yanık - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

yanık



Bedeutungen von dem Begriff "yanık" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 31 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
yanık burned adj.
yanık burnt adj.
General
yanık scald n.
yanık blight n.
yanık touching n.
yanık scorch n.
yanık burn n.
yanık burning n.
yanık scaud [scotland] n.
yanık scorched adj.
yanık blighted adj.
yanık elegiac adj.
yanık turned on adj.
yanık ustulate adj.
yanık tanned adj.
yanık lighted adj.
yanık on adj.
yanık pathetic adj.
yanık burn adj.
yanık adusted adj.
yanık blasted adj.
yanık seared adj.
Technical
yanık burn n.
Automotive
yanık burn n.
yanık burnt adj.
Medical
yanık ambustion n.
Gastronomy
yanık adusted adj.
yanık burnt adj.
Agriculture
yanık blighted adj.
Music
yanık dolente adj.
Slang
yanık crispy critter n.

Bedeutungen, die der Begriff "yanık" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 106 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yanık yeri burn n.
yanık hayvan veya sebze kokusu ya da tadı empyreuma n.
yanık ten suntan n.
yanık ısı akışı burnout heat flux n.
hafif yanık singe n.
yanık (kaynar sıvı veya buhardan ileri gelen) scald n.
yanık ten tan n.
yanık kokusu burning smell n.
yanık kum dead sand n.
yanık ses touching/poignant voice n.
yanık sesli touching/poignant voice n.
yanık merhemi burn ointment n.
yanık kremi burn cream n.
yanık ten tan skin n.
yanık ten olive skin n.
şiddetli yanık severe burn n.
ciddi yanık severe burn n.
yanık izi scorch n.
hafif yanık scowther n.
yanık kokmak smell of burning v.
buz tutmak (yanık gibi yaralanmalarda) apply ice v.
yanık merhemi sürmek apply burn ointment v.
yanık kokusu yaymak tove [scottish] v.
yanık bir görünüm vermek ustulate v.
yanık hale gelmek parch v.
yanık tenli swarthy adj.
yanık tenli swart adj.
yanık hayvan veya sebze kokusu ya da tadında olan empyreumatic adj.
yüreği yanık disconsolate adj.
bağrı yanık heartsick adj.
yanık hayvan veya sebze kokusu ya da tadında olan empyreumatical adj.
bağrı yanık afflicted adj.
yanık ve kırış kırış (yüz) weather-beaten adj.
yanık olmayan unscorched adj.
yüreği yanık disconsolated [obsolete] adj.
yanık tenli sepia adj.
Idioms
birine vurgun/yanık olmak be stuck on v.
yanık yanık/içli içli söylemek sing one's heart out v.
Industry
yanık tuğlaları ayıklayan kimse sorter n.
Technical
aşırı yanık kireç dead lime n.
yanık tuğla bat n.
yanık dolomit burnt dolomite n.
yanık yağ waste oil n.
yanık amonyak atmosferi burnt ammonia atmosphere n.
yanık izi sear n.
yanık manyezit burnt magnesite n.
yanık kum burned sand n.
yanık parçacık scorched particle n.
yanık kireç burnt lime n.
yanık bırakıntı burned deposit n.
yanık kapama burn dressing n.
yanık bırakıntı burnt deposit n.
yanık pirit burnt pyrite n.
yanık merhemi antipyrotic n.
yanık siena sienna n.
yanık amonyak burnt ammonia n.
yanık çelik burnt steel n.
yanık kireçtaşı burnt limestone n.
yanık hayvan veya sebze kokusu ya da tadı ile ilgili empyreumatic [obsolete] adj.
Automotive
yanık motor burnout n.
Medical
birinci derece yanık first degree burn n.
hafif yanık mild burn n.
hafif yanık first-degree burn n.
ikinci derece yanık second degree burn n.
termal yanık thermal burn n.
üçüncü derece yanık third degree burn n.
yanık yaralanması tedavisi burn injury treatment n.
yanık üniteleri burn units n.
yanık rehabilitasyonu burn rehabilitation n.
yanık yaralanmaları burn injuries n.
yanık yara tedavisi burn injury treatment n.
yanık yarası tedavisi burn injury treatment n.
yanık tedavisinde deneysel olarak kullanılan iki tabakalı sentetik bir kaplama artificial skin n.
yanık merkezi burn center n.
yanık yeri burn mark n.
yanık merkezi burns unit n.
ikinci derece yanık second-degree burn n.
yanık hayvan veya sebzeden hastalık bulaştırmak empyreumatize v.
(yanık) yüzeysel first-degree adj.
(yanık) derinin üst tabakasını etkileyen first-degree adj.
(yanık) birinci derece first-degree adj.
ikinci derece (yanık) second-degree adj.
Pathology
kısa süreliğine yoğun radyasyona maruz kalınması ile oluşan yanık flash burn n.
Pharmaceutics
kireçli su ve keten tohumu yağından yapılmış, eskiden yanık tedavisinde kullanılan merhem carron oil n.
baldıran bitkisinde bulunan yanık tatlı, güçlü kokulu sıvı bir alkoloid conine n.
Gastronomy
çeşitli içecekleri renklendirmek için kullanılan karamel veya yanık şeker black-jack n.
üstü yanık şekerle tatlı bademden oluşan bir tatlı burnt almond n.
Botanic
yapraklara yanık veya kavruk görüntü veren bir bitki hastalığı leaf scorch n.
taneli bitkilerde görülen yanık halo blight n.
taneli bitkilerde görülen yanık halo spot n.
bitkilerde sıcak veya hastalık göstergesi olan yanık görüntüsü scorching n.
Agriculture
yanık görünüme yol açan bir bitki hastalığı fire n.
bitkilerin yanık görünmesine yol açan bir hastalık türü fire blast n.
Tobacco
yanık yaprak tütün pipe tobacco n.
burley tütünleri için alacalı yeşil veya yanık green variegated or storched adj.
burley tütünleri için alacalı kırmızı veya yanık variegated red or schorched adj.
yanık (tütün) scorched adj.
Forestry
yanık saha burnt area n.
Military
nükleer yanık flash-burn n.
Archaic
yıldırımın çarptığında bıraktığı düşünülen şekilli yanık keraunograph n.
Slang
götü yanık butthurt n.
British Slang
döşemedeki/koltukdaki yanık izleri blim burn n.
koltuğa/döşemeye düşen yanık tütün/esrar parçası/dişi hot rocks n.
koltuğa/döşemeye düşen yanık tütün/esrar parçası/dişi bomb n.
koltuğa/döşemeye düşen yanık tütün/esrar parçası/dişi blimp n.
koltuğa/döşemeye düşen yanık tütün/esrar parçası/dişi blim n.