denizden - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

denizden



Bedeutungen von dem Begriff "denizden" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
denizden by sea adv.
denizden bye adv.

Bedeutungen, die der Begriff "denizden" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 94 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
denizden esen rüzgar sea breeze n.
denizden karaya esen yel sea breeze n.
denizden gelecek saldırıları önlemek için yapılan surlar sea wall n.
ülkenin denizden uzak yerleri inland n.
kara veya denizden giden posta surface mail n.
denizden uzak yerler inland n.
denizden kazanılmış toprak polder n.
fransa ve ingiltere'yi denizden birbirine bağlayan, iki ülkenin ortak yapımı olan demir yolu tüneli la manche n.
ticari kargonun denizden toplanması için yapılan sefer voyage [obsolete] n.
ticari kargonun denizden toplandığı seferden elde edilen hasılat voyage [obsolete] n.
denizden esen rüzgar outwind n.
(eski ingiliz derebeylik hukukunda) denizden gelen düşmanlara karşı koruma veya bu düşmanları gözetleme hizmeti seaward n.
denizden iç kesimlere ilerleyen sis fret [dialect] [uk] n.
denizden çıkmış balığa dönmek feel like a fish out of water v.
denizden çıkarmak fish v.
denizden etrafını dolaşmak circumnavigate v.
geçimini denizden sağlamak live by the sea v.
denizden karaya doğru esen onshore adj.
denizden uzak inland adj.
denizden esen seaward adj.
denizden uzak olan inland adj.
denizden uzak mediterraneous [obsolete] adj.
denizden uzak olan inlandish [obsolete] adj.
(rüzgar) denizden kıyıya vuran inshore adj.
denizden uzak ve genelde taşrada olan freshwater adj.
denizden uzakta inland adv.
denizden karaya doğru onshore adv.
hem denizden hem karadan by sea and land adv.
denizden karaya onshore adv.
Phrasals
(denizden) karaya atmak cast up v.
Idioms
denizden çıkmış balık a fish out of water n.
Trade/Economic
denizden mal taşıma kanunu cogsa n.
denizden mal taşıma kanunu carriage of goods by sea act n.
Technical
denizden parazit yansıma sea clutter n.
denizden tanka veya tanktan denize sıvı almak için kullanılan valflı sandık valve chest n.
denizden taşınan sea-borne adj.
denizden gönderilen sea-borne adj.
Radio
denizden karaya veya karadan denize geçerken radyo yer dalgasının yönünün değişmesi land effect n.
denizden karaya veya karadan denize geçerken radyo yer dalgasının yönünün değişmesi shoreline effect n.
Aeronautic
denizden kurtarma air sea rescue n.
Marine
dar bir denizden geçme transfretation [obsolete] n.
denizden parazit yansıma sea clutter n.
denizden karaya esen rüzgar için kullanılan ifade onshore n.
denizden mal taşıma kanunu carriage of goods by sea act n.
denizden dik olarak yükselen kara parçası bold coast n.
denizden  indirilen mavna launching barge n.
denizden kazanılmış toprak polder n.
denizden havaya fırlatılan füze underwater-to-air missle n.
denizden anlamayan kimse landlubber n.
pruvayı yukarı kaldırarak denizden çıkmasını sağlayan yelken lifting sail n.
dar bir denizden geçmek transfreight [obsolete] v.
dar bir denizden geçmek transfrete [obsolete] v.
çapasını denizden çekmek unanchor v.
çapayı denizden çekmek up-anchor v.
denizden kıyıya doğru home adv.
Psychology
denizden korkma thalassophobia n.
Marine Biology
denizden beslenenler için zehirli olan toksinler üreten, deniz yosunlarının renklendirdiği geniş deniz suyu alanı redwater n.
denizden ikinci kez dönen somon gerlind n.
belli dönemlerde yumurta bırakmak için denizden göllere giden (balık) catanadromous adj.
yumurtlamak için denizden nehrin yukarı kısmına yeni göç etmiş (balık) fresh-run adj.
Fishery
(istiridyelerin denizden çıkarılması için kullanılan) dişli ağızlı ağır demirden tarak oyster dredge n.
Environment
(denizden karaya gerçekleşen) tortul sürüklenmesi overwash n.
denizden korunmak için oluşturulmuş set veya mendirek seabank n.
Geography
mercan kayalıkları veya kıyı kordonuyla açık denizden ayrılan su kütlesi laguna n.
mercan kayalıkları veya kıyı kordonuyla açık denizden ayrılan su kütlesi lagune [rare] n.
denizden yükseklik elevation from sea level n.
ülkenin denizden uzak yerleri upcountry n.
karla kaplı arktik bölgelere denizden bakıldığında atmosferde görülen özel bir parlaklık land blink n.
denizden iç kesime gelen nemli sis sea fret n.
denizden çıkan çamur sea mud n.
denizden çıkan çamur sea ooze n.
denizden karaya doğru hareket eden nemli sis veya pus fret n.
denizden toprak kazanmak empolder v.
Meteorology
abd'de denizden esen sıcak ve nemli bir rüzgar wet chinook n.
denizden esen ve genellikle sis getiren esinti veya sert rüzgar sea turn n.
Military
denizden başlatılan askeri operasyon naval expeditionary warfare n.
denizden atılan torpidolara karşı iç limanı korumakta kullanılan ağ torpedo defense net n.
denizden atılan torpidolara karşı gemiyi korumakta kullanılan ağ torpedo nettings n.
denizden atılan cruise füzesi sea-launched cruise missile n.
denizden havaya sea-to-air n.
denizden atılan balistik füze sea launched ballistic missile n.
denizden havaya ship-to-air n.
denizden havaya füze ship-to-air missile n.
denizden havaya füze sea-to-air missile n.
noktadan noktaya denizden ikmal point to point sealift n.
denizden fırlatılan balistik füze slbm (sea-launched ballistic missile) n.
denizden fırlatılan seyir füzesi slcm (sea-launched cruise missile) n.
stratejik denizden ikmal strategic sealift n.
stratejik denizden ikmal kuvvetleri strategic sealift forces n.
Mythology
denizden yükselen (tanrıça) anadyomene adj.
Latin
denizden denize (kanada'nın sloganı) a mari usque ad mare expr.
Engineering
denizden kazanılan toprağı araziye dönüştürmek empolder v.
denizden toprak elde etmek impolder [rare] v.
denizden kıyı seti kurmak impolder [rare] v.