a hundred - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

a hundred

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "a hundred" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
a hundred n. yüz, 100
a hundred n. yüz 100

Bedeutungen, die der Begriff "a hundred" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 89 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
give a hundred percent v. (sahada/kapasitesinin) yüzde yüzünü vermek
a hundred years ago adv. yüz yıl önce
a hundred times adv. yüzlerce kez
Phrases
if I live to be a hundred expr. yüz yaşına gelsem de (anlamayacağım/yapmayacağım)
let a hundred flowers bloom expr. çin devlet başkanı mao zedong'un 1956 yılında çin hükümetinin eleştirilebilmesinin yolunu açmak için kullandığı bir ifade
Colloquial
it's a hundred to one that expr. bire yüz veririm ki
it's a hundred to one that expr. bire yüz bahse varım ki
it's a hundred to one that expr. bire yüz bahse girerim ki
it's a hundred to one that expr. bire yüz iddiasına girerim ki
it's a hundred to one that expr. bire yüz iddiasına varım ki
it's a hundred to one that expr. ihtimali çok düşük
it's a hundred to one that expr. çok düşük olasılıkla
it’s a hundred to one that somebody/something will not do something expr. bire yüz veririm ki (biri bir şeyi yapmayacak)
it’s a hundred to one that somebody/something will not do something expr. (birinin bir şeyi yapmayacağına) bire yüz/bin/bir milyon veririm
a hundred percent expr. tamamen
a hundred percent expr. yüzde yüz
Idioms
a hundred and ten percent n. elinden gelenin daha fazlası
a hundred and one n. bin bir tane
a hundred and one n. sürüyle
a hundred and one (something) n. çok fazla (bir şey)
a hundred and one (something) n. çok sayıda/miktarda (bir şey)
a hundred and one (something) n. yüklü miktarda (bir şey)
a hundred and one (something) n. yüzlerce (bir şey)
a hundred and one (something) n. dünya kadar (bir şey)
a hundred and one (something) n. bir hayli (bir şey)
a hundred and one (something) n. sürüsüne bereket (bir şey)
a hundred and ten percent n. kapasitesinin üzerine çıkma
a hundred and ten percent n. kendini aşma
a hundred and ten percent n. canını dişine takma
a hundred and ten percent n. her şeyini/tüm gücünü verme
a hundred/thousand/million and one things/things to do n. (yapacak) çok fazla şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do n. (yapacak) çok sayıda/miktarda şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do n. (yapacak) yüklü miktarda şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do n. (yapacak) yüzlerce/binlerce/milyonlarca şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do n. (yapacak) dünya kadar şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do n. (yapacak) bir hayli şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do n. (yapacak) sürüsüne bereket şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do n. (yapacak) pek çok şey
live to be a hundred v. yüz yaşına gelmek
live to be a hundred v. yüz yaşına kadar yaşamak
give a hundred and ten percent v. canını dişine takmak
give a hundred and ten percent v. her şeyini vermek
give a hundred and ten percent v. tüm gücünü kullanmak
give a hundred and ten percent v. canla başla mücadele etmek
give a hundred percent v. elinden geleni yapmak
give a hundred and ten percent [us] v. kapasitesinin üstünde çaba göstermek
kill one to warn a hundred v. ibretialem olsun diye birini öldürmek/kurban etmek
kill one to warn a hundred v. ibretlik olarak birini öldürmek/kurban etmek
kill one to warn a hundred v. diğerlerinin gözünü korkutmak için birini öldürmek/kurban etmek
kill one to warn a hundred v. diğerlerini yola getirmek için bir kişiyi kurban etmek/öldürmek
a hundred and one expr. bir dolu
a hundred and one expr. bir sürü
one in a hundred expr. müstesna
one in a hundred expr. yüzde bir müstesna
one in a hundred expr. yüzde bir (eşsiz/benzersiz)
one in a hundred expr. yüzde bir
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok farklı değil
not a hundred/thousand/million miles away expr. yakın
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok uzak değil
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok benzer
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok da alakasız değil
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok az farklı
not a hundred/thousand/million miles away expr. pek farlı değil
not a hundred/thousand/million miles away expr. pek farkı yok
not a hundred/thousand/million miles away expr. baya yakın/benzer
not a hundred/thousand/million miles away expr. dağlar kadar fark yok
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. çok uzak olmayan
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. çok da uzakta olmayan
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. çok da yabancı değil
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. çok da yabancı olmayan
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. yakında
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. yakınlardaki
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. yakın çevrede/çevreden
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. buralarda
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. buralardaki
a hundred per cent expr. kesinlikle
a hundred per cent expr. tamamen
a hundred per cent expr. yüzde yüz
a hundred per cent expr. sonuna kadar
a hundred per cent expr. tümüyle
Speaking
it's a hundred kilometers from here expr. buradan yüz kilometre uzakta
we talked about it a hundred times expr. bunu yüzlerce kez konuştuk
a hundred grand expr. yüz bin dolar
can you break a hundred? expr. yüzlük bozabilir misin?
a hundred bucks says expr. 100 dolarına iddiaya varım
a hundred bucks says expr. 100 dolarına bahse varım ki
Sport
a hundred meter dash n. 100 metre yarışı
a hundred and ten meter hurdles n. 110 metre engelli yarışı
a hundred meter hurdles n. 100 metre engelli yarışı