believe - English Turkish Sentences
English Turkish
believe inanmak v.
  • There are social consequences in relation to safety in the road transport sector, and I believe we must deal with them.
  • Karayolu taşımacılığı sektöründe güvenlikle ilgili sosyal sonuçlar var ve bunlarla ilgilenmemiz gerektiğine inanıyorum.
  • I believe that, at some point in the future, Europe will have to have the same laws in all countries.
  • Gelecekte bir noktada Avrupa'nın tüm ülkelerde aynı yasalara sahip olması gerekeceğine inanıyorum.
  • I do not believe that this is true.
  • Bunun doğru olduğuna inanmıyorum.
Show More (1965)
believe sanmak v.
  • The EBRD is not, as some might believe, the ambassador of ultra-liberalism.
  • EBRD, bazılarının sandığı gibi ultra-liberalizmin elçisi değildir.
  • The EBRD is not, as some might believe, the ambassador of ultra-liberalism.
  • AİKB, bazılarının sandığı gibi ultra-liberalizmin elçisi değildir.
  • This is, I believe, the third or fourth debate on Chechnya in one year.
  • Sanırım bu, bir yıl içinde Çeçenistan üzerine yapılan üçüncü ya da dördüncü tartışma.
Show More (18)
believe düşünmek v.
  • If you believe these fish have all moved to Iceland, you are deluding yourself.
  • Bu balıkların hepsinin İzlanda'ya taşındığını düşünüyorsanız, kendinizi kandırıyorsunuz demektir.
  • We discovered that the world's security, stability and economy are much more fragile than we previously believed.
  • Dünyanın güvenlik, istikrar ve ekonomisinin daha önce düşündüğümüzden çok daha kırılgan olduğunu keşfettik.
  • Mr Esteve's comments lead me to believe that he also agrees with this.
  • Sayın Esteve'nin yorumları, kendisinin de bu görüşe katıldığını düşündürüyor.
Show More (8)