|
- We know that he was playing like a cat with a mouse.
- Onun bir kedinin bir fareyle oynadığı gibi oynadığını biliyoruz.
- Poor as a church mouse.
- Bir kilise faresi kadar fakir.
- Walking along the fence he noticed a mouse.
- Çit boyunca yürürken bir fare fark etti.
- The cat is playing with a mouse.
- Kedi bir fare ile oynuyor.
- A mouse scurried out of the hole.
- Bir fare delikten dışarı fırladı.
- She killed a hamster thinking that it was a mouse.
- Fare zannederek bir hamster öldürdü.
- The cat was playing with a live mouse.
- Kedi canlı bir fare ile oynuyordu.
- The cat began to tear at the mouse it caught.
- Kedi yakaladığı fareyi parçalamaya başladı.
- The mouse is small and all alone.
- Fare küçük ve tek başına.
- He is as timid as a mouse.
- Bir fare kadar ürkek.
- A black cat is eating a white mouse.
- Kara kedi beyaz bir fare yiyor.
- Mickey Mouse is a mouse.
- Mickey Mouse bir faredir.
- One mouse is running around in the room.
- Odada bir fare koşturuyordu.
- The enemy is caught like a mouse in a trap.
- Düşman tuzağa düşmüş bir fare gibi yakalandı.
- It seems like the cat caught the scent of a mouse.
- Görünüşe göre kedi bir farenin kokusunu almış.
- The cat chased the mouse, but couldn't catch it.
- Kedi fareyi kovaladı ama yakalayamadı.
- You saw a mouse, didn't you?
- Bir fare gördün, değil mi?
- To the mouse a cat is a lion.
- Fare için kedi aslandır.
- This mouse was killed by my cat.
- Bu fareyi kedim öldürdü.
- The mouse ran into the hole.
- Fare deliğe kaçtı.
- A mouse is running around the room.
- Odanın içinde bir fare dolaşıyor.
- A black cat is eating a white mouse.
- Siyah bir kedi beyaz bir fareyi yiyor.
- I saw a mouse.
- Bir fare gördüm.
- A cat ran after a mouse.
- Bir kedi bir fareyi kovaladı.
- If it wasn't a mouse, what was it?
- Eğer fare değilse, neydi?
- We saw a mouse.
- Biz bir fare gördük.
- A mouse is a timid creature.
- Fare ürkek bir yaratıktır.
- The cat is eating the small mouse.
- Kedi küçük fareyi yiyor.
- A mouse scurried out of the hole.
- Delikten dışarıya bir fare fırladı.
- I'll be as quiet as a mouse.
- Ben, bir fare kadar sessiz olacağım.
- I saw a mouse.
- Ben bir fare gördüm.
- The mouse ran and the cat ran after him.
- Fare koştu ve kedi onu kovaladı.
- Suddenly, this mouse stopped working.
- Aniden, bu fare çalışmayı durdurdu.
- If a mouse only has one hole, it will soon perish.
- Bir farenin sadece tek bir deliği varsa, kısa sürede ölür.
- The cat ate the mouse.
- Kedi fareyi yedi.
- He saw a mouse.
- Bir fare gördü.
- Is the mouse dead or alive?
- Fare ölü mü yoksa canlı mı?
- The kangaroo mouse lives in the Nevada desert.
- Kanguru faresi Nevada çölünde yaşar.
- He is poor as a church mouse.
- Bir kilise faresi kadar fakir.
- A dog runs after a cat, and the cat after a mouse.
- Bir köpek bir kedinin peşinden koşuyor, kedi de bir farenin.
- The mouse was running around under the bed.
- Fare yatağın altında koşturuyordu.
- The enemy is caught like a mouse in a trap.
- Düşman tuzaktaki bir fare gibi yakalandı.
- I am screaming because I saw a mouse!
- Çığlık atıyorum çünkü bir fare gördüm!
- It seems like the cat smelled a mouse.
- Kedi bir fare kokusu aldı gibi görünüyor.
- Tom coaxed the mouse out of the hole in the wall with a piece of bread.
- Tom fareyi duvardaki delikten bir parça ekmekle kandırarak çıkardı.
- The mouse ran underneath the bed.
- Fare yatağın altına kaçtı.
- Suddenly, this mouse stopped working.
- Bu fare aniden çalışmayı durdurdu.
- Tom's best friend is a mouse named Jerry.
- Tom'un en iyi arkadaşı Jerry adında bir fare.
- Tom thought he heard a mouse in the kitchen.
- Tom mutfakta bir fare sesi duyduğunu sandı.
- We saw a mouse.
- Bir fare gördük.
- This is the dog that chased the cat that stalked the mouse that lived in the house that Jack built.
- Bu, Jack'in inşa ettiği evde yaşayan fareyi takip eden kediyi kovalayan köpek.
- A cat ran after a mouse.
- Bir kedi bir farenin peşinden koştu.
- The mouse was killed by the cat.
- Fare kedi tarafından öldürüldü.
- Tom was as poor as a church mouse.
- Tom bir kilise faresi kadar fakirdi.
- Did you see that small mouse?
- Şu küçük fareyi gördün mü?
- The cat is playing with a mouse.
- Kedi fareyle oynuyor.
- Tom saw a mouse.
- Tom bir fare gördü.
- The girl has a mouse.
- Kızın bir faresi var.
- I'll be as quiet as a mouse.
- Bir fare gibi sessiz olacağım.
- One mouse is running around in the room.
- Odanın içinde bir fare dolaşıyor.
- I cannot kill a mouse, let alone a little bird.
- Küçük bir kuş şöyle dursun, bir fare bile öldüremem.
- How many babies can a mouse have at one time?
- Bir farenin aynı anda kaç yavrusu olabilir?
- We know that he was playing like a cat with a mouse.
- Kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığını biliyoruz.
- He's as poor as a church mouse.
- Bir kilise faresi kadar fakir.
- This is the first time I've killed a mouse.
- İlk defa bir fare öldürdüm.
- Our house has a mouse problem.
- Evimizde fare sorunu var.
- It seems like the cat smelled a mouse.
- Görünüşe göre kedi bir fare kokusu almış.
- The cat slowly approached the mouse.
- Kedi yavaşça fareye yaklaştı.
- They saw a mouse.
- Onlar bir fare gördüler.
- The cat plays a game, but the mouse dies.
- Kedi oyun oynar ama fare ölür.
- She bought a very expensive mouse.
- O çok pahalı bir fare satın aldı.
- You saw a mouse, didn't you?
- Bir fare gördünüz, değil mi?
- A mouse is not a large animal.
- Fare büyük bir hayvan değildir.
- He stood up and looked at the mouse.
- Ayağa kalktı ve fareye baktı.
- She killed a hamster thinking that it was a mouse.
- Fare sanarak bir hamster öldürdü.
- He is a lion at home and a mouse outside.
- Evde aslan, dışarıda fare.
- My cat killed this mouse.
- Kedim bu fareyi öldürdü.
- Would you rather eat a mouse or a tarantula?
- Fare mi yoksa tarantula mı yemeyi tercih edersin?
- The cat was playing with a live mouse.
- Kedi canlı bir fareyle oynuyordu.
- He is poor as a church mouse.
- O bir kilise faresi kadar yoksuldur.
- This mouse has stopped working.
- Bu fare çalışmayı bıraktı.
- The quiet cat caught the mouse.
- Sessiz kedi fareyi yakaladı.
- They saw a mouse.
- Bir fare gördüler.
- It was a mouse.
- O bir fareydi.
- The mouse ran and the cat ran after him.
- Fare kaçtı ve kedi de peşinden koştu.
- The mouse cooks fish.
- Fare balık pişiriyor.
- Tom doesn't really think Mary ate a mouse, does he?
- Tom gerçekten Mary'in fare yediğini düşünmüyor, değil mi?
- Now, he's hiding like a mouse.
- Şimdi fare gibi saklanıyor.
- The brave mouse chased the cat.
- Cesur fare kediyi kovaladı.
- I cannot kill a mouse, let alone a little bird.
- Bırakın küçük bir kuşu, bir fareyi bile öldüremem.
- If a mouse only has one hole, it will soon perish.
- Eğer bir farenin sadece bir deliği varsa, yakında yok olacaktır.
- This mouse has stopped working.
- Bu fare çalışmayı durdurdu.
- The mouse cooks fish.
- Fare balık pişirir.
- I am screaming because I saw a mouse!
- Bir fare gördüğüm için çığlık atıyorum!
- The cat has pursued the mouse.
- Kedi farenin peşine düşmüş.
- The cat caught the mouse.
- Kedi fareyi yakaladı.
- Now, he's hiding like a mouse.
- Şimdi bir fare gibi saklanıyor.
- Poor as a church mouse.
- Bir kilise faresi gibi yoksul.
- I saw a snake eating a mouse.
- Fare yiyen bir yılan gördüm.
- Tom doesn't really think Mary ate a mouse, does he?
- Tom gerçekten Mary'nin fare yediğini düşünmüyor, değil mi?
- Mickey Mouse is a mouse.
- Mickey Mouse bir fare.
- The brave mouse chased the cat.
- Cesur fare, kediyi kovaladı.
- I saw a mouse!
- Bir fare gördüm!
- She bought a very expensive mouse.
- Çok pahalı bir fare aldı.
- She saw a mouse.
- O bir fare gördü.
- A mouse is not a large animal.
- Bir fare büyük bir hayvan değildir.
- If it wasn't a mouse, what was it?
- O bir fare değilse, neydi?
- The mouse was killed by the cat.
- Fareyi kedi öldürdü.
- The mouse is small and all alone.
- Fare küçük ve yapayalnız.
- I want each of you to be as quiet as a mouse.
- Her birinizin bir fare kadar sessiz olmasını istiyorum.
- My cat killed this mouse.
- Bu fareyi benim kedim öldürdü.
- Mary saw a mouse.
- Mary bir fare gördü.
- To the mouse a cat is a lion.
- Fare için bir kedi bir aslandır.
- Please press the left mouse button to continue.
- Devam etmek için lütfen farenin sol tuşuna basın.
- The mouse's tail is long.
- Farenin kuyruğu uzun.
- The cat played with the live mouse.
- Kedi canlı fareyle oynadı.
- A mouse is running around the room.
- Bir fare odanın etrafında koşuyor.
- Tom's best friend is a mouse named Jerry.
- Tom'un en iyi arkadaşı Jerry adında bir faredir.
- A mouse came into the room.
- Odaya bir fare girdi.
- I need a mouse.
- Bir fareye ihtiyacım var.
- When the cat is blind, the mouse becomes bold.
- Kedi kör olduğunda, fare cesur olur.
- The faster the mouse, the bigger the churchyard.
- Fare ne kadar hızlıysa, kilise bahçesi o kadar büyük olur.
- The boy was holding a mouse by the tail.
- Çocuk bir fareyi kuyruğundan tutuyordu.
- The mouse hid from the cat.
- Fare kediden saklandı.
- The mouse ran under the bed.
- Fare yatağın altına koştu.
- A cat ran after a mouse.
- Kedi farenin peşinden koştu.
- He's as poor as a church mouse.
- O bir kilise faresi kadar yoksuldur.
- A cat ran after a mouse.
- Kedi, bir farenin peşinden koştu.
- Tom killed the mouse with a stick.
- Tom fareyi bir sopayla öldürdü.
- Would you rather eat a mouse or a tarantula?
- Bir fare mi yoksa bir tarantula mı yemeyi tercih edersin?
- Please press the left mouse button to continue.
- Devam etmek için farenizdeki sol butona tıklayın, lütfen.
- Cheese often lures a mouse into a trap.
- Peynir genellikle bir fareyi tuzağa çeker.
- The cat has pursued the mouse.
- Kedi fareyi takip etti.
- He is a lion at home and a mouse outside.
- Evde bir aslan, dışarıda bir faredir.
- The mouse ran under the bed.
- Fare yatağın altına kaçtı.
- When was the last time you killed a mouse?
- En son ne zaman bir fare öldürdün?
- The cat is eating the mouse.
- Kedi fareyi yiyor.
- The mouse squeaks.
- Fare ciyaklıyor.
- This mouse was killed by my cat.
- Bu fare benim kedim tarafından öldürüldü.
Show More (136)
|
|
- The cat ran after the rat.
- Kedi farenin peşinden koştu.
- The cat caught the rats.
- Kedi fareleri yakaladı.
- The ship abounds with rats.
- Gemi, fare kaynıyor.
- They fled the doomed company like rats deserting a sinking ship.
- Batan bir gemiyi terk eden fareler gibi kaderine terk edilen şirketten kaçtılar.
- The trouble with the rat race is that even if you win, you're still a rat.
- Fare yarışı ile ilgili sorun kazansan bile, hâlâ bir faresin.
- Rats don't have nephews.
- Farelerin yeğeni olmaz.
- Did I tell you I saw a big rat in the kitchen?
- Sana mutfakta büyük bir fare gördüğümü söyledim mi?
- He's successfully caught the big rat in the kitchen.
- Mutfaktaki büyük fareyi başarıyla yakaladı.
- Dan's dog was sniffing a dead rat in the street.
- Dan'in köpeği sokakta ölü bir fareyi kokluyordu.
- The rat was killed by Tom with a stick.
- Fare, Tom tarafından bir sopayla öldürüldü.
- Nobody likes rats.
- Kimse fare sevmez.
- Are you afraid of rats?
- Farelerden korkuyor musunuz?
- Rats desert a sinking ship.
- Fareler batan gemiyi terkederler.
- Do you think my cat and your pet rat will get along well together?
- Benim kedimin ve senin evcil farenin iyi geçineceklerini düşünüyor musun?
- A cornered rat will bite a cat.
- Köşeye sıkışmış bir fare bir kediyi ısırır.
- Is the rat alive or dead?
- Fare canlı mı ölü mü?
- A rat chewed a hole in the wall.
- Bir fare kemirerek duvarda bir delik açtı.
- Rats carry the plague.
- Fareler, veba taşır.
- Tom smelled a rat.
- Tom fare kokusu aldı.
- The hawk caught a rat.
- Şahin bir fare yakalamış.
- Is the rat alive or dead?
- Fare canlı mı yoksa ölü mü?
- There are many rats on the ship.
- Gemide bir yığın fare var.
- The rat was killed by Tom with a stick.
- Fare, bir sopayla Tom tarafından öldürüldü.
- I don't exterminate your rats.
- Farelerinizi yok etmiyorum.
- If jumps too high the rat - it's captured by the cat.
- Eğer fare çok yükseğe sıçrarsa, kedi tarafından yakalanır.
- Tom killed the rat with his cane.
- Tom fareyi bastonuyla öldürdü.
- The fire killed all the rats.
- Yangın tüm fareleri öldürdü.
- Tom is afraid of rats.
- Tom farelerden korkar.
- Rats desert a sinking ship.
- Fareler batan bir gemiyi terk eder.
- Nobody likes rats.
- Kimse fareleri sevmez.
- Tom made me kill the rat.
- Tom bana fareyi öldürttü.
- Rats breed rapidly.
- Fareler hızla ürerler.
- Tom is afraid of rats.
- Tom fareden korkuyor.
- The ship abounds with rats.
- Gemi farelerle dolu.
- This cat doesn't chase rats.
- Bu kedi fareleri kovalamıyor.
- Rat whiskers are gross.
- Fare bıyıkları iğrenç.
- A rat ran across the road.
- Bir fare yolun karşısına koştu.
- I killed the rat with a stick.
- Bir çubukla fareyi öldürdüm.
- If jumps too high the rat - it's captured by the cat.
- Fare çok yükseğe sıçrasa da, kedi tarafından yakalanır.
- There are rats in the kitchen.
- Mutfakta fareler var.
- The basement is overrun with rats.
- Bodrum farelerle dolu.
- Make sure you get twenty rat livers for today's afternoon.
- Bugün öğleden sonra için yirmi fare ciğeri aldığından emin ol.
- Did I tell you I saw a big rat in the kitchen?
- Mutfakta büyük bir fare gördüğümü sana söyledim mi?
- Opossums aren't related to rats.
- Keseli sıçanlar, fareler ile ilgili değildir.
- I killed the rat with a stick.
- Bir sopayla fareyi öldürdüm.
- Did I tell you we had rats?
- Bizde fareler olduğunu sana söyledim mi?
- The trouble with the rat race is that even if you win, you're still a rat.
- Fare yarışının sorunu, kazansanız bile hala bir fare olmanızdır.
- They look just like rats leaving a sinking ship.
- Batan bir gemiyi terk eden farelere benziyorlar.
- I hate rats.
- Farelerden nefret ederim.
- What're you going to do about these rats?
- Bu fareler hakkında ne yapacaksın?
- Dan's dog was sniffing a dead rat in the street.
- Dan'ın köpeği sokaktaki ölü bir fareyi kokluyordu.
- I killed the rat with a stick.
- Fareyi bir sopayla öldürdüm.
- Cats kill rats.
- Kediler fareleri öldürürler.
- Cats kill rats.
- Kediler fareleri öldürür.
- There are many rats on the ship.
- Gemide birçok fare var.
- They're just like rats leaving a sinking ship.
- Batan bir gemiyi terk eden fareler gibiler.
- Rats leave a sinking ship.
- Batan gemiyi ilk önce fareler terk eder.
- The rat was killed by him with a stick.
- Fare onun tarafından bir sopayla öldürüldü.
- Tom saw a rat in the subway.
- Tom metroda bir fare gördü.
- When the cat leaves, the rat dances.
- Kedi gittiğinde, fare dans eder.
- Tom fought like a cornered rat.
- Tom köşeye sıkışmış bir fare gibi dövüştü.
- Are you afraid of rats?
- Farelerden korkar mısın?
- Do you think my cat and your pet rat will get along well together?
- Sence benim kedim ve senin faren iyi anlaşabilir mi?
- Tom killed the rat with his cane.
- Tom bastonuyla fareyi öldürdü.
- The rat was killed by him with a stick.
- Fareyi sopayla o öldürdü.
- Rats leave a sinking ship.
- Fareler, batan gemiyi terkederler.
- Are you sure there isn't rat meat in that burger?
- O hamburgerin içinde fare eti olmadığına emin misin?
- Tom killed the rat with a cane.
- Tom fareyi bastonla öldürdü.
- We don't talk about rats.
- Fareler hakkında konuşmayız.
Show More (66)
|
