|
- I have seen these buses in the Finnish town of Tampere.
- Bu otobüsleri Finlandiya'nın Tampere kentinde görmüştüm.
- The Commission is right in its proposal to allow 15-metre buses.
- Komisyon, 15 metrelik otobüslere izin verilmesi yönündeki önerisinde haklıdır.
- The last amendment allows rigid buses of up to 13.5 metres to have two axles.
- Son değişiklik 13,5 metreye kadar olan rijit otobüslerin iki dingile sahip olmasına izin vermektedir.
- Standardising the maximum lengths of buses will also reduce distortions of competition.
- Otobüslerin azami uzunluklarının standartlaştırılması da rekabetin bozulmasını azaltacaktır.
- The use of long buses is furthermore recommended for environmental reasons.
- Uzun otobüslerin kullanımı ayrıca çevresel nedenlerden dolayı tavsiye edilmektedir.
- This will make it impossible to authorise the rigid 15-metre buses!
- Bu, 15 metrelik sert otobüslere izin verilmesini imkansız hale getirecektir!
- It is with good reason that Helsinki won its case when it procured clean buses.
- Helsinki'nin temiz otobüsler temin ettiğinde davayı kazanmış olmasının haklı bir nedeni vardır.
- The buses could also be watched.
- Otobüsler de izlenebilir.
- The KLA rebels were taken from Skopje to northern Macedonia with their weapons on air-conditioned buses.
- KLA isyancıları silahlarıyla birlikte klimalı otobüslerle Üsküp'ten Kuzey Makedonya'ya götürüldü.
- The seat behind the wheel in buses and lorries is a back-breaking place of work.
- Otobüs ve kamyonlarda direksiyonun arkasındaki koltuk yıpratıcı bir iş yeridir.
- The buses are only part of it.
- Otobüsler bunun sadece bir parçası.
- The buses left one after another.
- Otobüsler birbiri ardına hareket etti.
- The buses left one after another.
- Otobüsler art arda ayrıldı.
- Buses are running at 20 minute intervals.
- Otobüsler, 20 dakika aralıklarla çalışıyor.
- Where do the buses for downtown leave from?
- Şehir merkezine giden otobüsler nereden kalkıyor?
- It's bad manners to eat on trains and buses in Japan.
- Japonya'da trenlerde ve otobüslerde yemek yemek terbiyesizliktir.
- The buses left one after another.
- Otobüsler peş peşe ayrıldılar.
- How many times an hour do the buses here leave?
- Buradaki otobüsler saatte kaç kez kalkıyor?
- My father was always missing buses.
- Babam her zaman otobüsleri kaçırırdı.
- Buses, trains and planes convey passengers.
- Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.
- The buses run every ten minutes here.
- Burada otobüsler her on dakikada bir çalışır.
- We had to change buses three times to get here.
- Biz buraya gelmek için üç kez otobüs değiştirmek zorunda kaldık.
- Buses always come in threes.
- Otobüsler hep üçer üçer gelir.
- About how many times an hour do these buses leave?
- Yaklaşık olarak bu otobüsler saatte kaç kez gidiyor?
- My father was always missing buses.
- Babam her zaman otobüsleri kaçırıyordu.
- Locomotives come more often than buses do.
- Lokomotifler otobüslerden daha sık gelir.
- Where is the stop for the airport buses?
- Havaalanı otobüslerinin durağı nerede?
- How often do the buses come?
- Otobüsler ne sıklıkla geliyor?
- About how many times an hour do these buses leave?
- Bu otobüsler saatte kaç kez kalkıyor?
- They agreed to stop using the buses.
- Otobüsleri kullanmayı bırakmayı kabul ettiler.
- All the buses are full.
- Tüm otobüsler dolu.
- Passengers are packed in like sardines on city buses.
- Şehir otobüslerinde yolcular sardalye gibi tıkış tıkış.
- Since there are no buses on this road, we will have to walk.
- Bu yolda hiç otobüs olmadığı için yürümek zorunda kalacağız.
- The buses are leaving.
- Otobüsler gidiyor.
- Since there are no buses on this road, we will have to walk.
- Bu yolda otobüs olmadığı için yürümek zorundayız.
- Buses, trains and planes convey passengers.
- Otobüsler, trenler ve uçaklar yolcu taşır.
- The buses in Montgomery were segregated.
- Montgomery'deki otobüsler ayrılmıştı.
- The buses run every ten minutes.
- Otobüsler, her on dakikada bir çalışır.
- How often do the buses come?
- Otobüsler ne sıklıkta gelir?
- Buses are running at 20 minute intervals.
- Otobüsler, 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.
- None of these buses go to Shinjuku.
- Bu otobüslerin hiçbiri Shinjuku'ya gitmiyor.
- On crowded buses young people should give their seats to old people.
- Kalabalık otobüslerde gençler koltuklarını yaşlılara vermelidir.
- How often do the buses run in an hour?
- Otobüsler bir saat içinde ne kadar sıklıkla çalışır?
- Where do the airport buses leave from?
- Havaalanı otobüsleri nereden kalkıyor?
- The two buses resemble each other at first glance.
- İlk bakışta bu iki otobüs birbirine benziyor.
- Buses always come in threes.
- Otobüsler her zaman üçerli gelir.
- They agreed to stop using the buses.
- Otobüsleri kullanmaktan vazgeçmeye karar verdiler.
- Locomotives come more often than buses do.
- Lokomotifler otobüslerden daha sık geliyor.
- I wonder how many buses can fit into this garage.
- Bu garaja kaç otobüs sığar merak ediyorum.
- I don't like riding buses.
- Otobüse binmekten hoşlanmam.
- We had to change buses three times to get here.
- Buraya gelmek için üç kez otobüs değiştirmek zorunda kaldık.
- How often do the buses run?
- Otobüsler ne sıklıkla çalışıyor?
- Buses run between the station and the airport.
- İstasyon ve havaalanı arasında otobüsler çalışır.
- Buses in the country do not usually come on time.
- Taşrada otobüsler genellikle zamanında gelmez.
- You have to change buses at the next stop.
- Bir sonraki durakta otobüs değiştirmelisin.
- Tom doesn't like riding buses.
- Tom otobüse binmeyi sevmiyor.
- The buses run every ten minutes.
- Otobüsler, her on dakikada bir çalışıyor.
- Trains come more often than buses.
- Trenler otobüslerden daha sık gelir.
- There are no buses and there isn't a sports centre.
- Hiç otobüs yok ve bir spor merkezi yok.
- All the buses are full.
- Bütün otobüsler dolu.
- On crowded buses young people should give their seats to old people.
- Kalabalık otobüslerde gençler yerlerini yaşlılara vermelidir.
- The buses left one after another.
- Otobüsler birbiri ardına kalktı.
- There are no buses and there isn't a sports centre.
- Otobüs yok ve bir spor merkezi de yok.
- How many times an hour do the buses here leave?
- Burada otobüsler saatte kaç kez kalkar?
- Trains come more often than buses.
- Trenler otobüslerden daha sık gelirler.
- None of these buses go to Shinjuku.
- Otobüslerden hiçbiri Shinjuku'ya gitmez.
- I don't like riding buses.
- Otobüse binmeyi sevmiyorum.
- The two buses resemble each other at first glance.
- İki otobüs ilk bakışta birbirine benziyor.
- Buses in the country don't usually come on time.
- Taşrada otobüsler genelde zamanında gelmez.
- The buses are leaving.
- Otobüsler kalkıyor.
- It's bad manners to eat on trains and buses in Japan.
- Japonya'da tren ve otobüslerde yemek yemek adab-ı muaşerete aykırı bir davranıştır.
- How often do the buses run?
- Otobüsler ne sıklıkla çalışırlar?
- I have to change buses two times.
- İki kez otobüs değiştirmek zorundayım.
- There ought to be more buses during the rush hours.
- Kalabalık saatlerde daha fazla otobüs olmalı.
- They slept on public streets, buses, or trains.
- Kamuya açık sokaklarda, otobüslerde ya da trenlerde uyudular.
- This road is so broad that buses can pass easily.
- Bu yol o kadar geniş ki otobüsler rahatlıkla geçebiliyor.
- Buses run every ten minutes.
- Otobüsler her on dakikada bir kalkıyor.
- There ought to be more buses during the rush hours.
- İş çıkış saatlerinde daha fazla otobüs olmalı.
- You can see cars and buses in every city.
- Her şehirde arabalar ve otobüsler görebilirsiniz.
- This road is so broad that buses can pass easily.
- Bu yol o kadar geniş ki, otobüsler kolayca geçebilir.
- Buses run between the station and the airport.
- İstasyon ve havaalanı arasında otobüsler çalışıyor.
- I wonder how many buses can fit into this garage.
- Bu garaja kaç otobüsün sığabileceğini merak ediyorum.
- How often do the buses run in an hour?
- Otobüsler bir saat içinde ne sıklıkta çalışırlar?
- They slept on public streets, buses, or trains.
- Onlar kamu sokaklarında, otobüslerde ya da trenlerde uyudu.
Show More (81)
|
