|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
| General |
|
| 1 |
General |
sana |
thee pron.
|
|
I will give Thee all I have.
Sahip olduğum her şeyi sana vereceğim.
More Sentences
|
| 2 |
General |
sana |
you pron.
|
|
I have some questions for you.
Sana bazı sorularım var.
More Sentences
|
| 3 |
General |
al sana |
here! interj.
|
|
Here's a little secret.
Al sana küçük bir sır.
More Sentences
|
| 4 |
General |
sana iyi gelir |
good for you expr.
|
|
Exercise is good for you.
Egzersiz sana iyi gelir.
More Sentences
|
| Phrases |
|
| 5 |
Phrases |
sana doğru |
towards you expr.
|
|
He’ll be able to run towards you.
Sana doğru koşabilecek.
More Sentences
|
| Speaking |
|
| 6 |
Speaking |
yazıklar olsun (sana) |
shame on you expr.
|
|
Shame on you both.
İkinize de yazıklar olsun.
More Sentences
|
| 7 |
Speaking |
ayıp sana |
shame on you expr.
|
|
Shame on you, Tom.
Ayıp sana, Tom.
More Sentences
|
| 8 |
Speaking |
sana |
for you expr.
|
|
You can not test my love for you.
Sana olan aşkımı test edemezsin.
More Sentences
|
| 9 |
Speaking |
sana |
to you expr.
|
|
What’s dangerous is not knowing what is happening to you.
Tehlikeli olan sana ne olduğunu bilmemektir.
More Sentences
|
| 10 |
Speaking |
sana kim söyledi? |
who told you? expr.
|
|
Who told you I did that?
Bunu benim yaptığımı sana kim söyledi?
More Sentences
|
| General |
|
| 11 |
General |
al sana |
take it! interj.
|
|
| 12 |
General |
yazıklar olsun sana |
shame on you! interj.
|
|
| 13 |
General |
aferin sana |
attaboy interj.
|
|
| 14 |
General |
aferin sana |
attagirl interj.
|
|
| 15 |
General |
ilahi sana |
goodness! interj.
|
|
| 16 |
General |
ilahi sana |
goodness upon you! interj.
|
|
| 17 |
General |
ilahi sana |
goodness for you! interj.
|
|
| 18 |
General |
ayıp sana! |
out upon! interj.
|
|
| 19 |
General |
sana rağmen |
in your despite expr.
|
|
|
|
| Phrases |
|
| 20 |
Phrases |
sana (bir şey) gerek |
(one) could use (something) v.
|
|
| 21 |
Phrases |
sana (bir şey) gerek |
(one) could stand (something) v.
|
|
| 22 |
Phrases |
tam sana göre |
very you expr.
|
|
| 23 |
Phrases |
sana uygun |
very you expr.
|
|
| 24 |
Phrases |
sana nasıl davranmalarını istiyorsan diğerlerine öyle davran |
treat others as you would have them treat you expr.
|
|
| 25 |
Phrases |
sana nasıl davranılmasını istiyorsan diğerlerine öyle davran |
treat others as you would have them treat you expr.
|
|
| 26 |
Phrases |
yalancı yalancı sana kimse inanmaz |
liar liar pants on fire expr.
|
|
| 27 |
Phrases |
sana ve ailene mutlu yıllar |
happy new year to you and your family expr.
|
|
| 28 |
Phrases |
sana da mutlu yıllar |
happy new year to you too expr.
|
|
| 29 |
Phrases |
sana benzeyen biri |
someone like you expr.
|
|
| 30 |
Phrases |
gerisi sana kalmış |
the rest is up to you expr.
|
|
| 31 |
Phrases |
ne mutlu sana |
lucky you expr.
|
|
| 32 |
Phrases |
sana katılıyorum |
I am all yours expr.
|
|
| 33 |
Phrases |
bu sana bir hediye |
this is a gift for you expr.
|
|
| 34 |
Phrases |
uç uç böceği annen sana terlik pabuç alacak |
ladybug, ladybug, fly away home expr.
|
|
| 35 |
Phrases |
al sana … |
there's (or that's) for you expr.
|
|
| 36 |
Phrases |
tam sana layık … |
there's (someone or something) for you expr.
|
|
| 37 |
Phrases |
tam sana layık … |
that's (someone or something) for you expr.
|
|
| 38 |
Phrases |
hazırlan, sana bir görev/iş daha çıktı |
bend over, here it comes again expr.
|
|
| 39 |
Phrases |
, annem sana terlik pabuç alacak |
ladybug, ladybug, fly away home expr.
|
|
|
|
| 40 |
Phrases |
uç, uç böceğim, yarın düğün olacak, annem sana terlik pabuç alacak |
ladybug, ladybug, fly away home expr.
|
|
| 41 |
Phrases |
geleceğini bilseydim börekler açardım sana |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
|
| 42 |
Phrases |
bak sana söylüyorum |
I can tell you expr.
|
|
| 43 |
Phrases |
ben kefilim sana |
I'll vouch for you expr.
|
|
| 44 |
Phrases |
sana minnettarım |
you have my gratitude expr.
|
|
| 45 |
Phrases |
sana benden on puan |
10 points to gryffindor expr.
|
|
| 46 |
Phrases |
sana bağlı/kalmış |
the ball's in your court expr.
|
|
| 47 |
Phrases |
sana söyleneni yap |
do as you are bid expr.
|
|
| Proverb |
|
| 48 |
Proverb |
sen bana yardım et ben de sana yardım edeyim |
you scratch my back and I scratch yours
|
|
| 49 |
Proverb |
dağ sana gelmiyorsa, sen dağa gideceksin |
if the mountain will not come to Mahomet, Mahomet must go to the mountain
|
|
| 50 |
Proverb |
bilmediğin şeyden sana zarar gelmez |
what you don't know can't hurt you
|
|
| 51 |
Proverb |
bilmediğin şeyden sana zarar gelmez |
what you don't know won't hurt you
|
|
| 52 |
Proverb |
eğer sana yardım edilmişse sen de onlara yardım et |
one good turn deserves another
|
|
| 53 |
Proverb |
bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim |
man is known by the company he keeps
|
|
| 54 |
Proverb |
sana sunulan kısmetin değerini bil |
take the goods the gods provide
|
|
| 55 |
Proverb |
sana armağan getiren bir düşmana güvenme |
beware of greeks bearing gifts
|
|
| 56 |
Proverb |
bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim |
tell me with whom thou goest and i'll tell thee what thou doest
|
|
| 57 |
Proverb |
sana yapılan iyiliği mermere, kötülüğü toza yaz |
write injuries in sand, kindness in marble
|
|
| 58 |
Proverb |
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran |
do unto others as you would have them do unto you
|
|
| 59 |
Proverb |
bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim |
tell me who you go with and I'll tell you who you are
|
|
| 60 |
Proverb |
sana yapılmasını istmediğini, bir başkasına yapma |
do unto others as you would they should do unto you
|
|
| 61 |
Proverb |
yaptığın iyilik sana geri döner |
nothing good gets away
|
|
| 62 |
Proverb |
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma |
do unto others as you would have them do unto you
|
|
| 63 |
Proverb |
sana söz getiren senden de söz götürür |
a dog who brings a bone, will carry a bone
|
|
| 64 |
Proverb |
sana laf getiren senden laf götürür |
a dog that'll bring a bone will carry a bone
|
|
| 65 |
Proverb |
başkasından sana laf getiren senden de başkasına laf götürür |
a dog that'll bring a bone will carry a bone
|
|
| 66 |
Proverb |
sana söz getiren senden de söz götürür |
a dog that'll bring a bone will carry a bone
|
|
| 67 |
Proverb |
sana laf taşıyan senden de laf götürür |
a dog who brings a bone, will carry a bone
|
|
| 68 |
Proverb |
sana laf getiren senden laf götürür |
a dog who brings a bone, will carry a bone
|
|
| 69 |
Proverb |
birisi hakkında sana dedikodu yapan senin hakkında da başkasına dedikodu yapar |
a dog that'll bring a bone will carry a bone
|
|
| 70 |
Proverb |
birisi hakkında sana dedikodu yapan senin hakkında da başkasına dedikodu yapar |
a dog who brings a bone, will carry a bone
|
|
| 71 |
Proverb |
sana laf taşıyan senden de laf götürür |
a dog that'll bring a bone will carry a bone
|
|
| 72 |
Proverb |
başkasından sana laf getiren senden de başkasına laf götürür |
a dog who brings a bone, will carry a bone
|
|
| 73 |
Proverb |
aman sana iş mi/adam mı yok |
there are other pebbles on the beach
|
|
| 74 |
Proverb |
aman sana iş mi/adam mı yok |
there are plenty more pebbles on the beach
|
|
| 75 |
Proverb |
aman sana iş mi/adam mı yok |
there are plenty of (other) pebbles on the beach
|
|
| 76 |
Proverb |
sana başkalarının dedikodusunu yapan bir gün senin de dedikodunu yapar |
a dog that'll bring a bone will carry a bone
|
|
| 77 |
Proverb |
sana laf taşıyan senden de laf taşır |
a dog that'll bring a bone will carry a bone
|
|
| 78 |
Proverb |
sana başkasını çekiştiren seni de başkasına çekiştirir |
a dog that'll bring a bone will carry a bone
|
|
| 79 |
Proverb |
kötülükten kaçınırsan o da sana bulaşmaz |
avoid evil and it will avoid thee
|
|
|
|
| 80 |
Proverb |
karşılıksız bir şey istediğinde sana verilene razı olursun |
beggars can't be choosers
|
|
| 81 |
Proverb |
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma |
do unto others as you would like others (to) do unto you
|
|
| 82 |
Proverb |
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma |
do unto others
|
|
| 83 |
Proverb |
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran |
do unto others as you would like others (to) do unto you
|
|
| 84 |
Proverb |
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran |
do unto others as you would like them (to) do unto you
|
|
| 85 |
Proverb |
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran |
do unto others as you would have others do unto you.
|
|
| 86 |
Proverb |
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma |
do unto others as you would have others do unto you.
|
|
| 87 |
Proverb |
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma |
do unto others as you would like them (to) do unto you
|
|
| 88 |
Proverb |
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran |
do unto others
|
|
| 89 |
Proverb |
sana sorulmadan tavsiye verme |
never give advice unless asked
|
|
| Colloquial |
|
| 90 |
Colloquial |
sana yardım edecek doğru adam |
your man n.
|
|
| 91 |
Colloquial |
helal sana/ona/onlara |
bully for you/him/her/them interj.
|
|
| 92 |
Colloquial |
sana/ona/onlara helal olsun |
bully for you/him/her/them interj.
|
|
| 93 |
Colloquial |
bravo sana/ona/onlara |
bully for you/him/her/them interj.
|
|
| 94 |
Colloquial |
aferin sana/ona/onlara |
bully for you/him/her/them interj.
|
|
| 95 |
Colloquial |
söylemiştim sana |
here you are expr.
|
|
| 96 |
Colloquial |
sadece sana |
for you only expr.
|
|
| 97 |
Colloquial |
helal olsun sana! |
bully for you! expr.
|
|
| 98 |
Colloquial |
gel sana kahvaltı ısmarlayayım |
come on I'll buy you breakfast expr.
|
|
| 99 |
Colloquial |
yazıklar olsun sana! |
shame on you! expr.
|
|
| 100 |
Colloquial |
deliyim sana |
I'm mad about you expr.
|
|
| 101 |
Colloquial |
hastayım sana |
I'm mad about you expr.
|
|
| 102 |
Colloquial |
o zaman sana bir şey dokunmuştur |
then something didn't agree with you expr.
|
|
| 103 |
Colloquial |
sana ne! |
none of your business! expr.
|
|
| 104 |
Colloquial |
yazık sana |
you poor thing expr.
|
|
| 105 |
Colloquial |
sana yakışıyor |
becoming on you expr.
|
|
| 106 |
Colloquial |
sana çok ilgiliyim |
I'm so into you expr.
|
|
| 107 |
Colloquial |
sana çok ilgi duyuyorum |
I'm so into you expr.
|
|
| 108 |
Colloquial |
sana müstahak |
you did it to yourself expr.
|
|
| 109 |
Colloquial |
helal olsun sana |
fair play to you [uk] expr.
|
|
| 110 |
Colloquial |
aferin sana |
fair play to you [uk] expr.
|
|
| 111 |
Colloquial |
bravo sana |
fair play to you [uk] expr.
|
|
| 112 |
Colloquial |
o sana benzer, bana değil |
I know you are but what am I expr.
|
|
| 113 |
Colloquial |
ben sana uyarım |
I'm easy expr.
|
|
| 114 |
Colloquial |
bunun için sana teşekkür edeceğini sanıyorsan yanılıyorsun |
(he, she) won't thank you for (something) expr.
|
|
| 115 |
Colloquial |
sana arkadaş demeye bin şahit lazım |
call yourself a friend? expr.
|
|
| 116 |
Colloquial |
aşk olsun sana |
horsefeathers to you expr.
|
|
| 117 |
Colloquial |
sana söyleyecek kelime bulamıyorum |
horsefeathers to you expr.
|
|
| 118 |
Colloquial |
ne diyeyim sana |
horsefeathers to you expr.
|
|
| 119 |
Colloquial |
ne diyeyim ki sana |
horsefeathers to you expr.
|
|
| 120 |
Colloquial |
yuh sana |
horsefeathers to you expr.
|
|
| 121 |
Colloquial |
sana diyecek bir şeyim/sözüm yok |
horsefeathers to you expr.
|
|
| 122 |
Colloquial |
sana diyecek laf bulamıyorum |
horsefeathers to you expr.
|
|
| 123 |
Colloquial |
helal sana kızım |
attagal expr.
|
|
| 124 |
Colloquial |
(sana) her şeyi tane tane anlatmak mı gerekiyor? |
do I have to draw (you) a picture? expr.
|
|
| 125 |
Colloquial |
(sana) her şeyi açık açık söylemek mi gerekiyor? |
do I have to draw (you) a picture? expr.
|
|
| 126 |
Colloquial |
resimli açıklama mı lazım (sana)? |
do I have to draw (you) a picture? expr.
|
|
| 127 |
Colloquial |
yaparsam yaparım, sana ne? |
so what if I do? expr.
|
|
| 128 |
Colloquial |
yaparsam yaparım, sana ne? |
what if I do? expr.
|
|
| 129 |
Colloquial |
hayat ona/bana/sana iyi davrandı |
life has been good expr.
|
|
| 130 |
Colloquial |
sana patladığım için özür dilerim |
sorry I snapped at you expr.
|
|
| 131 |
Colloquial |
hemen sana döneceğim |
with you in a moment expr.
|
|
| 132 |
Colloquial |
(bir şey) sana çok yakışıyor/yakışmış |
(something) is you expr.
|
|
| 133 |
Colloquial |
tam sana uygun |
it's you expr.
|
|
| 134 |
Colloquial |
tam sana göre |
it's you expr.
|
|
| 135 |
Colloquial |
(bir şey) tam sana uygun |
(something) is you expr.
|
|
| 136 |
Colloquial |
(bir şey) tam sana göre |
(something) is you expr.
|
|
| 137 |
Colloquial |
sana gidiyor/gitmiş |
it's you expr.
|
|
| 138 |
Colloquial |
sana çok yakışıyor/yakışmış |
it's you expr.
|
|
| 139 |
Colloquial |
(bir şey) sana gidiyor/gitmiş |
(something) is you expr.
|
|
| 140 |
Colloquial |
sana katılıyorum |
the same with me expr.
|
|
| 141 |
Colloquial |
hadi sana hayatta başarılar |
(I'll) see you in another life expr.
|
|
| 142 |
Colloquial |
birazdan sana/size katılacağım |
with you in a moment expr.
|
|
| 143 |
Colloquial |
sana içki alabilir miyim? |
(can I) buy you a drink? expr.
|
|
| 144 |
Colloquial |
birazdan sana/size katılacağım |
with you in a minute expr.
|
|
| 145 |
Colloquial |
(sana) tamamen katılıyorum |
I couldn't agree (with you) more expr.
|
|
| 146 |
Colloquial |
(sana) tamamen katılıyorum |
I couldn't agree (with you) more expr.
|
|
| 147 |
Colloquial |
dur sana bir bakayım |
ark at ee [bristol] [uk] expr.
|
|
| 148 |
Colloquial |
sana da |
back atcha expr.
|
|
| 149 |
Colloquial |
sana da |
back at you expr.
|
|
| 150 |
Colloquial |
aynı şekilde sen de/sana da/senin de |
back at you expr.
|
|
| 151 |
Colloquial |
aynı şekilde sen de/sana da/senin de |
back atcha expr.
|
|
| 152 |
Colloquial |
sana/size içki alabilir miyim? |
buy you a drink? expr.
|
|
| 153 |
Colloquial |
sana/size bir içki ısmarlayabilir miyim? |
buy you a drink? expr.
|
|
| 154 |
Colloquial |
sana ne soracağım |
come here (to me) expr.
|
|
| 155 |
Colloquial |
bunu sana açıklamam mı gerekiyor mu? |
do I have to spell it out (for you) expr.
|
|
| 156 |
Colloquial |
sana göre |
for your liking expr.
|
|
| 157 |
Colloquial |
sana güle güle |
good-bye and good riddance expr.
|
|
| 158 |
Colloquial |
aferin sana! |
good on you! expr.
|
|
| 159 |
Colloquial |
sana uğurlar olsun |
good-bye and good riddance expr.
|
|
| 160 |
Colloquial |
haydi sana güle güle |
good day [old-fashioned] expr.
|
|
| 161 |
Colloquial |
sana haberlerim/bir haberim var! |
have I got for you! expr.
|
|
| 162 |
Colloquial |
sana haberlerim var |
have I got news for you expr.
|
|
| 163 |
Colloquial |
tam sana/size göre (bir şeyim) var! |
have I got for you! expr.
|
|
| 164 |
Colloquial |
sana diyorum |
I tell you expr.
|
|
| 165 |
Colloquial |
sana yemin edebilirim |
I (can) promise you expr.
|
|
| 166 |
Colloquial |
sana kim inanır |
I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr.
|
|
| 167 |
Colloquial |
sana kimse inanmaz |
I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr.
|
|
| 168 |
Colloquial |
(bir şey) eksikliğinden dolayı sana yazık |
I find your lack of (something) disturbing expr.
|
|
| 169 |
Colloquial |
sana söylemekte (bir) sakınca görmüyorum |
I don't mind telling you expr.
|
|
| 170 |
Colloquial |
sana söylemeliyim ki |
I tell you expr.
|
|
| 171 |
Colloquial |
sana söz verebilirim |
I (can) promise you expr.
|
|
| 172 |
Colloquial |
sana doyum olmaz ama benim gitmem lazım |
I have to love you and leave you expr.
|
|
| 173 |
Colloquial |
sana garanti edebilirim |
I (can) promise you expr.
|
|
| 174 |
Colloquial |
sana döneceğim |
I'll get back to you expr.
|
|
| 175 |
Colloquial |
sana geri dönüş yapacağım |
I'll get back to you expr.
|
|
| 176 |
Colloquial |
sana geri döneceğim |
I'll get back to you expr.
|
|
| 177 |
Colloquial |
alçakların/serserilerin sana zorbalık etmesine izin verme |
illegitimi non carborundum expr.
|
|
| 178 |
Colloquial |
sana dönüş yapacağım |
I'll get back to you expr.
|
|
| 179 |
Colloquial |
(yapılan bir iyilik sonunda söylenir) sana borçluyum/bu iyiliğini unutmam |
iou (I owe you) expr.
|
|
| 180 |
Colloquial |
(yapılan bir iyilik sonunda söylenir) sana borçluyum/bu iyiliğini unutmam |
iou1 (I owe you one) expr.
|
|
| 181 |
Colloquial |
sana borçluyum |
iou (I owe you) expr.
|
|
| 182 |
Colloquial |
sana borçluyum |
iou1 (I owe you one) expr.
|
|
| 183 |
Colloquial |
telefon sana |
it's for you expr.
|
|
| 184 |
Colloquial |
bu sana bir ders/hatırlatma olsun |
it (only/just) goes to show (you) expr.
|
|
| 185 |
Colloquial |
köprü satayım sana |
I've got a bridge to sell you expr.
|
|
| 186 |
Colloquial |
sana doyum olmaz ama gitmeliyim |
love you and leave you expr.
|
|
| 187 |
Colloquial |
(bir şeyi) sana hatırlatmama gerek var mı? |
need I remind you of (something) expr.
|
|
| 188 |
Colloquial |
(bir şeyi) sana hatırlatmama gerek yok/yoktur herhalde? |
need I remind you of (something) expr.
|
|
| 189 |
Colloquial |
aferin sana |
that's my guy expr.
|
|
| 190 |
Colloquial |
bunun için sana ödül mü verelim? |
what do you want, a biscuit? [uk] expr.
|
|
| 191 |
Colloquial |
bunu sana söyleten ne? |
what makes you say so? expr.
|
|
| 192 |
Colloquial |
sana/size nasıl yardımcı olabilirim? |
what can I do you for? expr.
|
|
| 193 |
Colloquial |
bilmediğin şey sana zarar veremez |
what you don't know won't hurt you expr.
|
|
| 194 |
Colloquial |
bunun için sana ödül mü verelim? |
what do you want, a medal? expr.
|
|
| 195 |
Colloquial |
(biri) sana nasıl ulaşabilir? |
where can (one) find you? expr.
|
|
| 196 |
Colloquial |
daima/her zaman sana ait olan |
yours ever [old-fashioned] expr.
|
|
| 197 |
Colloquial |
sana kalmamış |
its not up to you expr.
|
|
| 198 |
Colloquial |
sana inat |
just to spite you expr.
|
|
| 199 |
Colloquial |
ne yapsam sana yaranamıyorum |
no matter what I do I can't please you expr.
|
|
| 200 |
Colloquial |
allah akıl fikir versin sana? |
where is your good sense? expr.
|
|
| 201 |
Colloquial |
ne oldu sana böyle? |
what's come over you? expr.
|
|
| 202 |
Colloquial |
sana soruyorum |
I ask you exclam.
|
|
| 203 |
Colloquial |
sorarım sana |
I ask you exclam.
|
|
| 204 |
Colloquial |
sana soruyorum! |
I ask you! exclam.
|
|
| 205 |
Colloquial |
sorarım sana! |
I ask you! exclam.
|
|
| 206 |
Colloquial |
bak sana ne diyeceğim |
I tell you what exclam.
|
|
| 207 |
Colloquial |
bak sana ne diyeceğim |
I'll tell you what exclam.
|
|
| 208 |
Colloquial |
sana lanet olsun |
hex on you exclam.
|
|
| 209 |
Colloquial |
sana lanet olsun |
god damn you exclam.
|
|
| 210 |
Colloquial |
hadi sana hayatta başarılar |
cuial (see you in another life) abrev.
|
|
| Idioms |
|
| 211 |
Idioms |
birinin/bir şeyin sana bakmakla yükümlü olduğunu düşünmek |
think something/someone owes you a living v.
|
|
| 212 |
Idioms |
birinin/bir şeyin sana bakmak zorunda olduğunu düşünmek |
think something/someone owes you a living v.
|
|
| 213 |
Idioms |
(tam) sana uygun olmak |
be (right) up your street v.
|
|
| 214 |
Idioms |
(tam) sana göre olmak |
be (right) up your street v.
|
|
| 215 |
Idioms |
sana hitap eden |
close to your heart [uk] adj.
|
|
| 216 |
Idioms |
sana hitap eden |
dear to your heart adj.
|
|
| 217 |
Idioms |
arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim |
man is known by the company he keeps expr.
|
|
| 218 |
Idioms |
sana göre eş mi yok |
there are plenty of other fish in the sea expr.
|
|
| 219 |
Idioms |
tanrı sana güç versin |
all power to someone's elbow expr.
|
|
| 220 |
Idioms |
tanrı sana güç versin |
more power to someone's elbow expr.
|
|
| 221 |
Idioms |
kapım sana her zaman açık |
latch string is always out expr.
|
|
| 222 |
Idioms |
sana ne |
mind your own beeswax expr.
|
|
| 223 |
Idioms |
ondan sana hayır yok |
get no change out of somebody expr.
|
|
| 224 |
Idioms |
ondan sana hayır gelmez |
get no change out of somebody expr.
|
|
| 225 |
Idioms |
ondan sana fayda yok |
get no change out of somebody expr.
|
|
| 226 |
Idioms |
bunu kabul edemem (sana inanmıyorum) |
I can't accept that expr.
|
|
| 227 |
Idioms |
sana garanti ediyorum! |
can take it to the bank! expr.
|
|
| 228 |
Idioms |
sana ne |
none of your beeswax expr.
|
|
| 229 |
Idioms |
sana güle güle |
good-bye and good riddance to you expr.
|
|
| 230 |
Idioms |
sana göre eş mi yok |
there are plenty more fish in the sea expr.
|
|
| 231 |
Idioms |
tam sana/size göre bir şeyim var |
have I got something for you expr.
|
|
| 232 |
Idioms |
sana bunu söylemekte (bir) sakınca görmüyorum |
I don't mind telling you (something) expr.
|
|
| 233 |
Idioms |
bu sana bir ders/hatırlatma olsun |
it just goes to show you something expr.
|
|
| 234 |
Idioms |
(yapılan bir iyilik sonunda söylenir) sana borçluyum/bu iyiliğini unutmam |
I owe you one expr.
|
|
| 235 |
Idioms |
sana kalsa |
if you had your druthers expr.
|
|
| 236 |
Idioms |
bu konuda her şey sana karşı |
odds are against you there expr.
|
|
| 237 |
Idioms |
denizdeki tek balık o değil (sana kız mı yok?) |
she is not the only fish in the sea expr.
|
|
| 238 |
Idioms |
bana yardım edersen ben de sana yardım ederim |
claw me, claw thee expr.
|
|
| 239 |
Idioms |
sana bu yetkiyi kim verdi? |
who died and left you in charge? expr.
|
|
| 240 |
Idioms |
sana bu yetkiyi kim verdi? |
who died and made you boss? expr.
|
|
| 241 |
Idioms |
bugün sen bana iyilik yap yarın ben sana iyilik yapayım |
ka me, ka thee [scotland] expr.
|
|
| 242 |
Idioms |
sen bana yardım et, ben de sana yardım edeyim |
ka me, ka thee [scotland] expr.
|
|
| 243 |
Idioms |
ayın ilk günü için sana bir cimcik bir yumruk |
a pinch and a punch for the first of the month [uk/australia/ireland] expr.
|
|
| 244 |
Idioms |
vah yazık sana |
my heart bleeds for you expr.
|
|
| 245 |
Idioms |
tanrı sana güç versin |
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
| 246 |
Idioms |
tanrı sana güç versin |
all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
| 247 |
Idioms |
sana müstahak |
it serves you right expr.
|
|
| 248 |
Idioms |
sana ne |
a wigwam for a goose's bridle expr.
|
|
| 249 |
Idioms |
sana garanti ediyorum |
can take it to the bank expr.
|
|
| 250 |
Idioms |
sana garanti ediyorum |
can take (something) to the bank expr.
|
|
| 251 |
Idioms |
sana kolay gelsin |
glwt (good luck with that) expr.
|
|
| 252 |
Idioms |
bunu sana söyleyeceğim için üzgünüm (ama) |
I hate to break it to you expr.
|
|
| 253 |
Idioms |
bunu sana söylemek istemezdim (ama) |
I hate to break it to you expr.
|
|
| 254 |
Idioms |
bunu sana söylemek hoşuma gitmiyor/çok zor (ama) |
I hate to break it to you expr.
|
|
| 255 |
Idioms |
sana kötü haber vermek istemem (ama) |
I hate to break it to you expr.
|
|
| 256 |
Idioms |
köprü satayım sana |
I have a bridge to sell you expr.
|
|
| 257 |
Idioms |
sana benzer |
I'm rubber, you're glue [childish] expr.
|
|
| 258 |
Idioms |
hayat ona/bana/sana iyi davrandı |
life's been good expr.
|
|
| 259 |
Idioms |
sana şans dileyemeyeceğim |
may the force be without you expr.
|
|
| 260 |
Idioms |
sana şans dileyemeyeceğim |
may the force not be with you expr.
|
|
| 261 |
Idioms |
sana katlıyorum |
I’ll second that expr.
|
|
| 262 |
Idioms |
sana katlıyorum |
I second this expr.
|
|
| 263 |
Idioms |
sana ne |
not your circus, not your monkeys expr.
|
|
| 264 |
Idioms |
tam sana hitap eden |
just up your street [uk] expr.
|
|
| 265 |
Idioms |
tam sana göre |
just up your street [uk] expr.
|
|
| 266 |
Idioms |
tam sana hitap eden |
right up your street expr.
|
|
| 267 |
Idioms |
tam sana göre |
right up your street expr.
|
|
| 268 |
Idioms |
bir şey tam sana göre |
something has your name on it expr.
|
|
| 269 |
Idioms |
bu iş sana uygun değil |
your face doesn't fit expr.
|
|
| 270 |
Idioms |
bu da sana kapak olsun |
in-your-face expr.
|
|
| 271 |
Idioms |
ben de sana aynısını yapacağım |
two can play at that game expr.
|
|
| 272 |
Idioms |
yaptığını sana ödeteceğim |
two can play at that game expr.
|
|
| Speaking |
|
| 273 |
Speaking |
benden sana bir arkadaş nasihatı |
just a little friendly advice from me n.
|
|
| 274 |
Speaking |
benden sana bir dost nasihatı |
just a little friendly advice from me n.
|
|
| 275 |
Speaking |
sana ne? |
what's it to you? expr.
|
|
| 276 |
Speaking |
ödediğin para karşılığında sana iyi mal verir |
he gives you good value for your money expr.
|
|
| 277 |
Speaking |
sana dayak atasım geliyor! |
I've half a notion to give you a hiding! expr.
|
|
| 278 |
Speaking |
tasası sana mı düştü |
it's none of your business! expr.
|
|
| 279 |
Speaking |
sana ne? |
what's that to you? expr.
|
|
| 280 |
Speaking |
sana bağlı |
it's up to you expr.
|
|
| 281 |
Speaking |
sana bir akşam yemeği ısmarlarım |
I´ll stand you a dinner expr.
|
|
| 282 |
Speaking |
sana olan aşkım sınır tanımaz |
my love for you knows no bounds expr.
|
|
| 283 |
Speaking |
sana söyleyeyim |
I promise you expr.
|
|
| 284 |
Speaking |
sana bağlı |
up to you expr.
|
|
| 285 |
Speaking |
sana hala kızgınım |
I'm still angry at you expr.
|
|
| 286 |
Speaking |
sana kalmış |
up to you expr.
|
|
| 287 |
Speaking |
özür dilerim sana yardımcı olamayacağım |
sorry I can't help you expr.
|
|
| 288 |
Speaking |
bak sana ne anlatacağım |
you know what expr.
|
|
| 289 |
Speaking |
sana bayılıyorum |
I adore you expr.
|
|
| 290 |
Speaking |
sana tapıyorum |
I adore you expr.
|
|
| 291 |
Speaking |
sana kıl oluyorum |
you make me sick expr.
|
|
| 292 |
Speaking |
sana kıl oluyorum |
you irritate me expr.
|
|
| 293 |
Speaking |
mutlu yıllar sana |
happy birthday to you expr.
|
|
| 294 |
Speaking |
sana göre eş mi yok |
there are plenty of fish in the sea expr.
|
|
| 295 |
Speaking |
sana bağlı |
it is up to you expr.
|
|
| 296 |
Speaking |
sana kendimi affettireceğim |
I am gonna get you to forgive me expr.
|
|
| 297 |
Speaking |
sana hala aşığım |
I am still in love with you expr.
|
|
| 298 |
Speaking |
sana da zahmet oldu |
sorry for the inconvenience expr.
|
|
| 299 |
Speaking |
sana da zahmet oldu |
I'm sorry to trouble you expr.
|
|
| 300 |
Speaking |
sana da zahmet oldu |
I'm sorry to discomfort you expr.
|
|
| 301 |
Speaking |
sana da zahmet oldu |
sorry for the trouble expr.
|
|
| 302 |
Speaking |
sana kalmış |
it's up to you expr.
|
|
| 303 |
Speaking |
sana inanmıyorum |
go on with you expr.
|
|
| 304 |
Speaking |
sana söz veriyorum |
you have my word expr.
|
|
| 305 |
Speaking |
aferin sana |
bully for you expr.
|
|
| 306 |
Speaking |
sana bırakıyorum |
I leave it to you expr.
|
|
| 307 |
Speaking |
ben sana sorarım |
well I ask you expr.
|
|
| 308 |
Speaking |
bunun hesabını sana sorarım |
well I ask you expr.
|
|
| 309 |
Speaking |
söylemiştim sana |
there you go expr.
|
|
| 310 |
Speaking |
söylemiştim sana |
there you are expr.
|
|
| 311 |
Speaking |
benim için ne düşünüyorsan allah sana iki katını versin |
the same to you with brass knobs on expr.
|
|
| 312 |
Speaking |
sana çok ihtiyacım var |
I need you so bad expr.
|
|
| 313 |
Speaking |
ben sana demedim mi? |
didn't I tell you? expr.
|
|
| 314 |
Speaking |
ben sana dememiş miydim |
didn't I tell you expr.
|
|
| 315 |
Speaking |
sana inanmıyorum |
I don't believe you expr.
|
|
| 316 |
Speaking |
sadece sana |
only to you expr.
|
|
| 317 |
Speaking |
sana ne yaptım |
what have I done to you expr.
|
|
| 318 |
Speaking |
sana ne yaptım |
what did I do to you expr.
|
|
| 319 |
Speaking |
sana minnettarım |
I am grateful to you expr.
|
|
| 320 |
Speaking |
sadece sana |
just for you expr.
|
|
| 321 |
Speaking |
sadece sana |
only for you expr.
|
|
| 322 |
Speaking |
tam sana göre |
just for you expr.
|
|
| 323 |
Speaking |
benden sana bir arkadaş tavsiyesi |
just a little friendly advice from me expr.
|
|
| 324 |
Speaking |
sana böyle düşündüren ne? |
what makes you think so? expr.
|
|
| 325 |
Speaking |
benden sana bir dost tavsiyesi |
just a little friendly advice from me expr.
|
|
| 326 |
Speaking |
sana öyle geliyor |
that's your opinion expr.
|
|
| 327 |
Speaking |
sana öyle geliyor |
that is what you think expr.
|
|
| 328 |
Speaking |
sana öyle geliyor |
this is your idea expr.
|
|
| 329 |
Speaking |
sana öyle geliyor |
that is how it seems to you expr.
|
|
| 330 |
Speaking |
sana çok kızgınım |
I am very angry with you expr.
|
|
| 331 |
Speaking |
sana öyle geliyor |
that's your idea expr.
|
|
| 332 |
Speaking |
benim sana tavsiyem |
my friendly advice to you expr.
|
|
| 333 |
Speaking |
sana nasıl yardım edebilirim |
how can I help you expr.
|
|
| 334 |
Speaking |
sana kızgınım |
I am angry at you expr.
|
|
| 335 |
Speaking |
inanamıyorum sana |
I can't believe you expr.
|
|
| 336 |
Speaking |
benden sana hayır yok |
I am no good to you expr.
|
|
| 337 |
Speaking |
sana kızgınım |
I am angry with you expr.
|
|
| 338 |
Speaking |
sana küstüm |
I am cross expr.
|
|
| 339 |
Speaking |
sana da merhaba |
hi yourself expr.
|
|
| 340 |
Speaking |
sana nasıl güvenebilirim? |
how can I trust you? expr.
|
|
| 341 |
Speaking |
sana da merhaba |
hello yourself expr.
|
|
| 342 |
Speaking |
küstüm sana |
I am cross expr.
|
|
| 343 |
Speaking |
küsüm sana |
I am cross expr.
|
|
| 344 |
Speaking |
sana güveniyorum |
I trust you expr.
|
|
| 345 |
Speaking |
sana özel |
special to you expr.
|
|
| 346 |
Speaking |
sana yalan borcum mu var |
do I have any reason to lie to you expr.
|
|
| 347 |
Speaking |
helal sana |
you rock expr.
|
|
| 348 |
Speaking |
sana ihtiyacım var |
I need you expr.
|
|
| 349 |
Speaking |
helal sana |
well done expr.
|
|
| 350 |
Speaking |
sana anlattığım gibi |
as I told you expr.
|
|
| 351 |
Speaking |
sana meydan okuyorum |
I am challenging you expr.
|
|
| 352 |
Speaking |
sana özel |
special for you expr.
|
|
| 353 |
Speaking |
sana yalan söylemek için bir nedenim mi var |
do I have any reason to lie to you expr.
|
|
| 354 |
Speaking |
sana katılıyorum |
you can say that again expr.
|
|
| 355 |
Speaking |
sana birkaç soru sorabilir miyim? |
can I ask you a few questions? expr.
|
|
| 356 |
Speaking |
sana birkaç soru sorabilir miyim? |
can I ask you a couple of questions? expr.
|
|
| 357 |
Speaking |
sana şimdiden teşekkür ederim |
thank you in advance expr.
|
|
| 358 |
Speaking |
sana aşığım |
I'm in love with you expr.
|
|
| 359 |
Speaking |
sana aşığım |
I love you expr.
|
|
| 360 |
Speaking |
bak sana ne diyeceğim |
let me tell you something expr.
|
|
| 361 |
Speaking |
sana ne benden |
I am none of your concern expr.
|
|
| 362 |
Speaking |
sana bir şey diyeyim |
let me tell you something expr.
|
|
| 363 |
Speaking |
sana değer veriyorum |
I care about you expr.
|
|
| 364 |
Speaking |
sana değer veriyorum |
I value you expr.
|
|
| 365 |
Speaking |
sana dürüst olacağım |
I will be honest with you expr.
|
|
| 366 |
Speaking |
sana söyledim |
I told you expr.
|
|
| 367 |
Speaking |
sana söylemiştim |
I told you expr.
|
|
| 368 |
Speaking |
sana söylemiştim |
I told you so expr.
|
|
| 369 |
Speaking |
böyle yapmak sana yakışmıyor |
this is not you expr.
|
|
| 370 |
Speaking |
benden sana |
from me to you expr.
|
|
| 371 |
Speaking |
ben sana yalan söyledim |
I lied to you expr.
|
|
| 372 |
Speaking |
küstüm sana |
I am cross with you expr.
|
|
| 373 |
Speaking |
sana küstüm |
I am cross with you expr.
|
|
| 374 |
Speaking |
ben sana yardım ederim |
I will help you expr.
|
|
| 375 |
Speaking |
sana yardım edeceğim |
I will help you expr.
|
|
| 376 |
Speaking |
sana katılıyorum |
that makes two of us expr.
|
|
| 377 |
Speaking |
sana göre değil |
not your cup of tea expr.
|
|
| 378 |
Speaking |
sana çok ihtiyacım var |
I need you so much expr.
|
|
| 379 |
Speaking |
sana ne |
it is none of your business expr.
|
|
| 380 |
Speaking |
sana ne oluyor? |
what's it to you? expr.
|
|
| 381 |
Speaking |
sana ne? |
what of it? expr.
|
|
| 382 |
Speaking |
sana mı kalmış? |
what of it? expr.
|
|
| 383 |
Speaking |
sana ne oluyor? |
what of it? expr.
|
|
| 384 |
Speaking |
sana ne? |
what's it to you? expr.
|
|
| 385 |
Speaking |
bundan sana ne? |
what's it to you? expr.
|
|
| 386 |
Speaking |
bundan sana ne? |
what of it? expr.
|
|
| 387 |
Speaking |
sana mı kalmış? |
what's it to you? expr.
|
|
| 388 |
Speaking |
sana aşık oldum |
I fell in love with you expr.
|
|
| 389 |
Speaking |
sana para vermeyeceğim |
I will not give you money expr.
|
|
| 390 |
Speaking |
sana çok teşekkürler |
big thanks to you expr.
|
|
| 391 |
Speaking |
sana çok teşekkür ederim |
big thanks to you expr.
|
|
| 392 |
Speaking |
bunu sana söyleten ne? |
what makes you say this? expr.
|
|
| 393 |
Speaking |
bunu sana söyleten ne? |
what makes you say that? expr.
|
|
| 394 |
Speaking |
bu elbise çok yakışmış sana |
this dress suits you very well expr.
|
|
| 395 |
Speaking |
bu elbise sana çok yakışmış |
this dress suits you very well expr.
|
|
| 396 |
Speaking |
kim olduğumdan sana ne |
who I am is none of your business expr.
|
|
| 397 |
Speaking |
ben sana ne yaptım? |
what did I do to you? expr.
|
|
| 398 |
Speaking |
ne yaptım ben sana? |
what did I do to you? expr.
|
|
| 399 |
Speaking |
sana da teşekkürler |
thanks to you too expr.
|
|
| 400 |
Speaking |
sana iyi geceler |
good night to you expr.
|
|
| 401 |
Speaking |
sana dedim |
I told you expr.
|
|
| 402 |
Speaking |
dedim sana |
I told you expr.
|
|
| 403 |
Speaking |
gerisi sana kalmış |
I'm giving you the ball expr.
|
|
| 404 |
Speaking |
kızgınım sana |
I'm angry with you expr.
|
|
| 405 |
Speaking |
sana kızgınım |
I'm angry with you expr.
|
|
| 406 |
Speaking |
sana daha sonra anlatırım |
I will tell you later expr.
|
|
| 407 |
Speaking |
sana nasıl güvenebilirim? |
how can I trust you? expr.
|
|
| 408 |
Speaking |
sana bu kadarını diyorum |
I'll tell you that much expr.
|
|
| 409 |
Speaking |
sana bu kadarını söylüyorum |
I'll tell you that much expr.
|
|
| 410 |
Speaking |
bu sana bir şey ifade ediyor mu? |
does this ring a bell? expr.
|
|
| 411 |
Speaking |
bu sana bir şey ifade ediyor mu? |
does this ring any bells? expr.
|
|
| 412 |
Speaking |
aferin sana |
good on you expr.
|
|
| 413 |
Speaking |
aferin sana |
good stuff expr.
|
|
| 414 |
Speaking |
bu sana yakıştı |
it fits you well expr.
|
|
| 415 |
Speaking |
bu sana yakıştı |
it fits you expr.
|
|
| 416 |
Speaking |
sana uyar mı? |
does it suit you? expr.
|
|
| 417 |
Speaking |
sana uyar mı? |
Is it okay for you? expr.
|
|
| 418 |
Speaking |
sana bunu ne yaptırdı? |
what brought you to do this? expr.
|
|
| 419 |
Speaking |
sana ne! |
it's none of your business! expr.
|
|
| 420 |
Speaking |
sana katılıyorum! |
you can say that again! expr.
|
|
| 421 |
Speaking |
sana aynen katılıyorum |
I totally agree with you expr.
|
|
| 422 |
Speaking |
size/sana bağlı |
that depends on you expr.
|
|
| 423 |
Speaking |
size/sana bağlı |
that's up to you expr.
|
|
| 424 |
Speaking |
sana bir içki ısmarlayabilir miyim? |
could I get you something to drink? expr.
|
|
| 425 |
Speaking |
sana bir içki ısmarlayabilir miyim? |
could I buy you a drink? expr.
|
|
| 426 |
Speaking |
sana telefon açacağım |
I'll give you a call expr.
|
|
| 427 |
Speaking |
bak sana ne diyeceğim |
I'll tell you what expr.
|
|
| 428 |
Speaking |
sana yeterince güvenmiyorum |
I don't trust you enough expr.
|
|
| 429 |
Speaking |
bunu sana söylemem gerekirdi |
I should have told you that expr.
|
|
| 430 |
Speaking |
aferin sana |
that's my boy expr.
|
|
| 431 |
Speaking |
sana bir şey söylemem gerekiyor |
I need to tell you something expr.
|
|
| 432 |
Speaking |
sana ne oldu? |
what happened to you? expr.
|
|
| 433 |
Speaking |
sana bir sorum olacak |
let me ask you a question expr.
|
|
| 434 |
Speaking |
sana ödünç veririm |
I'll lend it to you expr.
|
|
| 435 |
Speaking |
sana endişelenmemeni söylemiştim |
did I tell you not to worry? expr.
|
|
| 436 |
Speaking |
sana bir şey sorabilir miyim? |
can I ask you something? expr.
|
|
| 437 |
Speaking |
ne dedim ben sana? |
what did I tell you? expr.
|
|
| 438 |
Speaking |
sana bir şey getirdim |
I got something for you expr.
|
|
| 439 |
Speaking |
bunu sana kim öğretti? |
who taught you that? expr.
|
|
| 440 |
Speaking |
sana bu hakkı veren ne? |
what gives you that right? expr.
|
|
| 441 |
Speaking |
sana en iyi kısmını söylemedim |
I haven't told you the best part expr.
|
|
| 442 |
Speaking |
sana bir şey anlatacağım |
I'll tell you something expr.
|
|
| 443 |
Speaking |
ya ben sana gelip aynı şeyi söyleseydim |
if I came to you and said the same thing expr.
|
|
| 444 |
Speaking |
bunu sana kanıtlayacağım |
I'm gonna prove it to you expr.
|
|
| 445 |
Speaking |
sana söylediğimde |
when I tell you to expr.
|
|
| 446 |
Speaking |
sana bir şey söylemeye geldim |
I just came to tell you something expr.
|
|
| 447 |
Speaking |
sana söylemedim mi? |
didn't I tell you? expr.
|
|
| 448 |
Speaking |
sana bir şey olursa oğluna kim bakacak? |
who is going to take care of your son if something happens? expr.
|
|
| 449 |
Speaking |
sana yardım bulabiliriz |
we can get you help expr.
|
|
| 450 |
Speaking |
sana olanlar utanç verici |
it's a shame what happened to you expr.
|
|
| 451 |
Speaking |
sana bir şey göstereceğim |
let me show you something expr.
|
|
| 452 |
Speaking |
sana bunu söyleten ne? |
what makes you say that? expr.
|
|
| 453 |
Speaking |
sana söylemiştim |
I've already told you expr.
|
|
| 454 |
Speaking |
sana doğruyu söylüyorum |
I'm telling the truth expr.
|
|
| 455 |
Speaking |
sana hiçbir şey anlatmayacağım |
I'm not going to tell you anything expr.
|
|
| 456 |
Speaking |
sana bazı sorular soracağım |
I'm going to ask you some questions expr.
|
|
| 457 |
Speaking |
sana ne oluyor? |
what's it to you? expr.
|
|
| 458 |
Speaking |
bu sana bağlı |
it's up to you expr.
|
|
| 459 |
Speaking |
sana yaptıklarıma rağmen |
after all I've done to you expr.
|
|
| 460 |
Speaking |
kimse sana bundan bahsetmedi mi? |
didn't anybody tell you that? expr.
|
|
| 461 |
Speaking |
sana gerçeği söyleyebilirdim |
I could've told you the truth expr.
|
|
| 462 |
Speaking |
sana güvenebileceğimden emin olmam lazım |
I have to be sure that I can trust you expr.
|
|
| 463 |
Speaking |
birisi sana zarar mı verdi? |
did somebody hurt you? expr.
|
|
| 464 |
Speaking |
sana aylardır söylüyorum |
I've been telling you for months expr.
|
|
| 465 |
Speaking |
sana yardım edebilecek kişi ben değilim |
I'm not the one that can help you expr.
|
|
| 466 |
Speaking |
sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim |
I won't let anything happen to you expr.
|
|
| 467 |
Speaking |
bunu sana tek tek açıklamalı mıyım? |
do I have to paint you a picture? expr.
|
|
| 468 |
Speaking |
sana hesap vermek zorunda değilim |
I don't have to account to you expr.
|
|
| 469 |
Speaking |
sana bir tavsiye vereyim mi? |
can I give you some advice? expr.
|
|
| 470 |
Speaking |
sana sert davrandım |
I have been hard on you expr.
|
|
| 471 |
Speaking |
sana söylemeye cesaret edemedim |
I didn't have the heart to tell you expr.
|
|
| 472 |
Speaking |
bunu sana tek tek açıklamalı mıyım? |
do I need to paint you a picture? expr.
|
|
| 473 |
Speaking |
sana güvenebilir miyim? |
can I trust you? expr.
|
|
| 474 |
Speaking |
sana söylediklerim neydi? |
what were my words to you? expr.
|
|
| 475 |
Speaking |
onun sana ne söylediği umurumda değil |
I don't care what he told you expr.
|
|
| 476 |
Speaking |
sana bir hediyem var |
I got a present for you expr.
|
|
| 477 |
Speaking |
sana katılmamda sakınca var mı? |
mind if I join you? expr.
|
|
| 478 |
Speaking |
sana yiyecek bir şeyler hazırlayabilirim |
I can make you something to eat expr.
|
|
| 479 |
Speaking |
size/sana ne kadar teşekkür etsem az |
I can't thank you enough expr.
|
|
| 480 |
Speaking |
bunu sana kanıtlayabilirim |
I can prove it to you expr.
|
|
| 481 |
Speaking |
size/sana ne kadar teşekkür etsem az |
can't thank you enough expr.
|
|
| 482 |
Speaking |
sana ne yaptılar böyle? |
what have they done to you? expr.
|
|
| 483 |
Speaking |
sana yardım etmeme izin ver lütfen |
please let me help you expr.
|
|
| 484 |
Speaking |
lütfen izin ver de yardım edeyim sana |
please let me help you expr.
|
|
| 485 |
Speaking |
sana güveniyoruz |
we're counting on you expr.
|
|
| 486 |
Speaking |
ben sana bakmıyorum |
I'm not staring at you expr.
|
|
| 487 |
Speaking |
sana inanıyorum |
I believe in you expr.
|
|
| 488 |
Speaking |
sana güvenmek istiyorum |
I want to trust you expr.
|
|
| 489 |
Speaking |
sana inandım |
I believed you expr.
|
|
| 490 |
Speaking |
sana bir şey soracağım |
let me ask you something expr.
|
|
| 491 |
Speaking |
bir içki ısmarlayabilir miyim sana? |
can I buy you a drink? expr.
|
|
| 492 |
Speaking |
bunu kimse söyledi mi sana? |
did anybody ever tell you that? expr.
|
|
| 493 |
Speaking |
sana anlatamam |
I can't tell you expr.
|
|
| 494 |
Speaking |
sana her şeyi anlatacağım |
I'll tell you everything expr.
|
|
| 495 |
Speaking |
onun sana anlattığı her şey yalandı |
everything he told you was a lie expr.
|
|
| 496 |
Speaking |
sana dürüst olayım mı? |
can I be honest with you? expr.
|
|
| 497 |
Speaking |
sana söylemem gereken bir şey var |
there's something I have to tell you expr.
|
|
| 498 |
Speaking |
ama biri sana etme/yapma demiş |
it's just someone told you not to expr.
|
|
| 499 |
Speaking |
aynı şey sana yapılsa nasıl hissederdin? |
how'd you like it if somebody did the same to you? expr.
|
|
| 500 |
Speaking |
sana bu görevi kim verdi? |
who gave you this mission? expr.
|
|