|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
| General |
|
| 1 |
General |
mucizevi şekilde |
miraculously adv.
|
|
Miraculously, none of them died.
Mücizevi şekilde, onlardan hiçbiri ölmedi.
More Sentences
|
| 2 |
General |
mucizevi bir şekilde |
miraculously adv.
|
|
It was silly to think that an unfounded war could miraculously produce peace and democracy.
Temelsiz bir savaşın mucizevi bir şekilde barış ve demokrasi üretebileceğini düşünmek aptalcaydı.
More Sentences
|
| Religious |
|
| 3 |
Religious |
mucizevi iyileşme |
miraculous healing n.
|
|
Some suggest that being in a happy relationship contributes to the miraculous healing of many cancer patients.
Bazıları mutlu bir ilişki içinde olmanın birçok kanser hastasının mucizevi iyileşmesine katkıda bulunduğunu öne sürüyor.
More Sentences
|
| General |
|
| 4 |
General |
mucizevi formül |
miracle formula n.
|
|
| 5 |
General |
aziz petrus'un hapishaneden mucizevi kurtuluşunun anıldığı tarih |
august 1 n.
|
|
| 6 |
General |
mucizevi olma durumu |
supernaturality n.
|
|
| 7 |
General |
mucizevi olma |
supernaturalism n.
|
|
| 8 |
General |
mucizevi olma durumu |
supernaturalness n.
|
|
| 9 |
General |
mucizevi şey |
supernatural n.
|
|
|
|
| 10 |
General |
mucizevi olma durumu |
supernature n.
|
|
| 11 |
General |
mucizevi olmayan |
unmiraculous adj.
|
|
| 12 |
General |
mucizevi bir biçimde |
miraculously adv.
|
|
| 13 |
General |
mucizevi şekilde |
preternaturally adv.
|
|
| 14 |
General |
mucizevi bir şekilde |
supernaturally adv.
|
|
| Idioms |
|
| 15 |
Idioms |
sağlığa yararlı mucizevi ürünler satan sahtekar kimse |
a snake-oil salesman n.
|
|
| 16 |
Idioms |
mucizevi, doğaüstü ya da tuhaf olaylara dair sembolik nesneler |
bell, book, and candle n.
|
|
| 17 |
Idioms |
mucizevi ve sıradışı bir şey olacağının habercisi |
bell, book, and candle n.
|
|
| 18 |
Idioms |
mucizevi, doğaüstü ya da tuhaf olaylara dair sembolik nesneler |
bell, book, and candle n.
|
|
| 19 |
Idioms |
mucizevi ve sıra dışı bir şey olacağının habercisi |
bell, book, and candle things that are miraculous or that signal that something n.
|
|
| 20 |
Idioms |
sıra dışı/mucizevi bir şey olacağına dair bir işaret |
bell, book, and candle things that are miraculous or that signal that something n.
|
|
| 21 |
Idioms |
(hristiyan inanışında mucizevi olarak kabul edilen) bir anda bilmediği bir dilde konuşabilme becerisi |
gift of tongues n.
|
|
| 22 |
Idioms |
mucizevi sıvı |
wonder water n.
|
|
| 23 |
Idioms |
mucizevi bir performans göstermek |
step up big time v.
|
|
| Pathology |
|
| 24 |
Pathology |
aziz anthony'nin mucizevi bir şekilde tedavi ettiği düşünülen ateşli bir hastalık |
st. anthony's fire n.
|
|
| Religious |
|
| 25 |
Religious |
katoliklerin aziz peter'in hapisten mucizevi kurtuluşunu anmak için kutladığı festival |
lammas n.
|
|
| 26 |
Religious |
katoliklerin aziz peter'in hapisten mucizevi kurtuluşunu anmak için kutladığı festival |
lammas day n.
|
|
| 27 |
Religious |
tanrı’nın, insanların gereksinimlerine hizmet etmek için, kilise aracılığıyla mucizevi bir şekilde çalıştığını kabul eden Kutsal Ruh’la ilgili teoloji |
charismatic movement n.
|
|
| 28 |
Religious |
mucizevi iyileşme gibi dini deneyimlere inanılan hristiyanlık akımı |
charismatic movement n.
|
|
| 29 |
Religious |
tanrı’nın, insanların gereksinimlerine hizmet etmek için, kilise aracılığıyla mucizevi bir şekilde çalıştığını kabul eden Kutsal Ruh’la ilgili teoloji |
charismatic n.
|
|
|
|
| 30 |
Religious |
mucizevi iyileşme gibi dini deneyimlere inanılan hristiyanlık akımı |
charismatic n.
|
|
| 31 |
Religious |
hz. isa'nın bakire bir kadından mucizevi olarak doğduğu inanışına dayalı dini doktrin |
nativity n.
|
|
| 32 |
Religious |
mucizevi iyileşme vb. gibi dini deneyimlere inanılan hristiyan mezhebine ait veya ilgili |
charismatic adj.
|
|