Verlauf

but for

Bedeutungen von dem Begriff "but for" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	but for prep.	olmasa
2	General	but for prep.	olmasaydı
3	General	but for prep.	sayesinde

Bedeutungen, die der Begriff "but for" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 54 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	nothing for it but adv.	hiçbir veçhile
2	General	but for that adv.	olmasa
3	General	but for that adv.	bu olmasa
Proverb
4	Proverb	hope for the best but expect the worst	en iyiyi umut et en kötüye hazırlıklı ol
5	Proverb	hope for the best but expect the worst	en iyiyi umut et ama en kötüsü için de hazırlıklı ol
6	Proverb	there but for the grace of god go I	çok şükür benim başıma gelmedi
7	Proverb	there but for the grace of god go I	(baktıkça/düşündükçe) halime şükrediyorum
8	Proverb	never marry for money, but marry where money is	para için evlenme ama paralıyla evlen
9	Proverb	never marry for money, but marry where money is	parası var diye evlenme ama olsa iyi olur
Colloquial
10	Colloquial	but for what? expr.	ama ne için?
11	Colloquial	but what for? expr.	ama ne için?
12	Colloquial	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
13	Colloquial	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
14	Colloquial	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
15	Colloquial	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
16	Colloquial	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
17	Colloquial	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
18	Colloquial	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
19	Colloquial	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
20	Colloquial	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
21	Colloquial	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
22	Colloquial	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
23	Colloquial	all very well (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
24	Colloquial	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş ama…
25	Colloquial	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel ama…
26	Colloquial	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi güzel de…
27	Colloquial	all very fine (for somebody) (to do something) but... expr.	(birinin bir şey yapması) iyi hoş da...
28	Colloquial	but for someone or something expr.	biri/bir şey olmasa
29	Colloquial	but for someone or something expr.	biri/bir şey olmasaydı
30	Colloquial	but for (someone) expr.	(biri) olmasa
31	Colloquial	but for (someone) expr.	(biri) olmasaydı
32	Colloquial	but for (something) expr.	(bir şey) olmasa
33	Colloquial	but for (something) expr.	(bir şey) olmasaydı
34	Colloquial	but for the grace of god expr.	tanrı'ya şükür
35	Colloquial	but for the grace of god expr.	allah'a şükür
36	Colloquial	but for the grace of god expr.	şükürler olsun
37	Colloquial	there's nothing (else) for it (but to do something) expr.	(bir şey yapmaktan) başka yapılacak bir şey yok
38	Colloquial	there's nothing (else) for it (but to do something) expr.	tek çare (bir şey yapmak)
39	Colloquial	there's nothing (else) for it (but to do something) expr.	(bir şey yapmaktan) başka çare yok
40	Colloquial	there's nothing (else) for it (but to do something) expr.	(bir şey yapmaktan) başka çıkar yol yok
Idioms
41	Idioms	there but for the grace of god expr.	çok şükür benim başıma gelmedi
42	Idioms	there but for the grace of god expr.	(baktıkça/düşündükçe) halime şükrediyorum
Speaking
43	Speaking	I'm looking for my friend but I can't find her expr.	arkadaşımı arıyorum ancak onu bulamıyorum
44	Speaking	I'm looking for my friend but I can't find him expr.	arkadaşımı arıyorum ancak onu bulamıyorum
45	Speaking	I know it's bad for me but I like it expr.	atın ölümü arpadan olsun
46	Speaking	I don't hold any brief for him but expr.	onu savunmak görevim değil ama
47	Speaking	but it'll do for now expr.	şimdilik idare ediyor
48	Speaking	but it'll do for now expr.	şimdilik idare eder işte
49	Speaking	there is nothing for it but to expr.	-mekten başka yapacak bir şey yok
Trade/Economic
50	Trade/Economic	other provisions for known but undetermined liabilities and unrealized expenses n.	diğer borç ve gider karşılıkları
51	Trade/Economic	other provisions for known but undetermined liabilities and unrealized expenses n.	diğer borç ve gider karşılıklar
52	Trade/Economic	goods and values held by third parties in their name but at risk to and for the benefit of the enterprise n.	üçüncü şahıslar tarafından elinde bulunan ancak risk ve menfaatleri şirkete ait olan mallar ve kıymetler
Latin
53	Latin	non nobis solum sed omnibus (not for ourselves but for everyone) expr.	sadece kendimiz değil herkes için
54	Latin	non nobis solum sed omnibus (not for ourselves but for everyone) expr.	sadece kendimiz için değil herkes için