skeleton - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

skeleton

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "skeleton" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 40 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
skeleton n. iskelet
General
skeleton n. teşrih
skeleton n. çekirdek kadro
skeleton n. taslak
skeleton n. karkas
skeleton n. kadit
skeleton n. temel çatı
skeleton n. çerçeve
skeleton n. iskelet
skeleton n. temel
skeleton n. dayanak
skeleton n. sıska kimse
skeleton n. çelimsiz hayvan
skeleton n. bir deri bir kemik tip
skeleton n. aile sırrı
skeleton n. utanç verici şey
skeleton n. skeleton kızak
skeleton n. skeleton sporu
skeleton v. iskeletleştirmek
skeleton v. iskelete çevirmek
skeleton v. iskeletini oluşturmak
skeleton v. temel hatlarıyla tasarlamak
skeleton adj. iskelet gibi zayıf
skeleton adj. kemikli
skeleton adj. iskelet gibi olan
skeleton adj. iskelet görevli
skeleton adj. temeli olan
skeleton adj. dayanağı olan
skeleton adj. asgari bölümlü
skeleton adj. kemik kadrodan oluşan
skeleton adj. temel grubu içeren
skeleton adj. iç bölümü açık olan
skeleton adj. (saat, kadran, saat mekanizması) çerçevesiz
skeleton adj. (kıyafet) kısmen örten
Technical
skeleton n. çatı
skeleton n. gemi iskeleti
Chemistry
skeleton n. moleküler yapı iskeleti
Literature
skeleton n. taslak
skeleton n. yazı planı
Chess
skeleton n. piyon dizilimi

Bedeutungen, die der Begriff "skeleton" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 123 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
skeleton key n. maymuncuk
General
skeleton coast n. iskelet kıyısı
skeleton structure n. iskelet yapı
skeleton crew n. çekirdek kadro
skeleton key n. kilit açmak için maymuncuk
skeleton in the closet n. utanılacak bir sır
urban skeleton n. kentsel iskelet
toy skeleton n. oyuncak iskelet
skeleton crew n. kemik kadro
skeleton crew n. iskelet kadro
skeleton force n. çekirdek birlik
skeleton bob n. skeleton kızak
skeleton bob n. yüz üstü kayılan küçük bir kızak çeşidi
skeleton outline n. ilk taslak
skeleton outline n. müsvedde
skeleton proof n. (yalnızca fırça darbesi ile yazılmış) gravür veya baskı provası
skeleton regiment n. kemik asker grubu olan alay
skeleton regiment n. az sayıda gönüllüye sahip askeri birlik
Phrases
like a skeleton expr. iskelet gibi
Idioms
a skeleton in the closet n. ailenin gizlediği utanç kaynağı olan bir sır
skeleton in the closet n. şaşırtıcı sır
skeleton in the closet n. şok edici sır
a skeleton in the cupboard n. utanılacak sır
a skeleton in one's closet n. utanılacak sır
a skeleton in one's cupboard n. utanç verici sır
a skeleton in the cupboard n. utanç verici sır
a skeleton in the closet n. utanılacak sır
a skeleton in the closet n. utanç verici sır
skeleton in the closet n. utanılacak bir sır
a skeleton in one's closet n. utanç verici sır
a skeleton in one's cupboard n. utanılacak sır
skeleton at the feast n. mahkeme duvarı suratlı
skeleton at the feast n. dalgasına taş atan
skeleton at the feast n. karamsarlığıyla ortamı bozan
a skeleton crew n. çekirdek kadro
a skeleton crew n. kemik kadro
a skeleton crew n. iskelet kadro
a skeleton crew n. asgari mürettebat
a skeleton crew n. çekirdek mürettebat
a skeleton crew n. bir organizasyonun veya kurumun işlerinin yürümesi için gerekli olan asgari sayıda personel
a skeleton staff n. çekirdek kadro
a skeleton staff n. kemik kadro
a skeleton staff n. iskelet kadro
a skeleton staff n. asgari mürettebat
a skeleton staff n. çekirdek mürettebat
a skeleton staff n. bir organizasyonun veya kurumun işlerinin yürümesi için gerekli olan asgari sayıda personel
a skeleton service n. çekirdek kadro
a skeleton service n. kemik kadro
a skeleton service n. iskelet kadro
a skeleton service n. asgari mürettebat
a skeleton service n. çekirdek mürettebat
a skeleton service n. bir organizasyonun veya kurumun işlerinin yürümesi için gerekli olan asgari sayıda personel
a skeleton in the cupboard n. aile sırrı
a skeleton in the cupboard n. utanılacak bir sır
a skeleton in the cupboard n. utanç verici bir sır
a skeleton in the cupboard n. ailenin gizlediği utanç kaynağı olan bir sır
a skeleton in the closet n. aile sırrı
a skeleton in the closet n. utanılacak bir sır
a skeleton in the closet n. utanç verici bir sır
a skeleton in the closet n. ailenin gizlediği utanç kaynağı olan bir sır
skeleton in (one's) closet n. utanılacak sır
skeleton in (one's) closet n. utanç verici sır
skeleton in (one's) closet n. rezillik
skeleton in the cupboard n. saklanan sır
skeleton in the cupboard n. esrarengiz skandal
skeleton in the cupboard n. aile sırrı
have a skeleton in the closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have skeleton in the closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have a skeleton in one's closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have skeleton in one's closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have a skeleton in one's cupboard [uk] v. utanılacak bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in one's cupboard [uk] v. utanç verici bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in one's cupboard [uk] v. hoş olmayan bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in one's cupboard [uk] v. eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in the cupboard [uk] v. utanılacak bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in the cupboard [uk] v. utanç verici bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in the cupboard [uk] v. hoş olmayan bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in the cupboard [uk] v. eskiden kalma kötü bir sırrı/sırları olmak
have a skeleton in one's closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have a skeleton in one's closet v. kirli çamaşırları olmak
have a skeleton in one's closet v. gizlediği bir suçu olmak
have a skeleton in the closet v. utanılacak bir sırrı olmak
have a skeleton in the closet v. kirli çamaşırları olmak
have a skeleton in the closet v. gizlediği bir suçu olmak
have a skeleton in one's cupboard v. utanılacak bir sırrı olmak
have a skeleton in one's cupboard v. kirli çamaşırları olmak
have a skeleton in one's cupboard v. gizlediği bir suçu olmak
have a skeleton in the cupboard v. utanılacak bir sırrı olmak
have a skeleton in the cupboard v. kirli çamaşırları olmak
have a skeleton in the cupboard v. gizlediği bir suçu olmak
Trade/Economic
skeleton bill n. açık olarak düzenlenen senet
skeleton bill n. beyaz olarak düzenlenen senet
skeleton staff n. iskelete kadro
skeleton crew n. iskelete kadro
skeleton staff n. tatil günlerinde işyerlerinde nöbetçi kalan personel
skeleton crew n. tatil günlerinde işyerlerinde nöbetçi kalan personel
Law
skeleton law n. kanun taslağı
Technical
steel skeleton n. çelik karkas
steel skeleton n. çelik yapı
skeleton supervisor n. iskelet yöneticisi
skeleton type bucket n. iskelet tipi kepçe
skeleton pattern n. iskelet model
skeleton diagram n. iskelet şeması
load bearing skeleton n. taşıyıcı karkas
Construction
concrete skeleton n. betonarme karkas
building skeleton n. bina karkası
Medical
axial skeleton n. aksiyal iskelet
external skeleton n. dış iskelet
skeleton mass n. iskelet kütlesi
age determination by skeleton n. iskeletten yaş tayini
hard skeleton n. sert iskelet
Anatomy
internal skeleton n. iç iskelet
cartilage skeleton n. kıkırdak iskelet
appendicular skeleton n. iskeletin göğüs kemeri, pelvis kemeri ve üst-alt uzuvları içeren kısmı
Marine Biology
skeleton shrimp n. caprellidae familyasından olan amfipot kabuklu
Botanic
skeleton fork fern n. başka bir bitki üzerinde veya karada yetişen tropikal bir eğrelti
skeleton leaf n. iskelet yaprak
skeleton leaf n. etli kısmı kimyasal yöntemler ile çıkarılan bir yaprak
Environment
skeleton curve n. iskelet eğri
Geography
skeleton coast n. walvis körfezi'yle angola sınırı arasında kalan namibya'nın çöl kıyısı
Military
skeleton crew n. asgari mürettebat
skeleton crew n. çekirdek mürettebat
Star Wars
skeleton weed n. iskelet otu