block - English Turkish Sentences
English Turkish
block blok n.
  • If block 1 is adopted, block 2 will no longer apply.
  • Eğer 1. blok kabul edilirse, 2. blok artık geçerli olmayacaktır.
  • Block 1 covers the compromise amendments with the Council.
  • 1. Blok, Konsey ile varılan uzlaşmaya dayalı değişiklikleri kapsamaktadır.
  • Lastly, in relation to ACP-wide issues, the ACP want to establish some principles as a complete block.
  • Son olarak, ACP genelindeki konularla ilgili olarak, ACP tam bir blok olarak bazı ilkeler oluşturmak istemektedir.
Show More (44)
block engellemek v.
  • The two must run in parallel, but must not block each other.
  • Bu iki adım paralel olarak yürütülmeli ancak birbirini engellememelidir.
  • It certainly blocks the advance and mobility of people with proven capabilities.
  • Yetenekleri kanıtlanmış insanların ilerlemesini ve hareketliliğini kesinlikle engellemektedir.
  • At every turn, another Member State emerges from the wings to block this agreement.
  • Her seferinde bir başka Üye Devlet bu anlaşmayı engellemek için ortaya çıkıyor.
Show More (20)
block kesmek v.
  • Tom blocked Mary's way and wouldn't let her enter the room.
  • Tom Mary'nin yolunu kesti ve odaya girmesine izin vermedi.
  • He blocked my way.
  • Yolumu kesti.
  • Tom blocked my way.
  • Tom yolumu kesti.
Show More (3)
block blok oluşturan adj.
  • They can already set up airspace blocks on a bilateral basis.
  • Onlar zaten iki taraflı olarak hava sahası blokları oluşturabiliyorlar.
  • They can already set up airspace blocks on a bilateral basis.
  • Halihazırda iki taraflı olarak hava sahası blokları oluşturabilirler.
Show More (-1)
block önünü kesmek v.
  • We were able to block the convoy and rescue the animals.
  • Konvoyun önünü kesmeyi ve hayvanları kurtarmayı başardık.
  • He blocked my way.
  • O benim önümü kesti.
Show More (-1)
block mahalle n.
  • He quickly made friends with the new boy on the block.
  • Mahalledeki yeni çocukla çabucak arkadaş oldu.
  • Tom takes a quick jog around the block every morning before breakfast.
  • Tom her sabah kahvaltıdan önce mahallede hızlı bir koşu yapar.
Show More (-1)
block siyasi grup n.
  • Unlike my political group, I have voted in favour of the amendments to block 3.
  • Siyasi grubumun aksine 3. blokta yapılan değişikliklerin lehinde oy kullandım.
Show More (-2)
block kapamak v.
  • A fallen tree blocked the path.
  • Düşmüş bir ağaç patikayı kapadı.
Show More (-2)
block apartman n.
  • When I bought this house, it was the largest house on the block.
  • Bu evi aldığımda, apartmandaki en büyük evdi.
Show More (-2)
block kütük n.
  • The statue was carved from a block of cherry wood.
  • Heykel bir kiraz ağacı kütüğünden oyulmuştu.
Show More (-2)
block engel n.
  • This wall blocks the wind.
  • Bu duvar rüzgarı engeller.
Show More (-2)
block bloklamak v.
  • Sami blocked us on his Instagram.
  • Sami bizi İnstagram'ında blokladı.
Show More (-2)