stand on - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

stand on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "stand on" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 7 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
stand on v. ısrar etmek
stand on v. kalkmak
stand on v. dikilmek
stand on v. dayanmak
stand on v. diretmek
stand on v. yoluna devam etmek
stand on v. rotadan sapmamak

Bedeutungen, die der Begriff "stand on" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 215 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
stand on one's own two feet v. kendi yağıyla kavrulmak
stand on ceremony v. protokolcü olmak
have one's hair stand on end v. ürpermek
stand on its hind legs v. tetikte beklemek
stand on one's own legs v. kimseye muhtaç olmamak
make somebody's hair stand on end v. tüylerini ürpertmek
stand on end v. tüyleri diken diken olmak (saç)
give no leg to stand on v. tutunacak bir dal bırakmamak
stand on ceremony v. resmi kurallara göre davranmak
stand on one's own feet v. kendi yağıyla kavrulmak
stand on its hind legs v. susta durmak (köpek)
make one's hair stand on v. tüylerini diken diken etmek
stand on ceremony v. resmi davranmak
stand on end v. tüyleri diken diken olmak
stand on one's own legs v. ayakları üzerinde durmak
stand on one's own legs v. kendi ayakları üstünde durmak
stand on end v. dikine koymak
stand on one's own feet v. kendi ayakları üzerinde durmak
put somebody on stand-by v. birini hazırda tutmak
put somebody on stand-by v. yedek olarak hazırda tutmak
put somebody on stand-by v. ihtiyaç halinde kullanmak için hazırda tutmak
make one's hair stand on end v. korkutmak
make one's hair stand on end v. dehşete düşürmek
make one's hair stand on end v. tüylerini diken diken etmek
stand on the bus v. otobüste ayakta kalmak
stand on the bus v. otobüste ayakta durmak
stand on one foot v. tek ayak üstünde durmak
stand on one foot v. tek ayak üzerinde durmak
stand on one's head v. amuda kalkıp durmak
on stand by adj. hazır durumda
on stand by adj. beklemede
on stand by adj. alarmda
Phrases
(hair) to stand on end v. tüyleri diken diken olmak
where you stand depends on where you sit expr. nerede durduğunuz nerede oturduğunuza bağlıdır
Proverb
every tub must stand on its own bottom her koyun kendi bacağından asılır
let every tub stand on its own bottom her koyun kendi bacağından asılır
Colloquial
stand on a beehive v. bir arı kovanının üzerinde durmak
stand on one's head v. bir tarafını yırtmak
stand on one's head v. elinden gelen her şeyi yapmak
stand on one's head v. kıçını yırtmak
be on the stand v. mahkemeye çıkmak
stand on one's head v. mümkün olan her şeyi yapmak
stand on ceremony v. protokole uygun davranmak
stand on ceremony v. resmi davranmak
stand on one's head v. yırtınmak
stand on me [obsolete] expr. bana inan
stand on me [obsolete] expr. bana güven
stand on me [obsolete] expr. bana itimat et
where do you stand on this? expr. bu konuda düşüncen nedir?
Idioms
a leg to stand on n. dayanak
a leg to stand on n. kanıt
a leg to stand on n. destek
a leg to stand on n. tutunacak bir dal
a leg to stand on n. üzerinde duracak bir ayak
a leg to stand on n. savunma
a leg to stand on n. elle tutulur bir kanıt/dayanak/savunma
a leg to stand on n. geçerli/mantıklı bir dayanak
a leg to stand on n. geçerli/mantıklı bir savunma
not to stand on ceremony v. resmi davranmamak
not to stand on ceremony v. samimi olmak, açık sözlü ve cesur davranmak
stand firmly on v. tatmin olmak
stand on compliment v. törenle karşılamak
stand firmly on v. ikna olmak
stand on someone's shoulder v. birinin başladığı işi devam ettirmek
stand on one's dignity v. ağırbaşlılığını bozmamak
stand something on its head v. bir şeyi tamamen yanlış bir şekilde kullanmak
stand something on its head v. bir şeyi tamamen değiştirmek
stand on one's own feet v. bağımsız olmak
stand something on its head v. bir şeyi o ana kadar kabul edildiğinden çok farklı bir şekilde sunmak
stand pat on something v. bildiğinden şaşmamak
have a leg to stand on v. dayanağı olmak
take a firm stand on something v. duruşunu inatla sürdürmek/devam ettirmek
not have a leg to stand on v. desteksiz olmak
make one's hair stand on end v. dehşete düşürmek
stand on one's dignity v. doğruluğundan taviz vermemek
not have a leg to stand on v. dayanağı olmamak
stand on one's dignity v. değerlerinden taviz vermemek
not have a leg to stand on v. desteği olmamak
stand on the brakes v. çok sert fren yapmak
stand on the brakes v. frenlere asılmak
stand on one's own feet v. ekonomik özgürlüğünü kazanmış olmak
take a firm stand on something v. geri adım atmamak
stand on one's two feet v. kendi ayakları üzerinde durmak
stand on one's own two feet v. kendi yağı ile kavrulmak
stand on your own two feet v. kendi ayakları üstünde durmak
make someone's hair stand on end v. korkutmak
stand on one's own two feet v. kendi ayakları üzerinde durmak
stand on one's own feet v. kendi ayakları üzerinde durmak
stand on one's own feet v. kimseye bağımlı olmamak
make one's hair stand on end v. ödünü patlatmak
make one's hair stand on end v. korkutmak
make someone's hair stand on end v. korkudan deliye döndürmek
stand on one's own feet v. kendi yağı ile kavrulmak
make one's hair stand on end v. kanını dondurmak
stand on own feet v. kendi ayakları üzerinde durmak
have one's hair stand on end v. korkudan dudağı uçuklamak
stand on one's own feet v. kimseye muhtaç olmamak
stand on one's own (two) feet v. kendi işini kendi görmek
make someone's hair stand on end v. saçlarını diken diken etmek
take a firm stand on something v. sert/katı bir tavır takınmak
take a firm stand on something v. tutumundan vazgeçmemek
make one's hair stand on end v. tüylerini diken diken etmek
make someone's hair stand on end v. tüylerini ürpertmek
not have a leg to stand on v. tutunacak dalı olmamak
make someone's hair stand on end v. tüylerini diken diken etmek
stand on one's dignity v. temkini elden bırakmamak
not have a leg to stand on v. üzerinde duracak ayağı olmamak
make one's hair stand on end v. yüreğini ağzına getirmek
stand/turn something on its head v. (bir düşünceyi/tabuyu vb) alaşağı etmek
take a firm stand on something v. (bir konuda) kararlı/inatçı bir duruş sergilemek
make one's hair stand on end v. üç buçuk attırmak
stand on the shoulders of giants v. eskilerden feyz almak
stand on the shoulders of giants v. öncekilerin yaptığı keşiflerden yararlanmak
stand on the shoulders of giants v. önce yapılan keşifler sayesinde ilerlemek
stand on the shoulders of giants v. daha önce kaydedilmiş ilerlemelerin üstüne katarak gelişmek
stand on the shoulders of giants v. önceki bilgilerden/deneyimlerden yararlanarak ilerlemek
make the hair stand up on the back of (one's) neck v. (birinin) tüylerini diken diken etmek
make the hair stand up on the back of (one's) neck v. (birinin) tüylerini ürpertmek
make the hair stand up on the back of (one's) neck v. (birini) dehşete düşürmek
make the hair stand up on the back of (one's) neck v. (birini) korkutmak
make one's hair stand up on the back of (one's) neck v. (birinin) tüylerini diken diken etmek
make one's hair stand up on the back of (one's) neck v. (birinin) tüylerini ürpertmek
make one's hair stand up on the back of (one's) neck v. (birini) dehşete düşürmek
make one's hair stand up on the back of (one's) neck v. (birini) korkutmak
stand up on (one's) hind legs v. ayağa kalkmak
stand up on (one's) hind legs v. konuşma yapmak için ayağa kalkmak
stand up on (one's) hind legs v. yerinden kalkmak
stand on (one's) hands v. ellerinin üstünde durmak
stand on (one's) hands v. amuda kalkmak
stand on (one's) hands v. ellerin üstünde amuda kalkmak
stand on (one's) hands v. ellerinin üstünde baş aşağı dengede durmak
stand on one's own v. kendi ayakları üzerinde durmak
stand on one's own v. kendi yağıyla kavrulmak
stand on one's own v. kendini idare edebilmek
stand on one's own v. bağımsız olmak
stand on one's own v. kimseye/hiçbir şeye bağımlı olmamak
stand on one's own v. bağımsız bir değeri olmak
stand on one's own v. kendi içerisinde/etrafındakilerden bağımsız bir değeri olmak
stand on its own v. kendi ayakları üzerinde durmak
stand on its own v. kendi yağıyla kavrulmak
stand on its own v. kendini idare edebilmek
stand on its own v. bağımsız olmak
stand on its own v. kimseye/hiçbir şeye bağımlı olmamak
stand on its own v. bağımsız bir değeri olmak
stand on its own v. kendi içerisinde/etrafındakilerden bağımsız bir değeri olmak
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
make hair stand on end v. tüylerini ürpertmek
make hair stand on end v. korkutmak
make hair stand on end v. dehşete düşürmek
make hair stand on end v. tüylerini diken diken etmek
make hair stand on end v. korkudan deliye döndürmek
make hair stand on end v. kanını dondurmak
make hair stand on end v. üç buçuk attırmak
make hair stand on end v. ödünü patlatmak
make hair stand on end v. yüreğini ağzına getirmek
make hair stand on end v. ödünü bokuna karıştırmak
make hair stand on end v. yusuflatmak
make your hair stand on end v. tüylerini ürpertmek
make your hair stand on end v. tüylerini diken diken etmek
make your hair stand on end v. korkutmak
make your hair stand on end v. dehşete düşürmek
not stand on ceremony v. resmi davranmamak
not stand on ceremony v. protokole/formaliteye bağlı kalmamak
not stand on ceremony v. resmiyeti/formaliteyi bir yana bırakmak
not stand on ceremony v. rahat davranmak
stand on (someone's) shoulders v. (birinin) başladığı işi devam ettirmek
stand on (someone's) shoulders v. (birinin) izinden/attığı temelden ilerlemek
stand on (someone's) shoulders v. (birinin) yaptıkları sayesinde ilerlemek
stand on (someone's) shoulders v. (birinin) önce yaptığı keşifler/çalışmalar sayesinde ilerlemek
stand on dignity v. doğruluğundan taviz vermemek
stand on dignity v. değerlerinden taviz vermemek
stand on dignity v. temkini elden bırakmamak
stand on dignity v. ağırbaşlılığını bozmamak
stand on head v. amuda kalkıp durmak
stand on head v. bir tarafını yırtmak
stand on head v. elinden gelen her şeyi yapmak
stand on head v. kıçını yırtmak
stand on head v. mümkün olan her şeyi yapmak
stand on head v. yırtınmak
stand on your dignity v. ağırbaşlılığını bozmamak
stand on your dignity v. taviz vermemek
stand on your dignity v. ısrarla gereken saygının gösterilmesini istemek
stand on your own feet v. kendi ayakları üstünde durmak
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
take a firm stand (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
take a stand on (something) v. (bir şey) ile ilgili sert/katı bir tavır takınmak
take a stand on (something) v. (bir şey) ile ilgili tutumundan vazgeçmemek
take a stand on (something) v. (bir konuda) kararlı/inatçı bir duruş sergilemek
take a stand on (something) v. (bir konuda) geri adım atmamak
take a stand on (something) v. (bir konuda) duruşunu inatla sürdürmek/devam ettirmek
on the witness stand expr. tanık kürsüsünde
on the stand expr. mahkemede tanıklık eden
on the stand expr. mahkemede şahitlik eden
on the stand expr. mahkemeye çıkan
on the stand expr. tanık sandalyesinde
without a leg to stand on expr. hiçbir dayanağı olmadan
without a leg to stand on expr. tutunacak dalı olmadan
without a leg to stand on expr. hiçbir desteği olmadan
without a leg to stand on expr. hiçbir kanıtı/delili olmadan
without a leg to stand on expr. hiçbir gerekçesi olmadan
Speaking
don't stand on ceremony expr. resmi olmanıza gerek yok
don't stand on ceremony expr. resmi davranmanıza gerek yok
don't stand on ceremony expr. rahat olunuz
Trade/Economic
on a stand-alone basis expr. tekil bazda
Law
put someone on the stand v. birini kürsüye çıkarmak
Marine
stand off and on v. sahil boyu seyretmek
Slang
make one's hair stand on end v. ödünü bokuna karıştırmak
make one's hair stand on end v. yusuflatmak