1 |
differentiate |
ayrım yapmak |
v. |
|
- Should we differentiate between monetary policy and operational decisions?
- Para politikası ile operasyonel kararlar arasında ayrım yapmalı mıyız?
- Echelon is an interception system which does not differentiate between communications, data and documents.
- Echelon iletişim, veri ve belgeler arasında ayrım yapmayan bir dinleme sistemidir.
- We need to differentiate between the budgetary efficiency of the Funds and their real effectiveness.
- Fonların bütçe verimliliği ile gerçek etkinliği arasında ayrım yapmamız gerekmektedir.
- We must be able to differentiate between objects and situations.
- Nesneler ve durumlar arasında ayrım yapabilmeliyiz.
Show More (1)
|
2 |
differentiate |
ayırmak |
v. |
|
- What is it that differentiates a Taliban-style regime from a democracy?
- Taliban tarzı bir rejimi demokrasiden ayıran şey nedir?
- This section serves to differentiate the two and harmonize mechanisms.
- Bu bölüm bu ikisini ayırmaya ve mekanizmaları uyumlu hale getirmeye hizmet eder.
- This section serves to differentiate the two and harmonize mechanisms.
- Bu bölüm ikisini birbirinden ayırmaya ve mekanizmaları uyumlu hale getirmeye hizmet ediyor.
- They say that intelligence is all that differentiates us from the apes.
- Bizi maymunlardan ayıran tek şeyin zeka olduğunu söylerler.
Show More (1)
|
3 |
differentiate |
farklılaşmak |
v. |
|
- He confirms the problem of abundant imports, but does not differentiate from the Commission's quotas.
- Bol miktarda ithalat sorununu teyit etmekte, ancak Komisyon'un kotalarından farklılaşmamaktadır.
Show More (-2)
|