|
- The procedure has to guarantee that as many Members as are able attend the group and committee discussions.
- Prosedür, mümkün olduğunca çok sayıda Üyenin grup ve komite tartışmalarına katılmasını garanti altına almalıdır.
- On Sunday, I expressed my solidarity with the Galician people by attending the demonstration in Santiago de Compostela.
- Pazar günü Santiago de Compostela'daki gösteriye katılarak Galiçya halkıyla dayanışma içinde olduğumu ifade ettim.
- The Committee on Fisheries will be dealing with this topic in detail next week, and I have undertaken to attend.
- Balıkçılık Komitesi önümüzdeki hafta bu konuyu ayrıntılı olarak ele alacak ve ben de katılmayı taahhüt ettim.
- Thank you, President-in-Office of the Council, for attending today and for the information you have given us.
- Konsey Dönem Başkanı, bugün katıldığınız ve bize verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.
- Parliamentarians could play a role if they gain permission to attend the delegation meetings as observers.
- Parlamenterler, delegasyon toplantılarına gözlemci olarak katılma izni alırlarsa bir rol oynayabilirler.
- While I was not able to attend in person, the Commission services represented me and delivered an address.
- Bizzat katılamasam da Komisyon hizmetleri beni temsil etti ve bir konuşma yaptı.
- I had to attend another Parliamentary meeting.
- Başka bir Parlamento toplantısına katılmak zorunda kaldım.
- The Council never attends sittings in the evening.
- Konsey hiçbir zaman akşam oturumlarına katılmaz.
- We attended the Durban Conference and we must also send a message of hope for the ongoing conflicts in Africa.
- Durban Konferansı'na katıldık ve Afrika'da devam eden çatışmalar için de bir umut mesajı göndermeliyiz.
- One of these meetings was also attended by the candidate countries.
- Bu toplantılardan birine aday ülkeler de katılmıştır.
- I hope the Members who were still on their way here will be able to attend.
- Umarım buraya gelmek için hala yolda olan Üyelerimiz de katılabilirler.
- I recently attended a local government conference looking at the national social inclusion plans.
- Yakın zamanda ulusal sosyal içerme planlarını inceleyen bir yerel yönetim konferansına katıldım.
- The President of the Commission does not usually attend this Question Time.
- Komisyon Başkanı genellikle bu Soru Zamanına katılmaz.
- This conference will be attended by some 40 countries, but not as prospective candidates.
- Bu konferansa yaklaşık 40 ülke katılacak, ancak aday ülke olarak değil.
- Mr Muis did not attend last night.
- Sayın Muis dün gece toplantıya katılmadı.
- It has been very useful to attend the debate on behalf of the Council.
- Konsey adına tartışmalara katılmak çok faydalı olmuştur.
- Thirdly, we should sort out what the role of MEPs is when they attend such conferences.
- Üçüncü olarak, AP üyelerinin bu tür konferanslara katıldıklarında üstlenecekleri rolün ne olduğunu belirlemeliyiz.
- I actually met him on Tuesday 11 September when I was in Italy attending a meeting of 500 young people in Rome.
- Aslında onunla 11 Eylül Salı günü İtalya'dayken Roma'da 500 gencin katıldığı bir toplantıda tanıştım.
- Will MEPs, therefore, be able to attend, as observers, any of these sessions?
- Dolayısıyla, AP üyeleri bu oturumlardan herhangi birine gözlemci olarak katılabilecekler mi?
- I am one of those Members who attends sittings quite faithfully.
- Ben oturumlara oldukça sadık bir şekilde katılan Üyelerden biriyim.
- This is also true of negotiating tables attended only by men.
- Bu aynı zamanda sadece erkeklerin katıldığı müzakere masaları için de geçerlidir.
- This action programme was signed by all the countries attending the conference.
- Bu eylem programı konferansa katılan tüm ülkeler tarafından imzalanmıştır.
- It would certainly be right and proper for the Council to attend these debates.
- Konseyin bu tartışmalara katılması kesinlikle doğru ve yerinde olacaktır.
- Consequently, she has not been able to attend this vote or be involved in drafting the report.
- Sonuç olarak, kendisi bu oylamaya katılamamış ya da raporun hazırlanmasında yer alamamıştır.
- You and any other interested parties are also invited to attend.
- Siz ve diğer ilgili taraflar da katılmaya davetlisiniz.
- I have groups to attend, we have invitations, and we have meetings.
- Katılmam gereken gruplar var, davetlerimiz var ve toplantılarımız var.
- I recently attended a large pensions conference where open coordination was warmly welcomed in the area of pensions.
- Kısa bir süre önce, emeklilik alanında açık koordinasyonun sıcak karşılandığı büyük bir emeklilik konferansına katıldım.
- I am speaking on behalf of my fellow Member, Robert Goebbels, who is unable to attend due to a political commitment.
- Siyasi bir görevi nedeniyle toplantıya katılamayan Üye arkadaşım Robert Goebbels adına konuşuyorum.
- Those German colleagues who wished to attend any part of the visit were free to do so.
- Ziyaretin herhangi bir bölümüne katılmak isteyen Alman meslektaşlarımız bunu yapmakta serbestti.
- This is the last day the Greek Presidency and I personally shall attend the European Parliament.
- Bugün Yunanistan Dönem Başkanlığı'nın ve benim şahsen Avrupa Parlamentosu'na katılacağımız son gün.
- I have repeatedly attended sessions during which you have chaired question time and I have no complaints.
- Sizin soru sorma zamanına başkanlık ettiğiniz oturumlara defalarca katıldım ve hiçbir şikayetim yok.
- This would be the first time that this has happened, and I have been attending ACP meetings for years.
- Bu ilk defa oluyor ve ben yıllardır ACP toplantılarına katılıyorum.
- But I am still sorry that she is unable to attend.
- Ama yine de katılamayacağı için üzgünüm.
- I have not attended a single forum of specialists in competition law which has not requested a change to the system.
- Rekabet hukuku uzmanlarından oluşan ve sistemde değişiklik talep etmeyen tek bir foruma bile katılmadım.
- This is the last day the Greek Presidency and I personally shall attend the European Parliament.
- Bugün Yunanistan Dönem Başkanlığı'nın ve benim şahsen Avrupa Parlamentosuna katılacağımız son gün.
- I myself attended the debates on hush-kits in the previous session.
- Bir önceki oturumda susturucu kitlerine ilişkin tartışmalara ben de katılmıştım.
- This is also true of negotiating tables attended only by men.
- Bu durum sadece erkeklerin katıldığı müzakere masaları için de geçerlidir.
- Last week, I attended the ICAO Conference in Montreal on behalf of the European Parliament.
- Geçtiğimiz hafta Montreal'de düzenlenen ICAO Konferansına Avrupa Parlamentosu adına katıldım.
- The Chamber is often packed, even though more people often attend the committee meetings.
- Komite toplantılarına genellikle daha fazla kişi katılmasına rağmen Meclis genellikle tıklım tıklım dolu oluyor.
- It met twice a year, it provided excellent training and it enabled experts to attend meetings.
- Yılda iki kez toplanıyor, mükemmel eğitimler veriyor ve uzmanların toplantılara katılmasını sağlıyordu.
- That illustrated the tragedy of this conference, because I felt I attended two conferences.
- Bu da konferansın trajedisini ortaya koyuyordu çünkü iki konferansa katıldığımı hissettim.
- I look forward to attending that meeting and hope that at last we can begin to push things forward again.
- Bu toplantıya katılmayı dört gözle bekliyorum ve sonunda işleri yeniden ilerletmeye başlayabileceğimizi umuyorum.
- These issues were fully explored at an important conference last autumn, attended by the principal interested partners.
- Bu konular geçtiğimiz sonbaharda ilgili başlıca ortakların katıldığı önemli bir konferansta etraflıca ele alındı.
- Last month I attended in Ghana a conference of African politicians.
- Geçtiğimiz ay Gana'da Afrikalı siyasetçilerin katıldığı bir konferansa katıldım.
- The same issues were also raised at the meeting of the industry ministers which I attended a week later.
- Aynı konular bir hafta sonra katıldığım sanayi bakanları toplantısında da gündeme geldi.
- At the first ministerial meeting I attended in Luxembourg, there was a commitment to have a Northern Dimension forum.
- Lüksemburg'da katıldığım ilk bakanlar toplantısında bir Kuzey Boyutu forumu kurulması taahhüdü vardı.
- The organisational form is something to which you will have to attend.
- Organizasyon formu, katılmanız gereken bir şeydir.
- I attended an interesting benchmarking conference in Greece on research and technology.
- Yunanistan'da araştırma ve teknoloji üzerine ilginç bir kıyaslama konferansına katıldım.
- You are all very welcome to attend.
- Hepiniz katılmaya davetlisiniz.
- They even deny the right to attend local political events and the right to exercise democratic rights.
- Yerel siyasi etkinliklere katılma ve demokratik hakları kullanma hakkını bile engelliyorlar.
- I recently attended a meeting of the leading European cancer specialists.
- Kısa bir süre önce Avrupa'nın önde gelen kanser uzmanlarının katıldığı bir toplantıya katıldım.
- Mr Pannella is able to attend the plenary, but not the committees or the other work of Parliament.
- Sayın Pannella genel kurula katılabilecek ancak komisyonlara ya da Parlamentonun diğer çalışmalarına katılamayacaktır.
- No prior knowledge of French is required to attend the program.
- Programa katılmak için önceden Fransızca bilgisi olması gerekmez.
- Thanks for providing us the opportunity to attend the cultural activities.
- Bize kültürel etkinliklere katılma olanağı sağladığınız için teşekkürler.
- Two employees at the hotel, another two were attending the conference.
- Otelin iki çalışanı, diğer ikisi de konferansa katılıyordu.
- Two employees at the hotel, another two were attending the conference.
- Otelde iki çalışan vardı, diğer ikisi de konferansa katılıyordu.
- No prior knowledge of French is required to attend the program.
- Programa katılmak için herhangi bir ön Fransızca bilgisine gerek yoktur.
- No prior knowledge of French is required to attend the program.
- Programa katılmak için önceden Fransızca bilmek gerekmiyor.
- Two employees at the hotel, another two were attending the conference.
- Oteldeki iki çalışan, diğer ikisi de konferansa katılıyordu.
- Thanks for providing us the opportunity to attend the cultural activities.
- Kültürel etkinliklere katılmamıza olanak sağladığınız için teşekkürler.
- Thanks for providing us the opportunity to attend the cultural activities.
- Bize kültürel etkinliklere katılma fırsatı sağladığınız için teşekkür ederiz.
- The monarch is supposed to attend the funeral.
- Hükümdar cenaze törenine katılmalı.
- He has invited me to attend his wedding.
- Düğününe katılmam için beni davet etti.
- No less than 100 people attended the meeting.
- Toplantıya en az 100 kişi katıldı.
- We're expecting a lot of people to attend the ceremony.
- Törene birçok insanın katılmasını bekliyoruz.
- Tom hopes you're able to attend the party.
- Tom senin partiye katılabileceğini umuyor.
- Both of us plan to attend your party.
- Her ikimiz de partinize katılmayı planlıyoruz.
- More than 30,000 people braved the rain and cold to attend the Canada Day parade.
- 30,000'den fazla insan Kanada Günü geçit törenine katılmak için yağmura ve soğuğa göğüs gerdi.
- Many people attended her funeral.
- Cenazesine birçok insan katıldı.
- I will be happy to attend your party.
- Ben partine katılmaktan mutlu olacağım.
- Few students attended the meeting.
- Toplantıya az öğrenci katıldı.
- She attended the lecture on social welfare.
- Sosyal yardım konferansına katıldı.
- He attended the party yesterday.
- Dün partiye katıldı.
- They attended the lecture.
- Onlar derse katıldılar.
- Only three people attended Tom's funeral.
- Tom'un cenazesine sadece üç kişi katıldı.
- They attend every meeting.
- Her toplantıya katılıyorlar.
- Sami started attending a halaqa at high school.
- Sami lisedeyken dini sohbetlere katılmaya başlamıştı.
- I attend a lot of events.
- Birçok etkinliğe katılıyorum.
- Sami attended the funeral prayer of Fadil.
- Sami Fazıl'ın cenaze namazına katıldı.
- A great many people attended his funeral.
- Cenazesine çok sayıda insan katıldı.
- I haven't attended any of his conferences.
- Hiçbir konferansına katılmadım.
- How did you know Tom wasn't planning to attend today's meeting?
- Tom'un bugünkü toplantıya katılmayı planlamadığını nasıl bildin?
- Ask Tom to attend today's meeting.
- Tom'a bugünkü toplantıya katılmasını söyle.
- How many people attended the meeting?
- Toplantıya kaç kişi katıldı?
- Tom and Mary attended a costume party.
- Tom ve Mary bir kostüm partisine katıldılar.
- Tom wasn't able to attend the party.
- Tom partiye katılamadı.
- I don't think I should attend that event.
- O etkinliğe katılmamam gerektiğini düşünüyorum.
- Tom didn't want to attend the party.
- Tom partiye katılmak istemedi.
- Tom says that he has to attend a meeting this afternoon.
- Tom öğleden sonra bir toplantıya katılması gerektiğini söyledi.
- I have a meeting to attend.
- Katılmam gereken bir toplantı var.
- Tom is among those who plan to attend.
- Tom, katılmayı planlayanlar arasında.
- Many people attended that conference.
- O konferansa birçok insan katıldı.
- Tom didn't attend yesterday's meeting.
- Tom dünkü toplantıya katılmadı.
- Is it necessary for me to attend the party?
- Benim partiye katılmam gerekli midir?
- I have to attend a meeting this afternoon.
- Bu öğleden sonra bir toplantıya katılmak zorundayım.
- Tom Jackson didn't attend Senator John Smith's funeral.
- Tom Jackson Senatör John Smith'in cenaze törenine katılmadı.
- Tom couldn't attend the party because he was sick.
- Tom hasta olduğu için partiye katılamadı.
- Who will attend the meeting on her behalf?
- Onun adına toplantıya kim katılacak?
- Tom and Mary attended the party together.
- Tom ve Mary birlikte partiye katıldılar.
- I have to leave early today because I have to attend a funeral.
- Bugün erken ayrılmak zorundayım çünkü bir cenazeye katılmam gerekiyor.
- She wants to attend the party.
- Partiye katılmak istiyor.
- Is it true that you attended a meeting with the nazis?
- Nazilerle bir toplantıya katıldığınız doğru mu?
- It is not necessary for us to attend this lecture.
- Bu konferansa katılmamıza gerek yok.
- He could not attend the party because of illness.
- Hastalık nedeniyle partiye katılamadı.
- Tom certainly understands that we all need to attend today's meeting.
- Tom kesinlikle hepimizin bugünkü toplantıya katılmamız gerektiğini anlıyor.
- Tom didn't attend the forum.
- Tom foruma katılmadı.
- I attended several parties last week.
- Geçen hafta birkaç partiye katıldım.
- Tom and Mary attended the party together.
- Tom ve Mary partiye birlikte katıldılar.
- Tom wants to attend the party.
- Tom partiye katılmak istiyor.
- Tom attended a dinner hosted by John.
- Tom, John'un verdiği bir akşam yemeğine katıldı.
- About thirty people attended Tom's funeral.
- Yaklaşık otuz kişi Tom'un cenaze törenine katıldı.
- You attend conferences abroad.
- Yurtdışında konferanslara katılıyorsun.
- Tom attended Mary's graduation ceremony.
- Tom Mary'nin mezuniyet törenine katıldı.
- Who attended the meeting?
- Toplantıya kimler katıldı?
- I have to attend a meeting this afternoon.
- Bu öğleden sonra bir toplantıya katılmam gerekiyor.
- Few people attended the meeting.
- Toplantıya birkaç kişi katıldı.
- Are you asking him if he has time to attend, Thursday at two in the afternoon?
- Perşembe günü öğleden sonra saat ikide, ona katılmak için zamanı olup olmadığını soruyor musun?
- I have an important meeting to attend this afternoon.
- Bu öğleden sonra katılmam gereken önemli bir toplantı var.
- I have to attend a meeting.
- Bir toplantıya katılmalıyım.
- I would like to attend that lecture.
- O konferansa katılmak istiyorum.
- Tom Jackson didn't attend Senator John Smith's funeral.
- Tom Jackson, Senatör John Smith'in cenazesine katılmadı.
- The foreign minister attended the talks.
- Dışişleri bakanı görüşmelere katıldı.
- I don't know whether I'll be able to attend tomorrow's meeting.
- Yarınki toplantıya katılıp katılamayacağımı bilmiyorum.
- I have to attend a meeting.
- Bir toplantıya katılmak zorundayım.
- Students should attend classes regularly.
- Öğrenciler derslere düzenli olarak katılmalı.
- Tom flew to Boston to attend his daughter's wedding.
- Tom kızının düğününe katılmak için Boston'a uçtu.
- I'm supposed to go to Australia next week to attend a wedding.
- Gelecek hafta bir düğüne katılmak için Avustralya'ya gitmem gerekiyor.
- I'd like to attend the party.
- Partiye katılmak istiyorum.
- I'll attend the next meeting.
- Sonraki toplantıya katılacağım.
- I'll attend.
- Katılacağım.
- Tom said he's going to attend tomorrow's meeting.
- Tom yarınki toplantıya katılacağını söyledi.
- It would be better if we didn't attend that meeting.
- O toplantıya katılmazsak daha iyi olur.
- Dan attended Linda's funeral.
- Dan, Linda'nın cenazesine katıldı.
- You should've attended the wedding.
- Düğüne katılman gerekir.
- Tom attended the wedding.
- Tom düğüne katıldı.
- She made a point of my attending the party.
- Partiye katılmamı çok önemsedi.
- Few students attended the meeting.
- Toplantıya çok az öğrenci katıldı.
- Tom and Mary are sorry they cannot attend.
- Tom ve Mary katılamadıkları için üzgünler.
- Tom certainly understands that we all need to attend today's meeting.
- Tom bugünkü toplantıya hepimizin katılması gerektiğini kesinlikle anlıyor.
- We've all come to Boston to attend Tom and Mary's wedding.
- Hepimiz Tom ve Mary'nin düğününe katılmak için Boston'a geldik.
- I have an important meeting to attend this afternoon.
- Bu öğleden sonra katılacak önemli bir toplantım var.
- Thousands of people attended.
- Binlerce kişi katıldı.
- It seemed that Tom wanted to attend the party.
- Tom partiye katılmak istiyor gibi görünüyordu.
- Due to my lumbago, I won't be able to attend Koizumi's party.
- Belim ağrıdığı için Koizumi'nin partisine katılamayacağım.
- The princess attended the King's coronation.
- Prenses, Kral'ın taç giyme törenine katıldı.
- Are you going to attend ceremony?
- Törene katılacak mısın?
- More than 300 people attended.
- 300'den fazla kişi katıldı.
- Our captain got sick, so I attended the meeting in his place.
- Kaptanımız hastalandı, bu yüzden onun yerine toplantıya ben katıldım.
- I just want to let you know that I can't attend this afternoon's meeting.
- Bu öğleden sonraki toplantıya katılamayacağımı bilmeni istiyorum.
- To attend is important!
- Katılmak önemlidir!
- Twenty people attended the party.
- Yirmi kişi partiye katıldı.
- Tom will attend today's meeting instead of me.
- Tom benim yerime bugünkü toplantıya katılacak.
- All the students attended the party.
- Tüm öğrenciler partiye katıldı.
- Few people attended the meeting.
- Toplantıya az sayıda insan katıldı.
- He attended the meeting for his father.
- Toplantıya babası için katılmıştır.
- Tom attended John and Mary's wedding.
- Tom, John ve Mary'nin düğününe katıldı.
- Every member must attend.
- Her üye katılmalı.
- We did not expect many to attend.
- Çok kişinin katılmasını beklemiyorduk.
- I'd be happy to attend your party.
- Partinize katılmaktan mutluluk duyarım.
- I think I'll have to attend that meeting.
- Sanırım o toplantıya katılmam gerekecek.
- It doesn't look like very many people will attend the banquet.
- Ziyafete çok fazla insan katılacak gibi görünmüyor.
- Tom often attends medical conferences.
- Tom sık sık tıbbi konferanslara katılır.
- If you don't want to attend Tom's birthday party, you don't have to.
- Tom'un doğum günü partisine katılmak istemiyorsan, gitmek zorunda değilsin.
- If you don't want to attend Tom's birthday party, you don't have to.
- Tom'un doğum günü partisine katılmak istemiyorsan katılmak zorunda değilsin.
- I often attend conferences.
- Ben sık sık konferanslara katılırım.
- Tom's parents didn't attend his wedding.
- Tom'un anne ve babası onun düğününe katılmadılar.
- I think it would be a mistake not to attend today's meeting.
- Sanırım bugünkü toplantıya katılmamak bir hata olurdu.
- He's angry at you for not attending the last meeting.
- Son toplantıya katılmadığın için sana kızgın.
- I attended the meeting on her behalf.
- Toplantıya onun adına ben katıldım.
- Tom will attend.
- Tom katılacak.
- I'm the one who told Tom he didn't need to attend today's meeting.
- Tom'a bugünkü toplantıya katılmasına gerek olmadığını söyleyen bendim.
- Tom was attending an earthquake conference when Mary called him.
- Mary onu aradığında Tom bir deprem konferansına katılıyordu.
- Why didn't you attend the class meeting?
- Neden sınıf toplantısına katılmadın?
- He could not attend the party because of illness.
- O, hastalığından dolayı partiye katılamadı.
- They are currently attending a meeting.
- Onlar şu anda bir toplantıya katılıyorlar.
- Don't forget to count how many people attend.
- Kaç kişinin katılacağını saymayı unutma.
- More than 30,000 people braved the rain and cold to attend the Canada Day parade.
- 300,000'den daha fazla kişi Kanada Günü törenine katılmak için yağmur ve soğuğa göğüs gerdiler.
- You should have attended the meeting in person.
- Toplantıya şahsen katılmalıydın.
- Over three thousand people attended the concert.
- Konsere üç binden fazla kişi katıldı.
- I think I'll have to attend that meeting.
- Sanırım o toplantıya katılmak zorunda olacağım.
- Many newspaper reporters attended the trial.
- Duruşmaya birçok gazete muhabiri katıldı.
- They attended the lecture.
- Konferansa katıldılar.
- Many people attended her funeral.
- Cenazesine birçok kişi katıldı.
- I attended a costume party.
- Kostüm partisine katıldım.
- She was supposed to attend the party with him.
- Onunla birlikte partiye katılması gerekiyordu.
- They are currently attending a meeting.
- Şu anda bir toplantıya katılıyorlar.
- Tom just wanted to let Mary know that he wouldn't be able to attend her party.
- Tom sadece Mary'ye partisine katılamayacağını bildirmek istedi.
- I have to attend a meeting.
- Bir toplantıya katılmam gerekiyor.
- It is not necessary that we attend the reunion.
- Toplantıya katılmamıza gerek yok.
- Many people attended that meeting.
- Birçok kişi o toplantıya katıldı.
- Illness prevented me from attending the party.
- Hastalık partiye katılmamı engelledi.
- Are you going to attend ceremony?
- Törene katılacak mısınız?
- He was sick, so he couldn't attend the party.
- Hastaydı, bu nedenle partiye katılamadı.
- Last night, we attended a classical music concert.
- Dün gece bir klasik müzik konserine katıldık.
- I have an urgent matter to attend to.
- Katılacak acil bir konum var.
- Tom didn't attend Mary's funeral.
- Tom Mary'nin cenazesine katılmadı.
- She paid to attend the concert.
- Konsere katılmak için para ödedi.
- Thousands of people attended.
- Binlerce insan katıldı.
- My wife did not attend the party and neither did I.
- Karım partiye katılmadı ve ben de katılmadım.
- Do I have to attend the party tonight?
- Bu gece partiye katılmam gerekiyor mu?
- Illness prevented her from attending the party.
- Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.
- Only immediate family members attended Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününe sadece yakın aile üyeleri katıldı.
- It is not necessary for us to attend this lecture.
- Bu konferansa katılmamız gerekli değil.
- He didn't attend class.
- O, derse katılmadı.
- I have to attend mass.
- Ayine katılmak zorundayım.
- Tom never explained why he didn't attend the meeting.
- Tom toplantıya neden katılmadığını hiç açıklamadı.
- Only three people attended Tom's funeral.
- Tom'un cenaze törenine sadece üç kişi katıldı.
- I think it would be really good for you to attend that meeting.
- Bence bu toplantıya katılmanız sizin için çok iyi olur.
- Who'll attend?
- Kim katılacak?
- Yesterday, Tom was injured in a motorbike accident, so he can't attend gym class for the time being.
- Dün Tom bir motosiklet kazasında yaralandı, bu yüzden şimdilik beden eğitimi dersine katılamıyor.
- Tom attended Mary's funeral.
- Tom, Mary'nin cenazesine katıldı.
- Dan attended an anti-racist rally.
- Dan ırkçılık karşıtı bir mitinge katıldı.
- Tom attended a dinner hosted by John.
- Tom, John tarafından verilen bir akşam yemeğine katıldı.
- Does Tom attend mass?
- Tom ayine katılır mı?
- I'm so busy I can't attend the party.
- Çok meşgulüm, partiye katılamayacağım.
- Her illness prevented her from attending the party.
- Hastalığı partiye katılmasını engelledi.
- I didn't want to attend the party.
- Partiye katılmak istemedim.
- Have you ever attended one of Tom's conferences?
- Hiç Tom'un konferanslarından birine katıldınız mı?
- Tom won't attend today's meeting.
- Tom bugünkü toplantıya katılmayacak.
- Do you plan to attend today's meeting?
- Bugünkü toplantıya katılmayı düşünüyor musun?
- I had to attend a meeting so I couldn't make it in time to pick Tom up after school.
- Bir toplantıya katılmam gerekiyordu, bu yüzden okuldan sonra Tom'u almaya zamanında yetişemedim.
- Many attended his funeral.
- Cenazesine birçok kişi katıldı.
- Thank you very much for attending.
- Katıldığın için çok teşekkür ederim.
- I am sorry I am unable to attend your party.
- Partinize katılamadığım için üzgünüm.
- She will attend the meeting instead of me.
- Toplantıya benim yerime o katılacakmış.
- Tom wanted to attend the party.
- Tom partiye katılmak istedi.
- Tom attended Monday's meeting.
- Tom pazartesi günkü toplantıya katıldı.
- You should attend the meeting yourself.
- Toplantıya kendin katılmalısın.
- He's angry at you for not attending the last meeting.
- Son toplantıya katılmadığın için o sana kızgın.
- Which concert did you choose to attend?
- Hangi konsere katılmayı seçtiniz?
- Tom had to tell his brother that he couldn't afford to attend his wedding.
- Tom, kardeşine düğününe katılamayacak durumda olduğunu söylemek zorunda kaldı.
- Some of you will attend the party.
- Bazılarınız partiye katılacak.
- I couldn't attend the party on account of illness.
- Hastalık yüzünden partiye katılamadım.
- I just came by to tell you that I won't be able to attend this week's meeting.
- Bu haftaki toplantıya katılamayacağımı söylemek için uğradım.
- Tom has attended many ceremonies.
- Tom birçok törene katıldı.
- I have something urgent to attend to.
- Katılmak için acil bir şeyim var.
- Tom, one of the notable faces of Boston society, also attended the event.
- Etkinliğe Boston cemiyet hayatının tanınmış simalarından Tom da katıldı.
- I didn't attend his funeral.
- Cenazesine katılmadım.
- Either he or I am to attend the meeting.
- Toplantıya ya o katılacak ya da ben.
- I ought to have attended the lecture.
- Konferansa katılmalıydım.
- Tom attended the forum.
- Tom foruma katıldı.
- I'd like to attend the party.
- Ben partiye katılmak istiyorum.
- She paid to attend the concert.
- O, konsere katılmak için para ödedi.
- With the exception of Tom, everyone attended.
- Tom hariç herkes katıldı.
- I think it would be really good for you to attend that meeting.
- O toplantıya katılmanızın sizin için gerçekten iyi olacağını düşünüyorum.
- I attended Tom's funeral.
- Tom'un cenazesine katıldım.
- Tom and Mary are expecting a lot of people to attend their wedding.
- Tom ve Mary düğünlerine çok sayıda insanın katılmasını bekliyorlar.
- I would like to attend the party on November 1st.
- Ben 1 Kasım'daki partiye katılmak istiyorum.
- Who attended the meeting?
- Toplantıya kim katıldı?
- Ali attended an Iftar meal hosted by Sami.
- Ali, Sami'nin ev sahipliği yaptığı bir iftar yemeğine katıldı.
- I'll attend.
- Ben de katılacağım.
- We want to attend tonight's concert.
- Bu geceki konsere katılmak istiyoruz.
- I certainly intend to attend the meeting.
- Toplantıya kesinlikle katılacağım.
- Is it necessary for me to attend the party?
- Partiye katılmak benim için gerekli mi?
- Illness kept him from attending the party.
- Hastalığı partiye katılmasını engelledi.
- We'll attend.
- Biz katılacağız.
- The vice-president attended the ceremony on behalf of the president.
- Törene Başkan adına Başkan Yardımcısı katıldı.
- You attend conferences abroad.
- Sen yurtdışındaki konferanslara katılıyorsun.
- I will definitely attend your funeral.
- Kesinlikle cenazene katılacağım.
- How did you know Tom wasn't planning to attend today's meeting?
- Tom'un bugünkü toplantıya katılmayı planlamadığını nereden biliyordunuz?
- Tom has agreed to attend.
- Tom katılmayı kabul etti.
- The teacher and her partner took the people attending the wedding to a park.
- Öğretmenimiz ve eşi düğüne katılanları bir parka götürdüler.
- Mary is sorry she cannot attend.
- Mary katılamadığı için üzgün.
- She had no dress to attend the party in.
- Partiye katılacak elbisesi yoktu.
- Tom doesn't want to attend the party.
- Tom partiye katılmak istemiyor.
- Many people attended his funeral.
- Birçok kişi onun cenaze törenine katıldı.
- The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
- İşi, gösteriye katılan insanları eğlendirmek olan kişi, bir göstericidir.
- He attends medical conferences.
- O tıbbi konferanslara katılır.
- Do you know why Tom didn't attend the meeting this afternoon?
- Tom'un bu öğleden sonraki toplantıya neden katılmadığını biliyor musun?
- Anyone can attend my lectures, but not everyone can understand them.
- Derslerime herkes katılabilir ama herkes anlayamaz.
- You should attend the meeting yourself.
- Toplantıya kendiniz katılmalısınız.
- She couldn't attend that party because she was sick.
- O hasta olduğu için o partiye katılamadı.
- Thank you very much for attending.
- Katıldığınız için çok teşekkür ederim.
- Hundreds attended Tom's funeral.
- Tom'un cenazesine yüzlerce kişi katıldı.
- It would be better if we didn't attend that meeting.
- O toplantıya katılmasak daha iyi olur.
- Tom attended a dinner hosted by John.
- Tom, John'un düzenlediği bir akşam yemeğine katıldı.
- One of us will attend the meeting.
- Birimiz görüşmeye katılacak.
- I promised I'd attend Tom and Mary's wedding.
- Tom ve Mary'nin düğününe katılacağıma söz verdim.
- Tom didn't attend the event.
- Tom etkinliğe katılmadı.
- Tom didn't attend today's meeting.
- Tom bugünkü toplantıya katılmadı.
- If he had attended the party, they would have been encouraged.
- Eğer o partiye katılmış olsaydı, cesaret bulmuş olacaklardı.
- A great many people attended his funeral.
- Onun cenaze törenine pek çok kişi katıldı.
- A few people mentioned they would like to attend some sessions later in the day on the Technical Session Agenda.
- Birkaç kişi günün ilerleyen saatlerinde Teknik Oturum Gündemi'ndeki bazı oturumlara katılmak istediklerini söyledi.
- Tom, one of the notable faces of Boston society, also attended the event.
- Boston sosyetesinin önemli simalarından biri olan Tom da etkinliğe katıldı.
- Tom hasn't been attending classes.
- Tom derslere katılmıyormuş.
- You attend all the meetings.
- Tüm toplantılara katılıyorsun.
- I'm supposed to go to Australia next week to attend a wedding.
- Gelecek hafta, bir düğüne katılmak için Avustralya'ya gitmem gerekiyor.
- He attended the party yesterday.
- O, dün partiye katıldı.
- Not many students attended the meeting.
- Toplantıya çok fazla öğrenci katılmadı.
- He attended the scientific conference.
- Bilimsel konferansa katıldı.
- I have to leave early today because I have to attend a funeral.
- Bugün katılmam gereken bir cenaze var, o yüzden erken çıkmak zorundayım.
- Either he or I am to attend the meeting.
- Toplantıya ya o ya da ben katılacağım.
- Do you know the reason why two-thirds of the students did not attend the student meeting?
- Öğrencilerin üçte ikisinin neden öğrenci toplantısına katılmadığını biliyor musunuz?
- Tom says that he has to attend a meeting this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra bir toplantıya katılmak zorunda olduğunu söylüyor.
- We attended the party last evening.
- Dün akşam partiye katıldık.
- Because of his previous engagements, he was unable to attend the event.
- Önceki işleri nedeniyle etkinliğe katılamadı.
- A number of experts attended the meeting.
- Toplantıya çok sayıda uzman katıldı.
- Tom thought that Mary was probably not going to attend the event.
- Tom Mary'nin muhtemelen etkinliğe katılmayacağını düşündü.
- She couldn't attend that party because she was sick.
- O partiye katılamadı çünkü hastaydı.
- I ought to have attended the lecture but I didn't.
- Derse katılmam gerekirdi ama katılmadım.
- Marvin and Velma were unable to attend the wedding.
- Marvin ve Velma düğüne katılamadılar.
- Dan attended Linda's funeral.
- Dan Linda'nın cenaze törenine katıldı.
- I just came by to tell you that I won't be able to attend this week's meeting.
- Ben sadece bu haftaki toplantıya katılamayacağımı sana söylemek için uğradım.
- Do you plan on attending today's meeting?
- Bugünkü toplantıya katılmayı düşünüyor musun?
- Tom called to say that he couldn't attend today's meeting.
- Tom bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için aradı.
- I could not attend the ceremony.
- Törene katılamadım.
- Parents are invited to attend.
- Ebeveynler katılmaya davet edildi.
- Attending is important!
- Katılmak önemlidir!
- Sami attended theater classes.
- Sami tiyatro derslerine katıldı.
- More than 3000 people attended the concert.
- Konsere 3000'den fazla kişi katıldı.
- Not many students attended the meeting.
- Toplantıya çok öğrenci katılmadı.
- Ali attended an Iftar meal hosted by Sami.
- Ali, Sami'nin verdiği iftar yemeğine katıldı.
- Tom has a meeting to attend.
- Tom'un katılması gereken bir toplantı var.
- Students should attend classes regularly.
- Öğrenciler derslere düzenli olarak katılmalıdırlar.
- Yanni will be attending the wedding.
- Yanni düğüne katılacak.
- Tom plans to attend the sale.
- Tom satışa katılmayı planlıyor.
- I couldn't attend that party because I was sick.
- Hasta olduğum için partiye katılamadım.
- I've attended meetings.
- Ben toplantılara katıldım.
- We have to attend that meeting whether we like it or not.
- İstesek de istemesek de o toplantıya katılmak zorundayız.
- Tom invited everyone to attend.
- Tom herkesi katılmaya davet etti.
- Many newspaper reporters attended the trial.
- Birçok gazete muhabiri duruşmaya katıldı.
- Sami is attending a wedding.
- Sami bir düğüne katılıyor.
- Mary is sorry she cannot attend.
- Mary katılamayacağı için üzgün.
- Tom is going to try to attend this afternoon's meeting.
- Tom bu öğleden sonraki toplantıya katılmaya çalışacak.
- Many people attended his funeral.
- Cenazesine birçok kişi katıldı.
- I have to attend this class.
- Bu derse katılmak zorundayım.
- Tom didn't feel like explaining why he wouldn't attend the meeting.
- Tom toplantıya neden katılmayacağını açıklamak istemedi.
- I won't attend the party.
- Partiye katılmayacağım.
- He attended the meeting as the company representative.
- Toplantıya şirket temsilcisi olarak katıldı.
- Thank you for attending this meeting.
- Bu toplantıya katıldığınız için teşekkür ederim.
- We're expecting a lot of people to attend the ceremony.
- Birçok insanın törene katılmasını bekliyoruz.
- I won't be able to attend.
- Ben katılamayacağım.
- Tom's parents didn't attend his wedding.
- Tom'un ailesi düğününe katılmadı.
- Illness prevented him from attending the party.
- Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.
- I attended Tom's funeral.
- Tom'un cenaze törenine katıldım.
- Tom is sorry he cannot attend.
- Tom katılamayacağı için üzgün.
- Why didn't you attend the class meeting?
- Niçin sınıf toplantısına katılmadın?
- I will definitely attend your funeral.
- Cenazene kesinlikle katılacağım.
- I'd like to help, but I've got an important meeting to attend.
- Yardım etmek isterdim ama katılmam gereken önemli bir toplantı var.
- The boss is angry at me for not attending the last meeting.
- Patron son toplantıya katılmadığım için bana kızgın.
- I attended the party.
- Partiye katıldım.
- Tom is among those who plan to attend.
- Tom da katılmayı planlayanlar arasında.
- She couldn't attend the morning church service.
- Sabahki kilise ayinine katılamadı.
- No one from Tom's family attended the wedding.
- Tom'un ailesinden kimse düğüne katılmadı.
- I have to be in Boston next Monday to attend an important meeting.
- Önümüzdeki Pazartesi önemli bir toplantıya katılmak için Boston'da olmam gerekiyor.
- Approximately thirty young people attended.
- Yaklaşık otuz genç katıldı.
- Tom has a meeting to attend.
- Tom'un katılacağı bir toplantısı var.
- I attended the party.
- Ben partiye katıldım.
- I think one of us ought to attend that meeting.
- Bence ikimizden biri o toplantıya katılmalı.
- Sami attended a business meeting.
- Sami bir iş toplantısına katıldı.
- I attended the company party.
- Şirket partisine katıldım.
- About a dozen people attended.
- Yaklaşık bir düzine insan katıldı.
- I attended the seminar.
- Seminere katıldım.
- I want to attend.
- Katılmak istiyorum.
- This is the first time I've ever attended a lesson.
- İlk defa bir derse katılıyorum.
- Many high-level officials attended the meeting.
- Toplantıya birçok üst düzey yetkili katıldı.
- You attend all the meetings.
- Bütün toplantılara katılıyorsun.
- Everybody attended the Halloween party.
- Cadılar Bayramı partisine herkes katıldı.
- Dan didn't even attend the meeting.
- Dan toplantıya bile katılmadı.
- Many persons were attending the conference.
- Birçok kişi konferansa katılıyordu.
- The bad weather prevented Tom from attending the play.
- Kötü hava Tom'un oyuna katılmasını engelledi.
- Sally Ride attended Stanford University where she earned four degrees.
- Sally Ride, dört derece kazandığı Stanford Üniversitesine katıldı.
- Last year in the spring I attended a cooking class and learned how to bake bread.
- Geçen yıl baharda bir aşçılık kursuna katıldım ve ekmek pişirmeyi öğrendim.
- Illness prevented him from attending the party.
- Hastalığı partiye katılmasını engelledi.
- Many people attended the meeting.
- Toplantıya birçok insan katıldı.
- Did you attend this concert?
- Bu konsere katıldın mı?
- Tom attended an international conference.
- Tom uluslararası bir konferansa katıldı.
- They attend every meeting.
- Onlar her toplantıya katılır.
- Do you plan on attending today's meeting?
- Bugünkü toplantıya katılmayı planlıyor musun?
- Twenty people attended the party.
- Partiye yirmi kişi katıldı.
- Thank you for reminding me about the meeting I have to attend.
- Katılmak zorunda olduğum toplantıyı bana hatırlattığın için sana teşekkür ederim.
- He attends meetings off and on.
- O, ara sıra toplantılara katılır.
- He didn't attend class.
- Derse katılmadı.
- Tom accepted the invitation to attend Mary's party.
- Tom, Mary'nin partisine katılma davetini kabul etti.
- With the exception of Tom, everyone attended.
- Tom hariç, herkes katıldı.
- It seemed that Tom wanted to attend the party.
- Görünüşe göre Tom partiye katılmak istemiş.
- I think one of us ought to attend that meeting.
- Sanırım bizden biri o toplantıya katılmalı.
- Everyone is invited to attend.
- Herkes katılmaya davetli.
- You should have attended today's meeting.
- Bugünkü toplantıya katılmalıydın.
- I have an important meeting I have to attend this afternoon.
- Bu öğleden sonra katılmak zorunda olduğum önemli bir toplantım var.
- Tom certainly made it clear that he didn't want Mary to attend the party.
- Tom Mary'nin partiye katılmasını kesinlikle istemediğini açıkça belirtti.
- Tom and Mary plan to attend several Halloween parties.
- Tom ve Mary birkaç Cadılar Bayramı partisine katılmayı planlıyor.
- Approximately thirty young people attended.
- Yaklaşık olarak otuz genç kişi katıldı.
- He attended many ceremonies.
- Birçok törene katıldı.
- I didn't attend his funeral.
- Ben onun cenaze törenine katılmadım.
- Tom attended Mary's funeral.
- Tom, Mary'nin cenaze törenine katıldı.
- I haven't decided yet whether I will attend the party.
- Partiye katılıp katılmayacağıma henüz karar vermedim.
- I've attended meetings.
- Toplantılara katıldım.
- I hope to attend.
- Umarım katılırım.
- Unfortunately, Tom won't be able to attend your party.
- Ne yazık ki Tom partine katılamayacak.
- Both of us plan to attend your party.
- İkimiz de partinize katılmayı planlıyoruz.
- He will certainly attend the meeting.
- Toplantıya kesinlikle katılacaktır.
- Tom told us all why he couldn't attend the meeting.
- Tom hepimize toplantıya neden katılamayacağını anlattı.
- Please attend my birthday party.
- Lütfen doğum günü partime katıl.
- Tom still attends those meetings.
- Tom yine de o toplantılara katılıyor.
- It is not necessary that we attend the reunion.
- Toplantıya katılmamız gerekli değil.
- I will be happy to attend your party.
- Partinize katılmaktan mutluluk duyacağım.
- Forty people attended.
- Kırk kişi katıldı.
- Sami is attending a wedding.
- Sam bir düğüne katılıyor.
- Her illness kept her from attending the party.
- Hastalığı onun partiye katılmasını engelledi.
- The vice-president attended the ceremony on behalf of the president.
- Başkan yardımcısı törene başkan adına katıldı.
- She regretted not being able to attend the concert.
- Konsere katılamadığına pişman oldu.
- Sami attended the funeral prayer of Fadil.
- Sami, Fadıl'ın cenaze namazına katıldı.
- He attended the meeting as deputy president.
- Toplantıya başkan yardımcısı olarak katıldı.
- Do you plan to attend today's meeting?
- Bugünkü toplantıya katılmayı planlıyor musun?
- As for me, I won't be able to attend today's meeting.
- Bana gelince, bugünkü toplantıya katılamayacağım.
- Tom still attends those meetings.
- Tom hâlâ o toplantılara katılıyor.
- My entire school attends the game.
- Benim bütün okulum maça katılıyor.
- I could not attend the ceremony.
- Ben törene katılamadım.
- Though Newton did not excel in school, he did earn the opportunity to attend Trinity College Cambridge where he wanted to study law.
- Newton okulda başarı göstermemesine rağmen hukuk okumak istediği Trinity College Cambridge'e katılma fırsatını kazandı.
- Do you see any problems with us not attending that meeting?
- O toplantıya katılmamamızda bir sakınca görüyor musunuz?
- Tom thought that Mary was probably not going to attend the event.
- Tom, Mary'nin muhtemelen etkinliğe katılmayacağını düşündü.
- Many attended his funeral.
- Birçoğu onun cenazesine katıldı.
- Tom attends maths enrichment classes after school.
- Tom, okuldan sonra matematik zenginleştirme derslerine katılır.
- Tom attended a dinner hosted by John.
- Tom, John'un ev sahipliği yaptığı bir akşam yemeğine katıldı.
- Tom didn't attend Mary's funeral.
- Tom Mary'nin cenaze törenine katılmadı.
- I think it would be really good for you to attend that meeting.
- Bence o toplantıya katılman senin için çok iyi olur.
- I attended the hour-long presentation.
- Bir saatlik sunuma katıldım.
- Sami attended a business meeting.
- Sami bir iş görüşmesine katıldı.
- I don't think we really need to attend that meeting.
- O toplantıya gerçekten katılmamız gerektiğini sanmıyorum.
- I won't be able to attend the conference.
- Konferansa katılamayacağım.
- Tom will attend today's meeting instead of me.
- Bugünkü toplantıya benim yerime Tom katılacak.
- Is it true that you attended a meeting with the nazis?
- Nazilerle bir toplantıya katıldığın doğru mu?
- Tom attended that meeting.
- Tom o toplantıya katıldı.
- Thank you for reminding me about the meeting I have to attend.
- Katılmam gereken toplantıyı hatırlattığın için teşekkür ederim.
- I attended his classes and learned how to draw.
- Onun derslerine katıldım ve nasıl çizim yapılacağını öğrendim.
- I will not attend the party.
- Ben partiye katılmayacağım.
- We want to attend tonight's concert.
- Bu akşamki konsere katılmak istiyoruz.
- Tom attended Mary's graduation ceremony.
- Tom, Mary'nin mezuniyet törenine katıldı.
- He wasn't able to attend the party.
- Partiye katılamadı.
- He was sick, so he couldn't attend the party.
- Hastaydı, o yüzden partiye katılamadı.
- I'd be happy to attend your party.
- Partine katılmaktan mutluluk duyarım.
- I attended a costume party.
- Bir kostüm partisine katıldım.
- He attended the meeting as our company representative.
- Toplantıya şirket temsilcimiz olarak katıldı.
- Quite a few people attended the opening ceremony of the new bridge.
- Yeni köprünün açılış törenine oldukça fazla insan katıldı.
- Do you know the reason why two-thirds of the students did not attend the student meeting?
- Öğrencilerin üçte ikisinin öğrenci toplantısına katılmamasının nedenini biliyor musunuz?
- Dan's father attended the wedding.
- Dan'in babası düğüne katıldı.
- Many people attended the meeting.
- Toplantıya birçok kişi katıldı.
- I'm so busy I can't attend the party.
- O kadar meşgulüm ki partiye katılamam.
- Tom hasn't been attending classes.
- Tom derslere katılmıyor.
- Since this is important, I'd like you to attend to it yourself.
- Bu önemli olduğu için buna bizzat katılmanı istiyorum.
- Everyone is invited to attend.
- Herkes katılmaya davet edilir.
- No one from Tom's family attended the wedding.
- Tom'un ailesinden hiç kimse düğüne katılmadı.
- Everybody attended the Halloween party.
- Herkes Cadılar bayramı partisine katıldı.
- I couldn't attend that party because I was sick.
- O partiye katılamadım çünkü hastaydım.
- Tom told me that I need to attend today's meeting.
- Tom bana bugünkü toplantıya katılmam gerektiğini söyledi.
- Many people attended Tom's funeral.
- Birçok kişi Tom'un cenaze törenine katıldı.
- Yesterday, Tom was injured in a motorbike accident, so he can't attend gym class for the time being.
- Dün, Tom bir motosiklet kazasında yaralandı, bu yüzden beden eğitimi dersine şimdilik katılamıyor.
- Have you ever attended one of Tom's conferences?
- Sen hiç Tom'un konferanslarından birine katıldın mı?
- I attend scientific conferences.
- Ben bilimsel konferanslara katılırım.
- I'd like to help, but I've got an important meeting to attend.
- Yardım etmek isterdim ama katılmam gereken önemli bir toplantım var.
- She wants to attend the party.
- O, partiye katılmak istiyor.
- I often attend conferences.
- Sık sık konferanslara katılırım.
- We don't need to attend that meeting.
- O toplantıya katılmamıza gerek yok.
- He attended many ceremonies.
- O birçok törene katıldı.
- Hundreds attended Tom's funeral.
- Yüzlerce kişi Tom'un cenaze törenine katıldı.
- She had no dress to attend the party in.
- Onun partiye katılmak için giysisi yoktu.
- I cannot attend the conference.
- Konferansa katılamam.
- All the students attended the party.
- Bütün öğrenciler partiye katıldı.
- I have to be in Boston next Monday to attend an important meeting.
- Önümüzdeki pazartesi önemli bir toplantıya katılmak için Boston'da olmak zorundayım.
- I hope to attend.
- Katılmayı umuyorum.
- Sami started attending a halaqa at high school.
- Sami lisede bir halaqa'ya katılmaya başladı.
- Tom attends maths enrichment classes after school.
- Tom okuldan sonra matematik zenginleştirme derslerine katılıyor.
- I am planning to attend the annual meeting.
- Yıllık toplantıya katılmayı planlıyorum.
- I think it would be really good for you to attend that meeting.
- O toplantıya katılmanız sizin için gerçekten iyi olur diye düşünüyorum.
- I'm the one who told Tom he didn't need to attend today's meeting.
- Bugünkü toplantıya katılmaması gerektiğini Tom'a söyleyen kişi benim.
- Over three thousand people attended the concert.
- Üç binin üzerinde insan konsere katıldı.
- About a dozen people attended.
- Yaklaşık bir düzine kişi katıldı.
- She attends cultural meetings.
- Kültürel toplantılara katılıyor.
- You're not the only one who can't attend today's meeting.
- Bugünkü toplantıya katılamayan tek kişi sen değilsin.
- Ali attended an Iftar meal hosted by Sami.
- Ali, Sami'nin düzenlediği bir iftara katıldı.
- I ought to have attended the lecture but I didn't.
- Konferansa katılmalıydım ama katılmadım.
- Tom didn't attend Mary's funeral.
- Tom, Mary'nin cenazesine katılmadı.
- The teacher and her partner took the people attending the wedding to a park.
- Öğretmen ve partneri düğüne katılan insanları bir parka götürdü.
- She was supposed to attend the party with him.
- Onunla partiye katılması gerekiyordu.
- The man whose work it is to amuse people who attend a show is an entertainer.
- İşi, bir gösteriye katılan insanları eğlendirmek olan adam, bir şovmendir.
- Tom didn't attend class last week.
- Tom geçen hafta derse katılmadı.
- The boss is angry at me for not attending the last meeting.
- Patron son toplantıya katılmadığım için bana kızıyor.
- Tom's parents didn't attend his wedding.
- Tom'un ebeveynleri düğününe katılmadılar.
- I attended yesterday's meeting.
- Dünkü toplantıya katıldım.
- Tom and Mary are sorry they cannot attend.
- Tom ve Mary katılamayacakları için üzgünler.
- Dan's father attended the wedding.
- Dan'ın babası düğüne katıldı.
- I'll attend the next meeting.
- Bir sonraki toplantıya katılacağım.
- My entire school attends the game.
- Tüm okulum maça katılıyor.
- Tom's parents didn't attend his wedding.
- Tom'un anne ve babası onun nikâhına katılmadılar.
- Tom didn't attend that meeting.
- Tom o toplantıya katılmadı.
- Tom didn't attend class today.
- Tom bugün derse katılmadı.
- Tom never explained why he didn't attend the meeting.
- Tom toplantıya neden katılmadığını açıklamadı.
- Tom and Mary attended a costume party.
- Tom ve Mary kıyafet balosuna katıldılar.
- Tom certainly made it clear that he didn't want Mary to attend the party.
- Tom kesinlikle Mary'nin partiye katılmasını istemediğini netleştirdi.
- Sami is in Egypt, attending a wedding.
- Sami Mısır'da bir düğüne katılıyor.
- A few people mentioned they would like to attend some sessions later in the day on the Technical Session Agenda.
- Teknik Oturum Gündeminde birkaç kişi daha sonra gün içindeki bazı oturumlara katılmak istediklerinden söz ettiler.
- How often do you attend religious services?
- Ne sıklıkla dini ayinlere katılırsın?
- My wife did not attend the party and neither did I.
- Karım partiye katılmadı ve ben de.
- Illness kept him from attending the party.
- Hastalık onun partiye katılmasını engelledi.
- Something's come up, so I can't attend today's meeting.
- Bir işim çıktı, bu yüzden bugünkü toplantıya katılamam.
- Thank you so much for attending!
- Katıldığın için çok teşekkür ederim!
- Anyone can attend my lectures, but not everyone can understand them.
- Herkes benim derslerime katılabilir ama herkes onları anlayamaz.
- She regretted not being able to attend the concert.
- Konsere katılamadığı için çok üzgündü.
- How often do you attend religious services?
- Ne sıklıkta dini hizmetlere katılıyorsunuz?
- Do I have to attend the party tonight?
- Bu akşamki partiye katılmak zorunda mıyım?
- Many people attended that conference.
- Birçok insan o konferansa katıldı.
- Some of you will attend the party.
- Bazılarınız partiye katılacaksınız.
- A lot of people attended Tom's funeral.
- Tom'un cenazesine birçok insan katıldı.
- She attended the lecture on social welfare.
- Sosyal refahla ilgili konferansa katıldı.
- Many people attended that meeting.
- O toplantıya birçok insan katıldı.
- More than 3000 people attended the concert.
- Üç binden fazla insan konsere katıldı.
- The monarch is supposed to attend the funeral.
- Hükümdarın cenaze törenine katılması gerekiyor.
- You're not the only one who can't attend today's meeting.
- Bugünkü toplantıya katılamayacak tek kişi sen değilsin.
- Do you plan on attending this afternoon's meeting?
- Bu öğleden sonraki toplantıya katılmayı planlıyor musun?
- I am sorry I am unable to attend your party.
- Partine katılamadığım için üzgünüm.
- Tom is sorry he cannot attend.
- Tom katılamadığı için üzgün.
- Like it or not, we have to attend that meeting.
- Hoşuna gitsin ya da gitmesin, o toplantıya katılmak zorundayız.
- Many people attended Tom's funeral.
- Tom'un cenazesine birçok kişi katıldı.
- I have an important meeting I have to attend this afternoon.
- Bu öğleden sonra katılmam gereken önemli bir toplantı var.
- I am going to attend a funeral tomorrow.
- Yarın bir cenazeye katılacağım.
- Tom didn't attend the ceremony.
- Tom törene katılmadı.
- Tom accepted the invitation to attend Mary's party.
- Tom Mary'nin partisine katılma davetini kabul etti.
- My oldest brother attended the meeting on behalf of our father.
- En büyük ağabeyim toplantıya babamız adına katıldı.
- He makes a point of attending class meetings.
- O sınıf toplantılarına katılmayı ihmal etmez.
- Unfortunately, Tom won't be able to attend your party.
- Ne yazık ki Tom partinize katılamayacak.
- Do you plan on attending this afternoon's meeting?
- Bu öğleden sonraki toplantıya katılmayı düşünüyor musun?
- I attended the seminar.
- Ben seminere katıldım.
- A large crowd attended.
- Büyük bir kalabalık katıldı.
- I don't think we really need to attend that meeting.
- Gerçekten o toplantıya katılmamız gerektiğini sanmıyorum.
- The meeting was attended by many.
- Toplantıya çok sayıda kişi katıldı.
- He attends meetings off and on.
- Toplantılara ara sıra katılıyor.
- Thank you for attending this meeting.
- Bu toplantıya katıldığın için teşekkürler.
- About thirty people attended Tom's funeral.
- Tom'un cenazesine yaklaşık otuz kişi katıldı.
- Like it or not, we have to attend that meeting.
- Hoşlansak da hoşlanmasak da o toplantıya katılmak zorundayız.
- Sami attended the business meeting.
- Sami iş toplantısına katıldı.
- You should've attended the wedding.
- Düğüne katılmalıydın.
- Her illness kept her from attending the party.
- Onun hastalığı onun partiye katılmasını engelledi.
- I think it would be a mistake not to attend today's meeting.
- Bence bugünkü toplantıya katılmamak hata olur.
- Thank you so much for attending!
- Katıldığınız için çok teşekkür ederim!
- There's no need for you to attend today's meeting.
- Bugünkü toplantıya katılmana gerek yok.
- They attend every class.
- Her derse katılıyorlar.
- Either you or I must attend the meeting.
- Toplantıya ya sen ya da ben katılmak zorundayım.
- He makes a point of attending class meetings.
- Sınıf toplantılarına katılmaya özen gösterir.
- Tom hopes you're able to attend his party.
- Tom partisine katılabilmenizi umuyor.
- We can't attend.
- Katılamayız.
- Are you asking him if he has time to attend, Thursday at two in the afternoon?
- Perşembe günü öğleden sonra ikide, ona katılacak zamanı olup olmadığını mı soruyorsun?
- Dozens of young people attended the demonstration.
- Gösteriye düzinelerce genç katıldı.
- Something's come up, so I can't attend today's meeting.
- Bir işim çıktı, bu yüzden bugünkü toplantıya katılamayacağım.
- I have a funeral to attend.
- Katılmam gereken bir cenaze var.
Show More (542)
|
