1 |
anything |
bir şey |
pron. |
|
- Is there anything you especially want from the shop?
- Dükkandan özellikle istediğiniz bir şey var mı?
- Thank you, if there is, in fact, anything to say thank-you for.
- Teşekkür edilecek bir şey varsa ben teşekkür ederim.
- The Commission's amending letter being as modest as it was, one could hardly build up anything great on it.
- Komisyon'un tadil mektubu ne kadar mütevazı olsa da, üzerine büyük bir şey inşa etmek pek mümkün değildi.
- We only heard last night that this was about to happen when it was too late for us to do anything about it.
- Bunun gerçekleşmek üzere olduğunu ancak dün gece duyduk ve bu konuda bir şey yapmamız için artık çok geçti.
- To suggest anything else would be quite wrong.
- Başka bir şey önermek oldukça yanlış olur.
- We are therefore not doing anything out of the ordinary.
- Bu nedenle sıra dışı bir şey yapmıyoruz.
- No one was cut off and if anyone wants to add anything now, he or she may do so.
- Kimsenin sözü kesilmedi ve şimdi bir şey eklemek isteyen varsa ekleyebilir.
- I will certainly not have anything to say about legionella at this point.
- Bu noktada lejyonella hakkında kesinlikle söyleyecek bir şeyim olmayacak.
- We do not need anything new.
- Yeni bir şeye ihtiyacımız yok.
- I do not believe that I have seen anything like it before.
- Daha önce böyle bir şey gördüğüme inanmıyorum.
- It would simply be wrong to assert anything else.
- Başka bir şey iddia etmek yanlış olur.
- I cannot think of anything else which is as valuable in both human and political terms as what we are doing.
- Hem insani hem de siyasi açıdan yaptığımız iş kadar değerli başka bir şey düşünemiyorum.
- Anyone who would like to see anything else is missing the point.
- Başka bir şey görmek isteyen herkes asıl meseleyi kaçırıyor demektir.
- I do not wish to add anything to this, either in terms of the report's analysis, or of the motion.
- Buna ne raporun analizi ne de önerge açısından bir şey eklemek istemiyorum.
- If you have anything else to add, please do so in writing.
- Eklemek istediğiniz başka bir şey varsa, lütfen bunu yazılı olarak yapın.
- Unless I am mistaken, you have not yet said anything about that.
- Yanılmıyorsam bu konuda henüz bir şey söylemediniz.
- Otherwise, I cannot see us achieving anything.
- Aksi takdirde bir şey elde edebileceğimizi düşünmüyorum.
- Why, then, not ask for their views before we do anything in their name?
- O halde neden onlar adına bir şey yapmadan önce görüşlerini sormuyoruz?
- How are we to get to grips with the issue if you simply refuse to do anything?
- Siz bir şey yapmayı reddederseniz biz bu meseleyi nasıl çözeceğiz?
- It is anything but decentralisation.
- Bu ademi merkeziyetçilikten başka bir şey değildir.
- Did you hear anything in that line?
- Bu doğrultuda bir şey duydunuz mu?
- Did you want to add anything?
- Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
- That, if anything, will show solidarity with the poor of the world.
- Bu, eğer bir şey varsa, dünyanın yoksullarıyla dayanışma gösterecektir.
- Is there anything we can learn from the efforts of other countries?
- Diğer ülkelerin çabalarından öğrenebileceğimiz bir şey var mı?
- Anything else would be unacceptable and a declaration of war.
- Başka bir şey kabul edilemez ve savaş ilanı demek olur.
- Is there anything you can do about this?
- Bu konuda yapabileceğiniz bir şey var mı?
- We do not believe that a common constituency of that kind would add anything of great importance at this stage.
- Bu tür bir ortak seçim bölgesinin bu aşamada çok önemli bir şey katacağına inanmıyoruz.
- If the inspectors really do not find anything, will the EU, then, work towards having the embargo lifted?
- Eğer denetçiler gerçekten bir şey bulamazlarsa, o zaman AB ambargonun kaldırılması için çalışacak mı?
- To do anything else will undermine the long-term credibility of the European Commission.
- Başka bir şey yapmak Avrupa Komisyonu'nun uzun vadeli güvenilirliğini sarsacaktır.
- I must say that I have never seen anything more fascistic than their methods of operation.
- Onların çalışma yöntemlerinden daha faşizan bir şey görmediğimi söylemeliyim.
- Why should it have to do anything else?
- Neden başka bir şey yapmak zorunda olsun ki?
- This Commission has never undertaken to do anything without having the necessary resources and will never do so.
- Bu Komisyon hiçbir zaman gerekli kaynaklara sahip olmadan bir şey yapmayı taahhüt etmemiştir ve etmeyecektir.
- Has the Commission no powers to do anything more than request or remind?
- Komisyonun talep etmek veya hatırlatmaktan başka bir şey yapma yetkisi yok mu?
- Unless I am mistaken, you have not yet said anything about that.
- Yanılmıyorsam henüz bu konuda bir şey söylemediniz.
- The number of violations increases, and with it the feeling of powerlessness to do anything about it.
- İhlallerin sayısı artar ve bununla birlikte bu konuda bir şey yapmak için güçsüzlük hissi de artar.
- I do not want to say anything about that now, as there will be ample opportunity this afternoon.
- Öğleden sonra bu konuda yeterli fırsat olacağı için şimdi bu konuda bir şey söylemek istemiyorum.
- I am asking the Commission, are they going to do anything about it?
- Komisyona soruyorum, bu konuda bir şey yapacaklar mı?
- I would have thought that anything like this would automatically have got unanimity in committee.
- Böyle bir şeyin komitede otomatik olarak oybirliği ile kabul edileceğini düşünürdüm.
- We must never allow anything like this to happen again.
- Böyle bir şeyin bir daha olmasına asla izin vermemeliyiz.
- The Austrians reject anything of the sort.
- Avusturyalılar böyle bir şeyi reddederler.
- We expect no-one to take anything on credit or on trust.
- Kimsenin veresiye ya da emaneten bir şey almamasını bekliyoruz.
- My support for it is mainly due to the lack of anything better.
- Benim bunu desteklememin başlıca nedeni daha iyi bir şeyin olmamasıdır.
- We cannot build anything sound or sustainable on revenge.
- İntikam üzerine sağlam ve sürdürülebilir bir şey inşa edemeyiz.
- Our conscience will not allow anything else, nor will our electorate.
- Vicdanımız da seçmenimiz de başka bir şeye izin vermeyecektir.
- We cannot build anything sound or sustainable on revenge.
- İntikam üzerine sağlam ya da sürdürülebilir bir şey inşa edemeyiz.
- There are almost always people who automatically say 'no' to anything new.
- Neredeyse her zaman yeni bir şeye otomatik olarak 'hayır' diyen insanlar vardır.
- Does the presidency intend to do anything about this?
- Başkanlık bu konuda bir şey yapmaya niyetli mi?
- Neither is anything said about the health aspect of the animals.
- Hayvanların sağlık durumları hakkında da bir şey söylenmiyor.
- Is this anything more than empty words?
- Bu boş sözlerden başka bir şey mi?
- I do not have anything further to say on the matter.
- Bu konuda söyleyecek başka bir şeyim yok.
- This is neither unusual nor anything special.
- Bu ne olağandışı ne de özel bir şeydir.
- This has certainly not done anything for the popularity ratings of the recognised ballot director Lukashenko.
- Bu durum, tanınmış seçim yöneticisi Lukaşenko'nun popülaritesine kesinlikle bir şey katmamıştır.
- As you know, if the Commission President wishes to add anything else, we will of course be happy to agree to that.
- Bildiğiniz gibi Komisyon Başkanı başka bir şey eklemek isterse elbette bunu kabul etmekten memnuniyet duyarız.
- Anything else would be unthinkable in a democracy.
- Başka bir şey demokrasilerde düşünülemez.
- I do not wish to say anything about the content of my report on the Czech Republic.
- Çek Cumhuriyeti ile ilgili raporumun içeriği hakkında bir şey söylemek istemiyorum.
- You are right, but I cannot do anything about it now.
- Haklısınız ama şu anda bu konuda bir şey yapamam.
- If you wish to add anything, you have the floor.
- Eklemek istediğiniz bir şey varsa, söz sizin.
- I have no desire to add anything to the current debate.
- Mevcut tartışmaya bir şey eklemek gibi bir niyetim yok.
- I do not need to add anything else!
- Başka bir şey eklememe gerek yok!
- And can we do anything, while the decision is that of the member countries of the Security Council?
- Güvenlik Konseyi üyesi ülkeler karar verirken biz bir şey yapabilir miyiz?
- I agree that this is a problem but, unfortunately, not one which the Commission can do anything about.
- Bunun bir sorun olduğuna katılıyorum ancak ne yazık ki Komisyonun bu konuda yapabileceği bir şey yok.
- Is there anything more we can do other than calling for appropriate conventions?
- Uygun konvansiyonlar için çağrıda bulunmaktan başka yapabileceğimiz bir şey var mı?
- It does not contain anything new which might alter my analysis.
- Analizimi değiştirecek yeni bir şey içermemektedir.
- War would be a short-sighted and anything but long-term solution.
- Savaş kısa görüşlü ve uzun vadeli bir çözümden başka bir şey olmayacaktır.
- The weapons inspections must be effective and, if anything is going on, action can be taken.
- Silah denetimleri etkili olmalı ve eğer bir şeyler oluyorsa harekete geçilmelidir.
- The weapons inspections must be effective and, if anything is going on, action can be taken.
- Silah denetimleri etkili olmalı ve eğer bir şeyler oluyorsa harekete geçilebilmelidir.
- No Member State is forced to do anything.
- Hiçbir Üye Devlet bir şey yapmaya zorlanmamaktadır.
- Parliament cannot, in any case, at present do anything about the matter.
- Her halükarda Parlamento şu anda bu konuda bir şey yapamaz.
- I do not need to add anything else.
- Başka bir şey eklememe gerek yok.
- Is that correct and does the Commission intend to do anything about it?
- Bu doğru mu ve Komisyon bu konuda bir şey yapmayı düşünüyor mu?
- Anyone who would like to see anything else is missing the point.
- Başka bir şey görmek isteyen herkes konuyu kaçırıyor.
- If the inspectors really do not find anything, will the EU, then, work towards having the embargo lifted?
- Eğer müfettişler gerçekten bir şey bulamazlarsa, o zaman AB ambargonun kaldırılması için çalışacak mı?
- It appears that no one can do anything to stop this.
- Görünüşe göre kimse bunu durdurmak için bir şey yapamıyor.
- It is not divorce, alcoholism or anything else that encourages this behaviour.
- Bu davranışı teşvik eden boşanma, alkolizm ya da başka bir şey değildir.
- Do you know anything about Andalusia other than the bitterness of its green olives?
- Endülüs hakkında yeşil zeytinlerinin acılığından başka bir şey biliyor musunuz?
- You see, you are incapable of doing anything except mumbling 'peace'.
- Görüyorsunuz, 'barış' diye mırıldanmaktan başka bir şey yapamıyorsunuz.
- Could it really have done anything else, however, without sparking a crisis, or even a disaster?
- Ancak bir krize, hatta bir felakete yol açmadan gerçekten başka bir şey yapabilir miydi?
- That is self-evident, and is not adding anything of substance to this discussion.
- Bu apaçık ortadadır ve bu tartışmaya önemli bir şey katmamaktadır.
- It appears that no one can do anything to stop this.
- Görünüşe göre kimse bunu durdurmak için bir şey yapamaz.
- If the President-in-Office of the Council wants to tell you anything else, however, I am not going to stop him.
- Konsey Dönem Başkanı size başka bir şey söylemek isterse, onu durdurmayacağım.
- Let us not talk of positive discrimination quotas or anything else.
- Pozitif ayrımcılık kotalarından ya da başka bir şeyden bahsetmeyelim.
- Would the Commission like to say anything more?
- Komisyon başka bir şey söylemek ister mi?
- Has the European Parliament experienced anything similar before in the Middle East?
- Avrupa Parlamentosu daha önce Orta Doğu'da benzer bir şey yaşadı mı?
- I need you to remember anything good he said about Louis.
- Onun Louis ile ilgili söylediği iyi bir şeyi hatırlamanı istiyorum.
- Don't tell her anything except the absolute truth.
- Ona mutlak gerçek dışında bir şey söylemeyin.
- The whole time you were together, he never asked you for anything?
- Birlikte olduğunuz süre boyunca senden hiç mi bir şey istemedi?
- This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
- Bu merminin, sincaptan büyük bir şeyi indirecek gücü yok.
- Don't eat or drink anything offered by someone else.
- Kimsenin ikram ettiği bir şeyi yiyip içmeyin.
- The original virus did not cause anything like this.
- Başlangıçtaki virüs böyle bir şeye neden olmamıştı.
- If anything should happen to you, my reputation would suffer.
- Eğer size bir şey olursa, itibarım zedelenir.
- We need to move fast in case one of the neighbors heard anything.
- Komşulardan biri bir şey duyarsa diye hızlı hareket etmeliyiz.
- We need to move fast in case one of the neighbors heard anything.
- Komşulardan birinin bir şey duyması ihtimaline karşı hızlı hareket etmeliyiz.
- If you see anything suspicious, report it and inform your neighbors.
- Şüpheli bir şey görürseniz, rapor edin ve komşularınızı bilgilendirin.
- If anything should happen to you, my reputation would suffer.
- Eğer sana bir şey olursa, itibarım zedelenir.
- I'm at the checkout right now, so I hope you don't need anything else from the store.
- Şu anda kasadayım, umarım mağazadan başka bir şeye ihtiyacınız yoktur.
- If anything should happen to you, my reputation would suffer.
- Eğer sana bir şey olursa itibarım zarar görür.
- I only want to know in case anything comes up you didn't think was important earlier.
- Sadece daha önce önemli olduğunu düşünmediğiniz bir şey çıkarsa diye bilmek istiyorum.
- And it's all evidence, so don't touch anything.
- Ve bunların hepsi kanıt, bu yüzden hiç bir şeye dokunmayın.
- I only want to know in case anything comes up you didn't think was important earlier.
- Sadece önceden önemli olduğunu düşünmediğin bir şey olursa bilmek istiyorum.
- The original virus did not cause anything like this.
- Virüsün ilk hâli böyle bir şeye sebep olmamıştı.
- You don't need anything else with it except a green salad.
- Yanında yeşil salata dışında başka bir şeye ihtiyacınız yok.
- The original virus did not cause anything like this.
- Orijinal virüs böyle bir şeye sebep olmadı.
- You don't need anything else with it except a green salad.
- Yanına yeşil salatadan başka bir şey gerekmez size.
- This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
- Bu mermi bir sincaptan daha büyük bir şeyi alt edecek güçte değil.
- This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
- Bu kurşun sincaptan daha büyük bir şeyi devirecek kadar güçlü değil.
- Don't try anything funny.
- Komik bir şey deneme.
- I hope you don't miss anything.
- Umarım bir şey kaçırmazsın.
- Tom hardly ever buys anything at this store.
- Tom bu mağazadan neredeyse hiç bir şey satın almaz.
- Tom has no money to buy anything.
- Tom'un bir şey satın almak için parası yok.
- Tom doesn't know anything yet.
- Tom henüz bir şey bilmiyor.
- Do you have anything to add?
- Ekleyecek bir şeyin var mı?
- Have you done anything?
- Bir şey yaptın mı?
- Did Tom say anything he shouldn't have?
- Tom söylememesi gereken bir şey mi söyledi?
- Has Tom told Mary anything yet?
- Tom Mary'ye henüz bir şey söyledi mi?
- Did you see or hear anything unusual last night?
- Dün gece olağandışı bir şey gördün ya da duydun mu?
- Can't you do anything to help Tom?
- Tom'a yardım etmek için bir şey yapamaz mısın?
- Are you sure you really don't need anything?
- Gerçekten bir şeye ihtiyacın olmadığına emin misin?
- Can't you find anything better to do?
- Yapacak daha iyi bir şey bulamıyor musun?
- Is there anything else you have to do?
- Yapman gereken başka bir şey var mı?
- He didn't say anything.
- O bir şey söylemedi.
- I hope I'm not interrupting anything.
- Bir şeyi bölmediğimi umuyorum.
- I didn't give anything to Tom.
- Tom'a bir şey vermedim.
- Will you do anything about that?
- Bu konuda bir şeyler yapacak mısın?
- He knows hardly anything about it.
- Bu konuda pek bir şey bilmiyor.
- Tom didn't tell anybody anything.
- Tom kimseye bir şey söylemedi.
- Do you know anything about the meaning of dreams?
- Rüyaların anlamına dair bir şey biliyor musun?
- You don't have anything to say about it, do you?
- Bu konuda söyleyecek bir şeyin yok, değil mi?
- I don't have anything else I want to say.
- Söylemek istediğim başka bir şey yok.
- I would never do anything to hurt you.
- Seni incitecek bir şey asla yapmam.
- Have you had anything to eat today?
- Bugün bir şeyler yedin mi?
- I'd never do anything so dangerous.
- Asla böyle tehlikeli bir şey yapmam.
- Is there anything you can do to help?
- Yardım etmek için yapabileceğin bir şey var mı?
- You'd better be very sure before you accuse him of anything.
- Onu bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsanız iyi olur.
- Don't do anything to provoke Tom.
- Tom'u kışkırtacak bir şey yapma.
- Are you doing anything tomorrow night?
- Yarın akşam bir şey yapacak mısın?
- I didn't tell her anything.
- Ona bir şey söylemedim.
- Tom hasn't promised us anything.
- Tom bize bir şey sözü vermedi.
- I'm not asking you to do anything I wouldn't do myself.
- Senden kendi yapmayacağım bir şeyi yapmanı istemiyorum.
- In doing anything, you must do your best.
- Bir şey yaparken, elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız.
- Is there anything you want me to buy?
- Almamı istediğin bir şey var mı?
- Tom told Mary he didn't want anything to eat.
- Tom, Mary'ye yiyecek bir şey istemediğini söyledi.
- No one will do anything.
- Kimse bir şey yapmayacak.
- Tom seldom says anything.
- Tom nadiren bir şey söyler.
- Did you see anything else?
- Başka bir şey gördünüz mü?
- I didn't offer Tom anything to eat.
- Tom'a yiyecek bir şey ikram etmedim.
- Nobody knows anything about Tom.
- Kimse Tom hakkında bir şey bilmiyor.
- You haven't told me anything I didn't already know.
- Zaten bilmediğim bir şeyi bana söylemedin.
- They didn't miss anything.
- Onlar bir şey kaçırmadı.
- He is anything but a good student.
- İyi bir öğrenciden başka bir şey değildir.
- Do you have anything to declare?
- Bildirecek bir şeyiniz var mı?
- At least for now, I'm not going to say anything.
- En azından şimdilik bir şey söylemeyeceğim.
- I don't want anything to drink.
- İçecek bir şey istemiyorum.
- Tom wasn't able to get Mary to do anything.
- Tom, Mary'ye bir şey yaptıramadı.
- Tom didn't ask Mary to do anything.
- Tom Mary'nin bir şey yapmasını istemedi.
- I've never wanted to be anything else but a teacher.
- Hiçbir zaman öğretmenlikten başka bir şey olmak istemedim.
- I think Tom would've noticed if anything were missing.
- Bence bir şey eksik olsaydı Tom fark ederdi.
- The kids didn't see anything.
- Çocuklar bir şey görmediler.
- I couldn't find out anything.
- Bir şey bulamadım.
- Are you sure you don't want anything to eat?
- Bir şey yemek istemediğine emin misin?
- I neither heard nor saw anything.
- Ne bir şey duydum ne de gördüm.
- If you do this for me, I'll never ask you to do anything else.
- Bunu benim için yaparsan, asla başka bir şey yapmanı istemeyeceğim.
- Is there anything you want me to buy for you?
- Senin için satın almamı istediğin bir şey var mı?
- I was too tired to eat anything.
- Bir şey yiyemeyecek kadar yorgundum.
- I don't know anything about Tom's life.
- Tom'un hayatı hakkında bir şey bilmiyorum.
- You didn't have anything to say to Tom.
- Tom'a söyleyecek bir şeyin yoktu.
- Tom doesn't want to see anything today.
- Tom bugün bir şey görmek istemiyor.
- Tom didn't find anything wrong.
- Tom yanlış bir şey bulmadı.
- Do you recognize anything here?
- Buradaki bir şeyi tanıyor musun?
- Tom has never done anything like that.
- Tom asla öyle bir şey yapmadı.
- Tom can't believe Mary isn't going to do anything.
- Tom Mary'nin bir şey yapmayacağına inanamıyor.
- Tom appears unwilling to do anything about it.
- Tom bu konuda bir şey yapmaya isteksiz görünüyor.
- If anything's going to happen, it should happen soon.
- Eğer bir şey olacaksa, yakında olmalı.
- Tom didn't feel anything.
- Tom bir şey hissetmedi.
- Did Tom leave anything behind?
- Tom arkasında bir şey bıraktı mı?
- I'm not going to let anything bad happen to you.
- Başına kötü bir şey gelmesine izin vermeyeceğim.
- Do we have anything else to eat?
- Yiyecek başka bir şeyimiz var mı?
- Mr Smith is too polite to say anything bad about others.
- Bay Smith, başkaları hakkında kötü bir şey söyleyemeyecek kadar kibardır.
- Why would I say anything?
- Neden bir şey söyleyeyim?
- I'll pay anything.
- Bir şey ödeyeceğim.
- I promise I won't say anything to anybody.
- Hiç kimseye bir şey söylemeyeceğime söz veriyorum.
- Do I need to sign anything?
- Bir şey imzalamam gerekiyor mu?
- Don't let him say anything.
- Onun bir şey söylemesine izin vermeyin.
- Have I forgotten anything?
- Unuttuğum bir şey var mı?
- Did Tom eat anything else?
- Tom başka bir şey yedi mi?
- I never thought anything of it.
- Bununla ilgili bir şey düşünmedim.
- I'll let you know if anything strange happens.
- Garip bir şey olursa haber veririm.
- I wouldn't want to do anything against the law.
- Yasalara aykırı bir şey yapmak istemem.
- Don't do anything rash.
- Düşüncesizce bir şey yapma.
- Is there anything you'd like to add?
- Eklemek istediğin bir şey var mı?
- There wasn't really anything I wanted to say.
- Gerçekten söylemek istediğim bir şey yoktu.
- I don't hear anything.
- Ben bir şey duymuyorum.
- I don't suppose you know anything about Tom, do you?
- Tom hakkında bir şey bildiğinizi sanmıyorum, değil mi?
- Found anything interesting?
- İlginç bir şey buldun mu?
- I had no desire to say anything against you.
- Sana karşı bir şey söyleme arzum yoktu.
- I don't see anything wrong.
- Ben yanlış bir şey görmüyorum.
- Can you do anything about it?
- O konuda bir şey yapabilir misin?
- Do you need anything else from me?
- Benden başka bir şey ister misiniz?
- I didn't find anything suspicious in that.
- Bunda şüpheli bir şey bulamadım.
- Is there anything good to eat in the refrigerator?
- Buzdolabında yenecek iyi bir şey var mı?
- You haven't given me anything yet.
- Henüz bana bir şey vermedin.
- I kept silent because I didn't have anything to say.
- Sessiz kaldım çünkü söyleyecek bir şeyim yoktu.
- You didn't put anything.
- Bir şey koymadınız.
- Do you see anything?
- Bir şey görüyor musun?
- It wasn't my place to say anything.
- Bir şey söylemek bana düşmezdi.
- Even if you look closely, you don't see anything.
- Yakından baksan bile bir şey göremezsin.
- Tom never does anything for anybody, except for himself.
- Tom kendisi dışında kimse için bir şey yapmaz.
- Do you know anything about cameras?
- Kameralar hakkında bir şey biliyor musun?
- Tom was willing to try anything.
- Tom bir şey denemeye istekliydi.
- Tom said he didn't owe Mary anything.
- Tom, Mary'ye bir şey borçlu olmadığını söyledi.
- You barely ate anything.
- Neredeyse bir şey yemedin.
- They won't give you anything.
- Onlar sana bir şey vermeyecek.
- I'll tell you if I find anything.
- Bir şey bulursam söylerim.
- I can't find anything wrong with what Tom did.
- Tom'un yaptığı şeyde yanlış bir şey bulamıyorum.
- So, Tom, are you doing anything tonight?
- Ee, Tom, bu gece bir şey yapıyor musun?
- I wouldn't want to do anything against the law.
- Yasalara aykırı bir şey yapmak istemezdim.
- Nobody told us anything.
- Kimse bize bir şey söylemedi.
- Nobody could tell them anything.
- Kimse onlara bir şey söyleyemezdi.
- I won't say anything to anyone.
- Kimseye bir şey söylemeyeceğim.
- Can you tell me anything else?
- Başka bir şey söyleyebilir misin?
- If you need anything, just ask.
- Bir şeye ihtiyacın olursa, istemen yeterli.
- I've never won anything.
- Hiç bir şey kazanmadım.
- I can't find anything wrong with Tom.
- Tom ile ilgili yanlış bir şey bulamıyorum.
- If there's anything you want to do, you should do it.
- Yapmak istediğin bir şey varsa onu yapmalısın.
- I'm pretty sure Tom won't do anything crazy.
- Tom'un çılgınca bir şey yapmayacağından oldukça eminim.
- It's not like we're doing anything.
- Bir şey yaptığımız yok.
- Should I know anything else?
- Başka bir şey bilmeli miyim?
- Tom hasn't done anything he shouldn't have.
- Tom yapmaması gereken bir şey yapmadı.
- I listened, but I didn't hear anything.
- Dinledim ama bir şey duymadım.
- Tell me you don't know anything about this.
- Bana bunun hakkında bir şey bilmediğini söyle.
- I didn't expect anything like this to happen.
- Böyle bir şey olmasını beklemiyordum.
- No one said anything about that.
- Kimse bu konuda bir şey söylemedi.
- Is there anything you don't know how to do?
- Nasıl yapılacağını bilmediğin bir şey var mı?
- I won't ask you anything else today.
- Bugün sana başka bir şey sormayacağım.
- Since you don't have anything to do, why not come fishing with me this weekend?
- Mademki yapacak bir şeyin yok, neden bu hafta sonu benimle balık tutmaya gelmiyorsun?
- Tom wouldn't let me say anything.
- Tom bir şey söylememe izin vermezdi.
- Are you doing anything tomorrow?
- Yarın bir şey yapıyor musun?
- If you are by my side, I don't need anything else.
- Eğer yanımda olsan başka bir şeye ihtiyacım olmaz.
- Tom did that without saying anything.
- Tom bunu bir şey söylemeden yaptı.
- I was too afraid to say anything.
- Bir şey söylemeye çok korkuyordum.
- If anything should happen, please let me know.
- Eğer bir şey olursa lütfen bana bildir.
- Tom denied knowing anything about it.
- Tom bu konuda bir şey bildiğini inkar etti.
- Call me if there's anything I can do.
- Yapabileceğim bir şey olursa beni arayın.
- Can I get you anything?
- Sana bir şey alabilir miyim?
- I hope I did not mix anything up.
- Umarım bir şeyleri karıştırmamışımdır.
- I told you not to say anything.
- Bir şey söylememeni söyledim.
- Is there anything I should know about?
- Bilmem gereken bir şey var mı?
- Did Tom do anything?
- Tom bir şey yaptı mı?
- He denied knowing anything about their plans.
- Planları hakkında bir şey bildiğini inkâr etti.
- I don't know anything about art.
- Sanat hakkında bir şey bilmiyorum.
- No one told me anything.
- Hiç kimse bana bir şey söylemedi.
- Tom said he didn't want to buy anything for Mary.
- Tom, Mary için bir şey satın almak istemediğini söyledi.
- I don't believe anything I haven't seen with my own eyes.
- Gözümle görmediğim hiç bir şeye inanmam.
- Is there anything else you would like me to buy for you?
- Senin için almamı istediğin başka bir şey var mı?
- I didn't see anything.
- Bir şey görmedim.
- I don't expect anything.
- Ben bir şey beklemiyorum.
- No one gave us anything.
- Kimse bize bir şey vermedi.
- We haven't got anything like this.
- Böyle bir şeyimiz yok.
- I didn't promise anything like that.
- Ben öyle bir şey söz vermedim.
- Do you have anything hot to drink?
- İçecek sıcak bir şeyiniz var mı?
- Is anything up?
- Bir şey mi oldu?
- I don't want to do anything to jeopardize my friendship with you.
- Seninle olan arkadaşlığımı tehlikeye atacak bir şey yapmak istemiyorum.
- Has Tom said anything more?
- Tom başka bir şey söyledi mi?
- Your wife would never forgive me if anything happened to you.
- Sana bir şey olsaydı karın beni asla affetmezdi.
- Tom doesn't think anything bad is ever going to happen.
- Tom kötü bir şey olacağını düşünmüyor.
- It wasn't anything serious.
- Ciddi bir şey değildi.
- Tom couldn't think of anything to say.
- Tom söyleyecek bir şey düşünemedi.
- I can't see anything to worry about.
- Endişelenecek bir şey göremiyorum.
- I don't think Tom wrote anything.
- Tom'un bir şey yazdığını sanmıyorum.
- You don't have to hide anything from me.
- Benden bir şey saklamana gerek yok.
- Anything you can tell me might be helpful.
- Bana söyleyebileceğin bir şey faydalı olabilir.
- I don't want to say anything.
- Bir şey söylemek istemiyorum.
- Doesn't that remind you of anything?
- Bu sana bir şey hatırlatmıyor mu?
- I can't confirm anything at this time.
- Şu anda bir şey onaylayamam.
- You know where to find me if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacın olursa beni nerede bulacağını biliyorsun.
- Tom always waits until the last minute to do anything.
- Tom bir şey yapmak için hep son dakikayı bekler.
- I didn't do anything for him.
- Onun için bir şey yapmadım.
- Don't try anything funny.
- Sakın komik bir şey yapma.
- Did Tom buy anything for Mary?
- Tom Mary için bir şey aldı mı?
- Have you noticed anything suspicious recently?
- Son zamanlarda şüpheli bir şey fark ettin mi?
- I don't remember saying anything like that.
- Öyle bir şey söylediğimi hatırlamıyorum.
- I thought it was strange that Tom didn't say anything about that.
- Tom'un bu konuda bir şey söylememesinin tuhaf olduğunu düşündüm.
- Is there anything else I need to know?
- Bilmem gereken başka bir şey var mı?
- I'll let you know as soon as anything happens.
- Bir şey olur olmaz sana haber vereceğim.
- Don't you have anything better to do with your time?
- Zamanını harcayacak daha iyi bir şeyin yok mu?
- I can't do anything for them.
- Onlar için bir şey yapamam.
- My dad says you said you didn't want anything from Tom.
- Babam Tom'dan bir şey istemediğini söylediğini söyledi.
- Is there anything special I can do for you?
- Senin için yapabileceğim özel bir şey var mı?
- I don't think you need to say anything more.
- Daha fazla bir şey söylemene gerek yok.
- Did I miss anything?
- Bir şey kaçırdım mı?
- Tom doesn't want Mary to say anything to John.
- Tom Mary'nin John'a bir şey söylemesini istemiyor.
- Have I left anything out?
- Atladığım bir şey var mı?
- Tom doesn't know anything about classical music.
- Tom klasik müzik hakkında bir şey bilmiyor.
- We didn't need to buy anything.
- Bir şey almamıza gerek yoktu.
- Tom wouldn't let anything happen to you.
- Tom sana bir şey olmasına izin vermez.
- Do you want me to do anything?
- Bir şey yapmamı ister misin?
- I couldn't think of anything to say to Tom.
- Tom'a söyleyecek bir şey bulamadım.
- I don't see anything here that I want to buy.
- Burada almak istediğim bir şey görmüyorum.
- I'm not doing anything about it.
- Bu konuda bir şey yapmayacağım.
- I wonder if Tom is going to say anything about what happened.
- Tom'un ne olduğu hakkında bir şey söyleyip söylemeyeceğini merak ediyorum.
- Can't you do anything to help them?
- Onlara yardım etmek için bir şey yapamaz mısın?
- He doesn't eat anything other than fruit.
- Meyveden başka bir şey yemez.
- Did he say anything else?
- Başka bir şey söyledi mi?
- I don't expect anything from Tom.
- Tom'dan bir şey beklemiyorum.
- Why doesn't anybody tell me anything?
- Neden bana kimse bir şey anlatmıyor?
- Nobody suspected anything like this.
- Kimse böyle bir şeyden şüphelenmemişti.
- Tom didn't say anything else.
- Tom başka bir şey söylemedi.
- Nobody said anything to me about that.
- Kimse bana bu konuda bir şey söylemedi.
- I don't have anything to complain about.
- Şikayet edecek bir şeyim yok.
- There won't be anything left.
- Geriye bir şey kalmayacak.
- Did Tom ever say anything to you about that?
- Tom sana bu konuda bir şey söyledi mi?
- You can't buy anything interesting in this store.
- Bu dükkandan ilginç bir şey alamazsın.
- None of that means anything to me.
- Bunların hiçbiri benim için bir şey ifade etmiyor.
- I don't think I did anything wrong.
- Yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum.
- He denied knowing anything of their plan.
- Planları hakkında bir şey bildiğini inkar etti.
- I don't have anything else I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum başka bir şey yok.
- I'd never borrow anything of yours without asking first.
- Önce sana sormadan asla bir şeyini ödünç almam.
- I'm not sure I want to do anything.
- Bir şey yapmak istediğimden emin değilim.
- How do you know Tom didn't do anything?
- Tom'un bir şey yapmadığını nereden biliyorsun?
- Can I bring you anything else?
- Size başka bir şey getireyim mi?
- Is anything the matter?
- Ters giden bir şey mi var?
- Did you catch anything the last time you went fishing?
- En son balığa çıktığında bir şey yakaladın mı?
- Tom wished he hadn't told Mary anything.
- Tom, Meryem'e bir şey söylememiş olmayı isterdi.
- I suggest you not say anything else.
- Ben sana başka bir şey söylememeni öneririm.
- Do you think Tom is going to find anything?
- Tom'un bir şey bulacağını düşünüyor musun?
- We haven't done anything yet.
- Henüz bir şey yapmadık.
- Does Tom have anything?
- Tom'un bir şeyi var mı?
- Tom isn't very likely to know anything about that.
- Tom'un bu konuda bir şey bilmesi pek mümkün değil.
- I didn't do anything to her.
- Onun için bir şey yapmadım.
- I wasn't told anything.
- Bana bir şey denmedi.
- I don't think that changes anything.
- Bunun bir şeyi değiştireceğini sanmıyorum.
- I was happy to do anything.
- Bir şey yapmaktan mutluydum.
- You won't need to tell Tom anything.
- Tom'a bir şey söylemen gerekmeyecek.
- You don't need to wear anything fancy.
- Süslü bir şey giymene gerek yok.
- Tom didn't say anything to Mary.
- Tom, Mary'ye bir şey söylemedi.
- This is the first time I've seen anything like this.
- İlk defa böyle bir şey görüyorum.
- Do you know anything about your family?
- Ailen hakkında bir şey biliyor musun?
- I debated whether I should say anything.
- Bir şey söylememin gerekip gerekmediğini tartıştım.
- You'd better be very sure before you accuse Tom of anything.
- Tom'u bir şeyle suçlamadan önce emin olsanız iyi olur.
- Tom asked me not to say anything.
- Tom benden bir şey söylemememi istedi.
- I can't add anything else.
- Başka bir şey ekleyemem.
- Did Tom say anything about this to you?
- Tom sana bu konuda bir şey söyledi mi?
- Does that remind you of anything?
- Bu sana bir şey hatırlatıyor mu?
- I don't see anything strange.
- Ben garip bir şey görmüyorum.
- Can you tell me anything about what's going to happen here today?
- Bugün burada olacaklar hakkında bana bir şey söyleyebilir misin?
- I couldn't find anything my size.
- Bedenime uygun bir şey bulamadım.
- Let's see if you've learned anything.
- Bakalım bir şey öğrenmiş misin?
- He is anything but handsome.
- Yakışıklı bir adamdan başka bir şey değil.
- I can't think of anything to say.
- Söyleyecek bir şey düşünemiyorum.
- Nobody could tell me anything.
- Kimse bana bir şey söyleyemedi.
- My parents never allowed me to do anything.
- Ailem bir şey yapmama asla izin vermedi.
- I don't think I should buy anything else.
- Başka bir şey satın almam gerektiğini düşünmüyorum.
- I won't say anything.
- Bir şey söylemeyeceğim.
- Tom didn't need to tell Mary anything.
- Tom'un Mary'ye bir şey söylemesine gerek yoktu.
- They're not doing anything wrong.
- Onlar yanlış bir şey yapmıyor.
- I don't have anything to say to any of you.
- Hiçbirinize söyleyeceğim bir şey yok.
- Do you have anything else to say to me?
- Bana başka söyleyecek bir şeyiniz var mı?
- No one ever tells me anything.
- Kimse bana bir şey anlatmıyor.
- I'm not going to say anything against Tom.
- Tom'a karşı bir şey söylemeyeceğim.
- As a matter of fact, I haven't eaten anything since this morning.
- Doğruyu söylemek gerekirse bu sabahtan beri bir şey yemedim.
- It's too hot to do anything today.
- Bugün bir şey yapmak için çok sıcak.
- If you don't do anything about it, the party will be a flop.
- Eğer bu konuda bir şey yapmazsan, parti fiyasko olacak.
- Tom didn't have anything to do.
- Tom'un yapacak bir şeyi yoktu.
- Did you buy anything for Tom?
- Tom için bir şey aldın mı?
- We don't have to prove anything to Tom.
- Tom'a bir şey ispatlamak zorunda değiliz.
- Tom didn't have anything else.
- Tom'un başka bir şeyi yoktu.
- Tom didn't need to do anything.
- Tom'un bir şey yapmasına gerek yoktu.
- I wasn't really trying to convince Tom to do anything.
- Gerçekten Tom'u bir şey yapmaya ikna etmeye çalışmıyordum.
- Did Tom ask you anything about that?
- Tom sana bu konuda bir şey sordu mu?
- Do you have anything further to say?
- Söyleyeceğin başka bir şey var mı?
- I'm not going to say anything about that.
- Bu konuda bir şey söylemeyeceğim.
- I won't say anything to Tom about this.
- Bu konuda Tom'a bir şey söylemeyeceğim.
- I can't find anything.
- Bir şey bulamıyorum.
- Can you think of anything else?
- Başka bir şey düşünebiliyor musun?
- Did Tom say anything to you?
- Tom sana bir şey söyledi mi?
- Eat anything you like.
- İstediğiniz bir şeyi yiyin.
- Tom couldn't say anything.
- Tom bir şey söyleyemedi.
- Is it anything like mine?
- Benimki gibi bir şey mi?
- Your insisting won't change anything.
- Israr etmeniz bir şeyi değiştirmeyecek.
- I'd never do anything so stupid.
- Bu kadar aptalca bir şeyi asla yapmam.
- I would never ever do anything like that.
- Asla böyle bir şey yapmazdım.
- She opened her mouth as if to speak, but didn't say anything.
- Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama bir şey söylemedi.
- Let me know as soon as anything happens.
- Bir şey olur olmaz bana haber ver.
- If I had known that she didn't know, I wouldn't have said anything.
- Bilmediğini bilseydim, bir şey söylemezdim.
- I didn't have anything better to do.
- Yapacak daha iyi bir şeyim yoktu.
- Tom wasn't allowed to tell Mary anything.
- Tom'un Mary'ye bir şey söylemesine izin yoktu.
- Is there anything else we need to do?
- Yapmamız gereken başka bir şey var mı?
- Tom doesn't have to do anything.
- Tom bir şey yapmak zorunda değil.
- Do you think Tom will find anything?
- Sence Tom bir şey bulacak mı?
- Tom didn't do anything bad.
- Tom kötü bir şey yapmadı.
- If you need anything, ask the chambermaid.
- Bir şeye ihtiyacın olursa, oda hizmetçisine sor.
- You didn't tell him anything?
- Ona bir şey söylemedin mi?
- I can't tell my parents anything.
- Anneme babama bir şey söyleyemem.
- I hope Tom doesn't do anything like that again.
- Tom'un tekrar öyle bir şey yapmayacağını umuyorum.
- Why haven't you done anything about this?
- Neden bu konuda bir şey yapmadın?
- Tom wondered whether Mary knew anything about it.
- Tom Mary'nin onun hakkında bir şey bilip bilmediğini merak ediyordu.
- You just don't do anything wrong.
- Yanlış bir şey yapmıyorsun ki.
- I can't make her do anything.
- Ona bir şey yaptıramam.
- I wouldn't want anything to happen to you.
- Sana bir şey olmasını istemem.
- They don't know anything.
- Onlar bir şey bilmiyor.
- Can anything else be done?
- Başka bir şey yapılabilir mi?
- Do you have anything you want me to wash?
- Yıkamamı istediğin bir şey var mı?
- Have you seen anything?
- Bir şey gördün mü?
- I can't give you anything right now.
- Şu anda sana bir şey veremem.
- Don't you want to say anything to Tom?
- Tom'a bir şey söylemek istemiyor musun?
- They haven't done anything wrong.
- Onlar yanlış bir şey yapmadı.
- I decided I didn't want anything more to do with Tom.
- Tom'la daha fazla bir şey yapmak istemediğime karar verdim.
- Did anybody see anything?
- Kimse bir şey gördü mü?
- I wonder whether Tom found anything or not.
- Tom'un bir şey bulup bulmadığını merak ediyorum.
- Who asked you anything?
- Kim sana bir şey sordu?
- Is there anything you'd like to add?
- İlave etmek istediğin bir şey var mı?
- Did Tom say anything about who he was with?
- Tom kiminle olduğu hakkında bir şey söyledi mi?
- Why haven't you done anything about this?
- Neden bunun hakkında bir şey yapmadın?
- Is there anything else you want?
- İstediğin başka bir şey var mı?
- Is there anything I can get for you?
- Sizin için alabileceğim bir şey var mı?
- Before eating anything, you should wash your hands.
- Bir şey yemeden önce ellerini yıkamalısın.
- Is there anything you'd like to tell me?
- Bana söylemek istediğin bir şey var mı?
- Is there anything else?
- Başka bir şey var mı?
- I'll see if there's anything I can do.
- Yapabileceğim bir şey olup olmadığına bakacağım.
- We don't do anything.
- Bir şey yapmayız.
- I don't have anything to write with.
- Yazacak bir şeyim yok.
- Isn't there anything in here?
- Burada bir şey yok mu?
- I'll give you anything that you want.
- Sana istediğin bir şeyi vereceğim.
- Tom didn't say anything about going to Boston.
- Tom Boston'a gitme hakkında bir şey söylemedi.
- Is there anything you have to do today?
- Bugün yapman gereken bir şey var mı?
- I barely remember anything.
- Neredeyse bir şey hatırlamıyorum.
- You can't make me do anything I don't want to do.
- Bana istemediğim bir şeyi yaptıramazsınız.
- Does that mean anything to you?
- Bu size bir şey ifade ediyor mu?
- I couldn't think of doing anything like that.
- Böyle bir şey yapmayı düşünemezdim.
- I don't know anything.
- Bir şey bilmiyorum.
- Is there anything else I should know about Tom?
- Tom hakkında bilmem gereken bir şey var mı?
- Did you learn anything useful?
- Faydalı bir şey öğrendin mi?
- Why give them anything?
- Neden onlara bir şey verelim ki?
- I swear to God I didn't do anything.
- Yemin ederim ben bir şey yapmadım.
- Do you guys see anything?
- Siz bir şey görüyor musunuz?
- Nobody asked me anything.
- Kimse bana bir şey sormadı.
- Don't do anything stupid.
- Aptalca bir şey yapma.
- Do you know anything about this?
- Bunun hakkında bir şey biliyor musun?
- I was tired, that's why I didn't want to do anything.
- Yorgundum, bu yüzden bir şey yapmak istemedim.
- Tom said he had a stomachache and didn't feel like eating anything.
- Tom karnının ağrıdığını ve canının bir şey yemek istemediğini söyledi.
- Tom promised he wouldn't say anything to Mary about that.
- Tom onun hakkında Mary'ye bir şey söylemeyeceğine söz verdi.
- I wouldn't ask you to do anything that you couldn't do.
- Senden yapamayacağın bir şeyi yapmanı istemezdim.
- Tom never seems to finish anything.
- Tom asla bir şey bitirecek gibi görünmüyor.
- I'd never forgive myself if anything happened to Tom.
- Tom'a bir şey olursa asla kendimi affetmem.
- I don't see anything here that I need.
- Burada ihtiyacım olan bir şey göremiyorum.
- Did you hear anything that was said?
- Söylenenlerden bir şey duydun mu?
- Let me know if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacın olursa bana bildir.
- Do you promise not to tell anybody anything?
- Kimseye bir şey söylememeye söz veriyor musun?
- Has Tom given you anything?
- Tom sana bir şey verdi mi?
- It's way too hot to do anything today.
- Bugün bir şey yapmak için çok çok sıcak.
- We didn't do anything for them.
- Onlar için bir şey yapmadık.
- Tom never tells me anything.
- Tom asla bana bir şey söylemez.
- Did you do anything else like that?
- Bunun gibi başka bir şey yaptın mı?
- I don't think it's anything to laugh about.
- Bunun gülecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
- It's too early to tell anything.
- Bir şey söylemek için çok erken.
- Did you notice anything suspicious?
- Şüpheli bir şey fark ettiniz mi?
- If anything happens, let me know.
- Bir şey olursa bana haber ver.
- Tom seems reluctant to say anything.
- Tom bir şey söylemek için isteksiz gibi görünüyor.
- We don't know anything yet.
- Henüz bir şey bilmiyoruz.
- I can't say anything now.
- Şu an bir şey söyleyemem.
- Tom didn't do anything to help Mary.
- Tom Mary'ye yardım etmek için bir şey yapmadı.
- Did you find anything that needs to be corrected?
- Düzeltilmesi gereken bir şey buldun mu?
- I haven't had anything to drink.
- İçecek bir şeyim yoktu.
- I like to drink a cup of tea in the morning before I do anything.
- Sabahları bir şey yapmadan önce bir fincan çay içmeyi severim.
- No one wanted anything to do with Tom.
- Hiç kimse Tom'la bir şey yapmak istemedi.
- Tom was careful not to say anything that would make Mary mad.
- Tom Mary'yi kızdıracak bir şey söylememek için dikkatliydi.
- Did you notice anything strange?
- Tuhaf bir şey fark ettin mi?
- I can't do anything about it.
- Bu konuda bir şey yapamam.
- I can't teach you anything else.
- Başka bir şey öğretemem.
- Tom didn't tell me anything.
- Tom bana bir şey söylemedi.
- Nobody could tell Tom anything.
- Kimse Tom'a bir şey söyleyemiyordu.
- Nobody has ever done anything like this before.
- Hiç kimse daha önce asla böyle bir şey yapmadı.
- Am I disturbing anything?
- Rahatsız ettiğim bir şey var mı?
- I don't want anything from you.
- Senden bir şey istemiyorum.
- I hope we're not interrupting anything important.
- Umarım önemli bir şeyi bölmüyoruzdur.
- I couldn't do anything about that at the time.
- O zamanlar bu konuda bir şey yapamadım.
- Is there anything you can't do?
- Yapamayacağın bir şey var mı?
- I won't do anything to hurt Tom.
- Tom'u incitecek bir şey yapmayacağım.
- Don't tell anyone anything.
- Kimseye bir şey söyleme.
- Make sure we haven't overlooked anything.
- Bir şeyi gözden kaçırmadığımızdan emin ol.
- Do I have to do anything more?
- Daha fazla bir şey yapmak zorunda mıyım?
- We're not doing anything tonight.
- Bu gece bir şey yapmıyoruz.
- Is there anything you can do?
- Yapabileceğin bir şey var mı?
- I don't feel up to eating anything tonight.
- Bu gece canım bir şey yemek istemiyor.
- Is anything broken?
- Bir şey bozuk mu?
- Have we accomplished anything?
- Bir şey başardık mı?
- Do not eat anything before you go to bed.
- Yatmadan önce bir şey yeme.
- She did not say anything.
- O bir şey söylemedi.
- Did you get anything to eat on your way home?
- Eve giderken yemek için bir şey aldın mı?
- Shall we eat anything?
- Bir şeyler yiyelim mi?
- Are you doing anything differently?
- Farklı bir şey yapıyor musunuz?
- Is there anything else I need to do?
- Yapmam gereken başka bir şey var mı?
- I cannot recall anything else at this time.
- Şu anda başka bir şey hatırlamıyorum.
- If you never do anything, you never become anyone.
- Hiç bir şey yapmazsan, hiç kimse olamazsın.
- If you don't know anything about computers, you're really behind the times.
- Bilgisayarlar hakkında bir şey bilmiyorsanız, gerçekten zamanın gerisindesiniz demektir.
- Did you find anything in that store that you liked?
- O mağazada hoşlandığın bir şey buldun mu?
- Is there anything I need to know?
- Bilmem gereken bir şey var mı?
- Tom said he didn't know anything about the robbery.
- Tom soygun hakkında bir şey bilmediğini söyledi.
- If you don't have anything to do, look at the ceiling of your room.
- Yapacak bir şeyiniz yoksa, odanızın tavanına bakın.
- I'm just too tired now to do anything.
- Şimdi bir şey yapamayacak kadar çok yorgunum.
- I think it would be best for you to not say anything.
- Bence bir şey söylememek senin için en iyisi olur.
- Tom doesn't want to do anything to hurt Mary.
- Tom, Mary'yi incitecek bir şey yapmak istemiyor.
- I swear I didn't do anything.
- Yemin ederim ben bir şey yapmadım.
- Nobody heard anything about my country.
- Kimse benim ülkem hakkında bir şey duymadı.
- It seems like we haven't done anything fun since last October.
- Geçen ekim ayından bu yana eğlenceli bir şey yapmadık gibi görünüyor.
- Does the name Herbert McAdams mean anything to you?
- Herbert McAdams ismi sana bir şey ifade ediyor mu?
- Did you buy anything for him?
- Onun için bir şey satın aldın mı?
- Did they say anything?
- Onlar bir şey söyledi mi?
- Tom didn't notice anything suspicious.
- Tom şüpheli bir şey fark etmedi.
- Tom noticed Mary's shoes were muddy, but he didn't say anything.
- Tom, Mary'nin ayakkabılarının çamurlu olduğunu fark etti, ancak bir şey söylemedi.
- Tom hasn't eaten anything since yesterday.
- Tom dünden beri bir şey yemedi.
- Is there anything you want to talk about?
- Konuşmak istediğin bir şey var mı?
- Did you know anything about this?
- Bunun hakkında bir şey biliyor muydun?
- I didn't notice anything strange.
- Garip bir şey fark etmedim.
- I'm not really trying to convince Tom to do anything.
- Tom'u bir şey yapmaya ikna etmeye çalışmıyorum.
- I won't make you do anything else.
- Sana başka bir şey yaptırmayacağım.
- I can't force you to do anything.
- Seni bir şey yapman için zorlayamam.
- Make sure we haven't overlooked anything.
- Gözden kaçırdığımız bir şey olmadığından emin olun.
- I don't think I've ever seen anything so beautiful.
- Daha önce bu kadar güzel bir şey gördüğümü sanmıyorum.
- I don't intend to explain anything.
- Bir şey açıklamak niyetinde değilim.
- I'm not going to ask Tom for anything.
- Tom'dan bir şey istemeyeceğim.
- Nobody's trying to tell you anything.
- Kimse sana bir şey söylemeye çalışmıyor.
- I'm not asking you to say anything.
- Bir şey söylemeni istemiyorum.
- Is anything up?
- Bir şey var mı?
- Tom didn't want to encourage Mary to do anything that might get her in trouble.
- Tom, Mary'yi başını belaya sokacak bir şey yapması için cesaretlendirmek istemedi.
- There was no indication that anything was wrong.
- Bir şeyin ters gittiğine dair hiçbir işaret yoktu.
- He never sticks to anything very long.
- Bir şeye asla uzun süre bağlı kalmaz.
- I've never experienced anything quite like this before.
- Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım.
- He can't say anything to his father's face.
- Babasının yüzüne karşı bir şey söyleyemez.
- Do you remember anything odd happening at the picnic?
- Piknikte olan garip bir şey hatırlıyor musun?
- Tell me if there's anything I can do to help.
- Yardım edebileceğim bir şey varsa söyle.
- I don't know anything about racing.
- Yarış hakkında bir şey bilmiyorum.
- Tom couldn't think about anything else.
- Tom başka bir şey düşünemiyordu.
- Tom isn't doing anything now.
- Tom şu an bir şey yapmıyor.
- I don't think anything changes.
- Bir şeyin değişeceğini sanmıyorum.
- I won't let anything happen to Tom.
- Tom'a bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
- We don't need anything else!
- Başka bir şeye ihtiyacımız yok!
- I didn't find anything wrong.
- Yanlış bir şey bulamadım.
- Tom said he'd let me know if anything happened.
- Tom bir şey olursa bana haber vereceğini söyledi.
- Don't do anything embarrassing.
- Utanç verici bir şey yapma.
- You never say anything.
- Asla bir şey söylemiyorsun.
- Tom says he's never seen anything like that.
- Tom asla böyle bir şey görmediğini söylüyor.
- If there is anything you want, don't hesitate to ask me.
- İstediğin bir şey olursa, bana sormaktan çekinme.
- I'm not going to do anything you don't want me to.
- Yapmamı istemediğin bir şeyi yapmayacağım.
- Has anything really changed?
- Gerçekten bir şey değişti mi?
- Can I offer you anything else?
- Size başka bir şey sunabilir miyim?
- I don't feel like doing anything when it's this hot.
- Bu kadar sıcak olduğunda canım bir şey yapmak istemiyor.
- Do you have anything special in mind?
- Aklında özel bir şey var mı?
- Tom won't tell us anything about himself.
- Tom kendisi hakkında bize bir şey söylemeyecek.
- As soon as we find out anything, we will contact him.
- Biz bir şey bulur bulmaz onunla irtibat kuracağız.
- I don't want anything else.
- Başka bir şey istemiyorum.
- I don't remember anything about the accident.
- Kaza hakkında bir şey hatırlamıyorum.
- I never did anything to him.
- Ona asla bir şey yapmadım.
- Is there anything else that needs to be done?
- Yapılması gereken başka bir şey var mı?
- I don't have to say anything to Tom.
- Tom'a bir şey söylemek zorunda değilim.
- Please don't buy me anything.
- Lütfen bana bir şey alma.
- I didn't want to tell Tom anything.
- Tom'a bir şey söylemek istemedim.
- Is there anything we can do for you?
- Sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı?
- The sensors aren't detecting anything unusual.
- Sensörler olağandışı bir şey tespit etmiyor.
- I don't have anything to say to Tom.
- Tom'a söyleyecek bir şeyim yok.
- Do you know anything about this matter?
- Bu konu hakkında bir şey biliyor musun?
- Try not to steal anything.
- Bir şey çalmamaya çalış.
- I wasn't expecting anything.
- Bir şey beklemiyordum.
- We didn't need to pay anything.
- Bir şey ödememize gerek yoktu.
- I can't think of anything more depressing than that.
- Ben bundan daha iç karartıcı bir şey düşünemiyorum.
- Did you buy anything for me?
- Benim için bir şey satın aldın mı?
- Nobody had ever done anything like that before.
- Daha önce hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı.
- I don't have anything more to say.
- Söyleyecek başka bir şeyim yok.
- I don't think Tom has anything in his bag.
- Tom'un çantasında bir şey olduğunu sanmıyorum.
- We're not buying anything today.
- Bugün bir şey almıyoruz.
- Is there anything else you would like to say?
- Söylemek istediğin başka bir şey var mı?
- Can I offer you anything to drink?
- Sana içecek bir şey önerebilir miyim?
- Let me know if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa haberim olsun.
- Are you going to buy anything else?
- Başka bir şey satın alacak mısın?
- Is there anything special I can do for you?
- Sizin için yapabileceğim özel bir şey var mı?
- Does Tom do anything?
- Tom bir şey yapar mı?
- Is there anything we can do to help?
- Yardım etmek için yapabileceğimiz bir şey var mı?
- I'm not saying anything else.
- Başka bir şey söylemiyorum.
- We're never going to find anything.
- Asla bir şey bulamayacağız.
- Do you remember anything else?
- Başka bir şey hatırlıyor musunuz?
- He didn't give me anything to eat.
- O, bana yiyecek bir şey vermedi.
- I don't feel up to eating anything tonight.
- Bu akşam bir şey yemek istemiyorum.
- I don't want to give anything to anyone.
- Kimseye bir şey vermek istemiyorum.
- Tom was too tired to do anything.
- Tom bir şey yapamayacak kadar yorgundu.
- Tom didn't take anything from me.
- Tom benden bir şey almadı.
- You can't buy anything interesting in this store.
- Bu dükkânda ilginç bir şey satın alamazsın.
- They didn't offer me anything to drink.
- Onlar bana içecek bir şey ikram etmediler.
- Would you like anything to drink?
- İçecek bir şey ister misiniz?
- Can you do anything to help me?
- Bana yardım etmek için bir şey yapabilir misin?
- Tom doesn't want to do anything but watch TV.
- Tom TV izlemekten başka bir şey yapmak istemiyor.
- Tom didn't know that he had done anything wrong.
- Tom yanlış bir şey yaptığını bilmiyordu.
- There's no evidence that Tom has done anything illegal.
- Tom'un yasadışı bir şey yaptığına dair hiçbir kanıt yok.
- I don't remember doing anything like that.
- Öyle bir şey yaptığımı hatırlamıyorum.
- Don't do anything dumb.
- Aptalca bir şey yapma.
- Do you want to eat anything?
- Bir şey yemek ister misin?
- Do this before you do anything else.
- Başka bir şey yapmadan önce bunu yap.
- I didn't suspect anything.
- Bir şeyden şüphelenmedim.
- I don't want to do anything to Tom.
- Tom için bir şey yapmak istemiyorum.
- I don't think Tom did anything wrong.
- Tom'un yanlış bir şey yaptığını sanmıyorum.
- We haven't told Tom anything yet.
- Henüz Tom'a bir şey söylemedik.
- I didn't think I should say anything.
- Ben bir şey söylemem gerektiğini düşünmüyordum.
- You can't say anything till you know the circumstances.
- Şartları öğrenene kadar bir şey söyleyemezsin.
- Are you sure Tom won't remember anything?
- Tom'un bir şey hatırlamayacağından emin misin?
- Would you like to add anything to what I've said?
- Söylediklerime eklemek istediğin bir şey var mı?
- Tom doesn't want anything to happen to Mary.
- Tom, Mary'nin başına bir şey gelmesini istemiyor.
- Have you had anything to drink tonight?
- Bu akşam içecek bir şeyler aldın mı?
- Have you ever seen anything like this?
- Hiç bunun gibi bir şey gördün mü?
- I don't need to tell Tom anything.
- Tom'a bir şey söylemem gerekmiyor.
- He refuses to buy anything made in China.
- Çin malı bir şey almayı reddediyor.
- Aren't you getting Tom anything for his birthday?
- Tom'a doğum günü için bir şey almıyor musun?
- Why should I tell you anything?
- Neden sana bir şey söyleyeyim ki?
- Please don't tell Tom anything.
- Lütfen Tom'a bir şey söyleme.
- You can't say anything about this to Tom.
- Bu konuda Tom'a bir şey söyleyemezsin.
- Tom didn't say anything about how the party went.
- Tom partinin nasıl gittiği hakkında bir şey söylemedi.
- Tom saw how upset Mary was and decided not to say anything more.
- Tom Mary'nin ne kadar üzgün olduğunu gördü ve daha fazla bir şey söylememeye karar verdi.
- Do you have anything to eat in your pack?
- Çantanızda yiyecek bir şey var mı?
- Is there anything I can help with?
- Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?
- No one questioned anything.
- Kimse bir şey sorgulamadı.
- Can't we do anything?
- Bir şey yapamaz mıyız?
- Did you hear anything Tom said to Mary?
- Tom'un Mary'ye söylediği bir şey duydun mu?
- Are you telling me you don't know anything about this?
- Bana bunun hakkında bir şey bilmediğini mi söylüyorsun?
- I don't have anything for you.
- Senin için bir şeyim yok.
- If you don't want to say anything, you don't have to.
- Eğer bir şey söylemek istemiyorsan, söylemek zorunda değilsin.
- Tom said he didn't think he should say anything.
- Tom bir şey söylemesi gerektiğini düşünmediğini söyledi.
- Tom says that he doesn't want to eat anything.
- Tom bir şey yemek istemediğini söylüyor.
- No one wanted to do anything with Tom.
- Kimse Tom ile bir şey yapmak istemedi.
- Tom tried to look through the keyhole, but couldn't see anything.
- Tom anahtar deliğinden bakmaya çalıştı fakat bir şey göremedi.
- I hope Tom doesn't do anything like that again.
- Umarım Tom bir daha böyle bir şey yapmaz.
- Is there anything else you need to know about me?
- Hakkımda öğrenmek istediğin başka bir şey var mı?
- Is there anything else I should know about Tom?
- Tom hakkında bilmem gereken başka bir şey var mı?
- I didn't give him anything.
- Ona bir şey vermedim.
- I didn't do anything special yesterday.
- Dün özel bir şey yapmadım.
- Don't buy Tom anything.
- Tom'a bir şey alma.
- I don't want to say anything now.
- Şimdi bir şey söylemek istemiyorum.
- Don't do anything crazy.
- Çılgınca bir şey yapmayın.
- I don't feel anything anymore.
- Artık bir şey hissetmiyorum.
- You can't force me to do anything I don't want to do.
- Beni istemediğim bir şeyi yapmaya zorlayamazsın.
- You can't do anything.
- Sen bir şey yapamazsın.
- I want Tom stopped before he does anything worse.
- Daha kötü bir şey yapmadan önce Tom'un durdurulmasını istiyorum.
- Is there anything to do in this town?
- Bu kasabada yapacak bir şey var mı?
- Tom is a picky eater and seldom tries anything new.
- Tom seçici bir yiyicidir ve nadiren yeni bir şey dener.
- You won't be able to see anything without a flashlight.
- Bir el feneri olmadan bir şey göremeyeceksin.
- Nobody had ever done anything like this before.
- Daha önce hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı.
- Do you want me to do anything else?
- Başka bir şey yapmamı ister misin?
- It's hard to tell Tom anything.
- Tom'a bir şey söylemek zor.
- I was just wondering if you'd heard anything from Tom.
- Sadece Tom'dan bir şey duyup duymadığını merak ediyordum.
- I'm too tired to do anything else.
- Başka bir şey yapmak için fazla yorgunum.
- There isn't anything else I can do.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- She didn't have anything to say to the policeman.
- Polise söyleyecek bir şeyi yoktu.
- Is there anything that worries you right now?
- Şu anda seni endişelendiren bir şey var mı?
- Tom didn't find anything wrong.
- Tom yanlış bir şey bulamadı.
- Don't you dare touch anything.
- Sakın bir şeye dokunayım deme.
- Did anything interesting happen at school today?
- Bugün okulda ilginç bir şey oldu mu?
- How could he see anything in such darkness?
- Böyle karanlıkta nasıl bir şey görebiliyordu?
- Tom isn't likely to buy anything today.
- Tom muhtemelen bugün bir şey satın almayacak.
- Tom didn't say anything worthwhile.
- Tom değerli bir şey söylemedi.
- Did you find anything else?
- Başka bir şey buldunuz mu?
- Is there anything I can help you with?
- Sana yardım edebileceğim bir şey var mı?
- Why didn't you ever say anything?
- Neden hiç bir şey söylemedin?
- It might be too late for us to do anything about that.
- Bu konuda bir şey yapmamız için çok geç olabilir.
- I'll do anything for Tom.
- Tom için bir şey yapacağım.
- Would you like to say anything?
- Bir şey söylemek istiyor musun?
- I can't think of anything that might help.
- İşe yarayacak bir şey düşünemiyorum.
- Has Tom eaten anything?
- Tom bir şey yedi mi?
- Don't do anything I wouldn't do.
- Yapmayacağım bir şeyi yapmayın.
- Tom didn't tell me anything I didn't already know.
- Tom bana zaten bilmediğim bir şey söylemedi.
- Did you say anything to her?
- Ona bir şey söyledin mi?
- Can't anything be done?
- Bir şey yapılamaz mı?
- Tom doesn't need to say anything.
- Tom'un bir şey söylemesine gerek yok.
- Was Tom carrying anything else?
- Tom başka bir şey mi taşıyordu?
- Do you know anything else about Tom?
- Tom hakkında başka bir şey biliyor musun?
- Would you like anything?
- Bir şey ister misin?
- We don't need to do anything now.
- Şimdi bir şey yapmamıza gerek yok.
- If there's anything we can do to help, please don't hesitate to let us know.
- Yardımcı olabileceğimiz bir şey olursa, lütfen bize bildirmekten çekinmeyin.
- I don't want to buy anything in this store.
- Bu mağazadan bir şey almak istemiyorum.
- I never did anything like that for Tom.
- Tom için asla öyle bir şey yapmadım.
- I see no reason to tell you anything.
- Size bir şey söylemek için bir neden görmüyorum.
- I don't think I can do anything else.
- Başka bir şey yapabileceğimi sanmıyorum.
- Nobody's ever done anything like this before.
- Daha önce kimse böyle bir şey yapmamıştı.
- Tom would never steal anything.
- Tom asla bir şey çalmazdı.
- Tom doesn't owe anybody anything.
- Tom kimseye bir şey borçlu değil.
- I'll take anything.
- Bir şey alacağım.
- Tom has never given anything to anyone.
- Tom hiç kimseye bir şey vermedi.
- Tom won't be able to tell you anything.
- Tom sana bir şey söyleyemeyecek.
- We haven't heard anything from them yet.
- Onlardan henüz bir şey duymadık.
- I can't find anything out of the ordinary.
- Sıra dışı bir şey bulamıyorum.
- I don't have anything to give to you.
- Sana verecek bir şeyim yok.
- Tom made me promise not to say anything.
- Tom bana bir şey söylememeye söz verdirdi.
- I don't expect anything good to happen today.
- Bugün güzel bir şey olmasını beklemiyorum.
- Tom still says that he didn't do anything wrong.
- Tom hala yanlış bir şey yapmadığını söylüyor.
- Can't you do anything to help them?
- Onlara yardımcı olmak için bir şey yapamaz mısın?
- Isn't there anything fun to do?
- Yapılacak eğlenceli bir şey yok mu?
- He is anything but a fool.
- O, bir aptaldan başka bir şey değildir.
- She didn't tell me anything.
- O bana bir şey söylemedi.
- Tom doesn't ever do anything to help.
- Tom yardım etmek için hiç bir şey yapmıyor.
- Does it remind you of anything?
- Size bir şeyi hatırlatıyor mu?
- Can I get you a coffee or anything?
- Size kahve ya da başka bir şey getireyim mi?
- Is there anything more interesting that we could be doing now?
- Şu anda yapabileceğimiz daha ilginç bir şey var mı?
- Tom said that he'd never seen anything like this before.
- Tom daha önce asla böyle bir şey görmediğini söyledi.
- I felt like I could do anything.
- Bir şey yapabileceğim gibi hissettim.
- Does she know anything?
- O bir şey biliyor mu?
- I'll ask around and see if anyone knows anything about what happened.
- Etrafa sorup olanlarla ilgili bir şey bilen var mı diye bakacağım.
- I'm not making you do anything.
- Sana bir şey yaptırmıyorum.
- I don't know anything about that.
- Ben o konuda bir şey bilmiyorum.
- Was there anything wrong with the car?
- Araba ile ilgili yanlış bir şey var mıydı?
- Tom hasn't done anything yet.
- Tom henüz bir şey yapmadı.
- Is there anything you can tell us about it?
- Bu konuda bize söyleyebileceğin bir şey var mı?
- Did he tell you anything?
- O size bir şey söyledi mi?
- I want to know as soon as anything happens.
- Bir şey olur olmaz bilmek istiyorum.
- You can't say anything till you know the circumstances.
- Koşulları öğrenene dek bir şey diyemezsiniz.
- You don't have to buy me anything.
- Bana bir şey almak zorunda değilsin.
- Have you found anything?
- Bir şey buldun mu?
- If you do this for me, I'll never ask you to do anything else.
- Bunu benim için yaparsan, senden başka bir şey yapmanı istemem.
- He did not eat anything yesterday.
- Dün bir şey yemedi.
- I don't want anything happening to you.
- Sana bir şey olmasını istemiyorum.
- Did you touch anything?
- Sen bir şeye dokundun mu?
- Tom rang home to see if anyone needed anything at the shop.
- Tom dükkânda bir şeye ihtiyaç olup olmadığını öğrenmek için evi aradı.
- Tom didn't give me anything to eat.
- Tom bana yiyecek bir şey vermedi.
- This doesn't change anything.
- Bu bir şey değiştirmez.
- There's no need for you to pay anything.
- Bir şey ödemenize gerek yok.
- Tom didn't say anything, but I think he was disappointed.
- Tom bir şey söylemedi ama sanırım hayal kırıklığına uğramıştı.
- Tom said we couldn't do anything about it.
- Tom bu konuda bir şey yapamayacağımızı söyledi.
- He hadn't eaten anything the whole day and was hungry.
- O bütün gün bir şey yememişti ve açtı.
- If you see or hear anything, let me know.
- Bir şey görürsen ya da duyarsan bana bildir.
- Is there anything you have to tell me?
- Bana söylemen gereken bir şey var mı?
- No one told us anything.
- Hiç kimse bize bir şey anlatmadı.
- Tell me if there's anything I can do to help.
- Yardım edebileceğim bir şey varsa söyleyin.
- Can you see anything else?
- Başka bir şey görebiliyor musun?
- Do you know anything about fixing computers?
- Bilgisayar tamiri hakkında bir şey biliyor musun?
- Think carefully before you promise anything.
- Bir şey için söz vermeden önce iyi düşünün.
- Did she ever say anything to you about me?
- Sana hiç benim hakkımda bir şey söyledi mi?
- Do you see anything you recognize?
- Tanıdığınız bir şey görüyor musunuz?
- You won't need to tell Tom anything.
- Tom'a bir şey söylemene gerek yok.
- Is there anything you want to eat?
- Yemek istediğin bir şey var mı?
- We can't tell you anything at this time.
- Şu anda sana bir şey söyleyemeyiz.
- I couldn't eat anything.
- Bir şey yiyemedim.
- Is there anything you don't know?
- Bilmediğin bir şey var mı?
- Doesn't that mean anything to you?
- Bu senin için bir şey ifade etmiyor mu?
- I wonder if Tom found anything.
- Acaba Tom bir şey buldu mu?
- Did Tom say anything about his accident?
- Tom kaza hakkında bir şey söyledi mi?
- He hung up before I could say anything.
- Ben bir şey söyleyemeden telefonu kapattı.
- Did you buy anything for her?
- Onun için bir şey aldın mı?
- I won't be able to do anything for Tom.
- Tom için bir şey yapamayacağım.
- I'm too tired to do anything else.
- Başka bir şey yapamayacak kadar yorgunum.
- Believe me, I never did anything wrong.
- İnanın bana, ben hiç yanlış bir şey yapmadım.
- I haven't done anything like this in a long time.
- Uzun zamandır böyle bir şey yapmamıştım.
- It might be too late to do anything about that.
- Bu konuda bir şey yapmak için çok geç olabilir.
- I don't know anything about horses.
- Atlar hakkında bir şey bilmiyorum.
- Tom has never ever won anything.
- Tom hiç bir şey kazanmamıştı.
- Am I missing anything?
- Bir şey mi kaçırıyorum?
- Is there anything else I can get for you?
- Senin için alabileceğim başka bir şey var mı?
- Nobody could tell me anything.
- Kimse bana bir şey söyleyemezdi.
- Tom never gives me anything.
- Tom bana asla bir şey vermez.
- If there's anything you want to do, you should do it if it makes you happy.
- Yapmak istediğin bir şey varsa, seni mutlu ediyorsa onu sen yapmalısın.
- Who said anything about having children?
- Kim çocuk sahibi olmak hakkında bir şey söyledi?
- Are you doing anything special for New Year's Eve?
- Yılbaşı için özel bir şey yapıyor musunuz?
- We haven't really earned anything yet.
- Henüz gerçekten bir şey kazanmadık.
- Is there anything that makes your pain better?
- Ağrına iyi gelen bir şey var mı?
- Is there anything we should be doing now?
- Şu anda yapmamız gereken bir şey var mı?
- Tom didn't have to say anything else.
- Tom başka bir şey söylemek zorunda değildi.
- I was too afraid to say anything.
- Bir şey söylemekten çok korktum.
- I would never say anything to intentionally hurt you, you know.
- Seni kasten incitecek bir şey asla söylemem, biliyorsun.
- Are they doing anything right now?
- Onlar şu anda bir şey yapıyor mu?
- I haven't heard anything about it.
- Bunun hakkında bir şey duymadım.
- Is there anything you can tell us about Tom that we don't already know?
- Bizim önceden bilmediğimiz, Tom hakkında bize söyleyebileceğin bir şey var mı?
- You'd better be very sure before you accuse him of anything.
- Onu bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- I don't like being forced to do anything.
- Bir şey yapmaya zorlanmaktan hoşlanmam.
- I'll never ask you for anything else.
- Senden başka bir şey istemeyeceğim.
- She doesn't do anything else.
- Başka bir şey yapmıyor.
- I'm not really trying to convince Tom to do anything.
- Gerçekten Tom'u bir şey yapmaya ikna etmeye çalışmıyorum.
- I didn't mean to imply anything.
- Bir şey ima etmek istemedim.
- Thank you for not saying anything.
- Bir şey söylemediğin için teşekkürler.
- Is there anything you can do for Tom?
- Tom için yapabileceğin bir şey var mı?
- We don't want anything like that to ever happen again.
- Böyle bir şeyin bir daha olmasını istemiyoruz.
- Nobody did anything.
- Hiç kimse bir şey yapmadı.
- Does that mean anything to you?
- Bu senin için bir şey ifade ediyor mu?
- Tom told me not to say anything.
- Tom bana bir şey söylemememi söyledi.
- Did they say anything?
- Bir şey söylediler mi?
- You don't need to say anything.
- Bir şey söylemene gerek yok.
- Do you think that will change anything?
- Bunun bir şeyi değiştireceğini düşünüyor musun?
- If there's anything we can do, just call.
- Yapabileceğimiz bir şey varsa, sadece ara.
- I don't have anything else.
- Başka bir şeyim de yok.
- Did you touch anything?
- Bir şeye dokundun mu?
- I haven't achieved anything yet.
- Henüz bir şey başarmadım.
- I really don't have anything else to say.
- Gerçekten söyleyecek başka bir şeyim yok.
- I don't want to hear anything more about that.
- Ben bu konuda daha fazla bir şey duymak istemiyorum.
- Tom didn't say anything else at that time.
- Tom o sırada başka bir şey söylemedi.
- He can't stick to anything very long.
- Bir şeye uzun süre bağlı kalamaz.
- If anything happens, we'll be in in three seconds.
- Eğer bir şey olursa üç saniye içinde evde olacağız.
- Is there anything you want us to send you from home?
- Evden size göndermemizi istediğiniz bir şey var mı ?
- Did you say anything to Tom?
- Tom'a bir şey söylediniz mi?
- Do you really want to buy anything from Tom?
- Gerçekten Tom'dan bir şey satın almak istiyor musun?
- Tom called to ask if he should bring anything.
- Tom bir şey getirmesi gerekip gerekmediğini sormak için aradı.
- I'm too excited to eat anything.
- Bir şey yiyemeyecek kadar heyecanlıyım.
- Tom said he won't be buying anything today.
- Tom bugün bir şey almayacağını söyledi.
- Tom isn't doing anything you wouldn't approve of.
- Tom senin onaylamayacağın bir şey yapmıyor.
- I've never stolen anything.
- Hiç bir şey çalmadım.
- Do you have anything to write?
- Yazacak bir şeyin var mı?
- I don't have anything to do this afternoon.
- Bu öğleden sonra yapacak bir şeyim yok.
- Make sure Tom doesn't do anything stupid.
- Tom'un aptalca bir şey yapmayacağından emin ol.
- As l was saying, I won't do anything.
- Dediğim gibi, ben bir şey yapmayacağım.
- Don't you have anything else?
- Başka bir şeyin yok mu?
- We don't make anything anymore.
- Biz artık bir şey yapmayız.
- Our sensors did not detect anything unusual.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey algılamadı.
- My parents never allow me to do anything.
- Ailem asla bir şey yapmama izin vermez.
- Has anything changed since then?
- O zamandan beri bir şey değişti mi?
- You can't do anything wrong with learning a language.
- Dil öğrenerek yanlış bir şey yapamazsınız.
- He did not have anything with him then.
- O zaman yanına bir şey almadı.
- Isn't there anything you want to say?
- Söylemek istediğin bir şey yok mu?
- Are you doing anything in particular tonight?
- Bu gece özel bir şey yapacak mısın?
- Did you see anything unusual lately?
- Son zamanlarda alışılmadık bir şey gördün mü?
- It's strange that you don't know anything about that matter.
- O mesele hakkında bir şey bilmemen tuhaf.
- I haven't heard anything else from him in weeks.
- Haftalardır ondan başka bir şey duymadım.
- Do you promise not to tell anyone anything?
- Kimseye bir şey anlatmayacağına söz veriyor musun?
- Call me if anything happens.
- Bir şey olursa beni ara.
- Do you know anything about the Jackson family?
- Jackson ailesi hakkında bir şey biliyor musun?
- Nobody's trying to tell you anything.
- Kimse sana bir şey anlatmaya çalışmıyor.
- I don't think we can do anything right now.
- Şu an bir şey yapabileceğimizi düşünmüyorum.
- Did you bring me anything?
- Bana bir şey getirdin mi?
- You haven't said anything to Tom yet, have you?
- Henüz Tom'a bir şey söylemedin, değil mi?
- I can't think of anything I'd want from you.
- Senden isteyebileceğim bir şey düşünemiyorum.
- We didn't have anything to say to the mayor.
- Belediye başkanına söyleyecek bir şeyimiz yoktu.
- Don't start anything you can't finish.
- Bitiremeyeceğin bir şeye başlama.
- Beauty doesn't say anything about the character of a person.
- Güzellik bir kişinin karakteri hakkında bir şey söylemez.
- Is there anything else you want to know?
- Bilmek istediğin başka bir şey var mı?
- Does the term self-preservation mean anything to you?
- Nefsini koruma terimi sana bir şey ifade ediyor mu?
- It's not anything serious.
- Bu ciddi bir şey değil.
- I wonder if anything happened to him.
- Ona bir şey olup olmadığını merak ediyorum.
- The students didn't want to tell anything to their parents.
- Öğrenciler ailelerine bir şey söylemek istemediler.
- I haven't told Tom anything yet.
- Tom'a henüz bir şey söylemedim.
- Tom doesn't feel up to eating anything today.
- Tom bugün bir şey yemek istemiyor.
- Have you seen anything like this before?
- Daha önce bunu gibi bir şey gördün mü?
- I don't want to sell you anything.
- Sana bir şey satmak istemiyorum.
- Tom never tells anyone anything.
- Tom kimseye bir şey anlatmaz.
- Is there anything you can tell me about Tom?
- Tom hakkında bana söyleyebileceğin bir şey var mı?
- Tom doesn't have anything to do.
- Tom'un yapacak bir şeyi yok.
- Tom couldn't say anything else.
- Tom başka bir şey söyleyemedi.
- I can't imagine doing anything else.
- Başka bir şey yapmayı hayal bile edemiyorum.
- If there's ever anything I can do for you, just let me know.
- Senin için yapabileceğim bir şey olursa, bana haber ver.
- Is there anything you want to talk about?
- Hakkında konuşmak istediğin bir şey var mı?
- Haven't you forgotten anything?
- Bir şey unutmadın mı?
- If there's anything I can do to help, please just ask.
- Yardım edebileceğim bir şey varsa, lütfen isteyin.
- Is there anything else you remember?
- Hatırladığın başka bir şey var mı?
- If I don't go to the supermarket, I won't be able to prepare anything to eat this evening.
- Eğer süpermarkete gitmezsem, bu akşam yiyecek bir şey hazırlayamayacağım.
- I don't have anything to tell you.
- Sana söyleyecek bir şeyim yok.
- Lastly, is there anything else to share with the group?
- Son olarak, grupla paylaşmak istediğiniz başka bir şey var mı?
- At least you didn't steal anything.
- En azından bir şey çalmadın.
- No one has anything.
- Kimsenin elinde bir şey yok.
- Do you want me to bring you anything?
- Sana bir şey getirmemi istiyor musun?
- Did you do anything last night?
- Dün gece bir şey yaptın mı?
- Tom hasn't being charged with anything.
- Tom bir şeyle suçlanmıyor.
- Let us know if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacınız olursa haber verin.
- Is there anything to eat?
- Yiyecek bir şey var mı?
- Don't tell Tom I said anything about it.
- Tom'a bu konuda bir şey dediğimi söyleme.
- Did Tom find anything?
- Tom bir şey buldu mu?
- Tom couldn't eat anything, but he drank a little water.
- Tom bir şey yiyemedi ama birazcık su içti.
- I didn't do anything at all.
- Ben hiç bir şey yapmadım.
- Nobody handed Tom anything.
- Kimse Tom'a bir şey vermedi.
- I don't like anything.
- Ben bir şey beğenmiyorum.
- Tom didn't show me anything.
- Tom bana bir şey göstermedi.
- You can't just not say anything.
- Bir şey söylemeden duramazsın ki.
- Isn't there anything we can do?
- Yapabileceğimiz bir şey yok mu?
- Will I miss out on anything if I don't read this book?
- Bu kitabı okumazsam bir şey kaçıracak mıyım?
- Tom didn't have to tell Mary anything.
- Tom, Mary'ye bir şey söylemek zorunda değildi.
- I haven't eaten anything since yesterday morning.
- Dün sabahtan beri bir şey yemedim.
- I'll let you know if I find anything interesting.
- İlginç bir şey bulursam sana haber veririm.
- Has Tom told you anything about his past?
- Tom sana geçmişi hakkında bir şey söyledi mi?
- Did Tom give Mary anything?
- Tom Mary'ye bir şey verdi mi?
- I wouldn't do anything like that.
- Öyle bir şey yapmayacaktım.
- I couldn't think of anything I'd enjoy more.
- Daha çok zevk alacağım bir şey düşünemedim.
- If anything bad had happened, I would've been told.
- Kötü bir şey olsaydı, bana söylenirdi.
- I haven't heard anything from Tom in a long time.
- Tom'dan uzun süredir hiç bir şey duymadım.
- We can't do anything for Tom.
- Tom için bir şey yapamayız.
- Tom never seems to accomplish anything.
- Tom asla bir şey başaracak gibi görünmüyor.
- Aren't you going to eat anything?
- Bir şey yemeyecek misin?
- Can I do anything to help?
- Yardım etmek için bir şey yapabilir miyim?
- It's not like you have anything better to do.
- Senin de yapacak daha iyi bir şeyin yok.
- Is there anything you don't like to eat?
- Yemekten hoşlanmadığın bir şey var mı?
- Without knowing anything, George began to climb the stairs.
- Bir şey bilmeden, George merdivenlere tırmanmaya başladı.
- I don't see anything inappropriate in that.
- Bunda uygunsuz bir şey görmüyorum.
- Isn't there anything you want to tell me?
- Bana söylemek istediğin bir şey yok mu?
- Do you have anything else to add?
- Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
- This isn't really anything new.
- Bu aslında yeni bir şey değil.
- Did Tom tell you anything about his family?
- Tom sana ailesi hakkında bir şey söyledi mi?
- If you need anything, you can call, alright?
- Bir şeye ihtiyacın olursa arayabilirsin, tamam mı?
- Tom looked back on his life and wondered if he'd actually accomplished anything.
- Tom hayatına dönüp baktığında gerçekten bir şey başarıp başaramadığını merak ediyordu.
- I probably shouldn't buy anything else today.
- Muhtemelen bugün başka bir şey almamalıyım.
- Will anything be done about it?
- O konuda bir şey yapılacak mı?
- Is there anything worse?
- Daha kötü bir şey olabilir mi?
- You don't have to explain anything.
- Bir şey açıklamak zorunda değilsin.
- Tom couldn't think of anything else to try.
- Tom deneyecek başka bir şey düşünemedi.
- Didn't your parents teach you anything?
- Ebeveynlerin sana bir şey öğretmedi mi?
- I didn't do anything.
- Ben bir şey yapmadım.
- I didn't have to say anything.
- Bir şey söylemek zorunda değildim.
- Did you see anything else?
- Başka bir şey gördün mü?
- I realized I still hadn't eaten anything.
- Hâlâ bir şey yemediğimi fark ettim.
- Is there anything you can do to help Tom?
- Tom'a yardım etmek için yapabileceğin bir şey var mı?
- Please don't throw anything out.
- Lütfen bir şey atmayın.
- Tom said he didn't want anything.
- Tom bir şey istemediğini söyledi.
- Tom says he hasn't eaten anything for three days.
- Tom üç gündür bir şey yemediğini söylüyor.
- I'll let you know if I find anything interesting.
- Ben ilginç bir şey bulursam size bildiririm.
- Can you see anything over there?
- Orada bir şey görebiliyor musun?
- Is there anything we can do to stop all this from happening?
- Tüm bunların olmasını engellemek için yapabileceğimiz bir şey var mı?
- I realized I still hadn't eaten anything.
- Hala bir şey yemediğimi fark ettim.
- Tom called to ask if there was anything he could do to help.
- Tom yardım etmek için yapabileceği bir şey olup olmadığını sormak için aradı.
- Tom didn't do anything about it.
- Tom bunu hakkında bir şey yapmadı.
- I've never demanded anything.
- Asla bir şey talep etmedim.
- I'd never seen anything like it.
- Asla öyle bir şey görmedim.
- Can you see anything at all there?
- Orada bir şey görebiliyor musun?
- It may be too late to do anything now.
- Artık bir şey yapmak için çok geç olabilir.
- Is there anything else we can do for you?
- Sizin için yapabileceğimiz başka bir şey var mı?
- Have you changed anything?
- Bir şey değiştirdin mi?
- Let me know if you find anything else.
- Başka bir şey bulursan bana bildir.
- I thought it was best not to say anything.
- Bir şey söylememenin en iyisi olduğunu düşünüyordum.
- Tom hasn't done anything yet.
- Tom hâlâ bir şey yapmadı.
- John was too surprised to say anything.
- John bir şey söyleyemeyecek kadar şaşırmıştı.
- I would never do anything to hurt you.
- Ben asla seni incitecek bir şey yapmazdım.
- Tom never gives anything to anybody.
- Tom kimseye bir şey vermez.
- Do you know anything else about her?
- Hakkında daha başka bir şey biliyor musunuz?
- I just wanted to make sure I hadn't done anything wrong.
- Sadece yanlış bir şey yapmadığımdan emin olmak istedim.
- Does Tom have anything else to offer?
- Tom'un sunacağı başka bir şey var mı?
- Did Tom say anything to you about what happened?
- Tom olanlar hakkında sana bir şey söyledi mi?
- I am unable to say anything offhand.
- Rastgele bir şey söyleyemem.
- Do we have to pay anything?
- Bir şey ödemek zorunda mıyız?
- I never did anything like that to Tom.
- Tom için asla öyle bir şey yapmadım.
- Is there anything you want to say, Tom?
- Söylemek istediğin bir şey var mı, Tom?
- Tom couldn't think of anything to say.
- Tom söyleyecek bir şey bulamadı.
- I don't have anything else to do today.
- Bugün yapacak başka bir şeyim yok.
- No one knows anything.
- Hiç kimse bir şey bilmiyor.
- Tom looked at Mary, but didn't say anything.
- Tom Mary'ye baktı ama bir şey söylemedi.
- If you don't have anything positive to say, don't say anything.
- Söyleyecek olumlu bir şeyin yoksa, bir şey söyleme.
- I was hungry when I got home, but I was too tired to cook anything.
- Eve geldiğimde açtım, ama bir şey pişirmek için çok yorgundum.
- Isn't there anything they can do?
- Onların yapabileceği hiç bir şey yok mu?
- Did we forget anything?
- Bir şey unuttuk mu?
- I don't plan to buy anything today.
- Bugün bir şey almayı planlamıyorum.
- We don't need to tell Tom anything.
- Tom'a bir şey söylememize gerek yok.
- I don't know anything about geology.
- Jeoloji hakkında bir şey bilmiyorum.
- In case anything happens, call me immediately.
- Bir şey olursa, hemen beni arayın.
- I've never seen anything like this before.
- Daha önce böyle bir şey asla görmedim.
- We didn't get anything for them.
- Onlar için bir şey almadım.
- You'd better be very sure before you accuse her of anything.
- Onu bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsanız iyi olur.
- Is there anything else you wanted?
- İstediğin başka bir şey var mı?
- Is there anything that makes your pain feel worse?
- Ağrını kötüleştiren bir şey var mı?
- Are you doing anything right now?
- Şu anda bir şey yapıyor musun?
- Did you buy anything for us?
- Bizim için bir şey aldın mı?
- Do we have anything I can snack on?
- Atıştırabileceğim bir şeyimiz var mı?
- I don't want you to do anything you're going to regret.
- Pişman olacağın bir şey yapmanı istemiyorum.
- I wasn't sure I could trust Tom, so I didn't say anything.
- Tom'a güvenebileceğimden emin değildim, o yüzden bir şey söylemedim.
- I can't remember anything from last night.
- Dün geceden bir şey hatırlayamıyorum.
- How come nobody did anything?
- Nasıl oldu da kimse bir şey yapmadı?
- I was hungry when I got home, but I was too tired to cook anything.
- Eve geldiğimde acıkmıştım ama bir şeyler pişiremeyecek kadar yorgundum.
- Tom wouldn't let me say anything.
- Tom bir şey söylememe izin vermedi.
- Our sensors did not detect anything out of the ordinary.
- Sensörlerimiz olağan dışı bir şey tespit etmemiştir.
- I'd never do anything that stupid.
- Asla o kadar aptalca bir şey yapmadım.
- People who dream of mass destruction think that society hasn't constructed anything worthwhile.
- Kitlesel yıkım hayalleri kuran insanlar, toplumun kayda değer bir şey inşa etmediğini düşünürler.
- Is there anything else you want me to do?
- Yapmamı istediğin başka bir şey var mı?
- Does anything look familiar?
- Tanıdık gelen bir şey var mı?
- Is there anything you can't fix?
- Tamir edemeyeceğin bir şey var mı?
- Is there anything you want me to bring?
- Getirmemi istediğin bir şey var mı?
- Sami doesn't recall anything.
- Sami bir şey hatırlamıyor.
- I don't want you to say anything that you don't mean.
- İstemediğin bir şey söylemeni istemiyorum.
- Tom told Mary he didn't want anything to drink.
- Tom, Mary'ye içecek bir şey istemediğini söyledi.
- You can't say anything else.
- Başka bir şey söyleyemezsin.
- We don't have anything like this in Australia.
- Avustralya'da bunun gibi bir şeyimiz yok.
- Tom didn't want to say anything else.
- Tom başka bir şey söylemek istemedi.
- I can't find anything wrong with his theory.
- Bu teoride yanlış bir şey bulamıyorum.
- Tom said he didn't understand anything.
- Tom bir şey anlamadığını söyledi.
- Did you buy anything for them?
- Onlar için bir şey satın aldın mı?
- Give a yell if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacın olursa seslen.
- Let me know if you find anything.
- Bir şey öğrenirsen bana bildir.
- Give me a heads-up if you hear anything!
- Bir şey duyarsanız bana haber verin!
- Tom was careful not to say anything that would make Mary mad.
- Tom, Mary'yi kızdıracak bir şey söylememeye dikkat ediyordu.
- Tom didn't say anything, did he?
- Tom bir şey söylemedi, değil mi?
- I think Tom would've noticed if anything were missing.
- Sanırım bir şey eksik olsa Tom farkına varırdı.
- Don't you have anything to say?
- Söyleyecek bir şeyin yok mu?
- Tom didn't say anything as he left the room.
- Tom odadan çıkarken bir şey söylemedi.
- There was no indication that anything was wrong.
- Bir şeylerin ters gittiğine dair hiçbir belirti yoktu.
- Give me a heads-up if you hear anything!
- Bir şey duyarsan bana haber ver!
- Let me know before you do anything concerning the clinic.
- Klinikle ilgili bir şey yapmadan önce bana haber verin.
- I never did anything like that to Tom.
- Tom'a asla böyle bir şey yapmadım.
- I've never eaten anything as delicious as this.
- Bu kadar lezzetli bir şey hiç yemedim.
- The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days.
- Çöp kutusunu karıştırırken gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediğini söyledi.
- Did you catch anything the last time you went fishing?
- Son kez balık tutmaya gittiğinde bir şey yakaladın mı?
- I don't think we have to do anything else.
- Başka bir şey yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum.
- I couldn't have done anything without Tom's help.
- Tom'un yardımı olmadan bir şey yapamazdım.
- I don't have to tell Tom anything.
- Tom'a bir şey söylemek zorunda değilim.
- Did you say anything to Tom about that?
- Tom'a bu konuda bir şey söyledin mi?
- We don't really have anything to talk about.
- Gerçekten konuşacak bir şeyimiz yok.
- I would do anything for Tom.
- Tom için bir şey yapardım.
- Tom never said anything to anybody.
- Tom kimseye bir şey söylemezdi.
- Is there anything you need to buy?
- Satın alman gereken bir şey var mı?
- Flattery won't get you anything.
- Dalkavukluk sana bir şey kazandırmaz.
- Is there anything to drink?
- İçecek bir şey var mı?
- Have I missed anything so far?
- Şu ana kadar bir şey kaçırdım mı?
- He doesn't have the strength to say anything.
- Bir şey söyleyecek gücü yok.
- I don't want to give Tom anything more to eat until he's feeling better.
- Kendini daha iyi hissedene kadar Tom'a yiyecek başka bir şey vermek istemiyorum.
- Tom hasn't done anything to be ashamed of.
- Tom utanılacak bir şey yapmadı.
- It's simply too hot to do anything today.
- Bugün bir şey yapmak için çok sıcak.
- Tom didn't know anything about Mary's boyfriend.
- Tom Mary'nin erkek arkadaşı hakkında bir şey bilmiyordu.
- Do you have anything for a headache?
- Baş ağrısı için sende bir şeyler var mı?
- Do you not know how to hunt with anything but nets?
- Ağdan başka bir şeyle avlanmayı bilmiyor musunuz?
- Do you know anything about Boston?
- Boston hakkında bir şey biliyor musun?
- Are we doing anything wrong?
- Yanlış bir şey mi yapıyoruz?
- At this stage, I can't say anything.
- Şu aşamada bir şey söyleyemem.
- I kept silent because I didn't have anything to say.
- Sessiz kaldım çünkü söyleyecek hiçbir bir şeyim yoktu.
- Don't you have anything to say to me?
- Bana söyleyecek bir şeyin yok mu?
- No one has ever done anything like this before.
- Daha önce hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı.
- Tom doesn't eat anything except bread.
- Tom ekmek dışında bir şey yemez.
- Tom still hasn't said anything to me.
- Tom hâlâ bana bir şey söylemedi.
- I couldn't think of anything else I wanted to say.
- Söylemek istediğim başka bir şey aklıma gelmedi.
- Nobody expected anything from you.
- Kimse senden bir şey beklemedi.
- Did you forget anything?
- Bir şey mi unuttun?
- Tom didn't eat anything until he got home.
- Tom eve varıncaya kadar bir şey yemedi.
- Do you want me to bring you anything?
- Sana bir şey getirmemi ister misin?
- You don't owe her anything.
- Ona bir şey borçlu değilsin.
- In doing anything, you must do your best.
- Bir şey yaparken, elinden gelenin en iyisini yapmalısın.
- It's too late to do anything about that now.
- Artık bu konuda bir şey yapmak için çok geç.
- Have you said anything to her?
- Ona bir şey söyledin mi?
- I wonder if Tom found anything.
- Tom'un bir şey bulup bulmadığını merak ediyorum.
- Is anything bothering you?
- Seni rahatsız eden bir şey mi var?
- I couldn't think of doing anything like that.
- Böyle bir şey yapmayı düşünemedim.
- So, did anything happen?
- Peki, bir şey yaşandı mı?
- Did you sign anything?
- Bir şey imzaladın mı?
- I didn't have to do anything.
- Bir şey yapmak zorunda değildim.
- I don't think anything is missing.
- Eksik bir şey olduğunu sanmıyorum.
- Tom is afraid to say anything, isn't he?
- Tom bir şey söylemeye korkuyor, değil mi?
- Nobody said anything to me about that.
- Kimse bana bunun hakkında bir şey söylemedi.
- Tom, is there anything we need to talk about?
- Tom, konuşmamız gereken bir şey var mı?
- I'm not doing anything different.
- Farklı bir şey yapmıyorum.
- Don't do anything like that again.
- Bir daha böyle bir şey yapma.
- I could never do anything like that.
- Asla böyle bir şey yapamazdım.
- It's way too hot to do anything today.
- Bugün bir şey yapmak için çok sıcak.
- Tom doesn't have to buy anything right now.
- Tom'un şu anda bir şey satın almasına gerek yok.
- They never do anything.
- Asla bir şey yapmazlar.
- Tom never said anything about where he'd been.
- Tom nerede olduğu hakkında bir şey söylemedi.
- Are you going to say anything?
- Bir şey söyleyecek misin?
- We haven't really done anything yet.
- Henüz gerçekten bir şey yapmadık.
- Tom said he didn't want anything to drink.
- Tom içecek bir şey istemediğini söyledi.
- Did they find anything?
- Onlar bir şey buldu mu?
- I can't tell you anything at this stage.
- Şu aşamada bir şey söyleyemem.
- Is there anything you want from the supermarket?
- Süpermarketten istediğin bir şey var mı?
- Tom told Mary he didn't want anything to drink.
- Tom Mary'ye içecek bir şey istemediğini söyledi.
- Please don't do anything stupid.
- Lütfen aptalca bir şey yapma.
- I don't want anything to jeopardize our friendship.
- Dostluğumuzu tehlikeye atacak bir şey istemiyorum.
- Do you have anything planned for tomorrow?
- Yarın için planladığın bir şey var mı?
- Anne will not accomplish anything.
- Anne bir şey başarmayacak.
- Please don't ask me anything more.
- Lütfen daha fazla bir şey sorma.
- Tom doesn't usually eat anything before he goes on stage.
- Tom sahneye çıkmadan önce genelde bir şey yemez.
- Is there anything else I need to take care of?
- İlgilenmem gereken başka bir şey var mı?
- Tom doesn't owe us anything.
- Tom bize bir şey borçlu değil.
- We're sorry, but we can't do anything more for you.
- Üzgünüz ama sizin için daha fazla bir şey yapamayız.
- Give a yell if you need anything.
- Bir şeye ihtiyacın olursa haber ver.
- Why didn't you say anything?
- Niçin bir şey söylemedin?
- Has anything really changed?
- Gerçekten değişen bir şey var mı?
- Don't let Tom give Mary anything.
- Tom'un Mary'ye bir şey vermesine izin verme.
- Is there anything you have to tell me?
- Bana söylemek zorunda olduğun bir şey var mı?
- Tom wouldn't tell me anything.
- Tom bana bir şey söylemedi.
- I couldn't think of anything to say to Tom.
- Tom'a söyleyecek bir şey düşünemedim.
- We don't owe Tom anything.
- Biz Tom'a bir şey borçlu değiliz.
- Did Tom ask for anything in return?
- Tom karşılık olarak bir şey istedi mi?
- He didn't say anything else.
- Başka bir şey söylemedi.
- Tom has never won anything.
- Tom hiç bir şey kazanmadı.
- Tom said he had a stomachache and didn't feel like eating anything.
- Tom karnının ağrıdığını ve bir şey yemek istemediğini söyledi.
- I haven't seen anything.
- Bir şey görmedim.
- I wouldn't have anything to say.
- Söyleyecek bir şeyim yok.
- I don't think we can do anything for Tom.
- Tom için bir şey yapabileceğimizi sanmıyorum.
- I promise you I won't do anything to harm you.
- Sana zarar verecek bir şey yapmayacağıma söz veriyorum.
- Tom glanced over his shoulder, but didn't see anything.
- Tom omzunun üzerinden baktı ama bir şey göremedi.
- Do you have anything particular to do on Sunday?
- Pazar günü yapacak özel bir şeyin var mı?
- Does the name Herbert McAdams mean anything to you?
- Herbert McAdams adı sana bir şey ifade ediyor mu?
- Does Tom need anything else?
- Tom'un başka bir şeye ihtiyacı var mı?
- Why didn't you say anything before?
- Neden daha önce bir şey söylemedin?
- He didn't say anything as to whether he was going to pay in cash or by check.
- Nakit mi yoksa çekle mi ödeyeceği konusunda bir şey söylemedi.
- Our sensors did not detect anything unusual.
- Sensörlerimiz olağandışı bir şey bulmadı.
- I'll let you know if anything comes up.
- Bir şey çıkarsa size haber veririm.
- Can I get you anything, sir?
- Size bir şey getireyim mi efendim?
- I didn't get anything for you.
- Senin için bir şey almadım.
Show More (1073)
|
2 |
anything |
hiçbir şey |
pron. |
|
- Sorry, I didn't get you anything for your birthday.
- Üzgünüm, doğum gününde sana hiçbir şey almadım.
- This does not solve anything for the, mostly small, companies, since the required tests are too costly.
- Gerekli testler çok maliyetli olduğu için bu, çoğunlukla küçük şirketler için hiçbir şeyi çözmüyor.
- It will not do anything to take the Iraqi people off the breadline.
- Irak halkını ekmek kuyruğundan çıkarmak için hiçbir şey yapmayacaktır.
- We can therefore choose to be pessimists and not do anything at all.
- Bu nedenle kötümser olmayı ve hiçbir şey yapmamayı seçebiliriz.
- Because of the noise from the loudspeaker, we cannot hear anything.
- Hoparlörden gelen gürültü nedeniyle hiçbir şey duyamıyoruz.
- There is nothing secret about anything at all.
- Gizli saklı hiçbir şey yok.
- They might satisfy us intellectually, but they do not solve anything.
- Bizi entelektüel olarak tatmin edebilirler, ancak hiçbir şeyi çözmezler.
- I almost fear that the answer is yes, because you did not say anything about this.
- Cevabın evet olmasından neredeyse korkuyorum, çünkü bu konuda hiçbir şey söylemediniz.
- This is something that will not unravel anything, nor will it upset balances in the final outcome.
- Bu, hiçbir şeyi çözmeyecek ya da nihai sonuçtaki dengeleri bozmayacak bir şeydir.
- I would not want to change or spare anything in achieving this.
- Bunu başarırken hiçbir şeyi değiştirmek ya da esirgemek istemem.
- Anything else will not work, but instead create suspicion.
- Bunun dışındaki hiçbir şey işe yaramayacak, aksine şüphe yaratacaktır.
- This is a major problem for countries like Ireland that have not done anything about their waste problem.
- Bu, İrlanda gibi atık sorunu konusunda hiçbir şey yapmayan ülkeler için büyük bir sorundur.
- Moreover, it would not solve anything.
- Ayrıca bu hiçbir şeyi çözmeyecektir.
- That is why Europe had hardly anything to offer to the G77 countries.
- İşte bu yüzden Avrupa'nın G77 ülkelerine sunabileceği neredeyse hiçbir şey yoktu.
- I will not add anything regarding agriculture.
- Tarımla ilgili hiçbir şey eklemeyeceğim.
- If I have understood correctly, you have not said anything about this.
- Eğer doğru anladıysam, bu konuda hiçbir şey söylemediniz.
- However, we attach importance to the conclusion that this report should not automatically be the start of anything.
- Ancak, bu raporun otomatik olarak hiçbir şeyin başlangıcı olmaması gerektiği sonucuna önem veriyoruz.
- That is why Europe had hardly anything to offer to the G77 countries.
- Bu nedenle Avrupa'nın G77 ülkelerine sunabileceği neredeyse hiçbir şey yoktur.
- We cannot launch anything in today's world without making a new acronym.
- Günümüz dünyasında yeni bir kısaltma yapmadan hiçbir şeyi başlatamayız.
- I will neither confirm nor deny anything in this matter.
- Bu konuda hiçbir şeyi ne doğrulayacağım ne de yalanlayacağım.
- We could neither add nor subtract anything.
- Hiçbir şey ekleyemiyor ya da çıkaramıyoruz.
- That makes us feel good but does not actually change anything.
- Bu bizi iyi hissettiriyor ama aslında hiçbir şeyi değiştirmiyor.
- We are not liberalising anything here.
- Burada hiçbir şeyi serbestleştirmiyoruz.
- We should not let anything stop us from reaching that goal.
- Hiçbir şeyin bizi bu hedefe ulaşmaktan alıkoymasına izin vermemeliyiz.
- These are crucial, major priorities, but, clearly, we cannot guarantee anything in addition to them.
- Bunlar çok önemli, büyük öncelikler, ancak bunlara ek olarak hiçbir şeyi garanti edemeyeceğimiz de açık.
- We do not know anything about the infection channels.
- Enfeksiyon kanalları hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
- You always need to consider what would happen if we cannot achieve anything and the Constitutional Treaty fails.
- Her zaman, hiçbir şey elde edemezsek ve Anayasal Antlaşma başarısız olursa ne olacağını düşünmeniz gerekir.
- The authorities in France are not doing anything; the Commission is not taking action.
- Fransa'daki yetkililer hiçbir şey yapmıyor; Komisyon da harekete geçmiyor.
- Anything going beyond that will not be accepted.
- Bunun ötesine geçen hiçbir şey kabul edilmeyecektir.
- In this case, would it be better not to do anything?
- Bu durumda, hiçbir şey yapmamak daha mı iyi olur?
- It will not do anything to take the Iraqi people off the breadline.
- Irak halkını ekmek kuyruğundan kurtarmak için hiçbir şey yapmayacaktır.
- Without forgiving or forgetting anything, I would prefer to concentrate on three questions.
- Hiçbir şeyi affetmeden ya da unutmadan, üç soru üzerinde yoğunlaşmayı tercih ediyorum.
- We are not negotiating anything with Russia that affects the sovereignty of Lithuania, our future Member State.
- Rusya ile gelecekteki Üye Devletimiz olan Litvanya'nın egemenliğini etkileyecek hiçbir şeyi müzakere etmiyoruz.
- Moreover, the Union in its current form has hardly said anything about this highly sensitive issue.
- Ayrıca Birlik mevcut haliyle bu son derece hassas konu hakkında neredeyse hiçbir şey söylememiştir.
- We are not giving anything away here.
- Burada hiçbir şeyi ele vermiyoruz.
- What has happened, has happened, and I cannot do anything about it.
- Olan oldu ve ben bu konuda hiçbir şey yapamıyorum.
- I have always been taught that you must always tell your friends the truth, that you must not withhold anything.
- Bana her zaman arkadaşlarına doğruyu söylemen gerektiği, hiçbir şeyi saklamaman gerektiği öğretildi.
- There is the risk that the failure of the Kyoto Protocol will be used as an excuse for not having to do anything.
- Kyoto Protokolü'nün başarısızlığının hiçbir şey yapmamak için bir bahane olarak kullanılması riski vardır.
- Otherwise we will essentially only have lost ground during the unofficial negotiations, and not gained anything at all.
- Aksi takdirde gayri resmi müzakereler sırasında sadece zemin kaybetmiş ve hiçbir şey kazanmamış olacağız.
- Postponing discharge until October would not change anything.
- Tahliyenin Ekim ayına ertelenmesi hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.
- The charge that the EU makes great promises but never really gets anything done will not stick any more.
- AB'nin büyük vaatlerde bulunduğu ancak hiçbir şeyi gerçekten yapmadığı suçlaması artık geçerli olmayacaktır.
- What, moreover, will happen if the weapons inspectors really and truly do not find anything?
- Dahası, silah denetçileri gerçekten ve gerçekten hiçbir şey bulamazlarsa ne olacak?
- It does not commit you to anything.
- Sizi hiçbir şeyle yükümlü kılmaz.
- If truth be told, the European Parliament has never negotiated anything in the way of progress.
- Doğruyu söylemek gerekirse, Avrupa Parlamentosu ilerleme yolunda hiçbir şeyi müzakere etmemiştir.
- It may well be that we cannot do anything about it.
- Bu konuda hiçbir şey yapamıyor olabiliriz.
- They might satisfy us intellectually, but they do not solve anything.
- Bizi entelektüel olarak tatmin edebilirler ama hiçbir şeyi çözmezler.
- We will not achieve anything that way.
- Bu şekilde hiçbir şey elde edemeyiz.
- Anything short of qualified majority voting will not be a solution.
- Nitelikli çoğunluk oylaması dışında hiçbir şey çözüm olmayacaktır.
- You can say it, but it does not change anything.
- Bunu söyleyebilirsiniz ama bu hiçbir şeyi değiştirmez.
- These are crucial, major priorities, but, clearly, we cannot guarantee anything in addition to them.
- Bunlar çok önemli, büyük öncelikler ancak bunlara ek olarak hiçbir şeyi garanti edemeyeceğimiz de açık.
- Otherwise we will essentially only have lost ground during the unofficial negotiations, and not gained anything at all.
- Aksi takdirde, esasen gayri resmi müzakerelerde avantajımızı yitirdiğimizle kalacağız ve hiçbir şey kazanamayacağız.
- I wouldn't joke about anything else that happens here tonight.
- Bu gece burada olacak başka hiçbir şey hakkında şaka yapmam.
- The whole time you were together, he never asked you for anything?
- Birlikte olduğunuz süre boyunca sizden hiçbir şey mi istemedi?
- Maitreya didn't know anything about these things before then.
- Maitreya o zamana kadar bu şeyler hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
- Don't eat or drink anything offered by someone else.
- Başkasının ikram ettiği hiçbir şeyi yiyip içmeyin.
- And it's all evidence, so don't touch anything.
- Ve bunların hepsi delil, o yüzden hiçbir şeye dokunmayın.
- The one that sat in the chair did not say anything to me.
- Sandalyede oturan bana hiçbir şey söylemedi.
- The whole time you were together, he never asked you for anything?
- Beraber olduğunuz onca zaman boyunca senden hiçbir şey istemedi mi?
- Don't eat or drink anything offered by someone else.
- Başkası tarafından sunulan hiçbir şeyi yemeyin veya içmeyin.
- Unfortunately, we don't know anything about one another.
- Ne yazık ki birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
- I wouldn't joke about anything else that happens here tonight.
- Bu gece burada olan başka hiçbir şey hakkında şaka yapmam.
- You're trying to do everything at once and not finishing anything.
- Her şeyi aynı anda yapmaya çalışıyorsun ve hiçbir şeyi bitiremiyorsun.
- Don't tell her anything except the absolute truth.
- Ona mutlak gerçek dışında hiçbir şey söyleme.
- Don't tell her anything except the absolute truth.
- Ona mutlak hakikat dışında hiçbir şey söyleme.
- Tom didn't make anything.
- Tom hiçbir şey yapmadı.
- Tom didn't get anything done today.
- Tom bugün hiçbir şey yapmadı.
- I don't do anything on Mondays.
- Pazartesi günleri hiçbir şey yapmıyorum.
- So far, Tom hasn't done anything.
- Şimdiye kadar, Tom hiçbir şey yapmadı.
- Layla didn't know anything about this.
- Leyla bunun hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
- They didn't say anything.
- Hiçbir şey söylemediler.
- I don't know anything!
- Ben hiçbir şey bilmiyorum!
- So far, Tom hasn't done anything.
- Şimdiye kadar Tom hiçbir şey yapmadı.
- We won't change anything.
- Biz hiçbir şey değiştirmeyeceğiz.
- I don't know anything about potatoes.
- Patatesler hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Aren't you afraid of anything?
- Hiçbir şeyden korkmuyor musun?
- In fact, I don't want to know anything.
- Aslında, hiçbir şey bilmek istemiyorum.
- It doesn't look like anything to me.
- Bana hiçbir şey gibi görünmüyor.
- Tom isn't selling anything.
- Tom hiçbir şey satmıyor.
- It's so foggy that I can't see anything.
- Hava o kadar sisli ki hiçbir şey göremiyorum.
- She forgot everything and can't remember anything.
- O her şeyi unuttu ve hiçbir şeyi hatırlayamıyor.
- Tom didn't tell Mary anything at all about his plan.
- Tom planı hakkında Mary'ye hiçbir şey söylemedi.
- Don't tell Tom anything about us.
- Tom'a bizim hakkımızda hiçbir şey söyleme.
- I wasn't looking for anything.
- Hiçbir şey aramıyordum.
- Tom won't accomplish anything.
- Tom hiçbir şeyi başaramayacak.
- I haven't been able to find out anything about it.
- Bu konuda hiçbir şey bulamadım.
- It wasn't my place to say anything.
- Bana hiçbir şey söylemek düştü.
- I don't think anything is missing.
- Hiçbir şeyin eksik olduğunu sanmıyorum.
- No one was interested in anything I had to say.
- Kimse söyleyeceğim hiçbir şeyle ilgilenmiyordu.
- I can't see anything with my right eye.
- Sağ gözümle hiçbir şey göremiyorum.
- Tom didn't mention anything about that.
- Tom bu konuda hiçbir şey söylemedi.
- Tom said he wouldn't do anything about it.
- Tom bunun hakkında hiçbir şey yapmayacağını söyledi.
- Why can he never do anything?
- Neden hiçbir şey yapamıyor?
- Tom didn't admit to anything.
- Tom hiçbir şeyi itiraf etmedi.
- I can't see anything from here.
- Buradan hiçbir şey göremiyorum.
- I can't write anything at all.
- Hiçbir şey yazamıyorum.
- You're not interrupting anything.
- Hiçbir şeyi bölmüyorsun.
- Mary didn't say anything, but she disapproved with her eyebrows.
- Mary hiçbir şey söylemedi ama kaşlarını kaldırarak reddetti.
- I didn't give him anything.
- Ona hiçbir şey vermedim.
- We weren't doing anything!
- Biz hiçbir şey yapmıyorduk!
- Tom told me not to tell you anything.
- Tom sana hiçbir şey söylemememi söyledi.
- They didn't suspect anything.
- Hiçbir şeyden şüphelenmediler.
- You never said anything about this before.
- Daha önce bunun hakkında hiçbir şey söylemedin.
- Tom hasn't said anything.
- Tom hiçbir şey demedi.
- If you don't know anything about computers, you're really behind the times.
- Eğer bilgisayarlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız, gerçekten çağın gerisinde kalmışsınız demektir.
- I didn't do anything to him.
- Ona hiçbir şey yapmadım.
- I don't know anything about how to play golf.
- Nasıl golf oynanacağı hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- We don't censor anything.
- Biz hiçbir şeyi sansürlemiyoruz.
- I didn't tell him anything.
- Ona hiçbir şey söylemedim.
- They may not know anything about this.
- Bu konuda hiçbir şey bilmiyor olabilirler.
- I can't see anything!
- Hiçbir şey göremiyorum!
- Tom's suicide doesn't change anything.
- Tom'un intiharı hiçbir şeyi değiştirmez.
- I don't have to do anything.
- Hiçbir şey yapmak zorunda değilim.
- Tom hasn't told me anything.
- Tom bana hiçbir şey söylemedi.
- I gave you explicit instructions not to touch anything.
- Ben sana hiçbir şeye dokunmaman için açık talimatlar vermiştim.
- Tom never does anything Mary asks him to do.
- Tom, Mary'nin ondan yapmasını istediği hiçbir şeyi yapmadı.
- We didn't see anything.
- Hiçbir şey görmedik.
- I barely know anything about you.
- Neredeyse senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I never forget anything.
- Ben hiçbir şeyi unutmam.
- I'm not setting anything on fire.
- Hiçbir şeyi ateşe vermiyorum.
- Those who cannot change their minds cannot change anything.
- Fikirlerini değiştiremeyenler hiçbir şeyi değiştiremezler.
- I shouldn't say anything.
- Hiçbir şey söylememeliyim.
- I didn't do anything with Tom.
- Tom'a hiçbir şey yapmadım.
- I can't do anything by myself.
- Ben tek başıma hiçbir şey yapamam.
- Tom isn't doing anything, is he?
- Tom hiçbir şey yapmıyor, değil mi?
- Tom couldn't do anything he had to do.
- Tom yapması gereken hiçbir şeyi yapamadı.
- I don't remember anything about them.
- Onlar hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum.
- Today we can't get anything without money.
- Bugün para olmadan hiçbir şey alamayız.
- I didn't have anything to eat.
- Benim yiyecek hiçbir şeyim yoktu.
- Tom won't be able to prove anything.
- Tom hiçbir şeyi kanıtlayamayacak.
- We shouldn't tell Tom anything.
- Tom'a hiçbir şey söylememeliyiz.
- The truth is that I don't know anything about it.
- Gerçek şu ki, bu konuda hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom didn't write anything.
- Tom hiçbir şey yazmadı.
- I can't tell my parents anything.
- Ben aileme hiçbir şey söyleyemem.
- I didn't say anything.
- Hiçbir şey söylemedim.
- Don't say anything about what happened here.
- Burada olanlar hakkında hiçbir şey söyleme.
- I would never eat anything that Tom makes.
- Tom'un yaptığı hiçbir şeyi yemem.
- Tom wouldn't do anything to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için hiçbir şey yapmaz.
- Tom hasn't done anything he was told to do.
- Tom ona yapması söylenen hiçbir şeyi yapmadı.
- I don't sense anything.
- Hiçbir şey hissetmiyorum.
- I was really ill and didn't eat anything.
- Çok hastaydım ve hiçbir şey yemedim.
- We really didn't know anything.
- Gerçekten hiçbir şey bilmiyorduk.
- Nancy can't decide anything for herself.
- Nancy, kendi başına hiçbir şeye karar veremez.
- I promised I wouldn't say anything.
- Hiçbir şey söylemeyeceğime söz verdim.
- Tom doesn't have to tell me anything he doesn't want to.
- Tom bana istemediği hiçbir şeyi söylemek zorunda değil.
- You can never really know anything.
- Hiçbir şeyi gerçekten bilemezsiniz.
- He doesn't miss anything.
- O hiçbir şey kaçırmıyor.
- Tom says he doesn't know anything about Mary.
- Tom, Mary hakkında hiçbir şey bilmediğini söylüyor.
- Today, I don't feel like doing anything.
- Bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
- If you're captured, don't say anything.
- Eğer yakalanırsan, hiçbir şey söyleme.
- We haven't really done anything.
- Gerçekten hiçbir şey yapmadık.
- Tom didn't want to tell Mary anything about himself.
- Tom, Mary'ye kendi hakkında hiçbir şey söylemek istemedi.
- Yes, I understand, but we can't do anything about it.
- Evet, anlıyorum ama biz o konuda hiçbir şey yapamayız.
- I refuse to believe that we can't do anything about the situation.
- Bu durumla ilgili hiçbir şey yapamayacağımıza inanmayı reddediyorum.
- I don't want to hear anything about her.
- Onun hakkında hiçbir şey duymak istemiyorum.
- I pretended I didn't know anything about that.
- Bu konuda hiçbir şey bilmiyormuş gibi davrandım.
- Don't say anything, OK?
- Hiçbir şey söyleme, tamam mı?
- Tom doesn't eat anything except bread.
- Tom ekmek dışında hiçbir şey yemiyor.
- I'm not censoring anything.
- Hiçbir şey sansürlemiyorum.
- I won't buy anything.
- Hiçbir şey almayacağım.
- I haven't eaten anything since breakfast.
- Kahvaltıdan beri hiçbir şey yemedim.
- I don't know anything about cocaine.
- Ben kokain hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about cars.
- Arabalar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom said he didn't understand anything.
- Tom hiçbir şey anlamadığını söyledi.
- I haven't done anything to be ashamed of.
- Utanılacak hiçbir şey yapmadım.
- I did not take anything from his bag.
- Onun çantasından hiçbir şey almadım.
- I don't have anything yet.
- Henüz hiçbir şeyim yok.
- Tom didn't have to explain anything.
- Tom hiçbir şeyi açıklamak zorunda değildi.
- The police searched Tom's room, but didn't find anything.
- Polis, Tom'un odasını aradı, ama hiçbir şey bulamadı.
- We don't want to take anything.
- Hiçbir şey almak istemiyoruz.
- I don't worry about anything.
- Hiçbir şeyle ilgili kaygılanmıyorum.
- I've never heard you complain about anything.
- Senin hiçbir şeyden şikayet ettiğini duymadım.
- Anne will not accomplish anything.
- Anne hiçbir şey başaramayacak.
- I didn't eat anything else.
- Başka hiçbir şey yemedim.
- If you don't have anything to say, don't say anything.
- Eğer söyleyecek bir şeyin yoksa, hiçbir şey söyleme.
- Tom didn't do anything to deserve this.
- Tom bunu hak edecek hiçbir şey yapmadı.
- Fadil didn't know anything about Islam.
- Fadıl, İslam hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
- Tom didn't force me to do anything.
- Tom beni hiçbir şey yapmaya zorlamadı.
- I can't give you anything.
- Sana hiçbir şey veremem.
- Tom doesn't know anything about what happened.
- Tom ne olduğu hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Tom sat there for a moment without saying anything, and then he got up and left the room.
- Tom hiçbir şey söylemeden bir süre öylece oturdu ve sonra kalkıp odadan çıktı.
- You're tired of not doing anything.
- Hiçbir şey yapmamaktan yoruldun.
- I was tired, that's why I didn't want to do anything.
- Yorgundum, bu yüzden hiçbir şey yapmak istemedim.
- Tom didn't actually do anything.
- Tom aslında hiçbir şey yapmadı.
- Do not eat anything before you go to bed.
- Yatmadan önce hiçbir şey yemeyin.
- I don't know anything about dinosaurs.
- Dinozorlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- He didn't tell me anything.
- O bana hiçbir şey söylemedi.
- I didn't give anything to Tom.
- Tom'a hiçbir şey vermedim.
- Tom doesn't know anything about that.
- Tom o konuda hiçbir şey bilmiyor.
- I didn't touch anything.
- Ben hiçbir şeye dokunmadım.
- Don't do anything Tom tells you to do.
- Tom'un sana söylediği hiçbir şeyi yapma.
- You don't know anything, do you?
- Hiçbir şey bilmiyorsun, değil mi?
- She can't see anything without glasses.
- O, gözlük olmadan hiçbir şeyi göremez.
- I didn't do anything for him.
- Onun için hiçbir şey yapmadım.
- Tom doesn't remember anything.
- Tom hiçbir şey hatırlamıyor.
- I haven't understood anything.
- Hiçbir şey anlamadım.
- If you don't have anything positive to say, don't say anything.
- Eğer söyleyecek olumlu bir şeyin yoksa, hiçbir şey söyleme.
- I've never demanded anything.
- Hiçbir şey talep etmedim.
- What I want more than anything else is peace.
- Barışı, hiçbir şeyi istemediğim kadar istiyorum.
- We haven't agreed to anything.
- Hiçbir şeyi kabul etmedik.
- Anything is infinitely better than nothing.
- Her şey hiçbir şeyden sonsuz derecede daha iyidir.
- I don't know anything about guns.
- Silahlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't need to tell Tom anything.
- Tom'a hiçbir şey söylememe gerek yok.
- Tom doesn't seem to care about anything else.
- Tom başka hiçbir şeyi umursamıyor gibi görünüyor.
- Tom didn't take anything from me.
- Tom benden hiçbir şey almadı.
- I don't have to tell Tom anything.
- Tom'a hiçbir şey söylemek zorunda değilim.
- He didn't suspect anything.
- O hiçbir şeyden şüphelenmedi.
- Tom doesn't know anything about Mary's plan.
- Tom Mary'nin planı hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- We can't promise anything.
- Hiçbir şeye söz veremeyiz.
- We haven't had anything to eat for almost three days.
- Biz neredeyse üç gündür hiçbir şey yemedik.
- Tom didn't make me do anything.
- Tom bana hiçbir şey yaptırmadı.
- Tom doesn't need to do anything.
- Tom'un hiçbir şey yapmasına gerek yok.
- Tom can't remember anything Mary said.
- Tom, Mary'nin söylediği hiçbir şeyi anımsayamıyor.
- Tom and Mary both stared at John without saying anything.
- Tom ve Mary hiçbir şey söylemeden John'a baktılar.
- I don't know anything about this.
- Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum.
- Your crying won't solve anything.
- Senin ağlaman hiçbir şeyi çözmeyecek.
- You're never satisfied with anything I do.
- Yaptığım hiçbir şeyden memnun değilsin.
- You don't have to say anything you don't want to say.
- Söylemek istemediğin hiçbir şeyi söylemek zorunda değilsin.
- Don't believe anything Tom says.
- Tom'un söylediği hiçbir şeye inanma.
- Tom didn't want to say anything.
- Tom hiçbir şey söylemek istemedi.
- I don't think that changes anything.
- Bunun hiçbir şeyi değiştirdiğini düşünmüyorum.
- I didn't hear anything.
- Hiçbir şey duymadım.
- I told you I didn't see anything.
- Sana hiçbir şey görmediğimi söyledim.
- I don't know anything about politics.
- Politika hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom didn't hide anything from Mary.
- Tom, Mary'den hiçbir şey saklamadı.
- Tom said he didn't know anything about Mary.
- Tom, Mary hakkında hiçbir şey bilmediğini söyledi.
- I don't know anything anymore.
- Artık hiçbir şeyi bilmiyorum.
- Tom doesn't have anything in his bag.
- Tom'un çantasında hiçbir şey yok.
- I can't see anything without my glasses.
- Gözlüğüm olmadan hiçbir şey göremiyorum.
- Don't you remember anything?
- Hiçbir şey hatırlamıyor musun?
- I never read anything on paper anymore.
- Artık kağıttan hiçbir şey okumuyorum.
- Tom doesn't know anything about this.
- Tom bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
- Tom didn't say anything about you.
- Tom senin hakkında hiçbir şey söylemedi.
- Tom shouldn't tell Mary anything about his ex-girlfriends.
- Tom, Mary'ye eski kız arkadaşları hakkında hiçbir şey söylememeli.
- Tom and Mary both didn't say anything for a long time.
- Tom ve Mary uzun süre hiçbir şey söylemediler.
- We can't see anything.
- Hiçbir şey göremiyoruz.
- She didn't tell me anything.
- Bana hiçbir şey söylemedi.
- I'm not hiding anything.
- Hiçbir şeyi gizlemiyorum.
- Tom claims he doesn't remember anything.
- Tom hiçbir şey hatırlamadığını iddia ediyor.
- Tom said he won't be buying anything today.
- Tom bugün hiçbir şey almayacağını söyledi.
- I can't remember anything about that night.
- O geceyle ilgili hiçbir şey hatırlayamıyorum.
- He hasn't done anything.
- O hiçbir şey yapmadı.
- Just don't say anything.
- Hiçbir şey söyleme.
- I didn't give Tom anything.
- Tom'a hiçbir şey vermedim.
- Tom didn't say anything about why he was late.
- Tom neden geç kaldığı hakkında hiçbir şey söylemedi.
- I've never asked you for anything.
- Senden hiçbir şey istemedim.
- I don't want to sell you anything.
- Sana hiçbir şey satmak istemiyorum.
- Don't forget anything.
- Hiçbir şeyi unutma.
- Tom can't prove anything.
- Tom hiçbir şeyi kanıtlayamaz.
- Tom has barely said anything to me in the last three weeks.
- Tom son üç haftadır bana neredeyse hiçbir şey söylemedi.
- I have not had anything to eat since this morning.
- Bu sabahtan beri hiçbir şey yemedim.
- Tom never did anything to hurt Mary.
- Tom, Mary'ye zarar vermek için hiçbir şey yapmadı.
- Why isn't anything happening?
- Neden hiçbir şey olmuyor?
- Aren't you scared of anything?
- Hiçbir şeyden korkmuyor musun?
- You won't say anything, will you?
- Hiçbir şey söylemeyeceksin, değil mi?
- My grandmother can't hear anything at all.
- Büyükannem hiçbir şey duyamıyor.
- I don't know anything about that.
- Bu konuda hiçbir şey bilmiyorum.
- Since he graduated from high school, he hasn't been doing anything.
- Liseden mezun olduğundan beri hiçbir şey yapmıyor.
- You didn't actually see anything, did you?
- Sen aslında hiçbir şey görmedin, değil mi?
- Sami actually didn't do anything.
- Sami aslında hiçbir şey yapmadı.
- I didn't write anything in my notebook.
- Defterime hiçbir şey yazmadım.
- Didn't they teach you anything at Harvard?
- Harvard'da sana hiçbir şey öğretmediler mi?
- Sami never canceled anything.
- Sami hiçbir şeyi iptal etmedi.
- She didn't say anything about that in her letter.
- Mektubunda o konuda hiçbir şey söylemedi.
- She never said anything about this.
- Bu konuda hiçbir şey söylemedi.
- Aren't you allergic to anything?
- Hiçbir şeye alerjin yok mu?
- She handed me the letter without saying anything.
- Hiçbir şey söylemeden mektubu bana uzattı.
- Tom looked as if he hadn't eaten anything in a long time.
- Tom uzun zamandır hiçbir şey yememiş gibi görünüyordu.
- You're not missing anything.
- Hiçbir şey kaçırmıyorsun.
- I can't make him do anything.
- Ona hiçbir şey yaptıramam.
- Tom didn't learn anything in school.
- Tom okulda hiçbir şey öğrenmedi.
- Tom doesn't seem to be interested in doing anything.
- Tom hiçbir şey yapmakla ilgilenmiyor gibi görünüyor.
- I've never been so sure of anything in my life.
- Hayatımda hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım.
- They didn't find anything.
- Hiçbir şey bulamadılar.
- I have not eaten anything for the last three days.
- Son üç gündür hiçbir şey yemedim.
- I can't do anything to help you now.
- Şu anda sana yardım etmek için hiçbir şey yapamam.
- Tom doesn't do anything else.
- Tom başka hiçbir şey yapmaz.
- I haven't accomplished anything yet.
- Henüz hiçbir şey yapmadım.
- I wouldn't buy anything in this store.
- Ben olsam bu dükkandan hiçbir şey almazdım.
- Tom didn't say anything.
- Tom hiçbir şey söylemedi.
- If you listen to the lyrics, you'll realize that they don't say anything.
- Şarkı sözlerini dinlerseniz, hiçbir şey söylemediklerini fark edeceksiniz.
- I'm not sure about anything.
- Hiçbir şeyden emin değilim.
- You're never satisfied with anything I do.
- Yaptığım hiçbir şeyden memnun olmuyorsun.
- I think we'd better not say anything.
- Bence hiçbir şey söylemesek daha iyi olur.
- Tom doesn't talk to me about anything anymore.
- Tom artık benimle hiçbir şey konuşmuyor.
- I'm not impressed with anything I've seen so far.
- Şimdiye kadar gördüğüm hiçbir şeyden etkilenmedim.
- They didn't offer me anything.
- Bana hiçbir şey teklif etmediler.
- We haven't had anything to eat for almost three days.
- Neredeyse üç gündür hiçbir şey yemedik.
- Tom didn't want to tell anybody anything.
- Tom kimseye hiçbir şey anlatmak istemiyordu.
- I didn't say anything else.
- Ben başka hiçbir şey söylemedim.
- I didn't know anything about that.
- Bu konuda hiçbir şey bilmiyordum.
- Don't do anything you don't want to do.
- Yapmak istemediğin hiçbir şeyi yapma.
- There's no room for anything else in my closet.
- Dolabımda başka hiçbir şeye yer yok.
- During the morning I feel very lazy, I don't want to do anything.
- Sabahleyin kendimi çok tembel hissediyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum.
- You're not gaining anything by doing so.
- Öyle yaparak hiçbir şey kazanmıyorsun.
- We aren't doing anything.
- Biz hiçbir şey yapmıyoruz.
- He didn't complain about anything.
- Hiçbir şeyden şikayet etmedi.
- I haven't won anything yet.
- Henüz hiçbir şey kazanmadım.
- You don't have to tell me anything you don't want to.
- İstemediğin hiçbir şeyi bana söylemek zorunda değilsin.
- I can't figure out anything.
- Hiçbir şeyi çözemiyorum.
- Complaining won't change anything.
- Şikayet etmek hiçbir şeyi değiştirmez.
- Tom doesn't need to do anything he doesn't want to.
- Tom'un istemediği hiçbir şeyi yapmasına gerek yok.
- This girl is not ashamed of anything.
- Bu kız hiçbir şeyden utanmıyor.
- I don't know anything about chemistry.
- Kimya hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I honestly don't know anything.
- Gerçekten hiçbir şey bilmiyorum.
- I didn't expect anything.
- Hiçbir şey beklemiyordum.
- Tom doesn't seem to be doing anything right now.
- Tom şu anda hiçbir şey yapııyormuş gibi değil.
- We don't censor anything.
- Biz hiçbir şeyi sansürlemeyiz.
- I am not doing anything now.
- Artık hiçbir şey yapmıyorum.
- Perhaps I shouldn't have said anything.
- Belki de hiçbir şey dememeliydim.
- Tom shouldn't tell Mary anything about his past.
- Tom, Mary'ye geçmişi hakkında hiçbir şey söylememeli.
- I wasn't wearing anything.
- Hiçbir şey giymiyordum.
- I couldn't think of anything that needed to be done.
- Yapılması gereken hiçbir şeyi düşünemedim.
- I know I don't have to do anything Tom has asked me to do.
- Tom'un benden istediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmadığımı biliyorum.
- Tom advised Mary not to eat anything that John cooked.
- Tom, Mary'ye John'ın pişirdiği hiçbir şeyi yememesini tavsiye etti.
- Didn't Tom tell you anything about that?
- Tom sana o konuda hiçbir şey söylemedi mi?
- Tom didn't want to buy anything.
- Tom hiçbir şey satın almak istemedi.
- Tom doesn't have anything.
- Tom'un hiçbir şeyi yok.
- Tom doesn't know anything about Mary at all.
- Tom, Mary hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- I'm not doing anything right now.
- Şu anda hiçbir şey yapmıyorum.
- I'm not censoring anything.
- Hiçbir şeyi sansürlemiyorum.
- I haven't received anything yet.
- Henüz hiçbir şey almadım.
- You don't want anything to do with us.
- Bizimle hiçbir şey yapmak istemiyorsun.
- He wouldn't give you anything.
- Sana hiçbir şey vermez.
- My love doesn't cost anything.
- Benim aşkım hiçbir şeye mal olmaz.
- We never seem to accomplish anything.
- Hiçbir şeyi başaramıyor gibiyiz.
- I haven't eaten anything all day, but I don't feel hungry.
- Bütün gün hiçbir şey yemedim ama aç hissetmiyorum.
- Perhaps I shouldn't have told Tom anything.
- Belki de Tom'a hiçbir şey söylememeliydim.
- I don't feel like doing anything when it's that hot.
- Hava bu kadar sıcakken hiçbir şey yapmak istemiyorum.
- The police were unable to get anything out of the woman.
- Polis kadından hiçbir şey öğrenemedi.
- Tom has not saved anything for retirement.
- Tom emeklilik için hiçbir şey biriktirmemiştir.
- I don't have anything except for ten books.
- On kitap dışında hiçbir şeyim yok.
- You didn't write anything.
- Hiçbir şey yazmadın.
- I don't want to do anything with Tom.
- Tom'la hiçbir şey yapmak istemiyorum.
- We aren't burning anything.
- Hiçbir şeyi yakmıyoruz.
- I shouldn't have told you anything.
- Sana hiçbir şey söylememeliydim.
- You never got to eat anything, did you?
- Hiçbir şey yiyemedin, değil mi?
- They don't know anything about you.
- Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.
- Police officer, I didn't do anything!
- Memur bey, ben hiçbir şey yapmadım!
- You don't need to keep anything.
- Hiçbir şeyi saklamana gerek yok.
- Layla doesn't remember anything from that night.
- Leyla o geceden hiçbir şey hatırlamıyor.
- I can't say anything.
- Hiçbir şey söyleyemem.
- Tom walked past me without saying anything.
- Tom hiçbir şey söylemeden yanımdan geçip gitti.
- I don't know anything about Tom.
- Tom hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom doesn't know anything.
- Tom hiçbir şey bilmiyor.
- Didn't they teach you anything at school?
- Size okulda hiçbir şey öğretmediler mi?
- This shouting isn't helping anything.
- Bağırmak hiçbir şeye yardımcı olmuyor.
- Don't you want to talk about anything?
- Hiçbir şey hakkında konuşmak istemiyor musun?
- Tom didn't tell Mary anything about that.
- Tom, Mary'ye o konuda hiçbir şey söylemedi.
- You can't get anything for nothing.
- Hayatta hiçbir şey bedava değildir.
- Don't you notice anything?
- Hiçbir şeyi fark etmiyor musun?
- I've never stolen anything in my life.
- Hayatımda hiçbir şey çalmadım.
- Dan didn't say anything about his past.
- Dan geçmişi hakkında hiçbir şey söylemedi.
- Sami walked past and didn't say anything.
- Sami yanından geçti ve hiçbir şey söylemedi.
- I guess my view on friendship is pretty bleak because I've never really had to rely on anyone for anything.
- Sanırım arkadaşlığa bakışım oldukça kasvetli çünkü hiçbir şey için kimseye güvenmek zorunda kalmadım.
- Don't say anything.
- Hiçbir şey söyleme.
- But you can't see anything at all!
- Ama hiçbir şey göremiyorsunuz!
- Tom doesn't do anything.
- Tom hiçbir şey yapmıyor.
- I don't have anything to give you.
- Sana verecek hiçbir şeyim yok.
- Tom claims he doesn't know anything about Mary.
- Tom, Mary hakkında hiçbir şey bilmediğini iddia ediyor.
- I haven't eaten anything today.
- Bugün hiçbir şey yemedim.
- I'm not understanding anything.
- Ben hiçbir şey anlamıyorum.
- Tom isn't trying to do anything.
- Tom hiçbir şey yapmaya çalışmıyor.
- Tom doesn't have to pay for anything.
- Tom hiçbir şey için ödeme yapmak zorunda değil.
- Do not accuse me of anything.
- Beni hiçbir şeyle suçlama.
- There really wasn't anything that the doctor could do for Tom.
- Gerçekten doktorun Tom için yapabileceği hiçbir şey yoktu.
- Sami didn't do anything about it.
- Sami bu konuda hiçbir şey yapmadı.
- You didn't tell Tom anything, did you?
- Tom'a hiçbir şey söylemedin, değil mi?
- I didn't take anything.
- Hiçbir şey almadım.
- I don't know anything about how to play golf.
- Golf oynamak hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom wasn't able to do anything he had to do.
- Tom yapması gereken hiçbir şeyi yapamadı.
- Tom shouldn't tell Mary anything about his ex-girlfriends.
- Tom, Mary'ye eski kız arkadaşlarıyla ilgili hiçbir şey anlatmamalı.
- Those who cannot change their minds cannot change anything.
- Kendi zihinlerini değiştiremeyenler hiçbir şeyi değiştiremezler.
- Tom wouldn't do anything to help Mary.
- Tom Mary'ye yardım etmek için hiçbir şey yapmazdı.
- Tom never said anything about the accident.
- Tom kaza hakkında hiçbir şey söylemedi.
- The problem is, I don't have anything to say to him.
- Sorun şu ki, ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I told Tom I wouldn't say anything.
- Tom'a hiçbir şey söylemeyeceğimi söyledim.
- I didn't give anything to him.
- Ona hiçbir şey vermedim.
- I haven't accomplished anything yet.
- Henüz hiçbir şey başaramadım.
- Don't do anything Tom tells you to do.
- Tom'un yapmanı söylediği hiçbir şeyi yapma.
- You never do anything right, do you?
- Asla doğru hiçbir şey yapmıyorsun, değil mi?
- They didn't know anything.
- Hiçbir şey bilmiyorlardı.
- They would not let him write anything.
- Hiçbir şey yazmasına izin vermeyeceklerdi.
- I don't need to do anything.
- Hiçbir şey yapmama gerek yok.
- I don't feel like doing anything today.
- Bugün hiçbir şey yapasım yok.
- Did you say anything to Tom?
- Tom'a hiçbir şey söyledin mi?
- She didn't suspect anything.
- O hiçbir şeyden şüphelenmedi.
- It's very frustrating to try to find your glasses when you can't see anything without glasses.
- Gözlüksüz hiçbir şey göremezken gözlüğünüzü bulmaya çalışmak çok sinir bozucu.
- She didn't say anything to me in the morning.
- Sabah bana hiçbir şey söylemedi.
- I never suspected anything.
- Hiçbir şeyden şüphelenmedim.
- I didn't have anything to drink.
- İçecek hiçbir şeyim yoktu.
- Tom never seems to complain about anything.
- Tom hiçbir şeyden şikayetçi görünmüyor.
- I won't buy them anything.
- Onlara hiçbir şey almam.
- I couldn't do anything.
- Hiçbir şey yapamadım.
- Tom never forgets anything.
- Tom hiçbir şeyi unutmazdı.
- I didn't bring anything.
- Hiçbir şey getirmedim.
- I didn't want to miss anything.
- Hiçbir şeyi kaçırmak istemedim.
- I never read anything on paper anymore.
- Artık basılı hiçbir şey okumuyorum.
- He hasn't been doing anything since he graduated from high school.
- Liseden mezun olduğundan beri hiçbir şey yapmıyor.
- This doesn't remind me of anything.
- Bu bana hiçbir şey hatırlatmıyor.
- I never forget anything.
- Hiçbir şeyi unutmadım.
- I didn't pay anything - he treated me.
- Ben hiçbir şey ödemedim, o bana ısmarladı.
- Tom didn't take anything for himself.
- Tom kendisi için hiçbir şey almadı.
- The police wouldn't do anything.
- Polis hiçbir şey yapmadı.
- Haven't we learned anything?
- Hiçbir şey öğrenemedik mi?
- Even though I witnessed the incident, I pretended not to have seen anything.
- Olaya şahit olmama rağmen hiçbir şey görmemiş gibi davrandım.
- You won't be able to see anything without a flashlight.
- El feneri olmadan hiçbir şey göremezsin.
- I think I had better not say anything about it.
- Sanırım bu konuda hiçbir şey söylemesem daha iyi olacak.
- My parents never allow me to do anything.
- Annemle babam hiçbir şey yapmama izin vermiyor.
- You barely ate anything.
- Neredeyse hiçbir şey yemedin.
- Tom isn't afraid of anything.
- Tom hiçbir şeyden korkmaz.
- Tom claimed that he didn't see anything.
- Tom hiçbir şey görmediğini iddia etti.
- Tom didn't want to tell anybody anything.
- Tom hiç kimseye hiçbir şey söylemek istemedi.
- I told Tom he shouldn't eat anything that Mary cooked.
- Tom'a Mary'nin pişirdiği hiçbir şeyi yememesini söyledim.
- I haven't asked for anything.
- Ben hiçbir şey istemedim.
- The girl didn't say anything.
- Kız hiçbir şey söylemedi.
- Tom said he didn't see anything.
- Tom hiçbir şey görmediğini söyledi.
- Tom didn't know anything about it.
- Tom'un hiçbir şeyden haberi yoktu.
- I'm not telling you anything.
- Sana hiçbir şey söylemiyorum.
- I don't think anything's going to change.
- Hiçbir şeyin değişeceğini sanmıyorum.
- Tom didn't remember anything.
- Tom hiçbir şey hatırlamadı.
- That doesn't prove anything.
- Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz.
- Don't say anything to the international press.
- Uluslararası basına hiçbir şey söyleme.
- I couldn't find anything I was looking for.
- Aradığım hiçbir şeyi bulamadım.
- Those who know they don't know anything know more than those who don't know they don't know anything.
- Hiçbir şey bilmediklerini bilenler, hiçbir şey bilmediklerini bilmeyenlerden daha çok şey bilirler.
- Tom didn't complain about anything.
- Tom hiçbir şeyden şikayet etmedi.
- She is not afraid of anything.
- Hiçbir şeyden korkmuyor.
- Tom won't be able to get anything done today.
- Tom bugün hiçbir şey yapamayacak.
- They never say anything about their family.
- Aileleri hakkında hiçbir şey söylemiyorlar.
- I can't get anything right.
- Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum.
- As l was saying, I won't do anything.
- Söylediğim gibi, ben hiçbir şey yapmayacağım.
- Do you collect anything?
- Hiçbir şey toplar mısınız?
- I don't have to do anything right now.
- Şu anda hiçbir şey yapmak zorunda değilim.
- They aren't ready for anything.
- Hiçbir şeye hazır değiller.
- We can't promise anything.
- Hiçbir şey için söz veremeyiz.
- Sami hasn't heard anything about Islam.
- Sami İslam hakkında hiçbir şey duymamış.
- They won't tell me anything.
- Bana hiçbir şey söylemiyorlar.
- Tom hasn't won anything yet.
- Tom henüz hiçbir şey kazanmadı.
- I don't know anything about computers.
- Bilgisayarlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom didn't tell Mary anything.
- Tom Mary'ye hiçbir şey söylemedi.
- You don't miss anything, do you?
- Hiçbir şeyi kaçırmıyorsun, değil mi?
- Tom told me that I didn't tell you anything.
- Tom sana hiçbir şey anlatmadığımı söyledi.
- Tom hasn't done anything all morning.
- Tom bütün sabah hiçbir şey yapmadı.
- I haven't heard anything about it.
- Bu konuda hiçbir şey duymadım.
- Tom can't believe Mary isn't going to do anything.
- Tom, Mary'nin hiçbir şey yapmayacağına inanamıyor.
- I'm unemployed and so I'm unable to save anything at all.
- Ben işsizim ve bu yüzden hiçbir şey biriktiremiyorum.
- When it's this hot, I don't feel like doing anything.
- Hava bu kadar sıcakken canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
- Tom didn't notice anything.
- Tom hiçbir şey fark etmedi.
- Parents would never abandon their children for anything in this world.
- Anne ve babalar asla bu dünyadaki hiçbir şey için çocuklarını terk etmezler.
- He doesn't know anything about electronics.
- Elektronik hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- I couldn't eat anything.
- Hiçbir şey yiyemedim.
- You didn't do anything.
- Hiçbir şey yapmadın.
- I didn't have to do anything.
- Hiçbir şey yapmak zorunda değildim.
- You didn't know anything about all of this?
- Bütün bunlar hakkında hiçbir şey bilmiyor muydun?
- Let's not rule anything out.
- Hiçbir şeyi göz ardı etmeyelim.
- Tom has decided not to do anything about the matter.
- Tom bu konuda hiçbir şey yapmamaya karar verdi.
- I don't have to say anything to Tom.
- Tom'a hiçbir şey söylemek zorunda değilim.
- They won't tell us anything.
- Bize hiçbir şey anlatmayacaklar.
- It won't change anything.
- Hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- I don't want anything from them.
- Onlardan hiçbir şey istemiyorum.
- Tom warned Mary not to eat anything John made.
- Tom, Mary'yi John'un yaptığı hiçbir şeyi yememesi konusunda uyardı.
- Tom didn't find anything.
- Tom hiçbir şey bulamadı.
- I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about her family.
- Ailesi hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I wouldn't have said anything to Tom about that.
- Tom'a bu konuda hiçbir şey söylemezdim.
- I didn't buy anything at that store.
- O dükkandan hiçbir şey almadım.
- We haven't done anything yet.
- Henüz hiçbir şey yapmadık.
- You don't have to say or do anything.
- Hiçbir şey söylemek ya da yapmak zorunda değilsin.
- You don't understand anything about it.
- Sen o konuda hiçbir şey anlamıyorsun.
- Tom doesn't know anything about Australia.
- Tom Avustralya hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Tom didn't need to pay anything.
- Tom'un hiçbir şey ödemesine gerek yoktu.
- Today we can't get anything without money.
- Bugün para olmadan hiçbir şey alamıyoruz.
- I've never been arrested for anything.
- Hiçbir şey için tutuklanmadım.
- I didn't demand anything.
- Hiçbir şey istemedim.
- I don't know anything about Tom's problem.
- Tom'un sorunu hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Don't throw anything away.
- Hiçbir şeyi atmayın.
- Tom hasn't given us anything.
- Tom bize hiçbir şey vermedi.
- Don't you miss anything?
- Hiçbir şeyi özlemiyor musun?
- Tom made me promise not to tell Mary anything.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey söylememem için bana söz verdirdi.
- I don't think anything's broken.
- Hiçbir şeyin kırıldığını sanmıyorum.
- The problem is we don't know anything.
- Sorun şu ki hiçbir şey bilmiyoruz.
- Tom has not saved anything for retirement.
- Tom emeklilik için hiçbir şey biriktirmedi.
- Tom never tells us anything.
- Tom bize hiçbir şey anlatmıyor.
- Tom doesn't talk to me about anything anymore.
- Tom artık benimle hiçbir şey hakkında konuşmuyor.
- I can't do anything without help.
- Yardım almadan hiçbir şey yapamam.
- Don't take anything from anybody.
- Hiç kimseden hiçbir şey almayın.
- I don't care about anything else.
- Başka hiçbir şey umurumda değil.
- He didn't pay anything.
- Hiçbir şey ödemedi.
- Tom started a list, so he wouldn't forget anything.
- Tom bir liste yapmaya başladı, böylece hiçbir şeyi unutmayacaktı.
- Don't believe anything you hear and only half of what you see.
- Duyduğun hiçbir şeye ve gördüklerinin yarısına inanma.
- Tom didn't expect to find anything.
- Tom hiçbir şey bulmayı beklemiyordu.
- This shouting isn't helping anything.
- Bu bağırmanın hiçbir şeye faydası yok.
- We shouldn't do anything.
- Hiçbir şey yapmamalıyız.
- I wasn't able to do anything because it was raining.
- Hiçbir şey yapamadım çünkü yağmur yağıyordu.
- You didn't touch anything, did you?
- Hiçbir şeye dokunmadın, değil mi?
- I can't say anything now.
- Şimdi hiçbir şey söyleyemem.
- Don't believe anything he says.
- Onun söylediği hiçbir şeye inanma.
- Tom doesn't know anything about Mary's past.
- Tom, Mary'nin geçmişi hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- I still can't believe you didn't say anything.
- Hiçbir şey söylemediğine hala inanamıyorum.
- Tom pretended not to know anything about the situation.
- Tom durum hakkında hiçbir şey bilmiyormuş gibi davrandı.
- I wasn't going to touch anything.
- Hiçbir şeye dokunmayacaktım.
- I don't do anything.
- Ben hiçbir şey yapmam.
- Don't take anything for granted.
- Hiçbir şeyi hafife alma.
- It's strange that you don't know anything about that matter.
- Bu konu hakkında hiçbir şey bilmemen çok garip.
- They weren't able to agree on anything.
- Hiçbir şey üzerinde anlaşamadılar.
- Tom hasn't eaten anything since yesterday.
- Tom dünden beri hiçbir şey yemedi.
- Tom may not have to give up anything.
- Tom'un hiçbir şeyden vazgeçmesi gerekmeyebilir.
- Tom shouldn't tell Mary anything about his past.
- Tom geçmişi hakkında Mary'ye hiçbir şey söylememeli.
- Layla didn't know anything about this.
- Layla bu konuda hiçbir şey bilmiyordu.
- Tom never said anything about Mary being here.
- Tom, Mary'nin burada olduğu hakkında hiçbir şey söylemedi.
- I didn't notice anything.
- Ben hiçbir şey fark etmedim.
- Tom didn't try to do anything.
- Tom hiçbir şey yapmaya çalışmadı.
- Tom didn't write anything in his notebook.
- Tom defterine hiçbir şey yazmadı.
- I'm not selling anything.
- Hiçbir şey satmıyorum.
- I didn't break anything.
- Ben hiçbir şeyi kırmadım.
- He did not have anything with him then.
- O zaman yanında hiçbir şey yoktu.
- Tom didn't tell Mary anything about that.
- Tom Mary'ye bu konuda hiçbir şey söylemedi.
- We're not asking for anything.
- Hiçbir şey istemiyoruz.
- I can't do anything to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için hiçbir şey yapamam.
- We're not taking anything.
- Biz hiçbir şey almıyoruz.
- Tom wasn't told anything.
- Tom'a hiçbir şey anlatılmadı.
- I don't have anything else to do.
- Yapacak başka hiçbir şeyim yok.
- Didn't your parents teach you anything?
- Ailen sana hiçbir şey öğretmedi mi?
- I don't think we should touch anything.
- Bence hiçbir şeye dokunmamalıyız.
- Tom didn't understand anything we were saying.
- Tom söylediğimiz hiçbir şeyi anlamadı.
- I can't refuse her anything.
- Onu hiçbir şeyden mahrum edemem.
- Sami can't say anything.
- Sami hiçbir şey söyleyemez.
- Tom said Mary wouldn't eat anything he made.
- Tom, Mary'nin onun yaptığı hiçbir şeyi yemeyeceğini söyledi.
- I don't think anything changes.
- Hiçbir şeyin değişeceğini sanmıyorum.
- At least I haven't lost anything today.
- En azından bugün hiçbir şey kaybetmedim.
- You don't need to do anything you don't want to.
- İstemediğiniz hiçbir şeyi yapmak zorunda değilsiniz.
- I can't tell you anything.
- Sana hiçbir şey söyleyemem.
- I didn't miss anything.
- Hiçbir şeyi kaçırmadım.
- Tom never did anything Mary asked him to do.
- Tom, Mary'nin ondan yapmasını istediği hiçbir şeyi yapmadı.
- I don't know anything about him.
- Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I won't eat anything.
- Hiçbir şey yemeyeceğim.
- Tom decided that he wouldn't tell Mary anything about the incident.
- Tom, Mary'ye olay hakkında hiçbir şey söylememeye karar verdi.
- Tom doesn't seem to care about anything else.
- Tom başka hiçbir şeyi umursuyor gibi görünmüyor.
- They haven't learned anything.
- Onlar hiçbir şey öğrenmedi.
- I don't have anything to give to you.
- Size verecek hiçbir şeyim yok.
- Tom never tells Mary anything.
- Tom Mary'ye hiçbir şey anlatmıyor.
- Tom can't tell you anything.
- Tom sana hiçbir şey söyleyemez.
- Tom probably won't buy anything today.
- Tom muhtemelen bugün hiçbir şey almayacak.
- I didn't know anything about his plan.
- Planı hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
- I haven't told him anything.
- Ona hiçbir şey söylemedim.
- You can't seem to finish anything.
- Hiçbir şeyi bitiremiyor gibisin.
- We know we haven't done anything.
- Hiçbir şey yapmadığımızı biliyoruz.
- Tom didn't admit to anything.
- Tom hiçbir şeyi kabul etmedi.
- He doesn't know anything about his family.
- Ailesi hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- I wasn't cooking anything.
- Hiçbir şey pişirmiyordum.
- Tom was the only one who didn't say anything.
- Tom hiçbir şey söylemeyen tek kişiydi.
- I can't hear anything at all.
- Hiçbir şey duyamıyorum.
- We're not doing anything tonight.
- Bu gece hiçbir şey yapmıyoruz.
- Don't say anything that you might regret later.
- Daha sonra pişman olabileceğin hiçbir şey söyleme.
- We're not buying anything.
- Hiçbir şey almıyoruz.
- He doesn't remember anything.
- O hiçbir şey hatırlamıyor.
- She doesn't talk to me about anything anymore.
- O artık benimle hiçbir şey hakkında konuşmuyor.
- I was advised not to do anything.
- Bana hiçbir şey yapmamam tavsiye edildi.
- I didn't care about anything.
- Hiçbir şey umurumda değildi.
- I said that I didn't remember anything.
- Hiçbir şey hatırlamadığımı söyledim.
- I didn't steal anything.
- Hiçbir şey çalmadım.
- Tom says he hasn't eaten anything since three days ago.
- Tom üç günden beri hiçbir şey yemediğini söylüyor.
- Tom has never won anything in his whole life.
- Tom hayatı boyunca hiçbir şey kazanmadı.
- Tom doesn't even have to say anything.
- Tom'un hiçbir şey söylemesi gerekmiyor bile.
- I didn't know anything.
- Hiçbir şey bilmiyordum.
- I don't have anything else to add.
- Ekleyecek başka hiçbir şeyim yok.
- I don't regret anything.
- Hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum.
- I don't know anything about cocaine.
- Kokain hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- Tom didn't expect anything from Mary.
- Tom, Mary'den hiçbir şey beklemiyordu.
- I don't recognize anything.
- Hiçbir şeyi tanımıyorum.
- We don't really know anything about death.
- Ölüm hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
- Tom has never been intimidated by anyone or anything.
- Tom hiç kimse ya da hiçbir şey tarafından korkutulmadı.
- Tom hasn't really been doing anything.
- Tom gerçekten hiçbir şey yapmıyordu.
- You don't have to say or do anything.
- Hiçbir şeyi söylemek ya da yapmak zorunda değilsin.
- I came in not knowing anything.
- Hiçbir şey bilmeden geldim.
- He refuses to buy anything made in China.
- Çin malı hiçbir şey almaya yanaşmıyor.
- Layla doesn't remember anything.
- Layla hiçbir şey hatırlamıyor.
- Tom doesn't have to do anything he doesn't want to.
- Tom istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda değil.
- Tom didn't give me anything for Christmas.
- Tom bana Noel için hiçbir şey vermedi.
- Tom can't prove anything.
- Tom hiçbir şeyi ispat edemez.
- Sami didn't do anything wrong.
- Sami yanlış hiçbir şey yapmadı.
- The maid didn't see anything.
- Hizmetçi hiçbir şey görmedi.
- Don't you remember anything?
- Sen hiçbir şey hatırlamıyor musun?
- I don't remember anything about the accident.
- Kaza hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum.
- I don't know anything about gardening.
- Bahçıvanlık hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I couldn't remember anything.
- Ben hiçbir şey hatırlayamıyordum.
- We can't do anything until we get back to the office.
- Ofise dönene kadar hiçbir şey yapamayız.
- Tom can't do anything right.
- Tom hiçbir şeyi doğru yapamıyor.
- Tom isn't going to buy anything.
- Tom hiçbir şey satın almayacak.
- Tom hasn't complained about anything recently.
- Tom son zamanlarda hiçbir şeyden şikayet etmedi.
- He never seemed to accomplish anything.
- Hiçbir şey başarmış gibi görünmüyordu.
- Tom doesn't miss anything.
- Tom hiçbir şeyi kaçırmıyor.
- Are you just going to sit here and not do anything?
- Burada öyle oturup hiçbir şey yapmayacak mısın?
- Tom hasn't eaten anything yet.
- Tom henüz hiçbir şey yemedi.
- I don't know anything about marketing.
- Pazarlama hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I don't have time for anything else.
- Başka hiçbir şey için zamanım yok.
- You don't understand anything, do you?
- Hiçbir şey anlamıyorsun, değil mi?
- Tom is unable to get Mary to do anything.
- Tom Mary'ye hiçbir şey yaptıramıyor.
- I have not understood anything.
- Hiçbir şey anlamadım.
- Tom doesn't want to hear anything Mary has to say.
- Tom, Mary'nin söyleyeceği hiçbir şeyi duymak istemiyor.
- Tom wouldn't do anything.
- Tom hiçbir şey yapmadı.
- I didn't say anything because I didn't know what to say.
- Hiçbir şey söylemedim çünkü ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
- Tom hasn't had anything but water since last night.
- Tom dün geceden beri su dışında hiçbir şey yiyip içmedi.
- Tom didn't tell me anything.
- Tom bana hiçbir şey söylemedi.
- Are you sure you don't remember anything?
- Hiçbir şey hatırlamadığına emin misin?
- Tom didn't do anything to Mary.
- Tom, Mary'ye hiçbir şey yapmadı.
- There isn't anything Tom is afraid of.
- Tom'un korktuğu hiçbir şey yok.
- I don't know anything about their plan.
- Planları hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I couldn't understand anything that he said.
- Söylediği hiçbir şeyi anlayamadım.
- We're not accusing you of anything.
- Seni hiçbir şeyle suçlamıyoruz.
- No one will change anything.
- Kimse hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- Tom didn't do anything to help me.
- Tom bana yardım etmek için hiçbir şey yapmadı.
- Tom never does anything unless he has to.
- Tom mecbur kalmadıkça hiçbir şey yapmaz.
- We simply don't know anything about Tom.
- Tom hakkında hiçbir şey bilmiyoruz işte.
- We don't really know anything about death.
- Biz gerçekten ölüm hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
- Tom and Mary don't know anything about children.
- Tom ve Mary çocuklar hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.
- Tom didn't give us anything.
- Tom bize hiçbir şey vermedi.
- I wasn't able to do anything Tom said I had to do.
- Tom'un yapmak zorunda olduğumu söylediği hiçbir şeyi yapamadım.
- Tom said he didn't know anything about the robbery.
- Tom soygun hakkında hiçbir şey bilmediğini söyledi.
- You're not expected to do anything we wouldn't do ourselves.
- Bizim yapmayacağımız hiçbir şeyi yapmanı beklemiyoruz.
- I don't want anything.
- Hiçbir şey istemiyorum.
- I haven't liked anything I've seen so far.
- Şimdiye kadar gördüğüm hiçbir şeyi beğenmedim.
- The doctor told Tom not to eat or drink anything for three hours.
- Doktor Tom'a üç saat boyunca hiçbir şey yiyip içmemesini söyledi.
- We must not take anything for granted.
- Hiçbir şeyi cepte görmemeliyiz.
- You only have to stand there without doing anything.
- Öylece hiçbir şey yapmadan orada durman gerekiyor.
- I'm afraid we can't do anything.
- Korkarım hiçbir şey yapamayız.
- I don't think I'd change anything.
- Hiçbir şeyi değiştireceğimi sanmıyorum.
- Tom didn't do anything that he wasn't supposed to do.
- Tom yapmaması gereken hiçbir şeyi yapmadı.
- Tom didn't give anything away.
- Tom hiçbir şey vermedi.
- If I had known that she didn't know, I wouldn't have said anything.
- Eğer bilmediğini bilseydim, hiçbir şey söylemezdim.
- Tom made me promise not to say anything.
- Tom bana hiçbir şey söylememem için söz verdirdi.
- We don't know anything about Tom.
- Tom hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
- I didn't do anything to her.
- Ona hiçbir şey yapmadım.
- We didn't do anything for them.
- Onlar için hiçbir şey yapmadık.
- I don't know anything about riding horses.
- At binmek hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- You can't buy anything if you have no money.
- Paran yoksa hiçbir şey alamazsın.
- I didn't mean anything by that.
- Hiçbir şey demek istemedim.
- You're not gaining anything by doing so.
- Bunu yaparak hiçbir şey kazanmıyorsun.
- I didn't learn anything.
- Hiçbir şey öğrenmedim.
- I didn't do anything with them.
- Onlarla hiçbir şey yapmadım.
- Tom never kept anything from Mary.
- Tom, Mary'den hiçbir şey saklamazdı.
- Because he hadn't eaten anything before the hike, he was about to pass out.
- Yürüyüşten önce hiçbir şey yemediği için bayılmak üzereydi.
- That didn't change anything.
- O hiçbir şeyi değiştirmedi.
- You shouldn't tell him anything about her.
- Ona kız hakkında hiçbir şey söylememelisin.
- When I have a cold, I cannot taste anything.
- Üşüttüğümde, hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
- Tom isn't paying us anything.
- Tom bize hiçbir şey ödemiyor.
- Tom didn't break anything.
- Tom hiçbir şeyi kırmadı.
- She doesn't read anything.
- O hiçbir şey okumaz.
- You mean you didn't tell him anything?
- Yani ona hiçbir şey söylemedin mi?
- I couldn't remember anything.
- Ben hiçbir şey hatırlayamadım.
- Tom doesn't know anything about the situation.
- Tom durum hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Tom can't do anything.
- Tom hiçbir şey yapamaz.
- You can't do anything right.
- Hiçbir şeyi doğru yapamazsın.
- Tom doesn't have to give me anything.
- Tom bana hiçbir şey vermek zorunda değil.
Show More (650)
|
3 |
anything |
her şey |
pron. |
|
- You can do anything you want after you finish your homework.
- Ödevinizi bitirdikten sonra istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
- But more than anything, it is clean energy.
- Ama her şeyden önemlisi, temiz enerjidir.
- Anything which does not fall within this must be made public via the Minutes.
- Bu kapsama girmeyen her şey Tutanaklar aracılığıyla kamuya açıklanmalıdır.
- I am in favour of anything that leads to the standardisation of safety regulations in air transportation.
- Hava taşımacılığında güvenlik düzenlemelerinin standartlaştırılmasına yol açacak her şeyi destekliyorum.
- The 'Everything But Arms' initiative will not kill anyone or cost anything.
- 'Silahlar Dışında Her Şey' girişimi kimseyi öldürmeyecek ya da herhangi bir maliyeti olmayacaktır.
- I would rather have not had this experience in this field, I would do anything not to have had it, but I have.
- Bu alanda bu deneyimi yaşamamış olmayı tercih ederdim, yaşamamış olmak için her şeyi yapardım ama yaşadım.
- I am not a NATO fan, but anything is better than standing by idly.
- Ben bir NATO hayranı değilim ama her şey boş boş durmaktan iyidir.
- The general impression at present is that anything budget-related within Europe is bad.
- Şu anda genel izlenim, Avrupa'da bütçe ile ilgili her şeyin kötü olduğu yönündedir.
- Wishful thinking is an obstacle to anything approaching sober realism.
- Hevesli düşünce, ölçülü gerçekçiliğe yaklaşan her şeyin önünde bir engeldir.
- Therefore, anything that is done in this field has a special effect from this point of view.
- Dolayısıyla bu alanda yapılan her şey bu bakış açısından özel bir etkiye sahiptir.
- The EU can do anything if it puts its mind to it.
- AB aklına koyduğu takdirde her şeyi yapabilir.
- Similarly, anything not contained in primary or secondary legislation is meaningless as far as the Union is concerned.
- Benzer şekilde, birincil ya da ikincil mevzuatta yer almayan her şey Birlik açısından anlamsızdır.
- The EU can do anything if it puts its mind to it.
- AB aklına koyduğu her şeyi yapabilir.
- She had, apart from anything else, 123 amendments to work through, 35 of which were from my group alone.
- Her şey bir yana, üzerinde çalışması gereken 123 değişiklik vardı ve bunların 35'i sadece benim grubumdan geldi.
- Anything else really is just a performance.
- Bunun dışındaki her şey gerçekten sadece bir performanstır.
- Anything that goes against EU law must be prohibited.
- AB yasalarına aykırı olan her şey yasaklanmalıdır.
- Anything I said would be subjective.
- Söylediğim her şey öznel olacaktır.
- The 'Everything But Arms' initiative will not kill anyone or cost anything.
- Silahlar Dışında Her Şey' girişimi kimseyi öldürmeyecek ya da hiçbir maliyeti olmayacaktır.
- I would put more emphasis on that than on anything else in our resolution.
- Kararımızdaki diğer her şeyden daha fazla buna vurgu yapmak isterim.
- The famine that is currently affecting southern Africa does not mean that those countries should just accept anything.
- Şu anda Afrika'nın güneyini etkileyen kıtlık, bu ülkelerin her şeyi kabul etmesi gerektiği anlamına gelmiyor.
- In today's world, it seems that anything can be marketed.
- Günümüz dünyasında her şey pazarlanabiliyor gibi görünüyor.
- Anything else just causes bad feeling towards Europe.
- Bunun dışındaki her şey Avrupa'ya karşı kötü duygular beslenmesine neden olur.
- Anything to do with tackling terrorism is important.
- Terörizmle mücadeleyle ilgili her şey önemlidir.
- Anything goes, from the use of the secret ballot to the threat of legionella.
- Gizli oy kullanımından lejyonella tehdidine kadar her şey olabilir.
- Anything can become private property and be used for somebody's personal gain.
- Her şey özel mülk haline gelebilir ve birilerinin kişisel kazancı için kullanılabilir.
- The 'Everything But Arms' initiative will not kill anyone or cost anything.
- "Silahlar Dışında Her Şey" girişimi kimseyi öldürmeyecek ya da herhangi bir maliyeti olmayacaktır.
- If there is enough political will in the Council, anything is possible.
- Konsey'de yeterli siyasi irade varsa, her şey mümkündür.
- People are afraid of anything that is new.
- İnsanlar yeni olan her şeyden korkuyor.
- What is more important than anything else in people's lives?
- İnsanların hayatında her şeyden daha önemli olan nedir?
- Obviously, we cannot do just anything in programmes intended for children.
- Açıkçası çocuklara yönelik programlarda her şeyi yapamayız.
- I appreciate anything which is done in the field of co-regulation.
- Ortak düzenleme alanında yapılan her şeyi takdir ediyorum.
- For in Europe, anything is possible', the man simply declared.
- Avrupa'da her şey mümkündür' dedi.
- Citizens react with fear and panic to anything to do with cancer.
- Vatandaşlar kanserle ilgili her şeye korku ve panikle tepki vermektedir.
- Similarly, the keenness with which some label anything and everything as terrorism, makes me a little suspicious.
- Benzer şekilde, bazılarının her şeyi terörizm olarak yaftalama hevesi de beni biraz kuşkulandırıyor.
- You can tell the voters anything you like, as they do not understand the allocation of competences.
- Yetki dağılımını anlamadıkları için seçmenlere istediğiniz her şeyi söyleyebilirsiniz.
- Working together makes us strong, instead of everyone being against everyone else and opposing anything new.
- Herkesin birbirine karşı olması ve yeni olan her şeye karşı çıkması yerine birlikte çalışmak bizi güçlü kılar.
- I still love him and would do anything for him, though.
- Yine de onu hala seviyorum ve onun için her şeyi yaparım.
- This little device scares me more than anything I've ever seen.
- Bu ufacık cihaz beni şimdiye kadar gördüğüm her şeyden daha çok ürkütüyor.
- Yes, tell him anything, like his mother is in hospital.
- Evet, ona her şeyi söyle, mesela annesinin hastanede olduğunu.
- I swear, that boy will eat anything marinara.
- Bu çocuk marinara soslu her şeyi yiyebilir.
- Like anything else in magic, it's how you do it.
- Sihirdeki diğer her şey gibi, bunu nasıl yaptığınız da önemli.
- This little device scares me more than anything I've ever seen.
- Bu küçük cihaz beni şimdiye kadar gördüğüm her şeyden daha çok korkutuyor.
- Honestly, I'd rather eat your chips than anything in this dump.
- Açıkçası, sizin cipslerinizi yemeyi bu çöplükteki her şeyden daha çok isterdim.
- Now we shoot anything other than gulls, for once.
- Artık bir kez olsun martılardan başka her şeyi vuruyoruz.
- I swear, that boy will eat anything marinara.
- Yemin ederim, bu çocuk marinara soslu olan her şeyi yer.
- It's not quite enough to get anything you want.
- İstediğin her şeyi elde etmek için yeterli değil.
- You could buy anything you needed on the black market.
- İhtiyacınız olan her şeyi karaborsadan satın alabiliyordunuz.
- This little device scares me more than anything I've ever seen.
- Bu küçük cihaz beni gördüğüm her şeyden fazla korkutuyor.
- Let's be ready for anything.
- Her şeye hazır olalım.
- I love you more than anything in the world.
- Seni dünyadaki her şeyden daha fazla seviyorum.
- Here in the store we sell anything.
- Burası her şeyi sattığımız mağaza.
- I would give anything to win her back.
- Onu geri kazanmak için her şeyimi verirdim.
- Tom is willing to try anything.
- Tom her şeyi denemeye istekli.
- The store can supply us with anything we need.
- Mağaza bize ihtiyacımız olan her şeyi sağlayabilir.
- You have to be prepared for anything.
- Her şeye hazırlıklı olmalısınız.
- Sami might do anything to please.
- Sami memnun etmek için her şeyi yapabilir.
- Anything you say can and will be used against you in a court of law.
- Söylediğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
- Tom is the only one who saw anything.
- Tom her şeyi gören tek kişi.
- Tom will furnish you with anything you need.
- Tom sana ihtiyacın olan her şeyi sağlayacak.
- Help yourself to anything you like.
- İstediğin her şeyi alabilirsin.
- I think you're capable of anything.
- Bence her şeyi yapabilirsin.
- Shoot anything that moves.
- Hareket eden her şeyi vurun.
- Although she is gone, I still love her more than anything.
- O gitmiş olmasına rağmen ben hala onu her şeyden daha çok seviyorum.
- He always appeared to be ready to discuss anything and was very tolerant.
- Her zaman her şeyi tartışmaya hazır görünürdü ve çok hoşgörülüydü.
- I'll do anything to make you happy.
- Seni mutlu etmek için her şeyi yaparım.
- She is willing to do anything for me.
- Benim için her şeyi yapmaya hazırdı.
- Layla might do anything to please Sami.
- Layla, Sami'yi memnun etmek için her şeyi yapabilirdi.
- Ask me anything you want to know about Boston.
- Boston hakkında bilmek istediğin her şeyi sor bana.
- She likes reading better than anything else.
- Okumayı başka her şeyden daha çok seviyor.
- I am ready to do anything for you.
- Senin için her şeyi yapmaya hazırım.
- You may say anything but the truth.
- Gerçek dışında her şeyi söyleyebilirsin.
- Please help yourself to anything you like.
- Lütfen istediğiniz her şeyi alın.
- I think Tom could accomplish just about anything he decides to do.
- Bence Tom yapmaya karar verdiği her şeyi başarabilir.
- With my dictionary I can translate anything!
- Sözlüğümle her şeyi tercüme edebilirim!
- Tom would do anything to get what he wants.
- Tom istediğini almak için her şeyi yapardı.
- You could buy anything in this store for Mary and she'd like it.
- Bu mağazadan Mary için her şeyi alabilirsin ve o da beğenir.
- Anything's possible.
- Her şey olasıdır.
- I'll do anything that Tom asks.
- Tom'un istediği her şeyi yapacağm.
- How can we believe anything Tom is telling us?
- Tom'un bize söylediği her şeye nasıl inanabiliriz?
- I am quite willing to do anything for you.
- Senin için her şeyi yapmaya hazırım.
- Tom eats anything Mary puts in front of him.
- Tom, Mary'nin önüne koyduğu her şeyi yiyor.
- You can wear anything you want.
- İstediğin her şeyi giyebilirsin.
- I'll do anything but that.
- Bunun dışında her şeyi yaparım.
- I felt like I could do anything.
- Her şeyi yapabileceğimi hissettim.
- I would do anything for them.
- Onlar için her şeyi yapardım.
- He read anything he could lay his hands on.
- Eline geçen her şeyi okuyordu.
- I can tell my best friend anything.
- Benim en iyi arkadaşıma her şeyi söyleyebilirim.
- I let Tom do anything he wants to.
- Tom'un istediği her şeyi yapmasına izin veriyorum.
- Men will believe anything.
- Erkekler her şeye inanırlar.
- Mary can eat and drink anything she wants and still stay skinny.
- Mary istediği her şeyi yiyebiliyor ve içebiliyor ve hâlâ zayıf kalabiliyor.
- Mary can cook anything without recipes.
- Mary tarifsiz her şeyi pişirebilir.
- Tom would do anything for me.
- Tom benim için her şeyi yapar.
- He likes anything sweet.
- Tatlı olan her şeyi sever.
- When you're hungry, anything tastes good.
- Açken her şeyin tadı güzeldir.
- He's capable of anything.
- O her şeyi yapabilir.
- Tom was happy to do anything for Mary.
- Tom, Mary için her şeyi yapmaktan mutluluk duyuyordu.
- She was willing to do anything to save her daughters.
- Kızlarını kurtarmak için her şeyi yapmaya hazırdı.
- Sami might do anything to please.
- Sami memnun etmek için her şeyi yapabilirdi.
- He'll do anything for money.
- O, para için her şeyi yapacak.
- She was hungry enough to eat anything.
- Her şeyi yiyebilecek kadar açtı.
- It's worse than anything you could imagine.
- Hayal edebileceğiniz her şeyden daha kötüdür.
- They'll buy anything.
- Her şeyi satın alacaklar.
- Shoot anything that moves.
- Kımıldayan her şeyi vur.
- I want that more than anything.
- Onu her şeyden daha fazla istiyorum.
- I know Tom will do anything you ask.
- Tom'un istediğin her şeyi yapacağını biliyorum.
- Tom's parents let him do anything he wants to do.
- Tom'un ailesi yapmak istediği her şeyi yapmasına izin veriyor.
- He is interested in anything that has to do with religion.
- O dinle ilgisi olan her şeyle ilgileniyor.
- I'll do anything to get Tom back.
- Tom'u geri getirmek için her şeyi yaparım.
- Tell her anything you want.
- Ona istediğin her şeyi söyle.
- You can tell me anything.
- Bana her şeyi söyleyebilirsin.
- I was ready to tell Tom anything he wanted to know.
- Tom'a bilmek istediği her şeyi anlatmaya hazırdım.
- Tom has enough money to do anything he wants to.
- Tom'un istediği her şeyi yapabilecek kadar parası var.
- I'd do anything for him.
- Onun için her şeyi yapardım.
- Let Tom and Mary have anything they want.
- Tom ve Mary'nin istedikleri her şeyi almalarına izin verin.
- I'll do anything Tom wants me to do.
- Tom'un benden istediği her şeyi yaparım.
- I can get anything I want.
- İstediğim her şeyi alabilirim.
- If you flatter him, he'll do anything.
- Eğer onu pohpohlarsan her şeyi yapar.
- I'll do anything you say.
- Söylediğin her şeyi yaparım.
- This publisher will publish absolutely anything.
- Bu yayımcı kesinlikle her şeyi yayınlayacak.
- Tom read anything he could lay his hands on.
- Tom eline geçen her şeyi okurdu.
- You can have anything in this room.
- Bu odadaki her şeyi alabilirsin.
- I'd do anything for those kids.
- O çocuklar için her şeyi yapardım.
- Tom can eat anything he wants.
- Tom istediği her şeyi yiyebilir.
- Tatoeba should be more important than anything else.
- Tatoeba her şeyden daha önemli olmalı.
- Tom could have done anything he wanted.
- Tom istediği her şeyi yapabilirdi.
- Tom was willing to try anything.
- Tom her şeyi denemeye hazırdı.
- They could do anything.
- Her şeyi yapabilirler.
- Ask me anything you like.
- Bana istediğin her şeyi sorabilirsin.
- I'd do anything for you, Tom.
- Senin için her şeyi yapardım, Tom.
- I'd do anything for them.
- Onlar için her şeyi yaparım.
- Poverty does more to bring out the worst in people and conceal the best than anything else in the world.
- Yoksulluk insanlardaki en kötüyü ortaya çıkarmak ve en iyiyi gizlemek için dünyadaki başka her şeyden daha fazlasını yapar.
- Tom, who is kind, will be glad to do anything for me.
- Kibar bir insan olan Tom benim için her şeyi yapmaktan mutluluk duyacaktır.
- Fadil and Dania were ready to do anything to fortify their relationship.
- Fadıl ve Dania ilişkilerini güçlendirmek için her şeyi yapmaya hazırdı.
- Anything Tom told us could be a lie.
- Tom'un bize söylediği her şey yalan olabilir.
- I'm open to anything.
- Her şeye açığım.
- Anything that doesn't kill us makes us stronger.
- Bizi öldürmeyen her şey bizi güçlendirir.
- You should assume that anything you do online is public.
- İnternette yaptığınız her şeyin herkese açık olduğunu varsaymalısınız.
- I'd do anything to get Tom back.
- Tom'u geri getirmek için her şeyi yapardım.
- I'll give anything that isn't this.
- Bu olmayan her şeyi veririm.
- We'd do anything for you.
- Senin için her şeyi yapardık.
- Tom thinks anything's possible.
- Tom her şeyin mümkün olduğunu düşünüyor.
- I would've done anything in the world to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için dünyada her şeyi yapardım.
- I'll do anything but that job.
- O iş dışında her şeyi yaparım.
- I feel like I can tell you anything.
- Sana her şeyi anlatabilirmişim gibi hissediyorum.
- In such an urban environment, anything could happen at any moment.
- Böyle bir şehir ortamında her an her şey olabilirdi.
- Tom was ready for anything.
- Tom her şey için hazırdı.
- Tom was happy to do anything for Mary.
- Tom, Mary için her şeyi yapmaktan mutluydu.
- Tom said he'd be willing to do anything Mary asks him to do.
- Tom, Mary'nin onun yapmasını istediği her şeyi yapmaya istekli olacağını söyledi.
- I suppose anything's possible.
- Sanırım her şey mümkün.
- I'll buy you anything you want.
- Sana istediğin her şeyi alırım.
- You've got to be ready for anything.
- Her şeye hazırlıklı olmalısın.
- I'd do anything for you, Tom.
- Senin için her şeyi yaparım, Tom.
- We'd do anything for them.
- Onlar için her şeyi yaparız.
- We would've done anything.
- Her şeyi yapardık.
- This maniac is capable of anything!
- Bu manyak her şeyi yapabilir!
- I remember a time when we could tell each other anything.
- Birbirimize her şeyi anlatabildiğimiz zamanları hatırlıyorum.
- He'd do anything for you.
- O senin için her şeyi yapardı.
- Tom can handle just about anything.
- Tom her şeyin üstesinden gelebilir.
- Sami would do anything to stop that divorce.
- Sami boşanmayı durdurmak için her şeyi yapardı.
- We have to be ready for anything.
- Her şeye hazır olmalıyız.
- Good health is more valuable than anything else.
- İyi bir sağlık her şeyden daha değerlidir.
- You may do anything you want.
- İstediğin her şeyi yapabilirsin.
- Fadil and Dania were ready to do anything to fortify their relationship.
- Fadil ve Dania ilişkilerini güçlendirmek için her şeyi yapmaya hazırdı.
- Anything is OK with me.
- Bana her şey uyar.
- Anything you say can be used against you.
- Söylediğiniz her şey size karşı kullanılabilir.
- I would do anything to get there.
- Oraya gitmek için her şeyi yaparım.
- I've got anything.
- Her şeyim var.
- Tom can learn anything.
- Tom her şeyi öğrenebilir.
- Why is your first reaction to anything always negative?
- Neden her şeye verdiğin ilk tepki hep olumsuz oluyor?
- Anything may happen till that time.
- O zamana kadar her şey olabilir.
- I told Tom he could buy anything he wanted.
- Tom'a istediği her şeyi alabileceğini söyledim.
- We'll get you anything you need.
- İhtiyacınız olan her şeyi getireceğiz.
- Tom does anything but study.
- Tom ders çalışmak dışında her şeyi yapıyor.
- We will do anything for you.
- Sizin için her şeyi yaparız.
- Poverty does more to bring out the worst in people and conceal the best than anything else in the world.
- Yoksulluk, insanların en kötü yanlarını ortaya çıkarıp en iyi yanlarını gizlemek için dünyadaki her şeyden daha fazlasını yapar.
- We thought we were ready for anything.
- Her şeye hazır olduğumuzu sanıyorduk.
- I am quite willing to do anything for you.
- Senin için seve seve her şeyi yaparım.
- Tom said he was hungry enough to eat anything.
- Tom her şeyi yiyebilecek kadar aç olduğunu söyledi.
- Anything seemed possible.
- Her şey mümkün görünüyordu.
- I get anything I want.
- İstediğim her şeyi elde ediyorum.
- Tom could do anything he wanted.
- Tom istediği her şeyi yapabilirdi.
- You said you'd do anything for me.
- Benim için her şeyi yapacağını söylemiştin.
- Layla might do anything to please Sami.
- Leyla, Sami'yi memnun etmek için her şeyi yapabilirdi.
- Mary can cook anything without recipes.
- Mary reçetesiz her şeyi pişirebilir.
- I am game for anything!
- Her şeye varım!
- Can a cup of tea remedy anything?
- Bir fincan çay her şeye çare olabilir mi?
- Tom buys me anything I want.
- Tom istediğim her şeyi bana satın alır.
- Tom can take anything.
- Tom her şeye katlanabilir.
- Tom does anything I ask him to.
- Tom ondan istediğim her şeyi yapar.
- I'm ready for anything.
- Her şeye hazırım.
- He is ready to learn anything from anybody.
- Herkesten her şeyi öğrenmeye hazırdır.
- I'll do anything the team needs.
- Ekibin ihtiyacı olan her şeyi yapacağım.
- Tom eats anything his wife puts in front of him.
- Tom karısının önüne koyduğu her şeyi yiyor.
- I can take anything.
- Her şeyi alabilirim.
- That could be anything.
- Her şey olabilir.
- Tom can take anything he wants.
- Tom istediği her şeyi alabilir.
- We'll do anything we can to help.
- Yardım etmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
- A gaze can tell anything.
- Bir bakış her şeyi anlatabilir.
- Tom said he'd be willing to do anything Mary asks him to do.
- Tom, Mary'nin istediği her şeyi yapmaya hazır olduğunu söyledi.
- Anything you say can be used against you.
- Söylediğiniz her şey aleyhinize kullanılabilir.
- In such an urban environment, anything could happen at any moment.
- Böyle bir kentsel ortamda her an her şey olabilir.
- Tom could've done anything.
- Tom her şeyi yapabilirdi.
- Tom does anything I ask him to.
- Tom istediğim her şeyi yapar.
- When we were kids, Tom and I could talk about anything.
- Çocukken, Tom ve ben her şey hakkında konuşabilirdik.
- I'll do anything to get Tom back.
- Tom'u geri getirmek için her şeyi yapacağım.
- I'm willing to do just about anything.
- Her şeyi yapmaya hazırım.
- We do anything we want.
- Biz istediğimiz her şeyi yaparız.
Show More (204)
|
4 |
anything |
herhangi bir şey |
pron. |
|
- I am not aware of anything having resulted from this.
- Bunun sonucunda ortaya çıkan herhangi bir şeyden haberdar değilim.
- But I am not aware of anything happening at the Council level here.
- Ancak burada Konsey düzeyinde herhangi bir şey olduğundan haberdar değilim.
- Anything else would be totally unacceptable and would turn food legislation on its head.
- Başka herhangi bir şey tamamen kabul edilemez ve gıda mevzuatını tersine çevirirdi.
- I do not believe that substantial changes, if adopted by this House, will achieve anything.
- Bu Meclis tarafından kabul edildiği takdirde önemli değişikliklerin herhangi bir şey başaracağına inanmıyorum.
- The Council and the Commission are not doing enough, if anything at all.
- Konsey ve Komisyon herhangi bir şey yapıyorlarsa bile yeterince yapmıyorlar.
- This is not about banning anything, but about whether or not the European budget should fund it.
- Bu herhangi bir şeyi yasaklamakla ilgili değil, Avrupa bütçesinin bunu finanse edip etmemesi ile ilgili.
- So if you want to accuse us of anything, it should be for our current, not our future policy.
- Bizi herhangi bir şeyle suçlamak istiyorsanız bu gelecekteki politikamız için değil, mevcut politikamız için olmalıdır.
- Anything else would be a step backwards, a mere integration process.
- Başka herhangi bir şey geriye doğru atılmış bir adım, sadece bir entegrasyon süreci olacaktır.
- If we have to wait for the figures, it will be a long time before anything happens.
- Eğer rakamları beklemek zorunda kalırsak, herhangi bir şeyin gerçekleşmesi uzun zaman alacaktır.
- Lawyers are forbidden to do anything that is not strictly legal.
- Avukatların kesinlikle yasal olmayan herhangi bir şey yapmaları yasaktır.
- There was absolutely no mention of equality, 'mainstreaming' or anything at all along those lines.
- Eşitlik, 'anaakımlaştırma' ya da bu doğrultuda herhangi bir şeyden kesinlikle bahsedilmedi.
- None of us wants anything for the environment to be left undone.
- Hiçbirimiz çevre hususunda herhangi bir şeyin yarım bırakılmasını istemeyiz.
- Secondly, I would ask the Commission whether it is in fact willing to do anything before 10 October.
- İkinci olarak Komisyona 10 Ekim'den önce herhangi bir şey yapmaya gerçekten istekli olup olmadığını sormak istiyorum.
- There was absolutely no mention of equality, 'mainstreaming' or anything at all along those lines.
- Eşitlik, "anaakımlaştırma" ya da bu doğrultuda herhangi bir şeyden kesinlikle bahsedilmedi.
- But it is not a question of us blocking anything.
- Ancak bizim herhangi bir şeyi engellememiz söz konusu değildir.
- Anything else would have been unreasonable.
- Başka herhangi bir şey mantıksız olurdu.
- Anything else would put Member States who have achieved their overall fleet target at a disadvantage.
- Başka herhangi bir şey, genel filo hedefine ulaşmış olan Üye Devletleri dezavantajlı duruma düşürecektir.
- The Commission does not wish to add anything to what I have previously stated.
- Komisyon daha önce ifade ettiklerime herhangi bir şey eklemek istemiyor.
- Does anyone in this House really believe that anything will change in the next seven years?
- Bu Mecliste önümüzdeki yedi yıl içinde herhangi bir şeyin değişeceğine gerçekten inanan var mı?
- Anything else can be nothing more than an accompanying measure.
- Başka herhangi bir şey, eşlik eden bir tedbirden başka bir şey olamaz.
- Anything else would require reform of the Treaty establishing the European Community.
- Başka herhangi bir şey Avrupa Topluluğunu kuran Antlaşmada reform yapılmasını gerektirecektir.
- Dear Ones, can you affect anything around you as a human being in the chair?
- Sevgililer, sandalyedeki bir insan olarak etrafınızdaki herhangi bir şeyi etkileyebilir misiniz?
- Tom and Mary can't seem to agree on anything.
- Tom ve Mary, herhangi bir şey üzerinde anlaşmış görünmüyorlar.
- You shouldn't trust anything Tom says.
- Tom söylediği herhangi bir şeye inanmamalısın.
- Can you see anything at all there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- I can't see anything because the whole place is dark.
- Her yer karanlık olduğu için herhangi bir şey göremiyorum.
- If anything should ever happen to me, you can look here.
- Bana herhangi bir şey olursa, buraya bakabilirsiniz.
- Can you remember anything at all about that?
- Bununla ilgili herhangi bir şey hatırlıyor musunuz?
- We haven't decided anything.
- Biz herhangi bir şeye karar vermedik.
- They didn't offer me anything.
- Onlar bana herhangi bir şey ikram etmedi.
- Am I missing anything?
- Herhangi bir şey kaçırıyor muyum?
- You know you can tell me anything, right?
- Bana herhangi bir şeyi anlatabileceğini biliyorsun, değil mi?
- Tom can do anything he wants to.
- Tom istediği herhangi bir şeyi yapabilir.
- Tom didn't want anything.
- Tom herhangi bir şey istemedi.
- You wouldn't have to say anything.
- Herhangi bir şey söylemek zorunda değildin.
- You didn't tell them anything, did you?
- Onlara herhangi bir şey söylemedin, değil mi?
- Do you have anything you want me to wash?
- Yıkamamı istediğin herhangi bir şeyin var mı?
- Anything you say to Tom, you can say to me.
- Tom'a söyleyeceğin herhangi bir şeyi bana söyleyebilirsin.
- I didn't want to do anything risky.
- Riskli herhangi bir şey yapmak istemedim.
- I don't want to regret anything.
- Herhangi bir şeyden pişman olmak istemiyorum.
- Has anything changed?
- Herhangi bir şey değişti mi?
- Did you touch anything?
- Herhangi bir şeye dokundunuz mu?
- Do you know anything about Tom?
- Tom hakkında herhangi bir şey biliyor musun?
- I don't want to say anything that might make Tom angry.
- Tom'u kızdırabilecek herhangi bir şey söylemek istemiyorum.
- Tom and I seldom agree on anything.
- Tom ve ben nadiren herhangi bir şey üzerinde anlaşırız.
- Tom didn't force me to do anything.
- Tom beni herhangi bir şey yapmaya zorlamadı.
- Do you need me to sign anything?
- Herhangi bir şey imzalamamı istiyor musun?
- See if there's anything you can do to help Tom.
- Tom'a yardım etmek için yapabileceğin herhangi bir şey olup olmadığına bak.
- Tom could sell anything.
- Tom herhangi bir şey satabilir.
- Do you know anything about Tom's parents?
- Tom'un anne ve babası hakkında herhangi bir şey biliyor musun?
- Ask us anything.
- Bize herhangi bir şey sor.
- Is there anything you don't like to talk about?
- Hakkında konuşmayı sevmediğin herhangi bir şey var mı?
- Tom called to ask if he should bring anything.
- Tom herhangi bir şey getirmesinin gerekip gerekmediğini sormak için aradı.
- Did Tom take anything?
- Tom herhangi bir şey aldı mı?
- If we get out of here alive, I'll buy you anything you want.
- Eğer buradan canlı çıkarsak, sana istediğin herhangi bir şeyi alırım.
- Is Tom allergic to anything?
- Tom'un herhangi bir şeye alerjisi var mı?
- The men will be happy if they get anything back.
- İnsanlar herhangi bir şeyi geri alırsa, mutlu olacak.
- Is there anything you can tell me about Tom?
- Bana Tom hakkında söyleyebileceğiniz herhangi bir şey var mı?
- Tom is afraid to say anything.
- Tom herhangi bir şey söylemekten korkuyor.
- Didn't anything else happen?
- Başka herhangi bir şey olmadı mı?
- Can you think of anything that I could say to convince Tom to stay?
- Tom'u kalmaya ikna etmek için söyleyebileceğim herhangi bir şey düşünebiliyor musun?
- In case anything happens, call me immediately.
- Herhangi bir şey olması durumunda, derhal beni ara.
- Tom didn't seem to be willing to listen to anything Mary said.
- Tom Mary'nin söylediği herhangi bir şeyi dinlemeye istekli görünmüyordu.
Show More (60)
|
5 |
anything |
ne olsa |
pron. |
|
- Anything for a few moments of peace.
- Birkaç dakikalık huzur karşılığında ne olursa artık.
Show More (-2)
|