equipped - English Turkish Sentences
English Turkish
equipped donatılmış adj.
  • I particularly agree with the need for suitably equipped safe-havens.
  • Özellikle uygun şekilde donatılmış güvenli sığınaklara duyulan ihtiyaca katılıyorum.
  • A Florida city is responding to regular tidal flooding by sending out tanker trucks equipped with vacuum hoses to suck saltwater off the streets.
  • Florida'da bir şehir, düzenli olarak yaşanan gelgit sellerine, tuzlu suyu sokaklardan çekmek için vakumlu hortumlarla donatılmış tanker kamyonları göndererek yanıt veriyor.
  • Most computers made today are equipped with multi-core processors.
  • Bugün yapılan çoğu bilgisayar çok çekirdekli işlemcilerle donatılmıştır.
Show More (8)
equipped donanımlı adj.
  • We can, for example, make Europol better equipped than it is at present.
  • Örneğin Europol'ü şu anda olduğundan daha donanımlı hale getirebiliriz.
  • This was not within our remit and we were not equipped for that purpose.
  • Bu bizim görev alanımıza girmiyordu ve bu amaç için donanımlı değildik.
  • There are very few film libraries in Europe which are worthy of that name and genuinely properly equipped and efficient.
  • Avrupa'da bu isme layık, gerçekten donanımlı ve verimli çok az film kütüphanesi vardır.
Show More (3)