yiyecekler - Türkisch Englisch Wörterbuch

yiyecekler

Bedeutungen von dem Begriff "yiyecekler" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 7 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
yiyecekler sustenance n.
yiyecekler fare n.
yiyecekler viands n.
yiyecekler trade [dialect] n.
yiyecekler viandry n.
Archaic
yiyecekler acates n.
yiyecekler fayre n.

Bedeutungen, die der Begriff "yiyecekler" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 53 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
şekerli yiyecekler sweets n.
Tom has cut down on sweets.
Tom şekerli yiyecekleri azalttı.

More Sentences
yağlı yiyecekler fatty foods n.
For most people, avoiding very fatty foods and alcohol can reduce the risk of liver disease.
Çoğu insan için çok yağlı yiyeceklerden ve alkolden kaçınmak karaciğer hastalığı riskini azaltabilir.

More Sentences
Food Engineering
yiyecekler ve içecekler foods and beverages n.
Sodium is often found in many different foods and beverages.
Sodyum genellikle birçok farklı yiyecek ve içecekte bulunur.

More Sentences
General
pizza gibi hazır yiyecekler fast food n.
paylaşılan yiyecekler commons n.
sosyal yiyecekler social food or meal n.
öğün aralarında hafif yiyecekler yiyen kişi nosher n.
yahudi din kurallarına göre hazırlanmış yiyecekler yemeyen tref n.
yahudi din kurallarına göre hazırlanmış yiyecekler yemeyen terefah n.
konserve yiyecekler canned foods n.
pişmiş yiyecekler cooked foods n.
pub'larda sunulan yemek veya yiyecekler pub grub n.
masada sunulan yiyecekler cheer n.
zararlı yiyecekler harmful foods n.
lezzetli yiyecekler delices n.
sunulan yiyecekler fare n.
fast food yiyecekler tüketmemek not eat fast food v.
dayanıksız (yiyecekler) perishable adj.
yahudi din kurallarına göre hazırlanmış yiyecekler yemeyen nonkosher adj.
süslü veya egzotik yiyecekler yerine et ve patatesten meydana gelen basit yemekler veren veya bu yemekleri tercih eden meat-and-potatoes adj.
Colloquial
vapur büfesinde veya gemi içi büfelerde bulunabilecek dondurma, patates cipsi, şeker gibi yiyecekler gedunk n.
bozuk/çürük yiyecekler satan mekan ptomaine domain n.
kokuşmuş yiyecekler satan mekan ptomaine palace n.
bozuk/çürük yiyecekler satan mekan ptomaine palace n.
iğrenç yiyecekler servis eden mekan ptomaine palace n.
kahvaltılık yiyecekler breakfast n.
Idioms
bol miktarda karbonhidratlı yiyecekler yeme carb-loading n.
herkesin yiyecekler hazırlayıp getirdiği toplu yemek pot luck [us] n.
topluca yenen bir yemeğe katılanların hazırlayıp yanında getirdiği yiyecekler pot luck [us] n.
tıka basa doyurmak (yiyecekler için) stick to one's ribs v.
bol miktarda karbonhidratlı yiyecekler yemek carb-load v.
çok miktarda karbonhidrat içeren yiyecekler yemek carbo load v.
tıka basa doyurmak (yiyecekler için) stick to your ribs v.
tıka basa doyurmak (yiyecekler için) stick to the ribs v.
tıka basa doyurmak (yiyecekler için) stick to ribs v.
(yiyecekler için) bozulmuş ya da çürümüş a little off go to a bit adj.
(yiyecekler için) bozulmuş ya da çürümüş a bit off adj.
Speaking
benim sevdiğim yiyecekler my favorite foods n.
Trade/Economic
yan yiyecekler side dish n.
Tourism
sessiz ortam ve basit yiyecekler sunan konaklama yeri rest house n.
Technical
kurutulmuş yiyecekler dry-salter n.
azotlu yiyecekler nitrogenized foods n.
karbonhidratlı yiyecekler starchy foods n.
Medical
karbonhidrat açısından zengin yiyecekler high-carb foods n.
karbonhidrat açısından zengin yiyecekler carb-rich foods n.
Food Engineering
azotlu yiyecekler nitrogenous foods n.
az işlemden geçmiş yiyecekler wholefoods n.
Gastronomy
çiğnemesi zor yiyecekler ile ilgili stickjaw adj.
Archaic
seçkin ve leziz yiyecekler cates n.
birlikte pişirilip yenen sıcak yiyecekler hot mess n.
Slang
vapur büfesinde veya gemi içi büfelerde bulunabilecek dondurma, patates cipsi, şeker gibi yiyecekler gedunk n.
midedeki yiyecekler cookies n.
tıka basa sağlıksız yiyecekler yemek mack out v.