nucleus - Türkisch Englisch Wörterbuch

nucleus

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "nucleus" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 35 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
nucleus n. öz
The pedagogical approaches constituted the nucleus of his educational website.
Onun eğitici web sitesinin özünü pedagojik yaklaşımlar oluşturuyordu.

More Sentences
nucleus n. çekirdek
DNA is stored in the nucleus of a cell.
DNA, hücre çekirdeğinde yer alır.

More Sentences
Computer
nucleus n. çekirdek
The nucleus is responsible for the control of cell division and cell growth.
Çekirdek, hücre bölünmesi ve hücre gelişiminin kontrolünden sorumludur.

More Sentences
Food Engineering
nucleus n. çekirdek
I believe that this is the central nucleus of the programme.
Bunun programın ana çekirdeği olduğuna inanıyorum.

More Sentences
Physics
nucleus n. çekirdek
The nucleus is covered by a nuclear membrane, which separates it from other organelles in the cell.
Çekirdek, onu hücredeki diğer organellerden ayıran bir nükleer zarla kaplıdır.

More Sentences
Linguistics
nucleus n. çekirdek
RNA molecules are produced in the nucleus of our cells and can also be found in the cytoplasm.
RNA molekülleri hücrelerimizin çekirdeğinde üretilir ve sitoplazmada da bulunabilir.

More Sentences
General
nucleus n. esas
nucleus n. cevher
nucleus n.
nucleus n. kuyrukluyıldızın parlak başı
nucleus n. atom çekirdeği
Technical
nucleus n. metalin üzerinde oluşup büyüdüğü parçacık
Automotive
nucleus n. atom çekirdeği
Medical
nucleus n. nüve
nucleus n. nükleus
Anatomy
nucleus n. beyin ile omurilikte sinir gözelerinden oluşan gri kütle
Logic
nucleus n. verili bir sınıfın her üyesinin mantıksal parçası olan en büyük birey
Physics
nucleus n. atom çekirdeği
nucleus n. nüve
nucleus n. öz
Biology
nucleus n. maya kristal
nucleus n. nüve
Marine Biology
nucleus n. kabuk, solungaç kapağı vb. yapıların ilkel kısmı
nucleus n. gömleklilerde mide vb. organları içeren ilkel bir kitle
nucleus n. derisidikenlilerde vücuda gömülmüş delikli veya gözenekli bir kitle
nucleus n. balık pulunun ilk oluşan, genellikle merkezdeki kısmı
Botanic
nucleus n. nişasta taneciğinin özü
nucleus n. tohum nüvesi
Apiculture
nucleus n. petek gözü odacığı
nucleus n. ruşet
Linguistics
nucleus n. bütün olarak aynı gramer fonksiyonuna sahip başlı bileşik sözcüğün birincil bileşeni
nucleus n. hece çekirdeği
Archaeology
nucleus n. alet yapmak için vurularak şekillendirilen obsidiyen, çakmaktaşı vb. taş yumrusu
nucleus n. amerikan arkeolojisinde bir sınıflandırma birimi
Meteorology
nucleus n. su buharı moleküllerinin su damlası veya buz kristali oluştururken etrafında biriktiği parçacık

Bedeutungen, die der Begriff "nucleus" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 83 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Computer
atomic nucleus n. atom çekirdeği
To select photons, cosmic rays, which are mainly composed of protons and atomic nuclei, need to be weeded out.
Fotonları seçmek için, esas olarak protonlardan ve atom çekirdeklerinden oluşan kozmik ışınların ayıklanması gerekir.

More Sentences
Medical
cell nucleus n. hücre çekirdeği
We know that genetic material collects in the cell nucleus.
Genetik materyalin hücre çekirdeğinde toplandığını biliyoruz.

More Sentences
Physics
atomic nucleus n. atom çekirdeği
The liquid drop model is one of the first models of the atomic nucleus structure.
Sıvı damlası modeli, atom çekirdeği yapısının ilk modellerinden biridir.

More Sentences
General
historic nucleus n. eski kent
accumbens nucleus n. beynin ödüllendirme merkezi
accumbens nucleus n. beynin ödül merkezi
nucleus accumbens septi n. beynin ödüllendirme merkezi
nucleus accumbens n. beynin ödül merkezi
nucleus accumbens n. beynin ödüllendirme merkezi
nucleus accumbens septi n. beynin ödül merkezi
Phrases
the family is the nucleus of civilization expr. aile uygarlığın çekirdeğidir
Politics
revolutionary proletarian nucleus n. italya'nın çalışma ve dış politikalarına karşı olan yunanistan'da kurulan aşırı solcu gizli bir örgüt
Technical
positive nucleus n. pozitif çekirdek
compound nucleus n. bileşik çekirdek
crystal nucleus n. kristal çekirdeği
heavy nucleus n. ağır çekirdek
radioactive nucleus n. radyoaktif çekirdek
odd-odd nucleus n. tek-tekli çekirdek
odd-even nucleus n. tek-çiftli çekirdek
compound nucleus n. bileşik çekirdeği
unstable nucleus n. dengesiz çekirdek
critical nucleus radius n. kritik çekirdek yarıçapı
radioactive nucleus v. ışınetkin çekirdek
Marine
sea salt nucleus n. deniz tuzu çekirdeği
Medical
yolk nucleus n. yolk çekirdeği
syndrome of the red nucleus n. kırmızı çekirdek sendromu
herniated nucleus pulposus n. bel fıtığı
herniated nucleus pulposus n. belfıtığı
dentate nucleus and frontal cortex n. dentat nükleus ve frontal korteks
caudate nucleus n. kaudat çekirdek
prosthetic disc-nucleus (pdn) n. prostetik disk nükleusu (pdn)
Anatomy
stilling's nucleus n. stıllıng çekirdeği
nucleus niger n. orta beyinde bulunan, parkinson ve huntington hastalığı ile ilişkili metabolik bozukluklarda rol oynayan yoğun pigmentli bir gri madde tabakası
amygdaloid nucleus n. beynin temporal lobunda yer alan, motivasyon ve duygusal davranışta önemli rol oynayan badem şekilli yapı
arcuate nucleus n. beynin en arka kısmında, ara beynin orta bölümü veya hipotalamusta bulunan sinir hücreleri
basal nucleus n. bazal çekirdek
basal nucleus n. bazal çekirdek
subthalamic nucleus n. subtalamik nükleus
subthalamic nucleus n. subtalamik çekirdek
Psychology
arcuate nucleus n. yaysı çekirdek
dentate nucleus n. dişsi çekirdek
paraventricular nucleus n. paraventriküler çekirdek
Optics
lens nucleus n. lens çekirdeği
lens nucleus n. mercek çekirdeği
Physics
daughter nucleus n. evlat çekirdek
compound nucleus n. bileşik çekirdek
deuterium nucleus n. döteryum çekirdeği
recoil nucleus n. aksi tesir çekirdeği
recoil nucleus n. geritepki çekirdeği
even-even nucleus n. çift-çift çekirdek
Chemistry
condensation nucleus n. yoğunlaşma çekirdeği
benzene nucleus n. benzen çekirdeği
Biology
cell nucleus n. hücre çekirdeği
inner nucleus n. iç çekirdek
tube nucleus n. mitotik bölünme ile meydana gelen iki çekirdekten biri
lenticular nucleus n. merceksi çekirdek
lentiform nucleus n. lentiküler çekirdek
lentiform nucleus n. merceksi çekirdek
lenticular nucleus n. lentiküler çekirdek
parent nucleus n. hücre bölünmesi sırasında birden fazla çekirdek oluşturan çekirdek
segmentation nucleus n. çekirdek segmentasyonu
Marine Biology
macro nucleus n. makronukleus
Astronomy
cometary nucleus n. kuyrukluyıldız çekirdeği
active galactic nucleus n. etkin galaksi çekirdeği
galactic nucleus n. galaktik çekirdek
double nucleus n. çift çekirdek
active galactic nucleus (agn) n. etkin gökada çekirdeği
active galactic nucleus n. etkin gökada çekirdeği
(agn) active galactic nucleus n. etkin galaksi çekirdeği (egç)
active galactic nucleus (agn) n. etkin galaksi çekirdeği
active galactic nucleus n. etkin galaktik çekirdek
active galactic nucleus n. aktif galaktik çekirdek
active galactic nucleus n. aktif galaksi çekirdeği
active galactic nucleus n. aktif gökada çekirdeği
Botanic
vegetation nucleus n. bitkiselçekirdek
polar nucleus n. iki dişi haploid çekirdekten her biri
polar nucleus n. kutupsal çekirdek
Apiculture
nucleus hive n. ruşet kovan
mating nucleus n. çiftleştirme ruşeti
nucleus box n. ruşet kutusu
Environment
cell nucleus n. hücre kontrol merkezi
Meteorology
ice nucleus n. buz çekirdeği
condensation nucleus n. yoğunlaşma çekirdeği