insecurity - Türkisch Englisch Wörterbuch

insecurity

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "insecurity" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 14 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
insecurity n. güvensizlik
Where there are armed conflicts and insecurity, it obviously will not have the same results.
Silahlı çatışmaların ve güvensizliğin olduğu yerlerde aynı sonuçları vermeyeceği açıktır.

More Sentences
Trade/Economic
insecurity n. güvensizlik
Similarly, women are the main victims of insecurity, which threatens their life and their dignity.
Benzer şekilde kadınlar, yaşamlarını ve onurlarını tehdit eden güvensizliğin başlıca mağdurlarıdır.

More Sentences
General
insecurity n. sağlam olmama
insecurity n. tehlikede olma
insecurity n. güvenilmezlik
insecurity n. emniyetsizlik
insecurity n. adem-i emniyet
insecurity n. teminatsızlık
insecurity n. güvensiz hissetme
insecurity n. endişeli olma emniyetsiz durum
insecurity n. tehlikeli durum
insecurity n. güvencesiz koşul
Trade/Economic
insecurity n. zarara uğrama riski
Psychology
insecurity n. kendine güveni olmama

Bedeutungen, die der Begriff "insecurity" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 12 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Trade/Economic
job insecurity n. iş güvensizliği
All this is unacceptable in a context of unemployment and job insecurity.
Tüm bunlar işsizlik ve iş güvencesizliği bağlamında kabul edilemez.

More Sentences
Politics
food insecurity n. gıda güvensizliği
If the fight against poverty and food insecurity is to succeed, it cannot be left up to the business community.
Yoksulluk ve gıda güvensizliği ile mücadele başarılı olacaksa, bu iş dünyasına bırakılamaz.

More Sentences
General
a feeling of insecurity n. güvensizlik duygusu
Colloquial
racked with insecurity/insecurities adj. endişeli
racked with insecurity/insecurities adj. güvensizlik çeken
racked with insecurity/insecurities adj. güven yoksunluğu çeken
racked with insecurity/insecurities adj. huzursuz
racked with insecurity/insecurities adj. güvensizlikten muzdarip
racked with insecurity/insecurities adj. kendine güveni olmayan
Politics
social insecurity reform n. sosyal güvensizlik reformu
Psychology
gravitational insecurity n. yerçekimsel güvensizlik
Food Engineering
food insecurity n. gıda güvencesizliği