departure - English Turkish Sentences
English Turkish
departure kalkış n.
  • The heavy snow made them put off their departure.
  • Yoğun kar onların kalkışını erteletti.
  • The train driver signals the departure with his whistle.
  • Tren sürücüsü, düdüğüyle kalkışın sinyalini verdi.
  • Because of the bad weather, the plane's departure was delayed by two hours.
  • Kötü hava koşulları nedeniyle uçağın kalkışı iki saat gecikti.
Show More (26)
departure gidiş n.
  • Their departure will spell the end of farms, famine for 12 million inhabitants of Zimbabwe and widespread poverty.
  • Onların gidişi çiftliklerin sonu, 12 milyon Zimbabwe sakini için açlık ve yaygın yoksulluk anlamına gelecektir.
  • There are no other choices than postponing our departure.
  • Gidişimizi ertelemekten başka seçeneğimiz yok.
  • He advanced his departure by two days.
  • Gidişini iki gün öne çekti.
Show More (21)
departure yola çıkma n.
  • He decided to postpone his departure.
  • Yola çıkışını ertelemeye karar verdi.
  • The departure is tomorrow.
  • Yola çıkış yarın.
  • They put off their departure due to the heavy snow.
  • Yoğun kar yüzünden yola çıkmayı ertelediler.
Show More (11)
departure ayrılma n.
  • Unilateral departure from the Conventions would, by contrast, be quite unacceptable.
  • Buna karşın Sözleşmelerden tek taraflı olarak ayrılmak kabul edilemez.
  • Unilateral departure from the Conventions would, by contrast, be quite unacceptable.
  • Buna karşın, Sözleşmelerden tek taraflı olarak ayrılmak kabul edilemez.
  • Do you know why he put off his departure?
  • Ayrılışını niçin ertelediğini biliyor musun?
Show More (10)
departure sapma n.
  • What we now have before us is therefore very much a radical departure from this.
  • Dolayısıyla şu anda önümüzde duran şey bundan radikal bir sapmadır.
  • Departure from the objectives ought, however, to be limited.
  • Bununla birlikte hedeflerden sapma sınırlı olmalıdır.
  • When it is a matter of a departure from good administrative practice the friendly exterior should deceive nobody.
  • İyi idari uygulamalardan bir sapma söz konusu olduğunda, dostane dış görünüş kimseyi aldatmamalıdır.
Show More (1)
departure başlangıç n.
  • In my view, this is a good departure point for dealing with future difficulties.
  • Bana göre bu, gelecekteki zorluklarla başa çıkmak için iyi bir başlangıç noktasıdır.
  • I regard that higher profile as being very important, because this is a new departure for us.
  • Bu yüksek profilin çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü bu bizim için yeni bir başlangıç.
  • In my view, this is a good departure point for dealing with future difficulties.
  • Benim görüşüme göre bu, gelecekteki zorluklarla başa çıkmak için iyi bir başlangıç noktasıdır.
Show More (0)