bir adım - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bir adım



Bedeutungen von dem Begriff "bir adım" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Idioms
bir adım link in the chain n.
bir adım a link in the chain n.

Bedeutungen, die der Begriff "bir adım" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 290 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
önemli bir adım an important step n.
ileriye doğru büyük bir adım a major step forward n.
bir adım daha one more step n.
dresajda bir adım çeşiti piaffe n.
ayak ile atılan adım uzunluğunu temel alan bir uzunluk ölçüsü pace n.
ayrıntılı adım adım talimatlar içeren bir kitap cookbook n.
bir adım geri atma pullout n.
bir adım öne çıkmak step forward v.
bir adım önde olmak be one step ahead v.
bir adım ileriye taşımak take a step forward v.
bir adım ileriye taşımak carry a step forward v.
bir adım ileriye taşımak take a step further v.
bir adım ileriye taşımak carry a step further v.
somut bir adım atmak take a concrete step v.
bir adım önde olmak be a step ahead v.
bir adım ileri götürmek take (it) a step further v.
bir adım önde olmak stay one step ahead v.
teknolojinin bir adım ilerisinde olmak be one step ahead of technology v.
bir adım daha ileri gitmek go a step further v.
bir adım önünde yer almak be one step ahead of v.
bir adım önde olmak be one step ahead of v.
bir adım önünde olmak be one step ahead of v.
kararlı bir adım atmak take a firm action v.
(bir duruma) adım atmak catapult v.
bir adım önde olmak one up v.
(rakibin, düşmanın) bir adım önünde olmak one-up v.
bir adım geride durmak shrink v.
bir adım geri durmak shuck [obsolete] v.
bir adım önde one up on adj.
bir adım önde one up adj.
bir adım daha yakın one step closer adj.
bir adım daha yaklaşarak on the way adv.
bir adım mesafede a stone's throw away from prep.
Phrasals
iki adım ileri bir adım geri push forward v.
(bir projede) adım adım ilerlemek için gayret göstermek slug away (at something) v.
adım adım bir şeyden kurtulmak strip something away v.
adım adım (bir şeye) giriş yapmak phase into (something) v.
(bir şeyin ayrıntılarını) adım adım anlatmak talk through v.
(bir şeye) adım atmak step into (something) v.
(bir şeye) adım adım yaklaşmak zero in on (something) v.
(bir şeye) tekrar adım atmak step back on (something) v.
sahneye, alana, sahaya bir aradan sonra geri dönmek/tekrar adım atmak step back on (something) v.
(bir şeyden) geri adım atmak step back on (something) v.
(birini/bir şeyi) adım adım takip etmek follow (someone or something) around v.
(bir şeyi) keşfetmeye/anlamaya adım adım yaklaşmak home in on (something) v.
(bir problemin) önüne geçebilmek için bir adım önde olmak remain ahead of (something) v.
(bir problemi) engelleyebilmek için bir adım önden gitmek remain ahead of (something) v.
(bir şeyden) bir adım önde olmak remain ahead of (something) v.
(hedefinin, zaman çizelgesinin, sorumluluklarının) bir adım önünde ilerlemek remain ahead of (something) v.
dışarıdaki (bir yere) adım atmak step out into (some place) v.
(bir şeye) adım atmak step out into (something) v.
(bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) adım atmak step out of (something or some place) (and) into (some place) v.
(bir durumdan/koşuldan çıkıp başka bir duruma/koşula) adım atmak step out of (something) (and) into (something) v.
(bir şeyden) geri adım atmak walk back on (something) v.
Phrases
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım one small step for a man one giant leap for mankind expr.
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım that's one small step for man one giant leap for mankind expr.
Proverb
bir işte çok iyi bir yere gelmek (yükselmek) istiyorsan en alttan başlayıp adım adım yükselmelisin he who would climb the ladder must begin at the bottom
Colloquial
büyük bir adım big jump n.
büyük bir adım a great step n.
büyük bir adım a big step n.
(birinin hayatında) yeni bir adım a new lease of n.
(birinin hayatında) yeni bir adım a new lease on life n.
bir adım daha yaklaşmak be one step closer v.
birinden bir adım önde olmak be one up on somebody v.
birinden bir adım önde olmak get one up on somebody v.
birinden bir adım önde olmak have one up on somebody v.
(birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek get past (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak have one up on (someone or something) v.
bir adım ileri götürmek step it up v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on the way to (something) v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) one's way to (something) v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on the way towards (something) v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) one's way towards (something) v.
olumlu/iyi bir adım olmak be good going v.
olumlu/iyi bir adım olmak be good going v.
olumlu/iyi bir adım olmak be not bad going v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on the way towards something v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on your way towards something v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on the way to something v.
(amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak be (well) on your way to something v.
birinden bir adım önde olmak be one up on someone v.
bir adım önde olmak have (one) up v.
bir adım önünde one step ahead expr.
bir adım uzakta/uzağında (yakın manasında) a step away from expr.
olumlu/iyi bir adım good going expr.
(birinden) bir adım önde one up (on someone) expr.
Idioms
diğerlerinden bir boy/adım önde/yukarıda a breed apart n.
birinden bir adım önde olma jump on someone n.
(bir yerin) kapısından içeri atılan adım a foot in the door n.
(bir yerin) kapısından içeri atılan adım a leg in the door n.
(birini/bir şeyi) sona/yıkıma bir adım daha yaklaştıran şey (another) nail in (someone's or something's) coffin n.
olumlu yönde atılan bir adım a step in the right direction n.
olumlu bir adım a step in the right direction n.
doğru yönde atılan bir adım a step in the right direction n.
(bir yerin) kapısından içeri atılan adım a toe in the door n.
yanlış/kötü bir ilk adım the wrong foot n.
iddialı bir istekten geri adım atmak pull in one's horns v.
diğerlerinden bir boy/adım önde/yukarıda olmak be a breed apart v.
hep bir adım önde/önünde olmak stay one jump ahead v.
hep bir adım ileride/ilerisinde olmak stay one jump ahead v.
hep bir adım önde/önünde olmak be one jump ahead v.
hep bir adım ileride/ilerisinde olmak be one jump ahead v.
(hep) bir adım önünde/ilerisinde olmak be/stay one jump a head (of somebody/something) v.
bir adım geri ama sonra iki adım ileri gitmek lose the battle, but win the war v.
bir adım daha ileri gitmek go the extra mile v.
bir adım daha yakın olmak have a head start on v.
bir adım geri atmak take a step back v.
bir adım önüne geçmek move ahead of v.
bir adım ileride olmak be one step ahead v.
bir adım ileride olmak keep one step ahead v.
bir adım önde olmak have the upper hand on someone v.
bir adım geri atmak step back v.
bir adım ileride olmak keep one step ahead of v.
bir adım ileride olmak stay one step ahead of v.
bir yerden ayrıldıktan sonra bambaşka bir durumun içine düşmek/girmek/adım atmak step out into something v.
bir adım geri atmamak hang tough v.
bir adım ileride olmak stay one step ahead v.
bir adım önde olmak stay one step ahead of v.
bir adım daha atmak drop the other shoe v.
bir adım önde olmak keep one step ahead of v.
bir adım önde olmak get the upper hand on someone v.
cesur bir adım atmak take the plunge v.
erken davranıp bir adım öne geçmek steal a march on v.
-e karşı bir adım önde/avantajlı olmak hold upper hand against v.
yanlış bir adım atmamak not put a foot wrong v.
yeni bir adım atmak break new ground v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak/öne geçmek get the drop on (someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak/öne geçmek have the drop on (someone or something) v.
bir adım önünde olmak have the drop on v.
bir adım önüne geçmek have the drop on v.
yanlış bir adım atmak make a false step v.
yanlış hesaplanmış bir adım atmak make a false step v.
(bir şeye) adım atmak dip (one's) toe into (something) v.
yeni yeni (bir şeye) adım atmak dip (one's) toe into (something) v.
bir işe adım atmak dip one's toes into v.
bir adım önde olmak get a leg up on (someone) v.
bir adım öne geçmek get a leg up on (someone) v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak get one up on (someone or something) v.
(birini başka birine karşı) bir adım öne geçirmek give (one) a jump on (someone or something) v.
(birini başka birine karşı) bir adım öne geçirmek give (one) the jump on (someone or something) v.
etkili bir adım atmak go nuclear v.
bir konuyu adım adım anlatmak walk one through v.
(bir şeye) adım atmak put (one's) hand to (something) v.
erken davranarak (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek steal a march over (someone or something) v.
bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek steal a march over (someone or something) v.
erken davranarak (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek steal a march upon (someone or something) v.
bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek steal a march upon (someone or something) v.
erken davranarak (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek steal the march over (someone or something) v.
bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek steal the march over (someone or something) v.
erken davranarak (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek steal the march upon (someone or something) v.
bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek steal the march upon (someone or something) v.
bir adım ilerleyememek run in place v.
büyük bir adım atmak make a wide stride v.
(biriyle/bir şeyle) uygun adım yürümek march in time (with someone or something) v.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak take a firm line (on or against something) v.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak take a firm line/stand (on/against something) v.
bir adım önde olmak keep one jump ahead v.
bir adım ileride olmak keep one jump ahead v.
planların bir adım önünde olmak be ahead of the game v.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
birinden bir adım önde olmak be up on somebody v.
birinden bir adım önde olmak have one up on somebody v.
birinden bir adım önde olmak get one up on somebody v.
hep bir adım önde/önünde olmak be one jump ahead v.
hep bir adım ileride/ilerisinde olmak be one jump ahead v.
hep bir adım önde/önünde olmak stay one jump ahead v.
hep bir adım ileride/ilerisinde olmak stay one jump ahead v.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinden/bir şeyden) hep bir adım önde olmak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinden/bir şeyden) hep bir adım ileride olmak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak be one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım önünde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinden/bir şeyden) hep bir adım önde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinden/bir şeyden) hep bir adım ileride olmak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
(birinin/bir şeyin) hep bir adım ilerisinde olmak stay one jump ahead (of somebody/something) v.
yeni bir adım atmak break fresh/new ground v.
(birini/bir şeyi) sona bir adım daha yaklaştırmak (birinin/bir şeyin) tabutuna çivi çakmak drive a nail in (someone's or something's) coffin v.
(birini/bir şeyi) sona bir adım daha yaklaştırmak drive another nail in (someone's or something's) coffin v.
(birini/bir şeyi) sona bir adım daha yaklaştırmak (birinin/bir şeyin) tabutuna çivi çakmak put a nail in (someone's or something's) coffin v.
(birini/bir şeyi) sona bir adım daha yaklaştırmak put another nail in (someone's or something's) coffin v.
bir işe adım atmak dip a toe in the water [uk] v.
bir işe adım atmak dip one's toe in the water [uk] v.
(birinden) bir adım ileride olmak do (one) one better v.
büyük bir hedefe adım adım ilerlemek eat an elephant one bite at a time v.
birinin/bir şeyin (bir adım) önünde başlamak get a jump on someone/something v.
birinin/bir şeyin (bir adım) önünde başlamak get the jump on someone/something [us] v.
(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek give (one) a jump on (someone or something) v.
(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek give (one) the jump on (someone or something) v.
(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek give (one) an advantage over (someone or something) v.
(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek give (one) the advantage over (someone or something) v.
(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek give (one) an edge on (someone or something) v.
(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek give (one) the edge on (someone or something) v.
(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek give (one) an edge over (someone or something) v.
(birini birine/bir şeye) karşı bir adım öne geçirmek give (one) the edge over (someone or something) v.
bir adım atmak/yaklaşmak give an inch v.
birine bir adım atmak/yaklaşmak give somebody an inch v.
(birinin/bir şeyin sürekli) bir adım ilerisinde/önünde olmak keep one step ahead (of someone or something) v.
(birinden/bir şeyden sürekli) bir adım ileride/önde olmak keep one step ahead (of someone or something) v.
bir adım geri düşmek/gerilemek lose a step v.
(birine/bir şeye) adım uydurmak march in step (with someone or something) v.
(biriyle/bir şeyle) uygun adım yürümek march in step (with someone or something) v.
(birini/bir şeyi) sona/yıkıma bir adım daha yaklaştıran şey nail in (someone's or something's) coffin v.
hiç yanlış bir adım atmamak not put a foot wrong v.
hiç yanlış bir adım atmamak never put a foot wrong v.
hiç yanlış bir adım atmamak not set a foot wrong v.
hiç yanlış bir adım atmamak never set a foot wrong v.
harekete geçirmede büyük bir adım atmak put a bomb under v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak stay one step ahead (of someone or something) v.
(birinden/bir şeyden) bir adım ileride olmak stay one step ahead (of someone or something) v.
erken davranıp (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek steal a march on (someone or something) v.
bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek steal a march on (someone or something) v.
erken davranıp (birinden/bir şeyden) bir adım öne geçmek steal the march on (someone or something) v.
bir hamleyle (birinin/bir şeyin) bir adım önüne geçmek steal the march on (someone or something) v.
(bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak take a firm stand (on or against something) v.
(bir konuda) geri adım atmamak take a stand on (something) v.
(bir konuda) adım atmak take action on (something) v.
yavaş yavaş (bir şeye/bir yere) adım atmak work (one's) way into (something or some place) v.
bir adım önde a notch above adv.
bir adım önde notch above (someone or something) adv.
bir adım önde a notch better than adv.
bir adım önünde one move ahead (of someone) expr.
bir adım ileri iki adım geri one step forward two steps back expr.
bir adım mesafede within spitting distance expr.
bir adım ötesinde one move ahead (of someone) expr.
bir adım mesafede in spitting distance expr.
bir adım ötede one jump ahead (of someone or something) expr.
bir adım ötesinde one move ahead (of someone or something) expr.
bir sonraki/sıradaki büyük yenilik/gelişme/adım next big thing expr.
bir adım önde one jump ahead (of someone) expr.
bir adım önde one move ahead (of someone) expr.
bir adım ötesinde one jump ahead (of someone) expr.
bir adım ötede one move ahead (of someone or something) expr.
bir adım mesafede within striking distance expr.
bir adım ötesinde one jump ahead (of someone or something) expr.
bir adım mesafede in striking distance expr.
bir adım önünde one jump ahead (of someone) expr.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde a notch better than (someone or something) expr.
bir adım önde a step ahead expr.
bir adım ileride a step ahead expr.
bir adım önde one step ahead expr.
bir adım ileride one step ahead expr.
(birinin/bir şeyin) bir adım önünde a step ahead (of somebody/something) expr.
(birinin/bir şeyin) bir adım ilerisinde a step ahead (of somebody/something) expr.
(birinin/bir şeyin) bir adım önünde one step ahead (of somebody/something) expr.
(birinin/bir şeyin) bir adım ilerisinde one step ahead (of somebody/something) expr.
büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama how do you eat an elephant? one bite at a time expr.
(birine/bir şeye) bir adım mesafede in spitting distance (of someone or something) expr.
(birine/bir şeye) birkaç adım mesafede in spitting distance (of someone or something) expr.
(birine/bir şeye) bir adım mesafede in striking distance (of someone or something) expr.
(birine/bir şeye) birkaç adım mesafede in striking distance (of someone or something) expr.
bir adım önde one jump ahead expr.
bir adım ötede one jump ahead expr.
bir adım ileride one jump ahead expr.
bir adım önde one move ahead expr.
bir adım ötede one move ahead expr.
bir adım ileri, iki adım geri one step forward and two steps back expr.
bir adım ileri, iki geri one step forward, two back expr.
(birinden/bir şeyden) iki adım önde two jumps ahead (of someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) iki adım önünde two jumps ahead (of someone or something) expr.
(birinden/bir şeyden) iki adım önde two leaps ahead (of someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) iki adım önünde two leaps ahead (of someone or something) expr.
(birinden/bir şeyden) iki adım önde two steps ahead (of someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) iki adım önünde two steps ahead (of someone or something) expr.
(birinden/bir şeyden) bir adım mesafede within spitting distance (of someone or something) expr.
(birinden/bir şeyden) bir adım mesafede within striking distance (of someone or something) expr.
Speaking
bir adım ileri, iki adım geri one step forward, two steps back expr.
bir adım daha atma don't take another step expr.
dahilik, delilikten sadece bir adım ötededir genius is one step away from insanity expr.
Technical
adım uzunluğu ve hızı ile sayısını kaydetmeye yarayan bir cihaz odograph n.
Math
bir hesaplama veya problemin çözümünde kullanılan adım sayısı working n.
Marine Biology
iktayologların kullandığı gözün orantılı bir şekilde adım adım ölçülmesi olarak ifade edilen bir öl eye in snout n.
Military
suçlunun ağır yük taşıyarak uygun adım yürütüldüğü bir askeri ceza yöntemi pack drill n.
Basketball
bir adım geri çekilerek atılan şut step-back jumper n.
bir adım geri çekilerek atılan şut step-back jumper n.
Art
balede kesintisiz bir seriyi oluşturan adım sırası enchainement n.
balede vücut ağırlığının bir ayaktan diğerine hızla aktarıldığı adım bourrée n.
balede kayan bir adım glissade n.
(balede) atılan her iki adım için bir tam dönüş yapmak chaine v.
balede atılan her iki adım için bir tam dönüş yapılan hareket ile ilgili chaine adj.
Music
salon dansında topuk dönüşü gerektiren bir adım telemark n.
ayaklar çapraz olarak bir ayaktan diğerine bir adım dansında denge değişikliği rock n.
klog dansında hızlı bir adım double shuffle n.
cümle veya pasajın her seferinde bir adım veya yarım adım daha yüksekte art arda tekrarlandığı bir melodi rosalia n.
Cinema
bir insanın adım atabileceği ya da yürüyebileceği açık alan step-through n.
Slang
birinden bir adım önde olmak get the drop on someone v.
bir adım önde a leg up expr.
Modern Slang
daima/her zaman bir adım önde always one step ahead expr.