
|
evre |
|
| 90 |
General |
theocratic state n.
|
teokratik devlet |
|
| 91 |
General |
state retirement fund n.
|
emekli sandığı |
|
| 92 |
General |
state n.
|
vaziyet |
|
| 93 |
General |
garden state n.
|
bahçe durum |
|
| 94 |
General |
host state n.
|
ev sahibi devlet |
|
| 95 |
General |
state n.
|
erkyurt |
|
| 96 |
General |
state protection n.
|
devletçe bakılma |
|
| 97 |
General |
workers in state enterprises n.
|
kamu işçileri |
|
| 98 |
General |
secretary of state for employment n.
|
çalışma bakanı |
|
| 99 |
General |
state/way of being made n.
|
yapılış |
|
| 100 |
General |
the department of state n.
|
dışişleri bakanlığı |
|
| 101 |
General |
state n.
|
şart |
|
| 102 |
General |
paternal state n.
|
paternalist devlet |
|
| 103 |
General |
state bound by market and price mechanism n.
|
piyasa ve fiyat mekanizmasına dayalı devlet |
|
| 104 |
General |
state government n.
|
devlet yönetimi |
|
| 105 |
General |
hoosier state n.
|
indiana |
|
| 106 |
General |
secretary of state for energy n.
|
enerji bakanı |
|
| 107 |
General |
head of the state n.
|
devlet başkanı |
|
| 108 |
General |
state n.
|
çoğunlukla valilerce yönetilen ve yönetim bakımından bir ölçüde bağımsızlığı olan büyük il |
|
| 109 |
General |
pluralistic state n.
|
çoğulcu |
|
| 110 |
General |
unorganized state n.
|
örgütsüzlük |
|
| 111 |
General |
national state case studies n.
|
ulusal devlet durum çalışmaları |
|
| 112 |
General |
technology and state n.
|
teknoloji ve devlet |
|
| 113 |
General |
state affairs n.
|
devlet işleri |
|
| 114 |
General |
visits of state n.
|
resmi ziyaretler |
|
| 115 |
General |
requesting state party n.
|
talepte bulunan taraf |
|
| 116 |
General |
liquid state n.
|
sıvı durum |
|
| 117 |
General |
sports and state n.
|
spor ve devlet |
|
| 118 |
General |
state n.
|
tantana |
|
| 119 |
General |
nation state n.
|
vatandaşlarının ortak dil, tarih vb faktörlerce birbirlerine bağlı olduğu egemen devlet |
|
| 120 |
General |
state treasury n.
|
devlet hazinesi |
|
| 121 |
General |
adjudicator state n.
|
hakem devlet |
|
| 122 |
General |
the state n.
|
devlet baba |
|
| 123 |
General |
state of mind n.
|
haleti ruhiye |
|
| 124 |
General |
pluralistic state n.
|
plüralist devlet |
|
| 125 |
General |
solids state physics n.
|
katı hal fiziği |
|
| 126 |
General |
state house n.
|
hükümet binası |
|
| 127 |
General |
state n.
|
ihtişam |
|
| 128 |
General |
state electricity generation and transmission corporation n.
|
teaş |
|
| 129 |
General |
stationary state n.
|
durağan hal |
|
| 130 |
General |
law and state n.
|
hukuk ve devlet |
|
| 131 |
General |
science and state n.
|
bilim ve devlet |
|
| 132 |
General |
state of ignorance n.
|
cahilliye |
|
| 133 |
General |
transportation and state n.
|
ulaştırma ve devlet |
|
| 134 |
General |
council of state n.
|
devlet şurası |
|
| 135 |
General |
state register of persons n.
|
nüfus kütüğü |
|
| 136 |
General |
corporate state n.
|
tüzel devlet |
|
| 137 |
General |
apache state n.
|
apaçi eyaleti |
|
| 138 |
General |
the state department n.
|
dışişleri bakanlığı |
|
| 139 |
General |
state of distress n.
|
çekinceli durum |
|
| 140 |
General |
secretary of state for industry n.
|
sanayi bakanı |
|
| 141 |
General |
change of state n.
|
durum değişimi |
|
| 142 |
General |
ohio state n.
|
ohio eyaleti |
|
| 143 |
General |
reformist state n.
|
reformcu devlet |
|
| 144 |
General |
absent state n.
|
dalgın olma durumu |
|
| 145 |
General |
state n.
|
keyfiyet |
|
| 146 |
General |
treasure state n.
|
hazine durumu |
|
| 147 |
General |
state n.
|
görkem |
|
| 148 |
General |
prohibitive state n.
|
yasakçı devlet |
|
| 149 |
General |
council of a state n.
|
divan |
|
| 150 |
General |
state n.
|
tek yönetim altında bulunan örgütlü siyasal toplum |
|
| 151 |
General |
satellite state n.
|
uydu devlet |
|
| 152 |
General |
state party n.
|
muhatap devlet |
|
| 153 |
General |
hawkeye state n.
|
keskin bakışlılık |
|
| 154 |
General |
supervision state n.
|
gözetim devleti |
|
| 155 |
General |
social law state n.
|
sosyal hukuk devleti |
|
| 156 |
General |
transient state n.
|
geçici hal |
|
| 157 |
General |
intervention of the state n.
|
devlet müdahalesi |
|
| 158 |
General |
corporate state n.
|
birleşik devlet |
|
| 159 |
General |
a state of emergency n.
|
acil bir durum |
|
| 160 |
General |
enterprising state n.
|
müteşebbis devlet |
|
| 161 |
General |
state boundary n.
|
eyalet sınırı |
|
| 162 |
General |
paternal state n.
|
baba devlet |
|
| 163 |
General |
higher education and state n.
|
yüksek eğitim ve devlet |
|
| 164 |
General |
policy of state control n.
|
devletçilik |
|
| 165 |
General |
bureaucratic state n.
|
bürokratik devlet |
|
| 166 |
General |
conduct of state n.
|
devlet idaresi |
|
| 167 |
General |
liberal state n.
|
liberal devlet |
|
| 168 |
General |
secretary of state for environment n.
|
çevre bakanı |
|
| 169 |
General |
sport and state n.
|
spor ve devlet |
|
| 170 |
General |
state assistance n.
|
devlet yardımı |
|
| 171 |
General |
corporate state n.
|
korporatif devlet |
|
| 172 |
General |
ministry of state n.
|
devlet bakanlığı |
|
| 173 |
General |
religion and state n.
|
din ve devlet |
|
| 174 |
General |
visits of state n.
|
ülke ziyaretleri |
|
| 175 |
General |
solid state physics n.
|
katı hal fiziği |
|
| 176 |
General |
education and state n.
|
eğitim ve devlet |
|
| 177 |
General |
state songs n.
|
eyalet marşları |
|
| 178 |
General |
internationalist state n.
|
enternasyonalist |
|
| 179 |
General |
satellite state n.
|
bir başka devlete bağımlı olan veya onun tarafından kontrol edilen küçük devlet |
|
| 180 |
General |
theater and state n.
|
tiyatro ve devlet |
|
| 181 |
General |
liberal state n.
|
özgürlükçü devlet |
|
| 182 |
General |
theocratic state n.
|
din devleti |
|
| 183 |
General |
state with constitution n.
|
anayasalı devlet |
|
| 184 |
General |
state of nature n.
|
doğal hal |
|
| 185 |
General |
people’s state n.
|
halk devleti |
|
| 186 |
General |
irish free state n.
|
bağımsız irlanda cumhuriyeti |
|
| 187 |
General |
state planning organization n.
|
dpt |
|
| 188 |
General |
hierarchical state n.
|
dikey devlet |
|
| 189 |
General |
minister of state n.
|
devlet bakanı |
|
| 190 |
General |
anxiety state n.
|
endişe durumu |
|
| 191 |
General |
state n.
|
mevki |
|
| 192 |
General |
state philosophy n.
|
devlet felsefesi |
|
| 193 |
General |
individualistic state n.
|
bireyci devlet |
|
| 194 |
General |
state office n.
|
resmi daire |
|
| 195 |
General |
state of affairs n.
|
şartlar |
|
| 196 |
General |
state n.
|
perese |
|
| 197 |
General |
state of good quality n.
|
iyi kalitede olma durumu |
|
| 198 |
General |
signatory state n.
|
bir antlaşmaya imza atan devlet |
|
| 199 |
General |
recipient state n.
|
lehdar devlet |
|
| 200 |
General |
state flowers n.
|
eyalet çiçekleri |
|
| 201 |
General |
state n.
|
koşul |
|
| 202 |
General |
state n.
|
konum |
|
| 203 |
General |
state youth welfare n.
|
kamusal gençlik hizmetleri |
|
| 204 |
General |
state n.
|
federal bir cumhuriyetin bir parçasını oluşturan örgütlü siyasal toplum |
|
| 205 |
General |
electronic state n.
|
elektronik devlet |
|
| 206 |
General |
state n.
|
hükümet |
|
| 207 |
General |
secretary of state for the environment n.
|
çevre bakanı |
|
| 208 |
General |
agriculture and state n.
|
tarım ve devlet |
|
| 209 |
General |
state of affairs n.
|
gidişat |
|
| 210 |
General |
atmospheric state n.
|
atmosferik durum |
|
| 211 |
General |
secretary of state for war n.
|
savaş bakanı |
|
| 212 |
General |
state credit n.
|
devlet kredisi |
|
| 213 |
General |
state n.
|
debdebe |
|
| 214 |
General |
state n.
|
tören |
|
| 215 |
General |
communist state n.
|
komünist devlet |
|
| 216 |
General |
inspected state party n.
|
denetime tabi tutulmuş devletin tarafı |
|
| 217 |
General |
puppet state n.
|
varlığını yabancı güçlerden alan devlet |
|
| 218 |
General |
state economic enterprise n.
|
kamu iktisati teşekkülü |
|
| 219 |
General |
reformist state n.
|
yenilikçi devlet |
|
| 220 |
General |
state tent n.
|
otağ |
|
| 221 |
General |
city state n.
|
site devleti |
|
| 222 |
General |
secretary of state for treasury department n.
|
maliye bakanı |
|
| 223 |
General |
state n.
|
alem |
|
| 224 |
General |
state socialism n.
|
devletçilik |
|
| 225 |
General |
theocratic state n.
|
dine dayalı devlet |
|
| 226 |
General |
act of state n.
|
devlet kanunu |
|
| 227 |
General |
state council n.
|
danıştay |
|
| 228 |
General |
free state n.
|
bağımsız devlet |
|
| 229 |
General |
buffer state n.
|
aradevlet |
|
| 230 |
General |
art and state n.
|
sanat ve devlet |
|
| 231 |
General |
temporary state n.
|
geçici durum |
|
| 232 |
General |
hierarchical state n.
|
hiyerarşik devlet |
|
| 233 |
General |
secretary of state for home affairs n.
|
içişleri bakanı |
|
| 234 |
General |
state of the art n.
|
gelişme seviyesi (sanat veya teknoloji için) |
|
| 235 |
General |
minimal state n.
|
minimal devlet |
|
| 236 |
General |
council of state n.
|
danıştay |
|
| 237 |
General |
state register n.
|
nüfus kütüğü |
|
| 238 |
General |
state institute of statistics n.
|
devlet istatistik enstitüsü (die) |
|
| 239 |
General |
state governmental authorities n.
|
resmi hükümet makamları |
|
| 240 |
General |
benevolent state n.
|
müşfik devlet |
|
| 241 |
General |
benevolent state n.
|
devlet baba |
|
| 242 |
General |
state or province n.
|
eyalet |
|
| 243 |
General |
state n.
|
il |
|
| 244 |
General |
excitation state n.
|
uyarım düzeyi |
|
| 245 |
General |
state building n.
|
devlet binası |
|
| 246 |
General |
florida state university n.
|
florida eyalet üniversitesi |
|
| 247 |
General |
income state n.
|
gelir durumu |
|
| 248 |
General |
social sciences and state n.
|
sosyal bilimler ve devlet |
|
| 249 |
General |
islam and state n.
|
islam ve devlet |
|
| 250 |
General |
literature and state n.
|
edebiyat ve devlet |
|
| 251 |
General |
excited state chemistry n.
|
uyarılmış hal kimyası |
|
| 252 |
General |
general state of health n.
|
genel sağlık durumu |
|
| 253 |
General |
static state n.
|
statik durum |
|
| 254 |
General |
dynamic state n.
|
dinamik durum |
|
| 255 |
General |
state council decisions n.
|
danıştay kararları |
|
| 256 |
General |
state of flux n.
|
akım hali |
|
| 257 |
General |
state conservatory n.
|
devlet konservatuvarı |
|
| 258 |
General |
state of flux n.
|
sürekli değişim hali |
|
| 259 |
General |
existing state n.
|
mevcut hal |
|
| 260 |
General |
existing state n.
|
mevcut durum |
|
| 261 |
General |
state economic enterprise n.
|
İktisadi devlet teşekkülü |
|
| 262 |
General |
state housing n.
|
devlet konutu |
|
| 263 |
General |
state of things n.
|
gelinen nokta |
|
| 264 |
General |
state of affairs n.
|
gelinen nokta |
|
| 265 |
General |
state of being finicky n.
|
seçici olma |
|
| 266 |
General |
state of being finicky n.
|
seçicilik |
|
| 267 |
General |
state of being finicky n.
|
zor beğenme |
|
| 268 |
General |
state route n.
|
devlet karayolu |
|
| 269 |
General |
state road n.
|
devlet karayolu |
|
| 270 |
General |
state highway n.
|
devlet karayolu |
|
| 271 |
General |
exercising state authority n.
|
devlet yetkisini kullanma |
|
| 272 |
General |
state of destitution n.
|
yoksulluk hali |
|
| 273 |
General |
becoming a state n.
|
devletleşme |
|
| 274 |
General |
becoming a state n.
|
eyaletleşme |
|
| 275 |
General |
state sovereignty n.
|
devlet egemenliği |
|
| 276 |
General |
disabled state n.
|
çalışamazlık durumu |
|
| 277 |
General |
state n.
|
halet-i ruhiye |
|
| 278 |
General |
state orchestra n.
|
devlet orkestrası |
|
| 279 |
General |
dormant state n.
|
uyku durumu |
|
| 280 |
General |
enabled state n.
|
çalışır durum |
|
| 281 |
General |
enabled state n.
|
erkli durum |
|
| 282 |
General |
altered-state of consciousness n.
|
bilincin değişken durumları |
|
| 283 |
General |
a self-governing state n.
|
özerk bir devlet |
|
| 284 |
General |
city-state n.
|
site |
|
| 285 |
General |
laic-secular state n.
|
laik devlet |
|
| 286 |
General |
free state-run school n.
|
devlet kontrolünde olmayan okul |
|
| 287 |
General |
electronic state n.
|
e-devlet |
|
| 288 |
General |
decentralize state n.
|
adem-i merkeziyetçi devlet |
|
| 289 |
General |
city-state n.
|
kentdevleti |
|
| 290 |
General |
free state-run school n.
|
özerk okul |
|
| 291 |
General |
non-member state n.
|
ab üyesi olmayan devlet |
|
| 292 |
General |
state-of-the-art technology n.
|
gelişmiş teknoloji |
|
| 293 |
General |
state-social payments-benefits-substitutions n.
|
ivaz |
|
| 294 |
General |
state-owned economic enterprise n.
|
iktisadi kamu kuruluşu |
|
| 295 |
General |
state-run school n.
|
devlet okulu |
|
| 296 |
General |
nation-state n.
|
milli devlet |
|
| 297 |
General |
non-centralist state n.
|
adem-i merkeziyetçi devlet |
|
| 298 |
General |
nation-state n.
|
ulusdevlet |
|
| 299 |
General |
state of mind n.
|
halet-i ruhiye |
|
| 300 |
General |
state-social payments-benefits-substitutions n.
|
edim |
|
| 301 |
General |
well-balanced budget state n.
|
denk bütçeli devlet |
|
| 302 |
General |
state-owned company n.
|
devlet kurumu |
|
| 303 |
General |
a state of chaos n.
|
kaos ortamı |
|
| 304 |
General |
treasury of islamic state n.
|
beyt'ül mal |
|
| 305 |
General |
civil state n.
|
medeni hal |
|
| 306 |
General |
state of residence n.
|
ikamet edilen devlet |
|
| 307 |
General |
state of health n.
|
sağlık raporu |
|
| 308 |
General |
non-absorbing state n.
|
soğurmayan durum |
|
| 309 |
General |
state farm n.
|
devlet çiftliği |
|
| 310 |
General |
state of the art technology n.
|
en gelişkin teknoloji |
|
| 311 |
General |
state highway n.
|
karayolu |
|
| 312 |
General |
state of distress n.
|
tehlikeli durum |
|
| 313 |
General |
state highway n.
|
devlet yolu |
|
| 314 |
General |
state of play n.
|
gidişat |
|
| 315 |
General |
state of play n.
|
mevcut vaziyet |
|
| 316 |
General |
state of play n.
|
işlerin gidişatı |
|
| 317 |
General |
mental state n.
|
psikolojik durum |
|
| 318 |
General |
state of affair n.
|
durum |
|
| 319 |
General |
state of affair n.
|
vaziyet |
|
| 320 |
General |
state of affair n.
|
işlerin durumu |
|
| 321 |
General |
psychological state n.
|
ruh hali |
|
| 322 |
General |
state of affair n.
|
şartlar |
|
| 323 |
General |
mental state n.
|
ruh hali |
|
| 324 |
General |
state of affair n.
|
koşullar |
|
| 325 |
General |
state of education n.
|
öğrenim durumu |
|
| 326 |
General |
gas state n.
|
gaz durumu |
|
| 327 |
General |
state of mind n.
|
haletiruhiye |
|
| 328 |
General |
unstable state n.
|
kararsız durum |
|
| 329 |
General |
final state n.
|
son hal |
|
| 330 |
General |
state institutions and organizations n.
|
kamu kurum ve kuruluşları |
|
| 331 |
General |
state employees n.
|
kamu görevlileri |
|
| 332 |
General |
state line n.
|
eyalet sınırı |
|
| 333 |
General |
actual state n.
|
fiili durum |
|
| 334 |
General |
present state n.
|
halihazır durum |
|
| 335 |
General |
present state n.
|
şimdiki durum |
|
| 336 |
General |
physiological state n.
|
fizyolojik durum |
|
| 337 |
General |
state of the art technology product n.
|
son teknoloji ürünü |
|
| 338 |
General |
state opera and ballet building n.
|
devlet opera ve bale binası |
|
| 339 |
General |
state radio n.
|
devlet radyosu |
|
| 340 |
General |
fresh state n.
|
yeni/ilk günkü durumu |
|
| 341 |
General |
fresh state n.
|
taze hal |
|
| 342 |
General |
fresh state n.
|
taze haldeki/hali |
|
| 343 |
General |
state-run hospital n.
|
devlet hastanesi |
|
| 344 |
General |
state patrol n.
|
eyalet devriyesi |
|
| 345 |
General |
the state folk dances group n.
|
devlet halk dansları topluluğu |
|
| 346 |
General |
state of readiness n.
|
hazır olma durumu |
|
| 347 |
General |
half awake half asleep state n.
|
yarı uyur yarı uyanıklık durumu |
|
| 348 |
General |
half awake half asleep state n.
|
uyku ile uyanıklık arasındaki durum |
|
| 349 |
General |
state of finland n.
|
finlandiya devleti |
|
| 350 |
General |
state and private theatres n.
|
devlet tiyatroları ve özel tiyatrolar |
|
| 351 |
General |
state lottery n.
|
devlet piyangosu |
|
| 352 |
General |
tip-of-the-tongue state n.
|
dilimin ucunda hali/durumu |
|
| 353 |
General |
state of sleep n.
|
uyku hali |
|
| 354 |
General |
a state of mourning n.
|
matem havası |
|
| 355 |
General |
the state of being ostracised n.
|
toplumdan dışlanma |
|
| 356 |
General |
the state of being ostracized n.
|
toplumdan dışlanma |
|
| 357 |
General |
state-funded school n.
|
devlet okulu |
|
| 358 |
General |
folsom state prison n.
|
folsom eyalet hapishanesi |
|
| 359 |
General |
state assembly n.
|
eyalet meclisi |
|
| 360 |
General |
relaxation back to the ground state n.
|
elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi |
|
| 361 |
General |
state n.
|
eyalet |
|
| 362 |
General |
the empire state building n.
|
empire state binası |
|
| 363 |
General |
permanent vegetative state n.
|
bitkisel hayat |
|
| 364 |
General |
permanent vegetative state n.
|
bitkisel yaşam |
|
| 365 |
General |
vegetative state n.
|
bitkisel yaşam |
|
| 366 |
General |
state store n.
|
içki mağazası |
|
| 367 |
General |
state store n.
|
içki dükkanı |
|
| 368 |
General |
state-owned forest n.
|
devlet ormanı |
|
| 369 |
General |
virtual state n.
|
sanal devlet |
|
| 370 |
General |
state troopers n.
|
eyalet polisleri |
|
| 371 |
General |
state police n.
|
eyalet polisi |
|
| 372 |
General |
state official n.
|
devlet memuru |
|
| 373 |
General |
internal state n.
|
iç durum |
|
| 374 |
General |
internal state n.
|
iç durumu |
|
| 375 |
General |
structure of state n.
|
devletin yapısı |
|
| 376 |
General |
state structure n.
|
devlet yapısı |
|
| 377 |
General |
state of grace n.
|
kendini tanrı'ya emanet etme hali |
|
| 378 |
General |
the state of being attainable (attainability) n.
|
ulaşılabilirlik |
|
| 379 |
General |
state of balance n.
|
denge durumu |
|
| 380 |
General |
growth state n.
|
büyüme durumu |
|
| 381 |
General |
state of balance n.
|
denge durumu |
|
| 382 |
General |
landlocked state n.
|
denize kıyısı bulunmayan ülke |
|
| 383 |
General |
state n.
|
heyecan/stres gibi gergin ruh hali |
|
| 384 |
General |
state room n.
|
kaptan köşkü |
|
| 385 |
General |
state room n.
|
kabul salonu |
|
| 386 |
General |
tarheel state n.
|
kuzey carolina'ya verilen takma isim |
|
| 387 |
General |
chair of state n.
|
makam koltuğu |
|
| 388 |
General |
modern state n.
|
modern durum |
|
| 389 |
General |
narco-state n.
|
uyuşturucu devleti |
|
| 390 |
General |
narco-state n.
|
ekonomisinin önemli bir bölümü yasadışı uyuşturucu ticaretinden oluşan ülke |
|
| 391 |
General |
natural state n.
|
medeniyet eli değmemiş vahşi ve ilkel yaşam koşulları |
|
| 392 |
General |
affective state n.
|
duygulanım hali |
|
| 393 |
General |
natural state of mind n.
|
doğal ruh hali |
|
| 394 |
General |
australian state n.
|
avustralya'yı oluşturan eyaletlerden biri |
|
| 395 |
General |
energy state n.
|
enerji seviyesi |
|
| 396 |
General |
energy state n.
|
yörünge |
|
| 397 |
General |
volunteer state n.
|
tennessee eyaleti |
|
| 398 |
General |
volunteer state n.
|
amerika'da bir eyalet |
|
| 399 |
General |
empty state n.
|
boşluk ifadesi |
|
| 400 |
General |
limit state n.
|
sınır durumu |
|
| 401 |
General |
hawkeye state n.
|
iowa |
|
| 402 |
General |
mountain state n.
|
rocky dağları'nın geçtiği montana, idaho, wyoming, utah, kolorado, arizona ve new mexico eyaletlerine verilen ad |
|
| 403 |
General |
mountain state n.
|
(takma ad) batı virginia |
|
| 404 |
General |
lying in state n.
|
gömülmeden önce halka açık bir yerde sergilenme |
|
| 405 |
General |
state funeral n.
|
devlet töreni |
|
| 406 |
General |
show me state n.
|
birleşik devletler'in merkezinde bir eyalet |
|
| 407 |
General |
show me state n.
|
(abd) missouri eyaleti |
|
| 408 |
General |
soe (state owned enterprise) n.
|
(yeni zelanda) kamu iktisadi teşebbüsü |
|
| 409 |
General |
state of the art technology n.
|
en gelişmiş teknoloji |
|
| 410 |
General |
island state n.
|
ada ülkesi |
|
| 411 |
General |
ethno-state n.
|
büyük oranda tek bir etnisiteden insanların yaşadığı ülke |
|
| 412 |
General |
oil state n.
|
petrol zengini ülke |
|
| 413 |
General |
state [obsolete] n.
|
soylu kimse |
|
| 414 |
General |
state barge n.
|
kraliyet mavnası |
|
| 415 |
General |
state enrolled nurse n.
|
devlette kayıtlı hemşire |
|
| 416 |
General |
state carriage n.
|
kraliyet faytonu |
|
| 417 |
General |
state registered nurse n.
|
devlette kayıtlı hemşire |
|
| 418 |
General |
state [obsolete] n.
|
yüksek mevkiye mensup kimse |
|
| 419 |
General |
state [obsolete] n.
|
asil kimse |
|
| 420 |
General |
state and regional defense airlift n.
|
devlet ve bölgesel savunma amaçlı hava ikmali |
|
| 421 |
General |
state [obsolete] n.
|
taht |
|
| 422 |
General |
state enrolled nurse n.
|
lisanslı hemşire |
|
| 423 |
General |
state [obsolete] n.
|
meclis |
|
| 424 |
General |
state sword n.
|
resmi devlet etkinliklerinde kullanılan kılıç |
|
| 425 |
General |
state [obsolete] n.
|
yönetici sınıfı |
|
| 426 |
General |
state [obsolete] n.
|
konsey |
|
| 427 |
General |
state barge n.
|
devlete ait bir mavna türü |
|
| 428 |
General |
state bed n.
|
kraliyet yatağı |
|
| 429 |
General |
state bed n.
|
detaylı süslemeleri olan gösterişli yatak |
|
| 430 |
General |
state [obsolete] n.
|
makam sahibi kimse |
|
| 431 |
General |
state carriage n.
|
devlet büyüklerince kullanılan gösterişli fayton |
|
| 432 |
General |
state registered nurse n.
|
lisanslı hemşire |
|
| 433 |
General |
state [obsolete] n.
|
(koşullara göre değişen) mülk geliri |
|
| 434 |
General |
state prisoner n.
|
siyasi suçlu kimse |
|
| 435 |
General |
sucker state n.
|
(abd) illinois eyaleti |
|
| 436 |
General |
be in a state of flux v.
|
değişim içinde olmak |
|
| 437 |
General |
state v.
|
belirlemek |
|
| 438 |
General |
state one's opinion v.
|
fikrini söylemek |
|
| 439 |
General |
bring into a certain state v.
|
belirli bir duruma getirmek |
|
| 440 |
General |
come to a state of v.
|
hal almak |
|
| 441 |
General |
state v.
|
saptamak |
|
| 442 |
General |
bring into a different state v.
|
farklı bir duruma getirmek |
|
| 443 |
General |
change state v.
|
durum değiştirmek |
|
| 444 |
General |
be brought into a certain state v.
|
belirli bir duruma getirilmek |
|
| 445 |
General |
brought into a different state v.
|
farklı bir duruma getirmek |
|
| 446 |
General |
be in a state of flux v.
|
değişmek |
|
| 447 |
General |
state v.
|
beyan etmek |
|
| 448 |
General |
fail to reach a state of comfort and harmony v.
|
rahata kavuşamamak |
|
| 449 |
General |
fail to reach a state of comfort and harmony v.
|
dirlik yüzü görmemek |
|
| 450 |
General |
fail to reach a state of comfort and harmony v.
|
rahat yüzü görmemek |
|
| 451 |
General |
enter a hypnotic state v.
|
transa geçmek |
|
| 452 |
General |
be in a bad state v.
|
kötü durumda olmak |
|
| 453 |
General |
be in bad state v.
|
kötü durumda olmak |
|
| 454 |
General |
turn a place in a very noisy disordered state v.
|
curcunaya vermek |
|
| 455 |
General |
turn a place in a very noisy disordered state v.
|
curcunaya çevirmek |
|
| 456 |
General |
turn a place in a very noisy disordered state v.
|
curcunaya döndürmek |
|
| 457 |
General |
turn a place in a very noisy disordered state v.
|
ortalığı ellialtıya vermek |
|
| 458 |
General |
establish a state v.
|
devlet kurmak |
|
| 459 |
General |
found a state v.
|
devlet kurmak |
|
| 460 |
General |
determine the state of v.
|
durum tespiti yapmak |
|
| 461 |
General |
state one's opinion v.
|
fikir yürütmek |
|
| 462 |
General |
entitle someone to the state pension v.
|
emekli maaşı bağlamak |
|
| 463 |
General |
state an opinion v.
|
bir fikir belirtmek |
|
| 464 |
General |
state a reason v.
|
sebep göstermek |
|
| 465 |
General |
state a reason v.
|
neden göstermek |
|
| 466 |
General |
state a reason v.
|
neden belirtmek |
|
| 467 |
General |
state as v.
|
diye belirtmek |
|
| 468 |
General |
state a reason v.
|
sebep belirtmek |
|
| 469 |
General |
lapse into a vegetative state v.
|
bitkisel hayata girmek |
|
| 470 |
General |
fall into a vegetative state v.
|
bitkisel hayata girmek |
|
| 471 |
General |
declare a state of emergency v.
|
olağanüstü hal ilan etmek |
|
| 472 |
General |
declare a state of emergency v.
|
acil durum ilan etmek |
|
| 473 |
General |
state explicitly v.
|
açık biçimde ifade etmek |
|
| 474 |
General |
state clearly v.
|
açık biçimde ifade etmek |
|
| 475 |
General |
restore to the original state v.
|
orijinal durumuna getirmek |
|
| 476 |
General |
state as v.
|
şeklinde belirtmek |
|
| 477 |
General |
drift into a state of chaos v.
|
kaosa sürüklenmek |
|
| 478 |
General |
cross state lines v.
|
eyalet sınırlarını aşmak |
|
| 479 |
General |
be in a state of inner conflict v.
|
iç çatışma içinde bulunmak |
|
| 480 |
General |
reach a good state v.
|
mazhar olmak |
|
| 481 |
General |
restore to a previous state v.
|
eski haline döndürmek |
|
| 482 |
General |
state v.
|
tayin etmek |
|
| 483 |
General |
lie in state v.
|
gömülmeden önce halka açık bir yerde sergilenmek |
|
| 484 |
General |
state [obsolete] v.
|
lüks içinde yaşamak |
|
| 485 |
General |
state [obsolete] v.
|
gösterişli yaşamak |
|
| 486 |
General |
state [obsolete] v.
|
şatafat içinde yaşamak |
|
| 487 |
General |
state [obsolete] v.
|
yetki vermek |
|
| 488 |
General |
state [obsolete] v.
|
devretmek |
|
| 489 |
General |
mint state adj.
|
yepyeni |
|
| 490 |
General |
state adj.
|
devlet tarafından yapılan (tören/ziyafet vb) |
|
| 491 |
General |
state adj.
|
devlete ait |
|
| 492 |
General |
state dependent adj.
|
duruma bağlı |
|
| 493 |
General |
state adj.
|
özel |
|
| 494 |
General |
state of the art adj.
|
gelişmiş |
|
| 495 |
General |
state of the art adj.
|
modern |
|
| 496 |
General |
state adj.
|
tek kişilik |
|
| 497 |
General |
state guaranteed adj.
|
devlet garantili |
|
| 498 |
General |
state-controlled adj.
|
devlet güdümlü |
|
| 499 |
General |
supra-state adj.
|
devletüstü |
|
| 500 |
General |
state-run adj.
|
devlet tarafından işletilen |
|
