sabitlenmiş - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

sabitlenmiş



Bedeutungen von dem Begriff "sabitlenmiş" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 5 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sabitlenmiş fixated adj.
sabitlenmiş sized adj.
Idioms
sabitlenmiş etched in stone adj.
sabitlenmiş cast in concrete adj.
Technical
sabitlenmiş secured adj.

Bedeutungen, die der Begriff "sabitlenmiş" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 77 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yağışı önlemek için geminin bacasının üzerine sabitlenmiş metal örtü umbrella n.
öğütme taşının üst kısmında yer alan deliğe sabitlenmiş demir destek millrind n.
öğütme taşının üst kısmında yer alan deliğe sabitlenmiş demir destek millrynd n.
düzgünce sabitlenmiş saç teli lick n.
mızrağa sabitlenmiş pala glair n.
sayası çiviyle sabitlenmiş oxford ayakkabı clouted brogues n.
nehir yatağının ucuna sabitlenmiş engel planter n.
(slalom yarışında) kara sabitlenmiş iki direkten oluşan bir engel gate n.
sabitlenmiş oturak sconce n.
sabitlenmiş sandalye sconce n.
sabitlenmiş raf sconce n.
zemine sabitlenmiş fixed on the ground adj.
sıkıca sabitlenmiş tight adj.
iyice sabitlenmiş graven adj.
sıkıca sabitlenmiş immoveable adj.
(at) traverslerle sabitlenmiş crosstied adj.
iyi sabitlenmiş fastened adj.
sabitlenmiş bir şekilde fixatedly adv.
Idioms
yerine sabitlenmiş riveted to (one's) spot adj.
olduğu yere/noktaya sabitlenmiş riveted to (one's) spot adj.
yerine sabitlenmiş riveted to the spot adj.
olduğu yere/noktaya sabitlenmiş riveted to the spot adj.
yere sabitlenmiş riveted to the ground expr.
Trade/Economic
döviz kuruna sabitlenmiş hesap current hedge account n.
Technical
bisiklet tekerinin (veya benzeri bir tekerleğin) göbeğine teğet biçimde sabitlenmiş jant teli tangent spoke n.
yapım aşamasında geminin yanına dikine sabitlenmiş kısa traverslerden her biri thwart n.
çubuk desteği ile çerçeve kuşağa sabitlenmiş gücü teli taşıyan çubuk heald-carrying rod fixed to the frame stave by rod support n.
çubuk desteği ile çerçeve kuşağa sabitlenmiş gücü teli taşıyan çubuk heald carrying rod fixed to the frame stave by rod support n.
sabitlenmiş bileşenler fixed components n.
sabitlenmiş merdiven fixed ladder n.
tek yön sabitlenmiş plak one-way reinforced slab n.
tek yön sabitlenmiş plak one-way reinforced plate n.
stant üzerine sabitlenmiş motorlu matkap elemanları bulunan büyük delme makinesi power drill n.
sürekli sabitlenmiş permanently fixed adj.
tek yön sabitlenmiş one-way slab adj.
Telecom
sabitlenmiş çıkış clamped output n.
sabitlenmiş devre nailed-up circuit n.
Mechanic
somun yerine anahtar veya takoz ile sabitlenmiş zıvana delikli bulunan cıvata key bolt n.
Textile
iş ayakkabılarının tabanına sabitlenmiş metal takviye toeplate n.
Architecture
bükülerek tahta çivilerle sabitlenmiş tahta katmanlardan yapılan ahşap kemer laminated arch n.
modülün sabitlenmiş kısmı minute n.
Construction
direk olarak kullanılıp bağlarla sabitlenmiş kalaslarla dalgakıran veya yapay set inşa etme tekniği wharfing n.
esnek bir arkalığa sabitlenmiş ince ahşap parçalarından yapılmış bir tür zemin kaplaması wood carpet n.
dipten çakılan çivilerle sabitlenmiş toed adj.
Automotive
kamyonun arkasına sabitlenmiş içine alet edevat konulan kutu truck box n.
Traffic
kavşakta kaldırıma sabitlenmiş metal trafik işareti mushroom n.
Railway
lokomotif motorunun gergi kasnağının dingil kutusuna sabitlenmiş yayı trailing spring n.
Aeronautic
çimento ile sabitlenmiş kum cement-stabilized sand n.
uçağın kuyruk takımına ait sabitlenmiş yatay kanat horizontal stabiliser n.
pervanesi tabana sabitlenmiş (helikopter) rigid adj.
Marine
gemiler tarafından geceleri dar kanallarda manevra yapmak üzere kullanılan, genellikle karaya sabitlenmiş seyir feneri range light n.
karaya sabitlenmiş iskele graven dock n.
tabana sabitlenmiş açık deniz yapısı bottom-fixed offshore structure n.
tabana sabitlenmiş açık deniz elektrik santralı bottom-fixed offshore power station n.
gurcatayı desteklemek için gemi direğinin maunalarına sabitlenmiş ahşap yan parça bibb n.
gurcatayı desteklemek için gemi direğinin bazı yerlerine sabitlenmiş ahşap parçalar bibbs n.
sabitlenmiş pusula göstergesi lubber's line n.
sabitlenmiş pusula göstergesi lubber's mark n.
sabitlenmiş pusula göstergesi lubber's point n.
asılı çerçeveye sabitlenmiş hamak benzeri yatak cot n.
balıkçı teknesinin kıçındaki güverteye sabitlenmiş oturak fighting chair n.
Mining
yatay bir çubuğa sabitlenmiş, dikey keskilerden oluşan ağır bir madenci aleti trepan n.
Astronomy
(gök cismi koordinatları) bilginin kaydedildiği zamana göre rastgele sabitlenmiş tarih date of reference n.
Zoology
alt tabakaya kalıcı olarak sabitlenmiş attached adj.
Agriculture
örgüyle sabitlenmiş ot/lif trace n.
Fishery
kıyıya sabitlenmiş olta ledger bait n.
arka arkaya sabitlenmiş 3 tek kancadan oluşan (olta) treble adj.
Environment
sabitlenmiş maruz kalma steady state exposure n.
sabitlenmiş kirlenme fixed contamination n.
Geography
dünyaya sabitlenmiş eksen takımı earth-fixed frame n.
Hunting
kendisine sabitlenmiş metal şeridin içinde bulunup şeridi uzun ekseni etrafında döndüren spiral yiv sistemi rifling n.
Sport
kayak botunu kavraması için kayağın uç kısmına sabitlenmiş parça toe-piece n.
kayak botunu kavraması için kayağın uç kısmına sabitlenmiş parça toe-iron n.
rakete sabitlenmiş veya monte edilmiş çerçeve racket press n.
makara ile üzerinden kayarak nehir, çukur gibi engelleri aşmayı sağlayan yamaca sabitlenmiş ip foefie slide [south africa] n.
Photography
negatif altına koyulup krom şap ile sabitlenmiş jelatinli filmden baskı yaparak fotoğraf tab etme işlemi heliotypy n.
Archaic
iyice sabitlenmiş truss adj.