öylece

Bedeutungen von dem Begriff "öylece" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	öylece	simply adv.
Simply add club soda and ice. Öylece soda ve buz ekleyin. More Sentences
2	General	öylece	around adv.
Hurry up! I can't wait around for you all day. Acele et! Bütün gün öylece seni bekleyemem. More Sentences
3	General	öylece	thus and so adv.
4	General	öylece	so adv.
5	General	öylece	thus adv.
6	General	öylece	accordingly adv.
7	General	öylece	thereby adv.
8	General	öylece	cold adv.
Colloquial
9	Colloquial	öylece	just like that expr.

Bedeutungen, die der Begriff "öylece" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 37 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	ortalıkta öylece durmak	hang v.
2	General	öylece atıvermek	cob [dialect] [uk] v.
3	General	öylece koyuvermek	drape v.
4	General	yanından öylece geçip gitmek	fly-by v.
5	General	öylece yerleştirivermek	slap v.
6	General	ayakta dikilerek öylece durmak	stand about v.
7	General	öylece kalmak	sull v.
8	General	öylece bekletmek	suspend v.
9	General	yetim gibi öylece kalmış	orphan adj.
10	General	öylece bekleyen	standing adj.
Phrasals
11	Phrasals	bir şeyden öylece durmak	slide by v.
12	Phrasals	öylece bırakmak	pitch on v.
13	Phrasals	öylece atmak	pitch on v.
14	Phrasals	öylece açığa koyulmak	lay about v.
15	Phrasals	öylece bir kenara atmak	kick aside v.
16	Phrasals	(olan bir şeyi) öylece durup seyretmek	look on as (something happens) v.
17	Phrasals	(birini/bir şeyi/kendini) bir yere yığıp bırakmak/öylece yığmak	plonk (someone, something, or oneself) down v.
18	Phrasals	(birini/bir şeyi) öylece bırakıp gitmek	walk away from (someone or something) v.
Phrases
19	Phrases	öylece ucundan olmaz kendini iyice bu işe vermen gerek	you can't be half pregnant expr.
20	Phrases	öylece ucundan olmaz kendini iyice bu işe vermen gerek	you can't be a little bit pregnant expr.
Colloquial
21	Colloquial	öylece salınıp hayatına normal devam etmesine izin verilemeyecek kadar fazla şey bilmek	know too much v.
Idioms
22	Idioms	hiçbir şeye karışmadan öylece oturmak	be sitting on the sidelines v.
23	Idioms	uzun süre öylece kalmak	lie doggo v.
24	Idioms	bir yere habersiz/hazırlıksız/öylece çıkıp gitmek	do something on spec [uk] v.
25	Idioms	(birini) öylece terk etmek	leave (one) flat v.
26	Idioms	bir kenarda öylece	like cheese at four pence [uk] adv.
Speaking
27	Speaking	mesele öylece kaldı	there the matter dropped expr.
28	Speaking	öylece mi çıkıvermiş	it just came off expr.
29	Speaking	oturup öylece bekleyemeyiz	we can't just sit and wait expr.
30	Speaking	buraya öylece giremezsin	you can't just come in here expr.
31	Speaking	buraya öylece giremezsiniz	you can't just come in here expr.
32	Speaking	öylece bırakamazsın	you can't just quit expr.
33	Speaking	öylece gidiverdin	you just took off expr.
34	Speaking	buraya öylece giremezsiniz	you can't just walk in here expr.
35	Speaking	öylece izleyip boş duramayız	we can't just sit back and do nothing expr.
Slang
36	Slang	(herkes çalışırken) öylece oturmak	sit on one's arse v.
37	Slang	(herkes çalışırken) öylece oturmak	sit on one's ass v.