dive - English Turkish Sentences
English Turkish
dive dalmak v.
  • The children all dived into the sea with joy.
  • Çocukların hepsi sevinçle denize daldı.
  • Peter has been taking diving classes.
  • Peter dalış dersleri alıyormuş.
  • Hawk dives but fails to find any earth the first day.
  • Şahin dalar ancak ilk gün herhangi bir yeryüzü bulamaz.
Show More (34)
dive dalış yapmak v.
  • Hawk dives but fails to find any earth the first day.
  • Hawk dalış yapar ancak ilk gün herhangi bir yeryüzü bulamaz.
  • Do you want to go sky diving?
  • Gökyüzü dalışı yapmak ister misin?
  • We were diving.
  • Dalış yapıyorduk.
Show More (8)
dive dalış n.
  • His desire to dive has cost him his life.
  • Dalış arzusunu onun hayatına mal oldu.
  • Tom is a dive master.
  • Tom bir dalış ustası.
  • The pilot lost control and the plane went into a dive.
  • Pilot kontrolü kaybetti ve uçak dalışa geçti.
Show More (2)
dive atlama n.
  • I want to dive off the cliff.
  • Uçurumdan atlamak istiyorum.
  • He did a pencil dive into the pool.
  • Havuza çivileme atladı.
Show More (-1)
dive pike yapmak v.
  • The bomber jet dived into the sky.
  • Bombardıman uçağı gökyüzüne pike yaptı.
Show More (-2)
dive girivermek v.
  • They dived into a café for some refreshment.
  • Biraz serinlemek için bir kafeye giriverdiler.
Show More (-2)
dive düşmek v.
  • Exhausting high temperatures have been diving.
  • Perişan eden yüksek sıcaklıklar artık düşmekte.
Show More (-2)
dive kendini yalandan yere atmak v.
  • The player dived suddenly to avoid the attack.
  • Oyuncu saldırıdan kaçınmak için birdenbire kendini yalandan yere attı.
Show More (-2)
dive suya dalmak v.
  • Tom watched Mary dive into the water.
  • Tom, Mary'nin suya dalışını izledi.
Show More (-2)
dive batakhane n.
  • It is a dive bar.
  • Burası bir batakhane.
Show More (-2)
dive dalma n.
  • His desire to dive has cost him his life.
  • Dalma arzusu hayatına mal oldu.
Show More (-2)