Verlauf

be done

Bedeutungen von dem Begriff "be done" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 4 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	be done v.	yorulmak
Colloquial
2	Colloquial	be done v.	bitirmek
3	Colloquial	be done v.	tamamlamak
4	Colloquial	be done v.	halletmek

Bedeutungen, die der Begriff "be done" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 131 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	the first thing to be done n.	yapılması gereken ilk şey
2	General	be done up v.	kuvveti tükenmek
3	General	be hard done by v.	haksızlığa uğramak
4	General	be done in a hurry v.	aceleye gelmek
5	General	be done for v.	hapı yutmak
6	General	be done for v.	yanmak
7	General	be done with v.	bitirmek
8	General	do everything that needs to be done v.	ne gerekiyorsa yapmak
9	General	do everything that needs to be done v.	gereken neyse yapmak
Phrasals
10	Phrasals	be done away with v.	geçersiz kılınmak
11	Phrasals	be done away with v.	lağvedilmek
12	Phrasals	be done away with v.	(kurum) kaldırılmak
Phrases
13	Phrases	let justice be done upon him! expr.	adalet yerini bulsun!
14	Phrases	I am doing must be done expr.	yapılması gerekeni yapıyorum
15	Phrases	...will be done expr.	yapılacaktır
16	Phrases	I am doing what must be done expr.	yapılması gerekeni yapıyorum
17	Phrases	and be done with it expr.	ve bitir şunu/bunu
18	Phrases	and be done with it expr.	ve şunu/bunu bitir artık
19	Phrases	and be done with it expr.	ve bu/şu tartışmayı kes
20	Phrases	and be done with it expr.	ve bu/şu tartışmaya bir son ver
21	Phrases	and be done with it expr.	ve bu/şu tartışmayı bitir artık
22	Phrases	and be done with it expr.	ve şunu/bunu ertelemeyi bırak
23	Phrases	and be done with it expr.	ve şunu/bunu artık erteleme
24	Phrases	and be done with it expr.	ve şunu/bunu düşünme artık
25	Phrases	and be done with it expr.	ve buna/şuna bir son ver
26	Phrases	and be done with it expr.	ve bu/şu konuyu kapat
27	Phrases	justice must not only be done it must be seen to be done expr.	adalet maddeten tecelli etmesinin yanısıra, görünürde de tecelli etmelidir
Colloquial
28	Colloquial	be done a runner v.	sıvışmak
29	Colloquial	be done to death v.	artık ilginç olmayıp bıkkınlık vermek
30	Colloquial	be over and done with v.	olup bitmek
31	Colloquial	be done to death v.	kabak tadı vermek
32	Colloquial	be done a runner v.	kaçmak
33	Colloquial	be over and done with v.	tamamen sona ermek
34	Colloquial	be over and done with v.	tamamen bitmek
35	Colloquial	be over and done with v.	tamamen unutulmak
36	Colloquial	be done for v.	başı dertte olmak
37	Colloquial	be done for v.	sonu gelmek
38	Colloquial	be done for v.	hapı yutmak
39	Colloquial	be done for something/for doing something v.	(hız yaptığı için) cezayı yemek
40	Colloquial	be done for v.	bozulmak üzere olmak
41	Colloquial	be done for v.	neredeyse çalışmamak
42	Colloquial	be done for v.	miadı dolmak üzere olmak
43	Colloquial	be done for v.	ölmek üzere olmak
44	Colloquial	be done for v.	işi bitmek
45	Colloquial	be done with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) işi bitmek
46	Colloquial	be done with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmeyi bırakmak
47	Colloquial	be done with (someone or something) v.	(biriyle/bir şeyle) olan ilişkisi bitmek
48	Colloquial	be not the done thing [uk] v.	yapılmaması gereken bir şey olmak
49	Colloquial	be not the done thing [uk] v.	uygunsuz bir davranış olmak
50	Colloquial	be not the done thing [uk] v.	yanlış bir davranış olmak
51	Colloquial	be not the done thing [uk] v.	kabul edilemez bir davranış olmak
52	Colloquial	be not the done thing [uk] v.	yakışıksız bir davranış olmak
53	Colloquial	be not the done thing [uk] v.	yakışık almamak
54	Colloquial	be not the done thing [uk] v.	münasebetsiz bir davranış olmak
55	Colloquial	be done with somebody/something [uk] v.	biriyle/bir şeyle olan ilişkisini bitirmek
56	Colloquial	be done with somebody/something [uk] v.	biriyle/bir şeyle ilişkisini kesmek
57	Colloquial	be done with somebody/something [uk] v.	biriyle/bir şeyle işi bitmek
58	Colloquial	be done with somebody/something [uk] v.	biriyle/bir şeyle işi kalmamak
59	Colloquial	be done with somebody/something [uk] v.	biriyle/bir şeyle uğraşmayı kesmek
60	Colloquial	be done with somebody/something [uk] v.	birini/bir şeyi bırakmak
61	Colloquial	must be done expr.	yapılması gerekir
62	Colloquial	needs to be done expr.	yapılması gerekir
63	Colloquial	what is done cannot be undone expr.	olan oldu
64	Colloquial	what more can be done? expr.	daha fazla ne yapılabilir?
65	Colloquial	what more can be done? expr.	daha başka ne yapılabilir?
Idioms
66	Idioms	be done in v.	çok yorulmak
67	Idioms	be done in v.	dermanı kesilmek
68	Idioms	be all done in v.	dermanı kesilmek
69	Idioms	be all done in v.	çok yorulmak
70	Idioms	be hard done by v.	haksızlığa uğramak
71	Idioms	be done like a dinner v.	hezimete uğramak
72	Idioms	be done like a dog's dinner v.	hezimete uğramak
73	Idioms	be done up like a dog's dinner v.	kötü giyinmek
74	Idioms	be done up like a dog's dinner v.	komik giyinmek
75	Idioms	be done up like a dog's dinner v.	paçoz gibi giyinmek
76	Idioms	be done in v.	takati kalmamak
77	Idioms	be all done in v.	takati kalmamak
78	Idioms	be done like a dog's dinner v.	yenilmek
79	Idioms	be done in v.	yapacak gücü kalmamak
80	Idioms	be all done in v.	yapacak gücü kalmamak
81	Idioms	be all done in v.	yorgun düşmek
82	Idioms	be done in v.	yorgun düşmek
83	Idioms	be done like a dinner v.	yenilmek
84	Idioms	be done and dusted [uk] v.	başarıyla bitirilmek
85	Idioms	be done and dusted [uk] v.	sonuçlandırılmak
86	Idioms	be done and dusted [uk] v.	başarıyla tamamlanmak
87	Idioms	be done and dusted [uk] v.	tamamen bitirilmek
88	Idioms	be done and dusted [uk] v.	hazır olmak
89	Idioms	be done to a turn v.	kıvamında pişmiş olmak
90	Idioms	be done to a turn v.	tam kararında pişmiş olmak
91	Idioms	be done to a turn v.	iyice pişmiş olmak
92	Idioms	be done to a turn v.	güzel pişmiş olmak
93	Idioms	be done to a turn v.	doğru sürede pişmiş olmak
94	Idioms	be done to a turn v.	doğru/istenen sürede yapılmış olmak
95	Idioms	be done to a turn v.	gereken şekilde/sürede yapılmış olmak
96	Idioms	be done to a turn v.	kusursuz bir şekilde yapılmış olmak
97	Idioms	be easier said than done v.	dile kolay olmak
98	Idioms	be easier said than done v.	söylemesi kolay olmak
99	Idioms	be easier said than done v.	söylemesi kolay, yapması zor olmak
100	Idioms	be easier said than done v.	demesi kolay olmak
101	Idioms	be easier said than done v.	bekara karı boşamak kolay olmak
102	Idioms	be hard done-by v.	mağdur olmak
103	Idioms	be hard done-by v.	suistimale uğramış olmak
104	Idioms	be hard done-by v.	aldatılmış olmak
105	Idioms	be hard done-by v.	kazıklanmış olmak
106	Idioms	be hard done-by v.	kandırılmış olmak
107	Idioms	be hard done by v.	haksızlığa uğramak
108	Idioms	be done for something/for doing something [uk] v.	bir şeyden/bir şey yapmaktan yakalanıp ceza yemek
109	Idioms	be done for something/for doing something [uk] v.	bir şeyden/bir şey yapmaktan dolayı cezayı yemek
110	Idioms	need to be done v.	yapılması gerekmek
111	Idioms	what's been done can't be undone expr.	başa gelen çekilir
112	Idioms	there's a whole heap more work to be done expr.	daha yapılacak çok iş var
113	Idioms	there's a whole lot more work to be done expr.	daha yapılacak çok iş var
114	Idioms	thy will be done expr.	oldu bil/baş üstüne/oldu farz et/lord's prayer'da geçen bir cümle
Speaking
115	Speaking	do what needed to be done v.	gerekeni yapmak
116	Speaking	what is the first thing that should be done when a car starts to skid? expr.	araba kaymaya başladığında yapılması gereken ilk şey nedir?
117	Speaking	when will you be finished/done? expr.	işiniz ne zaman biter?
118	Speaking	when will you be finished/done? expr.	işin ne zaman biter?
119	Speaking	do as you would be done by expr.	kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma
120	Speaking	he knows what's got to be done expr.	ne yapılması gerektiğini biliyor
121	Speaking	what's done cannot be undone expr.	olan oldu
122	Speaking	what's done can't be undone expr.	olan oldu
123	Speaking	there must be something can be done expr.	yapılacak bir şeyler olmalı
124	Speaking	there is only one thing to be done expr.	yapılacak bir tek şey var
125	Speaking	has to be done expr.	yapılması gerekir
126	Speaking	do what needed to be done expr.	yapılması gerekeni yapmak
127	Speaking	do you think you will be forgiven for what you've done? expr.	yaptıklarınızın bağışlanacağını mı sanıyorsunuz?
128	Speaking	there is only one thing to be done expr.	yapılacak tek bir şey var
129	Speaking	there's a whole lot more work to be done expr.	daha yapılacak dünya kadar iş var
Religious
130	Religious	the will of god be done expr.	tanrının dediği olur
Latin
131	Latin	fiat justitia ruat cælum (let justice be done though the heavens fall) expr.	ne pahasına olursa olsun adalet yerini bulsun