|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
yalnız bir ucu açık oyuk yer |
caecum n.
|
|
2 |
General |
bir ucu düz diğer ucu konveks bumerang |
kylie n.
|
|
3 |
General |
ucu keskin bir şeyle dürtme |
jabbing n.
|
|
4 |
General |
dünyanın bir ucu |
the far end of the world n.
|
|
5 |
General |
dünyanın bir ucu |
far end of the world n.
|
|
6 |
General |
geometride bir kavisin iki ucu arasına çekilen doğru çizgi |
subtend n.
|
|
7 |
General |
dünyanın bir ucu |
the other end of the world n.
|
|
8 |
General |
yalnız bir ucu açık oyuk yer |
cecum n.
|
|
9 |
General |
savaş ya da avcılıkta kullanılan bir ok ucu |
broadhead n.
|
|
10 |
General |
bir şeyin çıkıntılı bölümü veya ucu |
neb n.
|
|
11 |
General |
bir ucu birine/bir şeye, diğer ucu da yükselebilen ve alçak uçan bir hava aracının yakalayıp havalandırdığı büyük bir balona bağlı kablo (askeri veya gizli servislerin kişileri tehlikeli durumlardan kurtarmak için kullandığı bir yöntem) |
skyhook n.
|
|
12 |
General |
ibrik ucu ve kulpu bulunan dekoratif bir su kabı |
ewer n.
|
|
13 |
General |
sülfürik asit ile temas ettiğinde tutuşabilmesi için ucu potasyum klorat ve şekerle kaplanmış yanıcı bir malzemeden yapılmış parça |
match n.
|
|
14 |
General |
ucu sürtünme ile tutuşan yanıcı bir karışımla kaplanmış tahtadan veya kolay tutuşan başka bir malzemeden elde edilen kısa ve ince parça |
match n.
|
|
15 |
General |
bir çıkrığa dolanmış ve her iki ucu birbirine bağlanmış ip veya zincir |
messenger n.
|
|
16 |
General |
(kuş çağırmada kullanılan) ucu tüylü uzun ipten oluşan bir cihaz |
lure n.
|
|
17 |
General |
(bir şeyin) iş gören ucu |
business end n.
|
|
18 |
General |
eskiden avrupa'da giyilen, ucu uzun bir bot veya ayakkabı |
cracowes n.
|
|
19 |
General |
(köstebek yakalayıcılarının kullandığı) geniş bıçaklı ucu olan bir alet |
paddle staff n.
|
|
|
20 |
General |
14 ve 15. yüzyıllarda giyilen bir ayakkabının uzun ve sivri ucu |
pike n.
|
|
21 |
General |
ucu sivri bitişli bir sakal türü |
stiletto n.
|
|
22 |
General |
(bir şeyin) ucu yukarı yöne bakmak |
prick v.
|
|
23 |
General |
bir şeye göz ucu ile bakmak |
skew v.
|
|
24 |
General |
ucu keskin bir şeyle dürtülmüş |
jabbed adj.
|
|
25 |
General |
ucu küçük bir topuz şeklinde |
pilate adj.
|
|
26 |
General |
bir ucu açık halka şekilli |
penannular adj.
|
|
27 |
General |
şekli ucu incelen bir yumurtaya benzeyen |
ovate-acuminate adj.
|
|
28 |
General |
bir ucu diğerinden dar bir yumurta şeklinde olan |
ovate-oblong adj.
|
|
29 |
General |
ucu incelen bir yumurta şeklinde olan |
ovato-acuminate adj.
|
|
30 |
General |
bir ucu diğerinden daha dar bir yumurta şeklinde olan |
ovato-oblong adj.
|
|
31 |
General |
ucu kapalı sonlanan bir şekilde |
cecally adv.
|
|
32 |
General |
meme, meme ucu veya meme bezi anlamına gelen bir ön ek |
mast- pref.
|
|
Colloquial |
|
33 |
Colloquial |
(bir şeyin) ip ucu |
a whiff of (something) n.
|
|
34 |
Colloquial |
(bir şey) hakkında ip ucu |
a whiff of (something) n.
|
|
35 |
Colloquial |
bir şeyin ip ucu |
whiff of something n.
|
|
36 |
Colloquial |
bir şey hakkında ip ucu |
whiff of something n.
|
|
Idioms |
|
37 |
Idioms |
dünyanın bir ucu |
distant corner of the world n.
|
|
38 |
Idioms |
ucu açık bir son |
the lady or the tiger n.
|
|
39 |
Idioms |
dünyanın bir ucu |
boondocks n.
|
|
|
40 |
Idioms |
eskrimde kılıcın ucu ve kenarının kullanıldığı bir teknik |
cut and thrust n.
|
|
41 |
Idioms |
(bir şeyi) ucu ucuna/kıl payı/son anda kaçırmak |
be within a whisker of (something) v.
|
|
42 |
Idioms |
(bir şeyden) ucu ucuna/kıl payı/son anda kurtulmak |
be within a whisker of (something) v.
|
|
43 |
Idioms |
(bir şey hakkında) bir ip ucu olmak |
have a clue (about something) v.
|
|
44 |
Idioms |
bir şeyi ucu ucuna yapmak |
do something by a whisker v.
|
|
45 |
Idioms |
bir şeyi ucu ucuna yapmak |
do something by the skin of your teeth v.
|
|
46 |
Idioms |
bir ip ucu olmak |
have a clue v.
|
|
47 |
Idioms |
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak |
tie (something) up in a bow v.
|
|
48 |
Idioms |
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak |
tie (something) up in a neat little bow v.
|
|
49 |
Idioms |
(bir şeyi) ucu ucuna kazanmak |
win (something) by a neck v.
|
|
50 |
Idioms |
(bir şeyi) ucu ucuna kazanmak |
win (something) by a nose v.
|
|
51 |
Idioms |
dünyanın bir ucu |
back of (the) beyond expr.
|
|
52 |
Idioms |
dünyanın bir ucu |
back of beyond expr.
|
|
53 |
Idioms |
dünyanın bir ucu |
back of the beyond expr.
|
|
54 |
Idioms |
bir matematik denkleminin bir tarafından çıkartılan bir değerin denklemin diğer tarafına eklenmesi gerektiğini hatırlamak için kullanılan bir hatırlatıcı ip ucu |
change sides, change signs expr.
|
|
Technical |
|
55 |
Technical |
bir ucu tutturulup diğer ucu dönerken çemberin hareket etmesini sağlayan çubuk |
radius bar n.
|
|
56 |
Technical |
oluklu matkap ucuna benzeyen fakat bir tarafı kesici olan matkap ucu |
nose bit n.
|
|
57 |
Technical |
kare profilli, bir ucu dik piramit şeklinde olan bir tür manivela |
timber bar n.
|
|
58 |
Technical |
kare profilli, bir ucu dik piramit şeklinde olan bir tür manivela |
bridge bar n.
|
|
59 |
Technical |
bir ucu keser diğeri balta olan alet |
twibill n.
|
|
60 |
Technical |
bir ucu keser diğeri balta olan alet |
twibil n.
|
|
61 |
Technical |
bir ucu pirinç vida dişli |
brass threaded at one end n.
|
|
62 |
Technical |
bir ucu konektörlü olan fiber kabloda polarizasyonun korunmasına ilişkin söndürme oranı |
extinction ratio of a polarization maintaining fiber pigtailed connector n.
|
|
63 |
Technical |
laboratuvarlarda çeşitli işlerde kullanılan bir ucu kapalı cam boru |
cylinder n.
|
|
64 |
Technical |
rüzgar yönünü göstermek için kullanılan bir direğin ucuna takılmış ucu kesik koni şekilli kumaş |
wind sleeve n.
|
|
65 |
Technical |
ucu çekiç olarak kullanılmak üzere şekillendirilmiş bir cıvata anahtarı |
wrench hammer n.
|
|
66 |
Technical |
delikleri hassas boyutlarda genişletmek için döner aşındırıcı ucu olan bir alet |
hone n.
|
|
67 |
Technical |
oltadaki bir yapay sineğin arka ucu |
butt n.
|
|
68 |
Technical |
katran eritmek veya sıvıları ısıtmak için kullanılan ucu bombeli uzun saplı demir bir alet |
loggerhead n.
|
|
69 |
Technical |
ucu elmas şeklinde olan bir tür kesici alet |
diamond-point tool n.
|
|
70 |
Technical |
içindeki alkolün el sıcaklığı ile kaynadığı iki ucu bombeli cam bir tüp |
pulse glass n.
|
|
71 |
Technical |
bir ucu giderek küçülmek |
taper v.
|
|
72 |
Technical |
bir ucu tespit edilmiş bir çubuğun diğer ucunun aşağı yukarı hareketi gibi hareket etmek |
vibrate v.
|
|
73 |
Technical |
tek bir sivri ucu olan (diş) |
unicuspid adj.
|
|
Electric |
|
74 |
Electric |
disk kaydında kesici ucu elektrik girişine göre hareket ettiren bir cihaz |
cutter n.
|
|
75 |
Electric |
elektrik kablosu kaplamasına takılan bir tür kablo bağlantı ucu |
pothead n.
|
|
Mechanic |
|
76 |
Mechanic |
tek bir çelik parçası üzerine monte edilmiş bir dizi keski ucu |
broach n.
|
|
Construction |
|
77 |
Construction |
bir ucu indirildiğinde diğer ucun kalkması biçiminde tasarlanmış köprü |
bacule n.
|
|
78 |
Construction |
bir ucu indirildiğinde diğer ucun kalkması biçiminde tasarlanmış köprü |
bascule n.
|
|
79 |
Construction |
basit bir spiral gövdeye ve tek bir kesici uca sahip matkap ucu |
barefoot auger n.
|
|
|
80 |
Construction |
basit bir spiral gövdeye ve tek bir kesici uca sahip matkap ucu |
ship auger n.
|
|
81 |
Construction |
basit bir spiral gövdeye ve tek bir kesici uca sahip matkap ucu |
ship auger n.
|
|
82 |
Construction |
bir ucu bütün kalacak şekilde enine kesilmiş tuğla |
bat n.
|
|
83 |
Construction |
sürende kullanılmak üzere bir ucu keskinleştirilmiş ahşap kaplama parçası |
lath n.
|
|
84 |
Construction |
sürende kullanılmak üzere bir ucu keskinleştirilmiş ağır bir kalas |
lath n.
|
|
85 |
Construction |
sürende kullanılmak üzere bir ucu keskinleştirilmiş sırık |
lath n.
|
|
86 |
Construction |
konik olan bir ucu lağıma bağlı kanalizasyon borusu |
slant n.
|
|
Automotive |
|
87 |
Automotive |
bir dizi sabit kontak ucu üzerinde dönüp egzoz portunda duran iletken bir koldan oluşan kontak |
wiper arm n.
|
|
88 |
Automotive |
içten yanmalı bir motor veya pistonlu pompanın biyel kolunun küçük ucu |
little end n.
|
|
89 |
Automotive |
içten yanmalı bir motor veya pistonlu pompanın biyel kolunun küçük ucu |
top end n.
|
|
Marine |
|
90 |
Marine |
küreğin kaybolmasını önlemek için bir ucu kürek ıskarmozuna diğer ucu küreğe tutturulmuş ip |
trailing line n.
|
|
91 |
Marine |
bir ucu gemi direğine diğer ucu serene bağlanan zincir veya halat |
tye n.
|
|
92 |
Marine |
gemiyi baştan çekmek için bir ucu çekiciye verilen halat zincir veya çelik halat düzeneği |
towing bridle n.
|
|
93 |
Marine |
cankurtaranların kullandığı, halata bağlı çapa benzeri bir ucu olan roket |
anchor rocket n.
|
|
94 |
Marine |
ucu kavisli bir kürek çeşidi |
spoon oar n.
|
|
Mining |
|
95 |
Mining |
iki çatal ucu bulunan ve kanırtmaya yarayan bir kazma |
maundril n.
|
|
96 |
Mining |
bayırda kullanılan bir ucu daha yüksek araba |
giraffe n.
|
|
Medical |
|
97 |
Medical |
neşteri damara vurmak için kullanılan, bir ucu kurşun dolu sert tahta parçası |
bloodstick n.
|
|
98 |
Medical |
kırılmış bir kemiğin bir ucu diğerinin üzerine koymak |
override v.
|
|
Anatomy |
|
99 |
Anatomy |
yalnızca bir ucu açık olan kese benzeri yapı |
cul de sac n.
|
|
Dentistry |
|
100 |
Dentistry |
kök ucu kapanmamış ekstrüziv lüksasyon yaralanması gösteren bir dişin reimplantasyonu |
reimplantation of extrusive luxation of immature tooth n.
|
|
101 |
Dentistry |
tek bir sivri ucu olan diş |
unicuspid n.
|
|
Printing |
|
102 |
Printing |
bir ucu çekiç başı, diğer ucu çengel şeklinde olan metal çubuk |
sheep's-foot n.
|
|
Math |
|
103 |
Math |
bir doğru parçasının iki ucu arasındaki mesafe |
length n.
|
|
Geometry |
|
104 |
Geometry |
geometrik olarak uzun bir şeridin bir ucunu 180 derece bükerek diğer ucu ile birleştirilmesiyle elde edilen tek taraflı yüzey |
möbius band n.
|
|
Biology |
|
105 |
Biology |
farklı bir ucu olan |
marginated adj.
|
|
Zoology |
|
106 |
Zoology |
bir hayvanın gövdesinden farklı renkte olan kuyruk ucu |
tag n.
|
|
107 |
Zoology |
amerika’ya özgü, iri ve kuyruğunun ucu siyah olan bir gelincik |
long-tailed weasel n.
|
|
108 |
Zoology |
amerika’ya özgü, iri ve kuyruğunun ucu siyah olan bir gelincik |
longtail weasel n.
|
|
Botanic |
|
109 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki |
horseweed n.
|
|
110 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki |
horse balm n.
|
|
111 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki |
collinsonia canadensis n.
|
|
112 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki |
collinsonia canadensis n.
|
|
113 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki |
richweed n.
|
|
114 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki |
stone root n.
|
|
115 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki |
stoneroot n.
|
|
116 |
Botanic |
kuzey amerika'nın doğusuna özgü, ucu sivri testere dişli yaprakları ve sarımsı çiçekleri olan çok yıllık keskin kokulu bir bitki |
stone-root n.
|
|
117 |
Botanic |
bir tekneyi itmek ve yönlendirmek veya durdurmak için kullanılan bir ucu düz olan uzun ve ağır ahşap bir sopa |
white ash n.
|
|
118 |
Botanic |
her iki ucu bir noktaya doğru sivrilen ince silindirik veya prizmatik bir hücre |
wood cell n.
|
|
119 |
Botanic |
beyaz veya pembemsi çiçekleri olan ucu salkımlı bir avrasya bitkisi |
love-in-winter n.
|
|
120 |
Botanic |
beyaz veya pembemsi çiçekleri olan ucu salkımlı bir avrasya bitkisi |
chimaphila corymbosa n.
|
|
121 |
Botanic |
beyaz veya pembemsi çiçekleri olan ucu salkımlı bir avrasya bitkisi |
chimaphila umbellata n.
|
|
122 |
Botanic |
beyaz veya pembemsi çiçekleri olan ucu salkımlı bir avrasya bitkisi |
western prince's pine n.
|
|
123 |
Botanic |
asya ve kuzey amerika'da yetişen ve filizlerinin ucu disk şeklinde olan odunsu asmaları içeren, asmagiller familyasına mensup bir cins |
parthenocissus n.
|
|
124 |
Botanic |
asya ve kuzey amerika'da yetişen ve filizlerinin ucu disk şeklinde olan odunsu asmaları içeren, asmagiller familyasına mensup bir cins |
genus parthenocissus n.
|
|
Fishery |
|
125 |
Fishery |
deniz kaplumbağası avında kullanılan bir ucu kordona bağlı diğer ucu keskin çelik zıpkın |
turtle peg n.
|
|
126 |
Fishery |
ucu çıkarılabilen bir zıpkın |
lily iron n.
|
|
History |
|
127 |
History |
dar ve gövdeye sarılıp ucu sol ele alınarak kullanılan işlemeli bir atkısı olan bizans imparatorluğuna ait önemli ve ayırt edici bir kostüm |
loros n.
|
|
128 |
History |
16. ve 17. yüzyılda kullanılmış, iki ucu olan düz ve ağır bir kılıç |
estramacon n.
|
|
Archaeology |
|
129 |
Archaeology |
mezolitik dönem özellikleri taşıyan ve ok ucu olduğu düşünülen işlenmiş küçük bir taş |
lunate n.
|
|
Geography |
|
130 |
Geography |
kuzey karolina'nın doğu kıyısı açıklarında bir bariyer adanın güney ucu |
lookout cape n.
|
|
Military |
|
131 |
Military |
levant bölgesindeki halkların özellikle sahte dövüşlerde kullandığı ucu kör bir mızrak |
djereed n.
|
|
Sport |
|
132 |
Sport |
diğer sopalara göre daha uzun gövdesi ve yuvarlak ucu olan bir tür golf sopası |
wood n.
|
|
133 |
Sport |
bir numaralı demir golf sopası ucu |
cleek n.
|
|
Archaic |
|
134 |
Archaic |
bir su kütlesine doğru uzanan kara parçası ucu |
pitch n.
|
|
Ornithology |
|
135 |
Ornithology |
beyaz kuyruk ucu, parlak sarı gagası ve ayakları olan koyu kahverengi bir güneydoğu asya kuşu |
teeong (acridotheres tristis) n.
|
|
136 |
Ornithology |
küçük bir sorgucu, beyaz kuyruk ucu, parlak sarı gagası ve ayakları olan, ekinlere zarar veren, agresif ve koyu kahverengi bir güneydoğu asya kuşu |
mina n.
|
|
137 |
Ornithology |
küçük bir sorgucu, beyaz kuyruk ucu, parlak sarı gagası ve ayakları olan, ekinlere zarar veren, agresif ve koyu kahverengi bir güneydoğu asya kuşu |
myna n.
|
|
138 |
Ornithology |
küçük bir sorgucu, beyaz kuyruk ucu, parlak sarı gagası ve ayakları olan, ekinlere zarar veren, agresif ve koyu kahverengi bir güneydoğu asya kuşu |
acridotheres tristis n.
|
|
Entomology |
|
139 |
Entomology |
ucu sivri tüp şeklinde olup yumurta bırakmaya yarayan uzvu ve genellikle şeritli veya benekli kanatları olan bir sinek familyası |
trypetidae n.
|
|
140 |
Entomology |
ucu sivri tüp şeklinde olup yumurta bırakmaya yarayan uzvu ve genellikle şeritli veya benekli kanatları olan bir sinek familyası |
trypaneidae n.
|
|
Slang |
|
141 |
Slang |
dünyanın bir ucu |
butt-fucking egypt (bfe) n.
|
|
142 |
Slang |
dünyanın bir ucu |
buttfuck nowhere expr.
|
|
British Slang |
|
143 |
British Slang |
ucu sivri bir kadın ayakkabısı |
pointies n.
|
|