| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | ample adj. | bol | ||
|
We have ample evidence of the use of weapons of mass destruction. Elimizde kitle imha silahlarının kullanıldığına dair bol miktarda kanıt var. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | ample adj. | yeterli | ||
|
There are ample checks and safeguards to prevent politically motivated prosecutions. Siyasi amaçlı kovuşturmaları önlemek için yeterli kontrol ve güvenceler mevcuttur. More Sentences |
||||
| General | ample adj. | bol bol yetecek kadar | ||
|
You have ample time to complete the task. Görevi tamamlamak için bol bol yetecek kadar zamanınız var. More Sentences |
||||
| General | ample adj. | geniş | ||
|
That offers ample scope for in-depth investment in education, R&D and healthcare. Bu da eğitim, Ar-Ge ve sağlık hizmetlerine derinlemesine yatırım için geniş bir alan sunmaktadır. More Sentences |
||||
| General | ample adj. | bol | ||
|
During that period, the Mali Empire flourished thanks to ample natural resources like gold and salt. Bu dönemde Mali İmparatorluğu, altın ve tuz gibi bol doğal kaynaklar sayesinde gelişti. More Sentences |
||||
| General | ample adj. | iri | ||
|
Those are some ample apples! Bunlar ne kadar da iri elmalar! More Sentences |
||||
| General | ample adj. | büyük | ||
|
There is ample trust and respect between us. Aramızda büyük bir güven ve saygı var. More Sentences |
||||
| General | ample adj. | çok | ||
| General | ample adj. | heybetli | ||
| General | ample adj. | kafi | ||
| General | ample adj. | etraflı | ||
| Geology | ||||
| Geology | ample adj. | yayvan | ||
| Ottoman Turkish | ||||
| Ottoman Turkish | ample adj. | mebzul | ||
| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | ample resource n. | bol kaynaklar | ||
| General | ample resources n. | bol kaynaklar | ||
| General | ample opportunity n. | geniş olanak | ||
| General | ample time n. | çok zaman | ||
| General | ample time n. | bol zaman | ||
| General | ample breasts n. | iri memeler | ||
| General | set aside ample time for the visit v. | ziyarete bolca zaman ayırmak | ||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | possess ample means v. | geniş imkanlara sahip olmak | ||
