|
- Tory put the letter in an envelope and sealed it.
- Tory mektubu bir zarfa koyup mühürledi.
- The financial envelope of the proposal should be covered by additional resources.
- Teklifin mali zarfının ek kaynaklarla karşılanması gerekmektedir.
- The European Council has not even exhausted the envelope set in Berlin for the period 2003-2006.
- AB Zirvesi, 2003-2006 dönemi için Berlin'de belirlenen zarfın tamamını bile tüketmemiştir.
- The financial envelope envisaged for 2000 is EUR 3 million.
- 2000'de öngörülen mali zarf 3 milyon Euro'dur.
- Tom gave Mary an envelope containing three hundred dollars.
- Tom, Mary'ye içinde üç yüz dolar olan bir zarf verdi.
- Give me that envelope.
- Bana o zarfı ver.
- Tom picked the envelope up off the coffee table.
- Tom zarfı sehpanın üzerinden aldı.
- I need an envelope.
- Bir zarfa ihtiyacım var.
- I've written his address on the back of the envelope.
- Onun adresini zarfın arkasına yazdım.
- Tom picked the envelope up off the coffee table.
- Tom sehpadan zarfı aldı.
- Tom handed Mary a large envelope.
- Tom Mary'ye büyük bir zarf uzattı.
- I need envelopes.
- Zarflara ihtiyacım var.
- Tom handed the envelope full of cash to Mary.
- Tom para dolu zarfı Mary'ye verdi.
- Tom took an envelope out of his briefcase and handed it to Mary.
- Tom çantasından bir zarf çıkardı ve Mary'ye uzattı.
- I already have an envelope.
- Benim zaten bir zarfım var.
- I forgot to stick a stamp on the envelope.
- Zarfa pul yapıştırmayı unuttum.
- This envelope has no address.
- Bu zarfın adresi yok.
- What's in the envelope?
- Zarfta ne var?
- After writing the letter, Tom put it in an envelope and sealed it.
- Tom mektubu yazdıktan sonra onu bir zarfa koydu ve onu mühürledi.
- I forgot to stick a stamp on the envelope.
- Ben zarfın üzerine pul yapıştırmayı unuttum.
- Tom came in and handed Mary an envelope.
- Tom içeri geldi ve Mary'ye bir zarf uzattı.
- Write your name and address on this envelope.
- Bu zarfın üstüne adını ve adresini yazar mısın?
- Tom handed Mary a plain white envelope.
- Tom, Mary'ye düz beyaz bir zarf verdi.
- Tom noticed an envelope on Mary's desk.
- Tom, Mary'nin masasında bir zarf fark etti.
- Tom didn't know who to give the envelope to.
- Tom zarfı kime götüreceğini bilmiyordu.
- Tom handed Mary a plain white envelope.
- Tom Mary'ye düz beyaz bir zarf verdi.
- He opened the envelope only to be disappointed.
- Zarfı sadece hayal kırıklığına uğramak için açtı.
- I would like some envelopes.
- Biraz zarf istiyorum.
- Tom handed Mary a thick gray envelope.
- Tom Mary'ye kalın gri bir zarf verdi.
- After writing the letter, Tom put it in an envelope and sealed it.
- Tom mektubu yazdıktan sonra bir zarfa koydu ve mühürledi.
- Tom handed the envelope full of cash to Mary.
- Tom para dolu zarfı Mary'ye uzattı.
- Tom handed Mary an envelope full of cash.
- Tom, Mary'ye içi para dolu bir zarf uzattı.
- Tom handed me an envelope.
- Tom bana bir zarf uzattı.
- He handed her a sealed envelope.
- Adam da ona kapalı bir zarf verdi.
- Tom handed Mary an envelope.
- Tom, Mary'ye bir zarf uzattı.
- Tom wrote Mary's address on the envelope.
- Tom zarfın üzerine Mary'nin adresini yazdı.
- Tom handed Mary a large padded envelope.
- Tom Mary'ye büyük tombul bir zarf uzattı.
- Tom put the envelope down on the table.
- Tom zarfı masanın üzerine koydu.
- Tom handed me an envelope.
- Tom bana bir zarf verdi.
- I would like some envelopes.
- Birkaç zarf istiyorum.
- Tom handed Mary a large envelope.
- Tom, Mary'ye büyük bir zarf uzattı.
- Tom wouldn't tell me who gave him that envelope.
- Tom bana o zarfı ona kimin verdiğini söylemedi.
- I already have an envelope.
- Zaten bir zarfım var.
- I need to put stamps on all these envelopes.
- Bütün bu zarfların üstüne pul yapıştırmam gerekiyor.
- Mary pulled an envelope out of her purse and handed it to Tom.
- Mary çantasından bir zarf çıkardı ve onu Tom'a uzattı.
- Tom tore open the envelope.
- Tom zarfı yırtarak açtı.
- Tom sealed the envelope.
- Tom zarfı mühürledi.
- When Tom got home, there was an envelope taped to his front door.
- Tom eve vardığında ön kapısına bantlanmış bir zarf vardı.
- She gave me a sealed envelope.
- O bana mühürlü bir zarf verdi.
- Tom cautiously opened the envelope.
- Tom zarfı dikkatlice açtı.
- Have you stuck a stamp on the envelope?
- Zarfın üzerine pul yapıştırdın mı?
- Tom withdrew an envelope from his jacket pocket.
- Tom ceketinin cebinden bir zarf çıkardı.
- The envelope's already been opened.
- Zarf çoktan açıldı.
- Tom gave the envelope to Mary.
- Tom zarfı Mary'ye verdi.
- Where can I buy envelopes?
- Zarfları nereden alabilirim?
- I need help putting stamps on these envelopes.
- Bu zarflara pul yapıştırmak için yardıma ihtiyacım var.
- Someone put an envelope on your desk.
- Biri senin masanın üzerine bir zarf koydu.
- Tom is pushing the envelope.
- Tom zarfı itiyor.
- Tom handed an envelope to me.
- Tom bana bir zarf uzattı.
- I have to put a stamp on the envelope.
- Zarfa bir pul daha yapıştırmalıyım.
- I found an envelope for my letter.
- Mektubum için bir zarf buldum.
- Did you remember to give Tom the envelope?
- Tom'a zarfı vermeyi unutmadın değil mi?
- Stick another stamp on the envelope.
- Zarfa bir pul daha yapıştır.
- Tom handed Mary a white envelope.
- Tom Mary'ye beyaz bir zarf verdi.
- Did you put a stamp on the envelope?
- Zarfa pul yapıştırdın mı?
- I wrote the wrong address on the envelope.
- Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.
- Tom didn't know who to give the envelope to.
- Tom zarfı kime vereceğini bilmiyordu.
- Tom ripped open the envelope.
- Tom zarfı yırtıp açtı.
- Tom forgot to put a stamp on the envelope.
- Tom zarfa bir pul yapıştırmayı unuttu.
- I wrote a wrong address on the envelope.
- Zarfa adresi yanlış yazdım.
- Who gave that envelope to you?
- O zarfı sana kim verdi?
- Tom put the envelope on the table.
- Tom zarfı masanın üzerine koydu.
- Tom handed Mary a sealed envelope.
- Tom Mary'ye mühürlü bir zarf uzattı.
- Tom handed a small envelope to Mary.
- Tom Mary'ye küçük bir zarf verdi.
- Will you give Tom this envelope?
- Bu zarfı Tom'a verir misin?
- She gave me a sealed envelope.
- Bana mühürlü bir zarf verdi.
- Tom handed Mary an envelope.
- Tom Mary'ye bir zarf verdi.
- Write your name and address on this envelope.
- Bu zarfın üzerine adınızı ve adresinizi yazın.
- Tom wanted me to give you this envelope.
- Tom bu zarfı sana vermemi istedi.
- He ripped open the envelope.
- Zarfı yırtarak açtı.
- Who gave you this envelope?
- Bu zarfı sana kim verdi?
- I forgot to write the address on the envelope.
- Ben zarfın üzerine adresi yazmayı unuttum.
- He ripped the envelope open.
- Zarfı yırtıp açtı.
- This envelope has no address.
- Bu zarfın üzerinde hiç adres yok.
- Please give me an envelope.
- Lütfen bana bir zarf ver.
- The envelope's already been opened.
- Zarf zaten açıldı.
- I handed Tom the envelope.
- Tom'a zarfı verdim.
- Tom stared at the envelope in Mary's hand, wondering who the letter was from.
- Tom, mektubun kimden geldiğini merak ederek, Mary'nin elindeki zarfa baktı.
- Stick a stamp on the envelope.
- Zarfa bir pul yapıştır.
- Do you need an envelope?
- Bir zarfa ihtiyacın var mı?
- I would like some envelopes.
- Zarf istiyorum.
- What's in the envelope?
- Zarfın içinde ne var?
- Tom noticed an envelope on Mary's desk.
- Tom Mary'nin masasındaki bir zarfı fark etti.
- Will you give this envelope to Tom?
- Bu zarfı Tom'a verir misin?
- Tom handed an envelope to Mary.
- Tom Mary'ye bir zarf uzattı.
- I forgot to write the address on the envelope.
- Zarfın üzerine adresi yazmayı unuttum.
- Tom caught Mary trying to steam open an envelope addressed to him.
- Tom, Mary'yi kendisine gönderilen bir zarfı buharla açmaya çalışırken yakaladı.
- Whose letter is in this envelope?
- Bu zarftaki kimin mektubu?
- Tom wrote something on the back of the envelope.
- Tom zarfın arkasına bir şey yazmış.
- Stick a stamp on the envelope.
- Zarfın üzerine bir pul yapıştırın.
- Tom handed Mary a sealed envelope.
- Tom Mary'ye mühürlü bir zarf verdi.
- Whose letter is in this envelope?
- Bu zarfta kimin mektubu var?
- I've written his address on the back of the envelope.
- Zarfın arkasına adresini yazdım.
- Tom handed Mary a thick gray envelope.
- Tom, Mary'ye kalın gri bir zarf verdi.
- Stick another stamp on the envelope.
- Zarfın üstüne bir pul daha yapıştırın.
- Someone put an envelope on your desk.
- Birisi masana bir zarf koymuş.
- Do you need an envelope?
- Zarfa ihtiyacın var mı?
- Tom put an envelope on Mary's desk.
- Tom Mary'nin masasına bir zarf koydu.
- What was in the envelope?
- Zarfın içinde ne vardı?
- An envelope and a stamp, please.
- Bir zarf ve bir pul lütfen.
- Tom wouldn't tell me who gave him that envelope.
- Tom o zarfı ona kimin verdiğini söylemedi.
- Will you give Tom this envelope?
- Tom'a bu zarfı verir misiniz?
- I forgot to put a stamp on the envelope.
- Zarfa pul koymayı unuttum.
- He opened the envelope only to be disappointed.
- Zarfı sadece hayal kırıklığına uğratmak için açtı.
- Do not forget to affix the stamp to the envelope.
- Zarfa pul yapıştırmayı unutma.
- Tom carefully removed the letter from the envelope.
- Tom mektubu dikkatle zarftan çıkardı.
- Tom handed Mary a white envelope.
- Tom, Mary'ye beyaz bir zarf uzattı.
- Tom handed Mary a small envelope.
- Tom Mary'ye küçük bir zarf verdi.
- I ripped open the envelope.
- Zarfı yırtarak açtım.
- Tom wrote something on the back of the envelope.
- Tom zarfın arkasına bir şey yazdı.
- When Tom got home, there was an envelope taped to his front door.
- Tom eve geldiğinde, kapısının önünde bir zarf vardı.
- Mary pulled an envelope out of her purse and handed it to Tom.
- Mary çantasından bir zarf çıkardı ve Tom'a uzattı.
- I ripped open the envelope.
- Zarfı yırtıp açtım.
- I need help putting stamps on these envelopes.
- Bu zarflara pul yapıştırırken yardıma ihtiyacım var.
- Tom handed a small envelope to Mary.
- Tom, Mary'e küçük bir zarf verdi.
- Tom handed an envelope to Mary.
- Tom, Mary'ye bir zarf uzattı.
- Do not forget to affix the stamp to the envelope.
- Pulu zarfa yapıştırmayı unutma.
- I handed Tom the envelope.
- Tom'a zarfı uzattım.
- Open the envelope carefully so it doesn't tear.
- Zarfı dikkatlice aç ki yırtılmasın.
- I have to put a stamp on the envelope.
- Zarfın üzerine bir pul koymak zorundayım.
- Tom took an envelope out of his briefcase and handed it to Mary.
- Tom evrak çantasından bir zarf çıkardı ve onu Mary'ye uzattı.
- Tom left an envelope on your desk.
- Tom masana bir zarf bıraktı.
- Tom put the envelope on the table.
- Tom zarfı masaya koydu.
- Tom slit open the envelope.
- Tom zarfı keserek açtı.
- What was in the envelope?
- Zarfta ne vardı?
- I need envelopes.
- Benim zarflara ihtiyacım var.
- Tom told me not to open the envelope until my birthday.
- Tom bana zarfı doğum günüme kadar açmamamı söyledi.
- Tom folded the letter and put it into the envelope.
- Tom mektubu katladı ve onu zarfa koydu.
- He cut the envelope open.
- Zarfı kesip açtı.
- I wrote a wrong address on the envelope.
- Zarfın üzerine yanlış adres yazmışım.
- Tom put the envelope down on the table.
- Tom zarfı masaya koydu.
- I need to put stamps on all these envelopes.
- Bütün bu zarflara pul yapıştırmam gerekiyor.
- Tom cut the envelope open.
- Tom zarfı kesip açtı.
- Tom handed Mary an envelope full of cash.
- Tom Mary'ye nakit dolu bir zarf uzattı.
- I didn't know what was in the envelope.
- Zarfta ne olduğunu bilmiyordum.
- Tom folded the letter and put it into the envelope.
- Tom mektubu katladı ve zarfın içine koydu.
- Tom came in and handed Mary an envelope.
- Tom içeri girdi ve Mary'ye bir zarf uzattı.
- Tom stared at the envelope in Mary's hand, wondering who the letter was from.
- Tom, Mary'nin elindeki zarfa baktı ve mektubun kimden geldiğini merak etti.
- Tom forgot to put a stamp on the envelope.
- Tom zarfın üzerine pul koymayı unuttu.
- Are you going to open the envelope?
- Zarfı açacak mısın?
- He ripped open the envelope.
- Zarfı yırtıp açtı.
- He ripped the envelope open.
- O, zarfı yırtarak açtı.
- I didn't know what was in the envelope.
- Zarfın içinde ne olduğunu bilmiyordum.
- Tom handed Mary a small envelope.
- Tom, Mary'e küçük bir zarf verdi.
- Tom slipped Mary an envelope full of money.
- Tom, Mary'ye içi para dolu bir zarf verdi.
- Tom pulled an envelope out of his pocket.
- Tom cebinden bir zarf çıkardı.
- Who gave that envelope to you?
- O zarfı kim verdi sana?
- An envelope and a stamp, please.
- Bir zarf ve bir pul, lütfen.
- Who gave you this envelope?
- Bu zarfı size kim verdi?
- Tom gave Mary an envelope that he wanted her to give to John.
- Tom, Mary'ye John'a vermesini istediği bir zarf verdi.
- I wrote the wrong address on the envelope.
- Zarfın üzerine yanlış adres yazmışım.
Show More (158)
|
