Verlauf

at a time

Bedeutungen von dem Begriff "at a time" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	at a time adv.	birden
Phrases
2	Phrases	at a time expr.	ayrı ayrı
3	Phrases	at a time expr.	ayrı gruplar halinde
4	Phrases	at a time expr.	birer birer
Technical
5	Technical	at a time expr.	bir seferde

Bedeutungen, die der Begriff "at a time" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 93 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	forty at a time n.	kırkar
2	General	spend a lot of time at work v.	iş yerinde çok fazla zaman harcamak
3	General	walk up the stairs one at a time v.	basamakları tek tek çıkmak
4	General	one day at a time adv.	bir dönem içerisinde bir gün
5	General	two at a time adv.	ikişer
6	General	at such a time adv.	böyle bir zamanda
7	General	three at a time adv.	üçer
8	General	at a later time adv.	sonraki bir zamanda
9	General	at such a time adv.	öyle bir vakitte
10	General	six at a time adv.	altışar
11	General	at a later time adv.	uygun bir zamanda
12	General	for weeks at a time adv.	üst üste haftalarca
13	General	sixty at a time adv.	altmışar
14	General	at a given time adv.	belirli bir zamanda
15	General	a little at a time adv.	bölüm bölüm
16	General	at a later time adv.	sonraki bir zamanda uygun bir zamanda
17	General	one or two at a time adv.	birer ikişer
18	General	for hours at a time adv.	saatler boyunca
Phrases
19	Phrases	at such a time expr.	böyle bir zamanda
20	Phrases	at a set time expr.	belirlenen zamanda
21	Phrases	at a particular time expr.	belirlenen zamanda
22	Phrases	four at a time expr.	bir seferde dört kişi
23	Phrases	at a set time expr.	kararlaştırılan zamanda
24	Phrases	at a particular time expr.	kararlaştırılan zamanda
Proverb
25	Proverb	he puts his pants on one leg at a time	senin benim gibi biri
26	Proverb	he puts his pants on one leg at a time	etten kemikten insan
27	Proverb	he puts his pants on one leg at a time	sıradan insan
Idioms
28	Idioms	a step at a time n.	yavaş yavaş
29	Idioms	take it one day at a time v.	anı yaşamak
30	Idioms	catch someone at a bad time v.	birisini kötü bir zamanda yakalamak
31	Idioms	take it one day at a time v.	günü birlik yaşamak
32	Idioms	catch someone at a bad time v.	kötü bir zamanda yakalamak
33	Idioms	take it one day at a time v.	plansız yaşamak
34	Idioms	put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v.	herkes gibi olmak
35	Idioms	put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v.	normal/sıradan insan olmak
36	Idioms	put (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) v.	senin benim gibi biri olmak
37	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birini) kötü bir zamanda yakalamak
38	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birine) kötü bir zamanda denk gelmek
39	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birinin) kötü bir zamanına denk gelmek
40	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birini) zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak
41	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birine) uygun olmayan bir zamanda denk gelmek
42	Idioms	catch (one) at a bad time v.	(birini) meşgulken yakalamak
43	Idioms	catch at a bad time v.	kötü bir zamanda yakalamak
44	Idioms	catch at a bad time v.	kötü bir zamanda denk gelmek
45	Idioms	catch at a bad time v.	kötü bir zamanına denk gelmek
46	Idioms	catch at a bad time v.	zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak
47	Idioms	catch at a bad time v.	uygun olmayan bir zamanda denk gelmek
48	Idioms	catch at a bad time v.	meşgulken yakalamak
49	Idioms	eat an elephant one bite at a time v.	büyük bir hedefe aşama aşama ulaşmak
50	Idioms	eat an elephant one bite at a time v.	büyük bir hedefe adım adım ilerlemek
51	Idioms	put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v.	herkes gibi olmak
52	Idioms	put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v.	sıradan insan olmak
53	Idioms	put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v.	etten kemikten insan olmak
54	Idioms	put (one's) pants on one leg at a time (just like everybody else) [australia] v.	senin benim gibi biri olmak
55	Idioms	take things one day at a time v.	bir konuyu/sorunu yavaş yavaş çözmek
56	Idioms	take things one day at a time v.	adım adım ilerlemek/üstesinden gelmek
57	Idioms	take things one day at a time v.	aşama aşama ilerlemek
58	Idioms	a step at a time expr.	adım adım
59	Idioms	one step at a time expr.	adım adım
60	Idioms	one at a time expr.	birer birer
61	Idioms	one at a time expr.	teker teker
62	Idioms	one step at a time expr.	yavaş yavaş
63	Idioms	time is at a premium expr.	zamanı geldiğinde
64	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	senin benim gibi (biri)
65	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	etten kemikten (insan)
66	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	sıradan (insan)
67	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	herkes gibi (biri)
68	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	normal (biri)
69	Idioms	puts (one's) trousers on one leg at a time (just like everybody else) expr.	herkesten farksız (biri)
70	Idioms	(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr.	(biri) senin benim gibi biri
71	Idioms	(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr.	(biri) etten kemikten insan
72	Idioms	(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr.	(biri) sıradan insan
73	Idioms	(one) puts (one's) pants on one leg at a time expr.	(biri) herkes gibi biri
74	Idioms	how do you eat an elephant? one bite at a time expr.	büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama
Speaking
75	Speaking	you couldn't have asked at a better time expr.	daha iyi bir zamanda soramazdın
76	Speaking	you caught me at just a bad time expr.	çok kötü bir anda yakaladınız beni
77	Speaking	did I catch you at a bad time? expr.	seni kötü bir zamanda mı yakaladım?
Law
78	Law	access from a place and at a time individually chosen by a person n.	kişilerin seçtikleri yer ve zamanda erişim
Politics
79	Politics	creating a sense of being exposed to torture at any time n.	her an işkenceye alınacakmış duygusu yaratma
Technical
80	Technical	page at a time printer n.	bir kerede tek sayfa basan yazıcı
81	Technical	line-at-a-time printer n.	her-kez-bir-satır yazıcı
82	Technical	character-at-a-time printer n.	karakter yazıcı
83	Technical	page-at-a-time printer n.	tek seferde bir sayfa yazdıran yazıcı
Computer
84	Computer	line-at-a-time printer n.	her’-kez’-bir’-satır yazıcı
85	Computer	page-at-a-time printer n.	her-kez-bir-sayfa yazıcı
86	Computer	character at a time printer n.	karakter yazıcı
87	Computer	page-at-a-time printer n.	sayfa yazıcı
Slang
88	Slang	slagiatt (seemed like a good idea at the time) expr.	o zaman iyi bir fikir gibi gelmişti/görünmüştü
89	Slang	slagiatt (seemed like a good idea at the time) expr.	keşke öyle yapmasaydım
90	Slang	slagiatt (seemed like a good idea at the time) expr.	hiç de iyi bir fikir değilmiş
Modern Slang
91	Modern Slang	a quarter mile at a time n.	anda kalarak yaşama
92	Modern Slang	a quarter mile at a time n.	bulunduğu anda yaşama
93	Modern Slang	a quarter mile at a time n.	fazla ileriyi düşünmeme