| 1 |
cluster |
kümelenmek |
v. |
|
- The hungry children clustered around their mother.
- Acıkan çocuklar annelerinin etrafında kümelendiler.
- Diseases also cluster in individuals so that several co-morbidities can exist at once.
- Hastalıklar da bireylerde kümelenir, böylece aynı anda birkaç komorbidite bulunabilir.
Show More (-1)
|
| 2 |
cluster |
grup |
n. |
|
- The pop star was surrounded by a cluster of tourists.
- Pop yıldızı bir grup turist tarafından çevrelenmişti.
- The holiday village was basically a cluster of bungalows.
- Tatil köyü esas olarak bir grup bungalovdan oluşuyordu.
Show More (-1)
|
| 3 |
cluster |
küme |
n. |
|
- Moreover, this cell cluster is not even a human being yet.
- Üstelik bu hücre kümesi henüz bir insan bile değil.
- They clustered around the fire.
- Ateşin etrafında kümelendiler.
Show More (-1)
|
