belli olan - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

belli olan



Bedeutungen von dem Begriff "belli olan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
belli olan staring adv.

Bedeutungen, die der Begriff "belli olan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 79 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
az çok sınırları belli olan toprak parçası region n.
belli bir süre etkili olan (moda vb) wave n.
önceden belli olan sonuç foregone conclusion n.
(krikette) oyuncunun kaleye ulaşacağı belli olan bir topu durdururken sopasının durdurma noktasında aldığı dik pozisyon guard n.
ederi belli olan kimse selling-plater n.
kapasitesi belli olan kimse selling-plater n.
önceden belli olan assured adj.
(içki) belli bir ayarda olan proof adj.
havada izi belli olan airdrawn adj.
havada izi belli olan air-drawn adj.
bira içtiği belli olan alewashed adj.
rakibin tasarımlarından esinlenildiği belli olan metoo adj.
belli bir bölümünde sert tabakası olan semicrustaceous adj.
belli belirsiz ayıp olan shoddy adj.
(belli bir yerde) hapis olan bound suf.
Phrasals
bir bölgede belli kısıtlamaları olan bir alan bırakmak zone something off v.
Colloquial
belli bir konunun tartışılmasına aracı olan ve genelde kolektif olarak yönetilen instagram hesabı flop account n.
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek get fresh (with somebody) v.
Idioms
kazanacağı belli olan yarışmacı sure thing n.
başarısız olacağı başından belli olan şey a losing game n.
sonucu çok az farkla belli olan yarış/seçim close call n.
(birini) kızdıracağı belli olan şey a red flag before a bull [us] n.
kazananı baştan belli olan yarışma/seçim a one-horse race n.
sonucu baştan belli olan dava a cut-and-dried case n.
üzerinde çok emek sarfedilmiş olduğu belli olan smell of the lamp n.
üzerinde çok kafa yorulmuş olduğu belli olan smell of the lamp n.
baştan belli olan kaza an accident waiting to happen n.
baştan belli olan felaket a disaster waiting to happen n.
belli olan cevap answer on a postcard n.
(birini) kızdıracağı belli olan şey a red rag to a bull n.
(birini) kızdıracağı belli olan şey (like) a red rag to a bull n.
baştan belli olan kaza an accident waiting to happen n.
baştan belli olan kaza an accident waiting to happen n.
baştan belli olan felaket a disaster waiting to happen n.
baştan belli olan kaza an accident waiting to happen n.
baştan belli olan felaket a disaster waiting to happen n.
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek get fresh with (one) v.
heteroseksüel olmadığı çok belli olan (as) bent as a nine-bob note [uk] adj.
heteroseksüel olmadığı her halinden belli olan (as) bent as a nine-bob note [uk] adj.
heteroseksüel olmadığı çok belli olan (as) queer as a three-dollar bill [us] adj.
heteroseksüel olmadığı her halinden belli olan (as) queer as a three-dollar bill [us] adj.
yokluğunu belli eden/yokluğu belli olan conspicuous by one's absence adj.
yokluğu belli olan conspicuous by absence adj.
yokluğu belli olan conspicuous by its absence adj.
yokluğunu belli eden/yokluğu belli olan conspicuous by one's (its) absence adj.
yokluğunu belli eden/yokluğu belli olan conspicuous by your absence adj.
yokluğunu belli eden/yokluğu belli olan conspicuous by your/its absence adj.
Trade/Economic
belli bir temettü politikasından yana olan yatırımcılar grubu dividend clientele n.
belli bir gelire sahip olan kişilerin mal ve hizmet satın alırken hangi ilkelere göre hareket ettikleri consumer n.
belli bir sınırı olan ve kullanıldığında kendiliğinden yenilenen çerçeve kredisi revolving credit agreement n.
belli bir alanda uzman olan işçilerin kurduğu sendika horizontal labor union n.
görüldükten belli bir süre sonra ödenecek olan poliçe after sight bill n.
miktarı belli olan borç liquidated debt n.
Law
ikametgahı belli olan bir şahsa karşı yapılan haciz domestic attachment n.
miktarı belli olan borç liquidated debt n.
Industry
bir endüstriye belli ölçüde dahil olan semi-industrial adj.
Insurance
sosyal sigortalar yasasına bağlı olan işçilerin ve bunları çalıştıran işverenlerin sosyal sigortalar kurumuna ödemek zorunda oldukları ücretin belli bir yüzdesiyle belirlenen paraya verilen isim premium n.
Technical
kurcalandığı kolayca belli olan tamper-evident adj.
Medical
belli bir ilaca veya etken maddeye duyarlılığı olan kimse reactor n.
Astronomy
merkezinde yıldızlarınkine benzer parlak çekirdeği olan, küçük, sınırları belli ve dairesel nebula nebulous star n.
Zoology
(eklembacaklılarda) parçalara ayrılmamış veya segmentleri belli belirsiz olan gövdenin arka bölümü opisthosoma n.
bir sonraki gelişim evresinde alacağı şeklin anahatları zarın altından belli olan (bazı böcek pupaları) masked adj.
Breeding
ırk tipine uygun hayvanların yanı sıra ebeveynleri belli olan hayvanların kaydedilmesine izin veren open adj.
Social Sciences
belli bir coğrafyada baskın olan kültür veya gelenek regionalism n.
belli bir kastın üyesi olan casted adj.
Linguistics
belli bir coğrafyada baskın olan dil özelliği regionalism n.
Military
hedef kitlenin belli psikolojik savaş araçlarına olan savunmasızlığı receptivity n.
sıkı talim yaptığı belli olan yürüyüş takımı drill team n.
sıkı talim yaptığı belli olan yürüyüş takımı drill corps n.
Ornithology
belli belirsiz çizgili işaretleri olan (kuş vb.) nebulated adj.
Slang
kazanacağı belli olan bahis cert n.
kıyafet altından belli olan memeler blouse bunnies n.
sadece belli bir yerde kullanılabilen/geçerli olan para funny money n.
sonucu önceden belli olan bir yarışı kazanmak go off [australia] v.
(belli bir konuda) bilgisiz olan totally clueless adj.
British Slang
dik meme uçları tişörtünden belli olan kadın peanut smuggler n.
dik meme uçları tişörtünden belli olan kadın smuggling peanuts n.
dik ve iri göğüsleri elbisesinden belli olan kadın smuggling peanuts n.
Modern Slang
heteroseksüel olduğu her halinden belli olan aggressively heterosexual adj.