debris - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

debris

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "debris" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 20 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
debris n. moloz
debris n. enkaz
General
debris n. birikinti
debris n. kırıntı
debris n. çöküntü
debris n. yıkıntı
debris n. moloz
debris n. inşaat artığı
debris n. döküntü
debris n. çer çöp
Trade/Economic
debris n. enkaz
Technical
debris n. döküntü istemeyen madde enkaz
Telecom
debris n. döküntü
Medical
debris n. ölü veya hasarlı dokulardan kaynaklanan organik atık
Environment
debris n. artık
debris n. yıkıntı
Printery
debris n. kirlilik
debris n. kıymık
debris n. rejek
debris n. talaş

Bedeutungen, die der Begriff "debris" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 62 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
debris wood n. enkaz odunu
debris clearing n. moloz kaldırma
debris removal n. moloz kaldırma
orbital debris n. yörünge enkazları
debris removal n. enkaz çıkarma
space debris n. uzay çöplüğü
orbital debris n. uzay çöplüğü
debris field n. enkaz alanı
stay under the debris v. enkaz altında kalmak
stay under the debris v. enkazda kalmak
get trapped under debris v. göçük altında kalmak
get trapped under debris v. enkaz altında kalmak
Insurance
removal of debris n. enkaz kaldırma
Technical
wear debris n. aşınma kalıntısı
avalanche debris n. çığ yığıntısı
debris removal n. enkaz kaldırma
debris lifting n. enkaz kaldırma
debris removal n. moloz temizleme
debris clearing n. moloz temizleme
debris filter n. pislik filtresi
debris screen n. pislik süzgeci
floating debris n. yüzen maddeler
Construction
material debris chute n. inşaat molozu atma oluğu
material debris n. malzeme döküntüsü
pile of debris n. moloz yığını
debris storm n. enkaz fırtınası
debris surge n. enkaz fırtınası
Traffic
protection against stones and debris n. taş ve mıcıra karşı koruma
Aeronautic
air intake debris guard n. hava giriş siperi
Marine
debris line n. döküntü çizgisi
floating debris n. yüzen gemi enkazı
Medical
cellular debris n. hücresel debris
cellular debris n. hücresel kalıntı
cellular debris n. hücresel artık
cell debris n. hücre debrisi
Astronomy
space debris n. uzay çöpü
debris disk n. enkaz diski
Environment
bomb debris n. bomba enkazı
marine debris n. deniz çöpü
marine debris n. denizel çöp
debris slide n. moloz kayması
flooding of debris n. moloz seli
debris fan n. moloz birikintisi
debris flow n. moloz akması
nuclear weapon debris n. nükleer silah atığı
weapon debris n. silah atığı
volcanic debris flow n. volkanik malzeme akıntısı
debris–avalanche n. yığıntı çığı
debris–avalanche n. moloz akması
Geography
rock debris n. kaya molozu
rock debris n. kaya döküntüsü
rock debris n. taş döküntüsü
Meteorology
debris cloud n. enkaz bulutu
Geology
debris cone n. birikinti konisi
avalanche debris n. çığ yığıntısı
debris cone n. moloz konisi
slope debris n. yamaç molozu
Military
nuclear weapon debris n. nükleer silah kalıntısı
weapon debris n. silah kalıntısı
weapon debris (nuclear) n. silah kalıntısı (nükleer)
Entomology
debris bug n. sebze atıklarıyla beslenen bir böcek
Star Wars
alliance debris n. birlik molozu