Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Translation
Synonyms
Sentences
Tools
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Translation
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
Hide
Details
Clear
History :
observable value
document reader
advanced printer function
answer to
exit flow (from a container)
daima tedbirli olmak
spectrum dynamic range
break a problem down into several subproblems
target variables
groupe d'experts
assignment message
visual information processing
cam eritme
reference source
multiframe alignment signal
monitoring sensor
write a script
circuit pattern
practicality
program development and technical cooperation division
underthrust fault
commit violation
frequency modulation phase modulation
lesser racket-tailed drongo
both to blame collision clause
yiyecekler
History
Sentences
Meanings of
"yiyecekler"
in English Turkish Dictionary : 7 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
yiyecekler
sustenance
n.
2
General
yiyecekler
fare
n.
3
General
yiyecekler
viands
n.
4
General
yiyecekler
trade [dialect]
n.
5
General
yiyecekler
viandry
n.
Archaic
6
Archaic
yiyecekler
acates
n.
7
Archaic
yiyecekler
fayre
n.
Meanings of
"yiyecekler"
with other terms in English Turkish Dictionary : 53 result(s)
Category
Turkish
English
General
1
General
şekerli yiyecekler
sweets
n.
Tom has cut down on
sweets.
Tom
şekerli yiyecekleri
azalttı.
More Sentences
2
General
yağlı yiyecekler
fatty foods
n.
For most people, avoiding very
fatty foods
and alcohol can reduce the risk of liver disease.
Çoğu insan için çok
yağlı yiyeceklerden
ve alkolden kaçınmak karaciğer hastalığı riskini azaltabilir.
More Sentences
Food Engineering
3
Food Engineering
yiyecekler ve içecekler
foods and beverages
n.
Sodium is often found in many different
foods and beverages.
Sodyum genellikle birçok farklı
yiyecek ve içecekte
bulunur.
More Sentences
General
4
General
pizza gibi hazır yiyecekler
fast food
n.
5
General
paylaşılan yiyecekler
commons
n.
6
General
sosyal yiyecekler
social food or meal
n.
7
General
öğün aralarında hafif yiyecekler yiyen kişi
nosher
n.
8
General
yahudi din kurallarına göre hazırlanmış yiyecekler yemeyen
tref
n.
9
General
yahudi din kurallarına göre hazırlanmış yiyecekler yemeyen
terefah
n.
10
General
konserve yiyecekler
canned foods
n.
11
General
pişmiş yiyecekler
cooked foods
n.
12
General
pub'larda sunulan yemek veya yiyecekler
pub grub
n.
13
General
masada sunulan yiyecekler
cheer
n.
14
General
zararlı yiyecekler
harmful foods
n.
15
General
lezzetli yiyecekler
delices
n.
16
General
sunulan yiyecekler
fare
n.
17
General
fast food yiyecekler tüketmemek
not eat fast food
v.
18
General
dayanıksız (yiyecekler)
perishable
adj.
19
General
yahudi din kurallarına göre hazırlanmış yiyecekler yemeyen
nonkosher
adj.
20
General
süslü veya egzotik yiyecekler yerine et ve patatesten meydana gelen basit yemekler veren veya bu yemekleri tercih eden
meat-and-potatoes
adj.
Colloquial
21
Colloquial
vapur büfesinde veya gemi içi büfelerde bulunabilecek dondurma, patates cipsi, şeker gibi yiyecekler
gedunk
n.
22
Colloquial
bozuk/çürük yiyecekler satan mekan
ptomaine domain
n.
23
Colloquial
kokuşmuş yiyecekler satan mekan
ptomaine palace
n.
24
Colloquial
bozuk/çürük yiyecekler satan mekan
ptomaine palace
n.
25
Colloquial
iğrenç yiyecekler servis eden mekan
ptomaine palace
n.
26
Colloquial
kahvaltılık yiyecekler
breakfast
n.
Idioms
27
Idioms
bol miktarda karbonhidratlı yiyecekler yeme
carb-loading
n.
28
Idioms
herkesin yiyecekler hazırlayıp getirdiği toplu yemek
pot luck [us]
n.
29
Idioms
topluca yenen bir yemeğe katılanların hazırlayıp yanında getirdiği yiyecekler
pot luck [us]
n.
30
Idioms
tıka basa doyurmak (yiyecekler için)
stick to one's ribs
v.
31
Idioms
bol miktarda karbonhidratlı yiyecekler yemek
carb-load
v.
32
Idioms
çok miktarda karbonhidrat içeren yiyecekler yemek
carbo load
v.
33
Idioms
tıka basa doyurmak (yiyecekler için)
stick to your ribs
v.
34
Idioms
tıka basa doyurmak (yiyecekler için)
stick to the ribs
v.
35
Idioms
tıka basa doyurmak (yiyecekler için)
stick to ribs
v.
36
Idioms
(yiyecekler için) bozulmuş ya da çürümüş
a little off go to a bit
adj.
37
Idioms
(yiyecekler için) bozulmuş ya da çürümüş
a bit off
adj.
Speaking
38
Speaking
benim sevdiğim yiyecekler
my favorite foods
n.
Trade/Economic
39
Trade/Economic
yan yiyecekler
side dish
n.
Tourism
40
Tourism
sessiz ortam ve basit yiyecekler sunan konaklama yeri
rest house
n.
Technical
41
Technical
kurutulmuş yiyecekler
dry-salter
n.
42
Technical
azotlu yiyecekler
nitrogenized foods
n.
43
Technical
karbonhidratlı yiyecekler
starchy foods
n.
Medical
44
Medical
karbonhidrat açısından zengin yiyecekler
high-carb foods
n.
45
Medical
karbonhidrat açısından zengin yiyecekler
carb-rich foods
n.
Food Engineering
46
Food Engineering
azotlu yiyecekler
nitrogenous foods
n.
47
Food Engineering
az işlemden geçmiş yiyecekler
wholefoods
n.
Gastronomy
48
Gastronomy
çiğnemesi zor yiyecekler ile ilgili
stickjaw
adj.
Archaic
49
Archaic
seçkin ve leziz yiyecekler
cates
n.
50
Archaic
birlikte pişirilip yenen sıcak yiyecekler
hot mess
n.
Slang
51
Slang
vapur büfesinde veya gemi içi büfelerde bulunabilecek dondurma, patates cipsi, şeker gibi yiyecekler
gedunk
n.
52
Slang
midedeki yiyecekler
cookies
n.
53
Slang
tıka basa sağlıksız yiyecekler yemek
mack out
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of yiyecekler
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy