bireysel - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

bireysel



Bedeutungen von dem Begriff "bireysel" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 14 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bireysel individual adj.
General
bireysel separate adj.
bireysel singular adj.
bireysel individualistic adj.
bireysel civil adj.
bireysel personal adj.
bireysel particular adj.
bireysel idiomatic adj.
bireysel idiomatical adj.
Politics
bireysel personal adj.
Technical
bireysel individual adj.
Biology
bireysel ontogenetic adj.
bireysel ontogenic adj.
Social Sciences
bireysel unregimented adj.

Bedeutungen, die der Begriff "bireysel" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 255 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
bireysel görüşme individual interview n.
bireysel emeklilik sistemi individual annuity insurance n.
bireysel farklılıklar individual differences n.
bireysel eğitim programları individualized education programs n.
bireysel hedef personal target n.
bireysel hedef personal goal n.
bireysel hedef personal objective n.
bireysel hizmet individual service n.
bireysel gelişim personal development n.
bireysel süreklilik self continuity n.
bireysel hedef solitary goal n.
bireysel ilgi individual attention n.
bireysel çalışma self-study n.
bireysel kabiliyet individual talent n.
bireysel farkındalık self-consciousness n.
bireysel spor individual sports n.
bireysel kullanım individual use n.
bireysel ihtiyaçlara ilişkin kaygının bulunmaması impersonality n.
bireysel isteklerden uzak olma impersonality n.
bireysel kimlik ipsism n.
günlük yolculuklarda kullanılan ve bireysel koltuklar için ekstra ücret ödenen yolcu vagonu drawing-room car n.
günlük yolculuklarda kullanılan ve bireysel koltuklar için ekstra ücret ödenen yolcu vagonu parlour car n.
sınıftan ayrışan bireysel şey particular n.
afetten bireysel korunma individual disaster prevention n.
bireysel bileşenler individual components n.
(eski ingiliz sisteminde) bireysel tasarruf hesabı cat n.
bireysel bakış açısı benimsemek adopt an individual perspective v.
bireysel farklılıkları araştıran idiographical adj.
bireysel farklılıkları araştıran idiographic adj.
bireysel olmayan disprivacied adj.
bazen eksantrik görünecek kadar bağımsız ve bireysel olan ornery adj.
bir miktar paradan bireysel olarak sorumlu olan out-of-pocket adj.
bireysel olarak individualistically adv.
bireysel olarak on an individual basis adv.
bireysel olarak in proper prep.
Trade/Economic
ingiltere'de bireysel tasarruf hesapları için gönüllü olarak kabul edilmiş standartlar cat standard n.
bağımsız bireysel emeklilik aracısı independent individual pension intermediary n.
bireysel emeklilik aracıları sınavı personal pension intermediaries exam n.
bireysel hesap personal account n.
bireysel finansal tablolar separate financial statements n.
bireysel markalama individual branding n.
bireysel müşteri temsilcisi private customer representative n.
bireysel finansal tablolar individual financial statements n.
bireysel emeklilik aracısı sicil numarası individual pension intermediary registration number n.
bireysel bankacılık consumer banking n.
bireysel krediler consumer loans n.
bireysel bankacılık retail banking n.
bireysel yatırımcı individual investor n.
bireysel sözleşme individual contract n.
bireysel emeklilik hesabı individual pension account n.
bireysel finansman personal finance n.
bireysel holding şirketi personal holding company n.
bireysel finansman kredisi home equity loan n.
bireysel emeklilik planı private pension plan n.
bireysel bankacılık private banking n.
bireysel emeklilik hesabı özet profili summary of individual pension account profile n.
bireysel talep individual demand n.
bireysel işlemlerin bilançoya kayıt yöntemi accounting process n.
birçok bireysel miktar veya fiyatın tek bir parti veya fiyat ölçüsü durumuna gelecek biçimde birleştirilmesi aggregate n.
bireysel emeklilik individual pension n.
bireysel hizmetler personal services n.
bireysel emeklilik danışma kurulu personal pension advisory board n.
bireysel emeklilik individual retirement n.
bireysel emeklilik sistemi alacaklar private pension system receivables n.
bireysel farklar göstermeyen blanket n.
bireysel emeklilik sistemi borçları private pension system payables n.
bireysel emeklilik planı individual pension plan n.
bireysel çalışma individual work n.
bireysel kredi personal loan n.
bireysel emeklilik private pension scheme n.
bireysel talep individual demand n.
bireysel bankacılık retail banking n.
bireysel bankacılık personal banking n.
bireysel iş sözleşmesi personal employment contract n.
bireysel direkt satış individual direct sales n.
bireysel finansman personal financing n.
bireysel finansal tablo individual financial statement n.
bireysel krediler personal loans n.
bireysel talep şedülü individual's demand schedule n.
bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi kanunu personal pension savings and investment system law n.
bireysel müşteri retail customer n.
bireysel finansman individual financing n.
bireysel emeklilik sistemi private pension system n.
bireysel arz individual supply n.
bireysel ürünler individual products n.
bireysel tasarruf personal saving n.
bireysel tarife individual tariff n.
bireysel raporlama temeli stand-alone basis n.
bireysel emeklilik aracısı personal pension intermediary n.
bireysel emeklilik gelirleri private pension income n.
bireysel emeklilik sistemi personal pension system n.
bireysel borçların (gönüllü olarak) yeniden yapılandırılması yöntemi individual voluntary arrangement n.
bireysel kredi personal loan n.
bireysel emeklilik sigortası personal retirement insurance n.
bir mağazalar zincirine bağlı olmayıp bireysel mülkiyet kapsamında faaliyet gösteren mağaza independent store n.
bireysel talep eğrisi individual's demand curve n.
bireysel çıkar self-interest n.
bireysel satış temsilcisi personal sales representative n.
bireysel raporlama işletmesi stand-alone entity n.
hizmetlerini bireysel anlaşma veya sözleşmeye göre satan taşıma firması contract carrier n.
perakende üst bireysel pazarlama senior retail private marketing n.
yurt içi bireysel yatırımcılar domestic retail investors n.
yurt içi bireysel yatırımcı domestic retail investor n.
bireysel kredi retail loan n.
bireysel hesaplara dayalı based on individual accounts expr.
Law
davanın hakimin bireysel gözlemlerine dayanarak görüldüğü yargılama şekli trial by inspection n.
bireysel haklar individual rights n.
bireysel özgürlük yasaları personal liberty laws n.
bireysel siyasi sorumluluk individual political responsibility n.
bireysel başvuru individual application n.
bireysel göç individual migration n.
bireysel iş hukuku individual labor law n.
bireysel çıkar kanunu law of self interest n.
bireysel hakların ihlali civil injury n.
bireysel silahlanma individual armament n.
bireysel silahlanma personal armament n.
papazın aylık maaşının ödenmesine cemaatteki toprak sahiplerinin bireysel hisselerinin tahsisi locality [scotland] n.
papazın aylık maaşının ödenmesine cemaatteki toprak sahiplerinin bireysel hisselerini tahsis etmek local [scotland] v.
bireysel mülkiyet çıkarlara ait veya ilgili singular adj.
bireysel mülkiyet çıkarlarını etkileyen singular adj.
bireysel mülkiyet haklarına ait veya ilgili singular adj.
bireysel mülkiyet haklarını etkileyen singular adj.
bireysel dosya individual case expr.
Politics
başkalarının işlerine ve bireysel özgürlüklere karışmamaya dayalı ideoloji laissez-faire n.
bireysel lobiciler individual lobbyists n.
bireysel muafiyet individual exemption n.
bireysel başvuru bürosu individual application bureau n.
bireysel hürriyet individual liberty n.
bireysel özgürlük individual freedom n.
bireysel istihkakları idare ve ödeme ofisi office for the administration and settlement of individual entitlements n.
bireysel ortaklık programı individual partnership program n.
bireysel lobici individual lobbyist n.
bireysel ve toplumsal özgürlük individual and collective freedom n.
bireysel başvuru hakkı right to individual application n.
kişilerin bireysel üstünlüğüne ve liyakate dayanan yönetim biçimi meritocracy n.
(britanya'da) polis teşkilatının, su işleri müdürlüğünün veya yerel makamların kötü yönetimlerine dair yapılan bireysel şikayetleri soruşturan yerel kamu denetçisi commissioner for local administration n.
(westminster modelinde) meclis üyelerinin siyasi partiler yönlendirmesi olmadan bireysel kararla kullandıkları oy free vote n.
başkalarının işlerine ve bireysel özgürlüklere karışmama ideolojisine dayanan laissez-faire adj.
Insurance
bağımsız bireysel emeklilik aracısı independent individual pension intermediary n.
bireysel sağlık sigortası private health insurance n.
bireysel para sigortaı personal money insurance n.
bireysel sorumluluk metodu independent liability method n.
bireysel emeklilik aracısı sicil numarası individual pension intermediary registration number n.
bireysel emeklilik sistemi individual pension system n.
birikimli hayat sigortalarından bireysel emeklilik sistemine aktarım transfer of accumulations in life insurance to individual pension system n.
bireysel sigorta ürünleri individual insurance products n.
bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi kanunu the individual pension savings and investment system law n.
bireysel direkt satış individual direct sales n.
bireysel emeklilik aracıları sınavı individual pension intermediaries exam n.
bireysel emeklilik danışma kurulu individual pension advisory board n.
bireysel emeklilik hesabı individual pension account n.
bireysel hayat sigortası individual life assurance n.
bireysel emeklilik aracısı individual pension intermediary n.
bireysel sorumluluk sigortası personal liability insurance n.
bireysel emeklilik hesabı özet profili summary of individual pension account profile n.
bireysel kaza sigortası personal accident insurance n.
vergisi önden ödenen bireysel emeklilik hesabı roth ira n.
topluluğun özel yardım kurumu ihtiyacını karşılamak üzere bireysel abonelerden toplanan genel fon community chest n.
topluluğun özel yardım kurumu ihtiyacını karşılamak üzere bireysel abonelerden toplanan genel fon community fund n.
yatırım planına kişinin kendisinin karar verdiği bir bireysel emeklilik çeşidi sipp [uk] n.
bireysel hesaplara dayalı based on individual accounts expr.
Tourism
kapsamlı bireysel tur individual inclusive tour n.
Technical
bireysel pissu individual sewage n.
bireysel yetkiler individual permissions n.
bireysel pil simgesini individual battery icon n.
bireysel ısıtma individual heating n.
Computer
bireysel iletişim individual communication n.
Electric
(bireysel tüketici veya elektrik santrali) elektrik yükü demand n.
Automotive
bireysel ateşleme bobini single spark ignition coil n.
bireysel bobinli ateşleme coil per cylinder n.
Transportation
bireysel gereksinime göre özel ulaşım hizmeti/ özel ulaşım hizmeti mobility as a service (maas) n.
Medical
bireysel doz individual dose n.
bireysel farklılıklar personal differences n.
bireysel yatkınlık individual predisposition n.
bireysel risk faktörlerinin tedavisi treatment of individual risk factors n.
bireysel risk individual risk n.
Psychology
bireysel yenilikçilik personal innovativeness n.
bireysel mesafe individual distance n.
bireysel öğretim sistemleri intelligent tutoring systems n.
bireysel eğitim programları individualized education programs n.
bireysel farklılaşma self differentiation n.
bireysel ruhbilim individual psychology n.
bireysel sembol individual symbol n.
bireysel farklılaşma differentiation of self n.
bireysel psikoloji individual psychology n.
bireysel eğitim individualized instruction n.
bireysel farklılıklar individual differences n.
bireysel psikoterapi individual psychotherapy n.
wechsler bireysel başarı testi wechsler individual achievement test n.
bireysel tepkiler veya davranış yapıları ile ilgili molecular adj.
bireysel tepkiler veya davranış yapılarını vurgulayan molecular adj.
Food Engineering
bireysel hızlı dondurma individually quick freezing n.
bireysel çabuk dondurma tekniği individual quick freezing n.
Logic
genel bir ifadeden bireysel ifade çıkarma instantiation n.
bireysel olarak farklı olup genelden farklı olmayan discrete adj.
bireysel olarak farklı olup genel olarak farklı olmayan discretive adj.
Statistics
bireysel test puanlarının ırk grubundaki standart puanlara dönüştürülmesi race-norming n.
Biology
bireysel takımlar unit deme n.
anatomik, embriyolojik veya fizyolojik olarak ilişkili bireysel yapılar grubu complex n.
bireysel organizmaların kökenine ve gelişimine ait ontogenetic adj.
bireysel organizmaların kökeni ve gelişimiyle ilgili ontogenetic adj.
Marine Biology
aktarılabilen bireysel kota individual transferable quota n.
aktarılabilir bireysel kota individual transferable quota n.
aktarılamayan bireysel kota individual non-transferable quota n.
bireysel kota individual quota n.
bireysel balıkçılık kotası individual fishing quota n.
Agriculture
bireysel yemleme hand feeding n.
Social Sciences
bireysel gelişme personal development n.
grup halinde alınan kararların bireysel olarak alınan kararlara oranla daha fazla risk taşıması risky shift n.
toplumun bireysel birimlere veya gruplara bölünmesi atomism n.
evreni bir bütün olarak ele alan ve bireysel durumlara bu bütüne göre değerlendiren universalistic adj.
evreni bir bütün olarak ele alan ve bireysel durumlara bu bütüne göre değerlendiren universalist adj.
Education
bireysel öğrenme merkezi self-access centre n.
bireysel erişim merkezi self-access centre n.
bireysel çalışma individual study n.
öğrencinin başta bilgi ve kavramlara hakim olmasını, sonrasında bireysel bir çalışma ile daha üst seviye bilgiyi edinmesini amaçlayan bir öğretme yöntemi kumon n.
(massachusetts'deki devlet liselerinde) öğrencinin kendi hızında ve bireysel gözetim eşliğinde üstlendiği ders modüllerinden her biri contract n.
Linguistics
bireysel değişke individual variant n.
bireysel değerlendirme self assessment n.
bireysel değişke free variant n.
bireysel yönelimli öğretim individually guided education n.
bireysel sınav individual test n.
History
amerikan sivil savaşından sonra bireysel çıkar elde etmek için kuzeyden güneye göç eden yerli carpetbagger n.
Religious
hıristiyanlıkta kutsal ruh'la bireysel olarak bağ kurmaya dayanan, resmi ibadetlere itibar etmeyen radikal 17. yüzyıl doktrini ranterism n.
hıristiyanlıkta kutsal ruh'la bireysel olarak bağ kurmaya dayanan, resmi ibadetlere itibar etmeyen radikal 17. yüzyıl doktrini rantism n.
hinduizmde bireysel hırslarla ilişkiyi keserek brahma ile kaynaşan ruhun samsaradan kurtulması durumu nirvana n.
öznel/bireysel alan forum internum n.
Philosophy
bireysel örnek token n.
bireysel benliğin evrensel ruhla bir araya gelmesi yoga n.
Environment
bireysel korunma individual protective equipment n.
bireysel gözlemleme individual monitoring n.
bireysel nbc korunma individual protection n.
bireysel karbon ayak izi individual carbon footprint n.
bireysel buhar detektörü individual vapor detector n.
bireysel gözlemleme cihazı individual monitoring device n.
bireysel askere sağlanan nbc korunma individual nuclear, biological, and chemical protection n.
çok birimli yapıda bireysel mülkiyet condominium n.
minyatür ve taşınabilir bireysel kimyasal savaş maddesi algılayıcısı individual chemical agent detector n.
Geology
bireysel yaşayan bir mercan calceolid n.
bireysel mercanlar soliter corals n.
Military
bireysel kaynak koruyucu algılayıcısı individual resource protection sensor n.
bireysel ortaklık programı individual partnership programme n.
askerlere verilen bireysel korunma gereçleri mission-oriented protective posture gear n.
askerlere verilen bireysel korunma gereçleri mopp gear (mission-oriented protective posture gear) n.
Sport
bireysel savunma individual defense n.
bireysel yarışma individual event n.
bireysel çıkış individual start n.
bireysel taktikler individual tactics n.
bireysel yarışan iki bowling oyuncusu arasındaki eleme maçı match play n.
(bireysel kategoride) buz patencisinin buzda çizdiği sekiz rakamı figure of eight n.
oyuncuların bireysel katılım sağladığı softbol/beyzbol maçı scrub n.
bireysel sporlarda bir takımın ikinci tercihi olan second-string adj.
Card
her katılımcının bireysel yarıştığı oyun round game n.
Cinema
frank capra tarzında, bireysel cesaret eylemlerine vurgu yapan (film) capraesque n.
Archaic
toplumsal ilişkilerden uzaklaşıp kendini tümüyle bireysel veya zihinsel uğraşlara vermek descend v.