explicitly - English Turkish Sentences
English Turkish
explicitly açıkça adv.
  • The opt out that Germany was so keen to see for entire sectors is explicitly no longer possible.
  • Almanya'nın tüm sektörler için görmeyi çok istediği opt-out artık açıkça mümkün değildir.
  • Here, too, your text explicitly denies the goal of Turkey's accession.
  • Burada da metniniz Türkiye'nin katılım hedefini açıkça reddetmektedir.
  • In relation to plans and programmes, access to justice is not explicitly required.
  • Plan ve programlarla ilgili olarak adalete erişim açıkça gerekli değildir.
Show More (30)
explicitly açık bir şekilde adv.
  • The terms were explicitly stated in the application form.
  • Şartlar başvuru formunda açık bir şekilde belirtilmiştir.
  • It is a binding commitment under the Treaty, and one that is taken into account quite explicitly in many policy areas.
  • Antlaşma kapsamında bağlayıcı bir taahhüttür ve birçok politika alanında oldukça açık bir şekilde dikkate alınmaktadır.
Show More (-1)