zar zor - Türkisch Englisch Wörterbuch

zar zor

Bedeutungen von dem Begriff "zar zor" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 27 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
zar zor scarcely adv.
We have a large number of businesses that can scarcely support one family.
Bir aileyi zar zor geçindirebilen çok sayıda işletmemiz var.

More Sentences
zar zor barely adv.
Marlow falls ill soon after and barely survives.
Marlow kısa süre sonra hastalanır ve zar zor hayatta kalır.

More Sentences
General
zar zor hardly adv.
The express train went by so fast we hardly saw it.
Ekspres tren o kadar hızlı geçti ki onu zar zor gördük.

More Sentences
zar zor barely adv.
She had previously been incarcerated in federal prison and I barely remembered her.
Daha önce federal hapishanede hapsedilmişti ve onu zar zor hatırladım.

More Sentences
zar zor laboredly adv.
zar zor narrowly adv.
zar zor merely adv.
zar zor just adv.
zar zor labouredly adv.
zar zor not adv.
zar zor uneth adv.
zar zor jimp adv.
zar zor jimply adv.
zar zor onethe adv.
zar zor bare [obsolete] adv.
zar zor scant [dialect] adv.
zar zor scasely adv.
zar zor streite adv.
zar zor scarce adv.
zar zor painfully adv.
zar zor straitly adv.
Idioms
zar zor by the skin of one's teeth expr.
zar zor by (one's) fingertips expr.
zar zor by the skin of teeth expr.
zar zor by the skin of your teeth expr.
zar zor by your fingertips expr.
zar zor skin of your teeth expr.

Bedeutungen, die der Begriff "zar zor" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 178 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
zar zor ilerlemek trek v.
You will have to trek down the stairs today.
Bugün bu merdivenleri zar zor inmek zorunda kalacaksın.

More Sentences
zar zor atlatmak squeak v.
I managed to squeak through the final exams.
Final sınavlarını zar zor atlatmayı başardım.

More Sentences
zar zor gitmek climb v.
Tom climbed through the window into the bedroom.
Tom pencereden yatak odasına zar zor gitti.

More Sentences
zar zor ilerlemek plough v.
We ploughed through the thick mud.
Çamurda bata çıka ilerledik.

More Sentences
zar zor ilerlemek plow v.
We plowed through the thick mud.
Çamurda bata çıka ilerledik.

More Sentences
zar zor görünebilen barely visible adj.
A splinter of wood, barely visible to the naked eye, caused a very painful infection in one of Tom's fingers.
Çıplak gözle zar zor görülebilen bir tahta parçası, Tom'un parmaklarından birinde çok acı veren bir enfeksiyona neden oldu.

More Sentences
zar zor yeterli barely enough adj.
Tom had barely enough to eat.
Tom'un yiyeceği zar zor yetiyordu.

More Sentences
Colloquial
zar zor yetişmek barely make it v.
Tom barely made it in time.
Tom zar zor yetişti.

More Sentences
General
zar zor duyulabilme faintness n.
zar zor yeten sermaye shoestring n.
titreyerek zar zor yanma swale [dialect] [uk] n.
zar zor biriktirmek scratch together v.
zar zor para biriktirmek scratch together v.
zar zor başarmak skin through v.
zar zor geçinmek scrape a living v.
zar zor kazanmak (yarışı) barely win (the race) v.
gelmek için benzin parasını zar zor denkleştirmek barely had enough gas money to come v.
zar zor ilerlemek toddle v.
zar zor yürümek billow v.
zar zor dahil etmek lug v.
zar zor devam etmek rub v.
tutunarak zar zor hareket etmek climb v.
zar zor hareket etmek potter v.
zar zor bilgi edinmek corkscrew v.
iki yakasını zar zor bir araya getirmek scuffle v.
zar zor görünmek poke out v.
zar zor geçinmek squeak v.
zar zor idare etmek squeak v.
zar zor görülen evanescent adj.
zar zor mümkün olan outside adj.
üzerinde zar zor yürünen funambulatory adj.
Phrasals
zar zor sürdürmek stumble through n.
zar zor kazanmak scrape through v.
zar zor atlatmak scrape through v.
zar zor idare etmek squeak by v.
zar zor geçinmek scratch along v.
bir şeyi zar zor yapmak/idare etmek muddle around v.
(bir işi) zor bela/zar zor yapmayı başarmak squeeze by v.
yanından sıkışarak/zor bela/zar zor geçmek squeeze by (someone or something) v.
(dersten/sınavdan/bir üst lige) zar zor geçmek/geçmeyi başarmak squeeze by v.
yanına sıkışarak/zor bela/zar zor girmek squeeze by (someone or something) v.
yanına sıkışarak/zor bela/zar zor girmek squeeze by v.
yanından sıkışarak/zor bela/zar zor geçmek squeeze by v.
zar zor ilerlemek press forward v.
zar zor ilerlemek push forward v.
zar zor ilerlemek push forward v.
(birini/bir şeyi) zar zor (birinden/bir şeyden) ayırmak wrestle (someone or something) (away) from (someone or something) v.
zar zor bir şey/anlam çıkarmak wrest out v.
(bir şeyden) zar zor çıkmak/kurtulmak wiggle (one's) way out (of something) v.
bir kıyafetin içine zar zor sığmak wriggle into (something) v.
(birini/bir şeyi) zorla/zar zor (bir duruma/konuma) getirmek yank (someone or something) into (something or some place) v.
(birini) zorla/zar zor (bir konuma/duruma) getirmek wrestle (someone) into (something) v.
zar zor bir şey söylemek gasp something out v.
zar zor söylemek gasp out v.
'-e doğru zar zor ilerlemek push toward v.
zar zor (bir şeyden) geçmek strain through (something) v.
zar zor (bir şeyi) seçmeye çalışmak strain through (something) v.
bir yerden/bir yerin içinden zar zor ilerlemek work through v.
zar zor bir yerden geçirmek work through v.
(bir şeyden/yerden) sıkışarak çıkmak, (bir şeyden/yerden) zar zor çıkmak worm out of (something or some place) v.
zar zor çıkmak weasel out v.
dar (bir şeyden) zar zor çıkmak weasel out (of something) v.
(birinden) zar zor bir bilgi almak wrangle (something) out of (someone) v.
(birinden/bir şeyden) zar zor (bir şey) almak/çıkarmak wrench (something) out of (someone or something) v.
yürünmesi güç bir yerden zar zor yürümek slop along v.
zar zor bulmak hunt down v.
zar zor/zorla yutmak choke down v.
bir şeyi zorla/zar zor yutmak choke something down v.
zar zor toparlamak claw back v.
zar zor kurtarmak claw back v.
zar zor geri almak claw back v.
zar zor kazanmak claw back v.
bir yere zar zor sığışmak crowd into some place v.
(bir şeyden) kalabalıkta zar zor geçmek crowd through (something) v.
(bir şeye/yere) zar zor sığışmak crowd into (something or some place) v.
izdiham içerisinde zar zor ilerlemek crowd through v.
bir yere zar zor sığışmak crowd in some place v.
bir yere zar zor sığışmak crowd in some place v.
birini/bir şeyi bir şeyden/yerden zorla/zar zor aşağı indirmek get someone or something down v.
birini/bir şeyi bir şeyden/yerden zorla/zar zor aşağı indirmek get someone or something down something v.
zar zor bir şey mırıldanmak groan out v.
zar zor söylemek grunt out v.
zar zor/ucu ucuna başarmak squeeze through v.
zar zor başarmak squeak out v.
(bir şeyi) zar zor yapmak struggle with (something) v.
(bir şeyi) zar zor yapmak struggle through (something) v.
(bir şeyi) zar zor sürdürmek stumble through (something) v.
(bir şeyde) zar zor ilerlemek struggle through (something) v.
bir hava koşulunda/ortamda zar zor yürümek trudge through v.
zar zor/güçlükle bir şeyler söylemek wheeze out v.
'-den zar zor çıkmak/kurtulmak wiggle out of v.
zar zor çıkmak/kurtulmak wiggle out v.
(bir şeyden) zar zor çıkmak/kurtulmak wiggle out (of something) v.
zar zor bir şeyin üzerine çıkmak work oneself up into something v.
sıkışık (bir şeyden) zar zor çıkmak worm (one's) way out (of something) v.
(bir şeyden) zar zor geçmek/ilerlemek worry through (something) v.
(bir şeyi) zar zor taşımak wrestle with (something) v.
zar zor bir bilgi almak wrangle out v.
'-den zar zor ayırmak wrestle from v.
zorla/zar zor (bir konuma/duruma) getirmek wrestle into v.
Phrases
bir şeyi zar zor/güç bela yapmak be as much as somebody can/could do (not) to do something v.
zar zor yetecek (kadar) scarcely enough expr.
zenginlik zar zor üç nesil devam eder clogs to clogs in three generations [uk] expr.
Colloquial
zar zor kazanılan şey a close-run thing n.
zar zor bitirmek barely make it v.
zar zor yaşamak/geçinmek scratch out v.
zar zor bitirmek to barely make it v.
zar zor yetişmek to barely make it v.
zar zor yetişmek to barely make it on time v.
zar zor (bir şey yapmak) struggle to (do something) v.
zar zor yapmak struggle to do v.
yorgunluktan zar zor hareket eden catatonic adj.
Idioms
zar zor geçinmek keep the wolf from the door v.
zar zor anlamak latch on v.
zar zor iki yakasını bir araya getirmek make both ends meet v.
zar zor geçinmek live from hand to mouth v.
zar zor yaşamak live from hand to mouth v.
zar zor geçinmek scrape by v.
zar zor dayanmak cling on by fingernails v.
zar zor dayanmak hang on by fingernails v.
zar zor adım atmak put one foot in front of the other v.
zar zor dayanmak hang on by one's fingertips v.
zar zor dayanmak cling on on by one's fingertips v.
bir şeyi zar zor yapmak have a hard time doing something v.
zar zor duyabilmek have a hard time hearing v.
zar zor geçinmek hardly make both ends meet v.
zar zor geçinmek barely make both ends meet v.
zar zor geçinmek get by (on a shoestring) v.
zar zor geçinmek get along (on a shoestring) v.
(bir şeyi) zaten zar zor (yapmak) as much as (one) could do (not) (to do something) v.
zar zor yetişmek barely make it on time v.
sevincini/üzüntüsünü zar zor belli etmek bat an eyelash v.
sevincini/üzüntüsünü zar zor belli etmek bat an eye v.
sevincini/üzüntüsünü zar zor belli etmek bat an eyelid v.
(bir şeyden) zar zor çıkmayı başarmak wriggle (one's) way out (of something) v.
maddi sorunları zar zor aşmaya çalışmak have (one's) head above water v.
maddi sorunları zar zor aşmaya çalışmak get one's head above water and have one's head above water v.
zar zor geçinmek keep one's head above water v.
maddi olarak zar zor idare etmek keep one's head above water v.
maddi sorunları zar zor aşmaya çalışmak keep (one's) head above water v.
maddi sorunları zar zor aşmaya çalışmak get (one's) head above water v.
zar zor geçinmek live on a shoestring v.
zar zor ayakta durmak be out on (one's) feet v.
zar zor dayanmak be hanging on by (one's) fingertips v.
zar zor dayanmak/tutunmak be hanging on by your fingernails v.
zar zor dayanmak/tutunmak be hanging on by your fingertips v.
zar zor tutunmak be hanging on by (one's) fingertips v.
zar zor idare etmek/geçinmek been getting by v.
zar zor geçimini sağlamak been getting by v.
zar zor dayanmak cling on by (one's) fingernails v.
zar zor tutunmak cling on by (one's) fingernails v.
zar zor çıkmak fight way out v.
zar zor dayanmak hang on by (one's) fingernails v.
zar zor geçinmek keep head above water v.
zar zor geçinmek keep your head above water v.
maddi olarak zar zor idare etmek keep your head above water v.
bir şeyi zar zor anlamak make little of something v.
zar zor kazanmak win ugly v.
(bir şeye/bir yere) zar zor girmek/sızmak wriggle (one's) way into (something or some place) v.
bir şeyi zar zor/zorlukla yapan hard pressed to do something adj.
bir şeyi zar zor/zorlukla yapan hard put to do something adj.
bir şeyi zar zor/zorlukla yapan hard put to it to do something adj.
bir şeyi zar zor/zorlukla yapan hard pushed to do something adj.
zar zor geçinerek (from) hand to mouth expr.
zar zor ayakta duran out on (one's) feet expr.
Speaking
beni zar zor geçtin/yendin! you just barely beat me out! expr.
zar zor eve geldim I barely came home expr.
zar zor olsa da though just barely expr.
zar zor da olsa though just barely expr.
faturalarımı zar zor ödüyorum I can barely afford for my bills expr.
Technical
zar zor duyulabilen seslerden oluşan tını wildtrack n.
zar zor duyulabilen seslerden oluşan ton wildtrack n.
Marine
gemiyi rotasında zar zor ilerleten yön ve şiddete sahip (rüzgar) scant adj.
Meteorology
(bulut) zar zor görülen subvisible adj.
Painting
1970’lerde abd, ingiltere ve fransa’da ortaya çıkıp sıradan manzaraları ve insanları ayrıntılı bir gerçeklik, düz görüntüler ve zar zor fark edilen fırça darbeleriyle betimleyen ve genellikle gerçek bir fotoğrafı referans alan bir resim türü hyperrealism n.
Archaic
zar zor sahip olmak gripe v.
Slang
zar zor okunan el yazısı hen track n.
tuvalete zar zor yetişmek be touching cotton v.