boyunduruk - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

boyunduruk



Bedeutungen von dem Begriff "boyunduruk" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 24 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
boyunduruk oppression n.
boyunduruk yoke n.
General
boyunduruk headlock n.
boyunduruk lintel n.
boyunduruk bow n.
boyunduruk pillory n.
boyunduruk shackle n.
boyunduruk lock n.
boyunduruk chain n.
boyunduruk aggrievance n.
boyunduruk bow n.
boyunduruk garrot n.
boyunduruk oppressure n.
Technical
boyunduruk transome n.
boyunduruk strap n.
boyunduruk transom n.
boyunduruk oxbow n.
boyunduruk peripheral tie n.
boyunduruk valve yoke n.
boyunduruk yoke n.
Automotive
boyunduruk fork join n.
Marine
boyunduruk crowfoot n.
Agriculture
boyunduruk neck yoke n.
Sport
boyunduruk headlock n.

Bedeutungen, die der Begriff "boyunduruk" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 46 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
güreşte boyunduruk headlock n.
boyunduruk altına alma yoking n.
boyunduruk geçme bridle joint n.
tahta boyunduruk cangue n.
tahta boyunduruk cang n.
boyunduruk altındaki halk ditionary n.
boyunduruk altındaki şey subjective n.
boyunduruk altında yaşama subjectness n.
boyunduruk altına alma superordination n.
boyunduruk geçirmek yoke v.
hayvana boyunduruk geçirmek yoke v.
boyunduruk altına almak subdue v.
bir hayvanı boyunduruk altına almak adjugate v.
boyunduruk altına almak adaunt [obsolete] v.
boyunduruk takmak yoke v.
boyunduruk vurmak yoke v.
boyunduruk altına almak underyoke v.
boyunduruk altına almak dismay v.
boyunduruk altında olmayan yokeless adj.
boyunduruk altına alınmamış undamped adj.
boyunduruk altındaki subject adj.
boyunduruk altına giren ridden adj.
boyunduruk altına alınmış subjected adj.
boyunduruk altındakilere ait veya ilgili subjective [obsolete] adj.
boyunduruk altındakilere özgü subjective [obsolete] adj.
boyunduruk altına alınabilir subjicible adj.
Colloquial
boyunduruk altına almak bring to heel v.
Idioms
boyunduruk altına girmek pass under the yoke v.
boyunduruk altında under the yoke expr.
Technical
boyunduruk takma inspanning n.
boyunduruk tipi valf bağlantı yoke-type valve connection n.
boyunduruk halkası yoke ring n.
boyunduruk tipi fırça tutucu yoke-type brush gear n.
boyunduruk tipi fırça tutucu yoke-type brush holder n.
mıknatıslı boyunduruk magnet yoke n.
boyunduruk takmak wreathe [scotland] v.
Architecture
boyunduruk kemer bracing arch n.
Construction
boyunduruk geçme bridle joint n.
Marine
dümenin boyunduruk yekesi yoke of the rudder n.
Agriculture
boyunduruk üzerinde iki tane halkalı cıvata ve iki takviye plakasına bağlı büyük demir halka neck yoke attachment n.
boyunduruk ile bağlanmış bir çift çeki hayvanı yoke n.
Breeding
(koşum hayvanlarına) boyunduruk geçirmek inspan [africa] v.
Geology
boyunduruk havza yoked basin n.
boyunduruk basen yoked basin n.
Hunting
boyunduruk vidası yoke screw n.
Archaic
boyunduruk altına almak stress v.