bir ucu - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bir ucu



Bedeutungen von dem Begriff "bir ucu" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bir ucu at one end adv.

Bedeutungen, die der Begriff "bir ucu" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 143 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yalnız bir ucu açık oyuk yer caecum n.
bir ucu düz diğer ucu konveks bumerang kylie n.
ucu keskin bir şeyle dürtme jabbing n.
dünyanın bir ucu the far end of the world n.
dünyanın bir ucu far end of the world n.
geometride bir kavisin iki ucu arasına çekilen doğru çizgi subtend n.
dünyanın bir ucu the other end of the world n.
yalnız bir ucu açık oyuk yer cecum n.
savaş ya da avcılıkta kullanılan bir ok ucu broadhead n.
bir şeyin çıkıntılı bölümü veya ucu neb n.
bir ucu birine/bir şeye, diğer ucu da yükselebilen ve alçak uçan bir hava aracının yakalayıp havalandırdığı büyük bir balona bağlı kablo (askeri veya gizli servislerin kişileri tehlikeli durumlardan kurtarmak için kullandığı bir yöntem) skyhook n.
ibrik ucu ve kulpu bulunan dekoratif bir su kabı ewer n.
sülfürik asit ile temas ettiğinde tutuşabilmesi için ucu potasyum klorat ve şekerle kaplanmış yanıcı bir malzemeden yapılmış parça match n.
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça match n.
bir çıkrığa dolanmış ve her iki ucu birbirine bağlanmış ip veya zincir messenger n.
(kuş çağırmada kullanılan) ucu tüylü uzun ipten oluşan bir cihaz lure n.
(bir şeyin) iş gören ucu business end n.
eskiden avrupa'da giyilen, ucu uzun bir bot veya ayakkabı cracowes n.
(köstebek yakalayıcılarının kullandığı) geniş bıçaklı ucu olan bir alet paddle staff n.
14 ve 15. yüzyıllarda giyilen bir ayakkabının uzun ve sivri ucu pike n.
ucu sivri bitişli bir sakal türü stiletto n.
(bir şeyin) ucu yukarı yöne bakmak prick v.
bir şeye göz ucu ile bakmak skew v.
ucu keskin bir şeyle dürtülmüş jabbed adj.
ucu küçük bir topuz şeklinde pilate adj.
bir ucu açık halka şekilli penannular adj.
şekli ucu incelen bir yumurtaya benzeyen ovate-acuminate adj.
bir ucu diğerinden dar bir yumurta şeklinde olan ovate-oblong adj.
ucu incelen bir yumurta şeklinde olan ovato-acuminate adj.
bir ucu diğerinden daha dar bir yumurta şeklinde olan ovato-oblong adj.
ucu kapalı sonlanan bir şekilde cecally adv.
meme, meme ucu veya meme bezi anlamına gelen bir ön ek mast- pref.
Colloquial
(bir şeyin) ip ucu a whiff of (something) n.
(bir şey) hakkında ip ucu a whiff of (something) n.
bir şeyin ip ucu whiff of something n.
bir şey hakkında ip ucu whiff of something n.
Idioms
dünyanın bir ucu distant corner of the world n.
ucu açık bir son the lady or the tiger n.
dünyanın bir ucu boondocks n.
eskrimde kılıcın ucu ve kenarının kullanıldığı bir teknik cut and thrust n.
(bir şeyi) ucu ucuna/kıl payı/son anda kaçırmak be within a whisker of (something) v.
(bir şeyden) ucu ucuna/kıl payı/son anda kurtulmak be within a whisker of (something) v.
(bir şey hakkında) bir ip ucu olmak have a clue (about something) v.
bir şeyi ucu ucuna yapmak do something by a whisker v.
bir şeyi ucu ucuna yapmak do something by the skin of your teeth v.
bir ip ucu olmak have a clue v.
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak tie (something) up in a bow v.
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak tie (something) up in a neat little bow v.
(bir şeyi) ucu ucuna kazanmak win (something) by a neck v.
(bir şeyi) ucu ucuna kazanmak win (something) by a nose v.
dünyanın bir ucu back of (the) beyond expr.
dünyanın bir ucu back of beyond expr.
dünyanın bir ucu back of the beyond expr.
bir matematik denkleminin bir tarafından çıkartılan bir değerin denklemin diğer tarafına eklenmesi gerektiğini hatırlamak için kullanılan bir hatırlatıcı ip ucu change sides, change signs expr.
Technical
bir ucu tutturulup diğer ucu dönerken çemberin hareket etmesini sağlayan çubuk radius bar n.
oluklu matkap ucuna benzeyen fakat bir tarafı kesici olan matkap ucu nose bit n.
kare profilli, bir ucu dik piramit şeklinde olan bir tür manivela timber bar n.
kare profilli, bir ucu dik piramit şeklinde olan bir tür manivela bridge bar n.
bir ucu keser diğeri balta olan alet twibill n.
bir ucu keser diğeri balta olan alet twibil n.
bir ucu pirinç vida dişli brass threaded at one end n.
bir ucu konektörlü olan fiber kabloda polarizasyonun korunmasına ilişkin söndürme oranı extinction ratio of a polarization maintaining fiber pigtailed connector n.
laboratuvarlarda çeşitli işlerde kullanılan bir ucu kapalı cam boru cylinder n.
rüzgar yönünü göstermek için kullanılan bir direğin ucuna takılmış ucu kesik koni şekilli kumaş wind sleeve n.
ucu çekiç olarak kullanılmak üzere şekillendirilmiş bir cıvata anahtarı wrench hammer n.
delikleri hassas boyutlarda genişletmek için döner aşındırıcı ucu olan bir alet hone n.
oltadaki bir yapay sineğin arka ucu butt n.
katran eritmek veya sıvıları ısıtmak için kullanılan ucu bombeli uzun saplı demir bir alet loggerhead n.
ucu elmas şeklinde olan bir tür kesici alet diamond-point tool n.
içindeki alkolün el sıcaklığı ile kaynadığı iki ucu bombeli cam bir tüp pulse glass n.
bir ucu giderek küçülmek taper v.
bir ucu tespit edilmiş bir çubuğun diğer ucunun aşağı yukarı hareketi gibi hareket etmek vibrate v.
tek bir sivri ucu olan (diş) unicuspid adj.
Electric
disk kaydında kesici ucu elektrik girişine göre hareket ettiren bir cihaz cutter n.
elektrik kablosu kaplamasına takılan bir tür kablo bağlantı ucu pothead n.
Mechanic
tek bir çelik parçası üzerine monte edilmiş bir dizi keski ucu broach n.
Construction
bir ucu indirildiğinde diğer ucun kalkması biçiminde tasarlanmış köprü bacule n.
bir ucu indirildiğinde diğer ucun kalkması biçiminde tasarlanmış köprü bascule n.
basit bir spiral gövdeye ve tek bir kesici uca sahip matkap ucu barefoot auger n.
basit bir spiral gövdeye ve tek bir kesici uca sahip matkap ucu ship auger n.
basit bir spiral gövdeye ve tek bir kesici uca sahip matkap ucu ship auger n.
bir ucu bütün kalacak şekilde enine kesilmiş tuğla bat n.
sürende kullanılmak üzere bir ucu keskinleştirilmiş ahşap kaplama parçası lath n.
sürende kullanılmak üzere bir ucu keskinleştirilmiş ağır bir kalas lath n.
sürende kullanılmak üzere bir ucu keskinleştirilmiş sırık lath n.
konik olan bir ucu lağıma bağlı kanalizasyon borusu slant n.
Automotive
bir dizi sabit kontak ucu üzerinde dönüp egzoz portunda duran iletken bir koldan oluşan kontak wiper arm n.
içten yanmalı bir motor veya pistonlu pompanın biyel kolunun küçük ucu little end n.
içten yanmalı bir motor veya pistonlu pompanın biyel kolunun küçük ucu top end n.
Marine
küreğin kaybolmasını önlemek için bir ucu kürek ıskarmozuna diğer ucu küreğe tutturulmuş ip trailing line n.
bir ucu gemi direğine diğer ucu serene bağlanan zincir veya halat tye n.
gemiyi baştan çekmek için bir ucu çekiciye verilen halat zincir veya çelik halat düzeneği towing bridle n.
cankurtaranların kullandığı, halata bağlı çapa benzeri bir ucu olan roket anchor rocket n.
ucu kavisli bir kürek çeşidi spoon oar n.
Mining
iki çatal ucu bulunan ve kanırtmaya yarayan bir kazma maundril n.
bayırda kullanılan bir ucu daha yüksek araba giraffe n.
Medical
neşteri damara vurmak için kullanılan, bir ucu kurşun dolu sert tahta parçası bloodstick n.
kırılmış bir kemiğin bir ucu diğerinin üzerine koymak override v.
Anatomy
yalnızca bir ucu açık olan kese benzeri yapı cul de sac n.
Dentistry
kök ucu kapanmamış ekstrüziv lüksasyon yaralanması gösteren bir dişin reimplantasyonu reimplantation of extrusive luxation of immature tooth n.
tek bir sivri ucu olan diş unicuspid n.
Printing
bir ucu çekiç başı, diğer ucu çengel şeklinde olan metal çubuk sheep's-foot n.
Math
bir doğru parçasının iki ucu arasındaki mesafe length n.
Geometry
geometrik olarak uzun bir şeridin bir ucunu 180 derece bükerek diğer ucu ile birleştirilmesiyle elde edilen tek taraflı yüzey möbius band n.
Biology
farklı bir ucu olan marginated adj.
Zoology
bir hayvanın gövdesinden farklı renkte olan kuyruk ucu tag n.
amerika’ya özgü, iri ve kuyruğunun ucu siyah olan bir gelincik long-tailed weasel n.
amerika’ya özgü, iri ve kuyruğunun ucu siyah olan bir gelincik longtail weasel n.
Botanic
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki horseweed n.
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki horse balm n.
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki collinsonia canadensis n.
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki collinsonia canadensis n.
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki richweed n.
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki stone root n.
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki stoneroot n.
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki stone-root n.
bir tekneyi itmek ve yönlendirmek veya durdurmak için kullanılan bir ucu düz olan uzun ve ağır ahşap bir sopa white ash n.
her iki ucu bir noktaya doğru sivrilen ince silindirik veya prizmatik bir hücre wood cell n.
beyaz veya pembemsi çiçekleri olan ucu salkımlı bir avrasya bitkisi love-in-winter n.
beyaz veya pembemsi çiçekleri olan ucu salkımlı bir avrasya bitkisi chimaphila corymbosa n.
beyaz veya pembemsi çiçekleri olan ucu salkımlı bir avrasya bitkisi chimaphila umbellata n.
beyaz veya pembemsi çiçekleri olan ucu salkımlı bir avrasya bitkisi western prince's pine n.
asya ve kuzey amerika'da yetişen ve filizlerinin ucu disk şeklinde olan odunsu asmaları içeren, asmagiller familyasına mensup bir cins parthenocissus n.
asya ve kuzey amerika'da yetişen ve filizlerinin ucu disk şeklinde olan odunsu asmaları içeren, asmagiller familyasına mensup bir cins genus parthenocissus n.
Fishery
deniz kaplumbağası avında kullanılan bir ucu kordona bağlı diğer ucu keskin çelik zıpkın turtle peg n.
ucu çıkarılabilen bir zıpkın lily iron n.
History
dar ve gövdeye sarılıp ucu sol ele alınarak kullanılan işlemeli bir atkısı olan bizans imparatorluğuna ait önemli ve ayırt edici bir kostüm loros n.
16. ve 17. yüzyılda kullanılmış, iki ucu olan düz ve ağır bir kılıç estramacon n.
Archaeology
mezolitik dönem özellikleri taşıyan ve ok ucu olduğu düşünülen işlenmiş küçük bir taş lunate n.
Geography
kuzey karolina'nın doğu kıyısı açıklarında bir bariyer adanın güney ucu lookout cape n.
Military
levant bölgesindeki halkların özellikle sahte dövüşlerde kullandığı ucu kör bir mızrak djereed n.
Sport
diğer sopalara göre daha uzun gövdesi ve yuvarlak ucu olan bir tür golf sopası wood n.
bir numaralı demir golf sopası ucu cleek n.
Archaic
bir su kütlesine doğru uzanan kara parçası ucu pitch n.
Ornithology
beyaz kuyruk ucu, parlak sarı gagası ve ayakları olan koyu kahverengi bir güneydoğu asya kuşu teeong (acridotheres tristis) n.
küçük bir sorgucu, beyaz kuyruk ucu, parlak sarı gagası ve ayakları olan, ekinlere zarar veren, agresif ve koyu kahverengi bir güneydoğu asya kuşu mina n.
küçük bir sorgucu, beyaz kuyruk ucu, parlak sarı gagası ve ayakları olan, ekinlere zarar veren, agresif ve koyu kahverengi bir güneydoğu asya kuşu myna n.
küçük bir sorgucu, beyaz kuyruk ucu, parlak sarı gagası ve ayakları olan, ekinlere zarar veren, agresif ve koyu kahverengi bir güneydoğu asya kuşu acridotheres tristis n.
Entomology
ucu sivri tüp şeklinde olup yumurta bırakmaya yarayan uzvu ve genellikle şeritli veya benekli kanatları olan bir sinek familyası trypetidae n.
ucu sivri tüp şeklinde olup yumurta bırakmaya yarayan uzvu ve genellikle şeritli veya benekli kanatları olan bir sinek familyası trypaneidae n.
Slang
dünyanın bir ucu butt-fucking egypt (bfe) n.
dünyanın bir ucu buttfuck nowhere expr.
British Slang
ucu sivri bir kadın ayakkabısı pointies n.