finance - English Turkish Sentences
English Turkish
finance finanse etmek v.
  • In order to finance this concept, we need first and foremost to reprogramme the existing structural programmes.
  • Bu konsepti finanse edebilmek için öncelikle mevcut yapısal programların yeniden programlanması gerekmektedir.
  • We are not here to finance such naked and cynical propaganda.
  • Bu tür çıplak ve alaycı propagandayı finanse etmek için burada değiliz.
  • This will allow us to finance measures to accompany the execution of readmission agreements.
  • Bu sayede geri kabul anlaşmalarının uygulanmasına eşlik edecek tedbirleri finanse edebileceğiz.
Show More (36)
finance finansman n.
  • The reason is not low levels of finance or a lack of know-how and technology.
  • Bunun nedeni düşük finansman düzeyi ya da know-how ve teknoloji eksikliği değildir.
  • The Commission also believes that equal access to this finance is crucial.
  • Komisyon ayrıca bu finansmana eşit erişimin çok önemli olduğuna inanmaktadır.
  • The second amendment states that a shortage of appropriate finance is the major obstacle to starting a business.
  • İkinci değişiklik, uygun finansman eksikliğinin iş kurmanın önündeki en büyük engel olduğunu belirtmektedir.
Show More (24)
finance maliye n.
  • However, I would still say forget about closing down the Finance Inspectorate.
  • Ancak ben yine de Maliye Müfettişliğini kapatmayı unutun derim.
  • Perhaps we should give the Finance and Economics Ministers a copy of the Treaties.
  • Belki de Maliye ve Ekonomi Bakanlarına Antlaşmaların birer kopyasını vermeliyiz.
  • What is the security objective of destroying the Ministries of Education, Finance, Agriculture, the Land Registry?
  • Milli Eğitim, Maliye, Tarım, Tapu Bakanlıklarını yok etmenin güvenlik hedefi nedir?
Show More (14)
finance finans n.
  • Many bankers and finance workers died in that attack.
  • Bu saldırıda çok sayıda bankacı ve finans çalışanı öldü.
  • Wide-ranging reforms of international finance are therefore essential.
  • Bu nedenle uluslararası finans alanında geniş kapsamlı reformların yapılması şarttır.
  • We want codecision for both agricultural policy and finance.
  • Hem tarım politikası hem de finans için kod karar istiyoruz.
Show More (9)
finance finansman sağlamak v.
  • Prevention for immigration was also what was said, financing for other countries.
  • Göçün önlenmesi, diğer ülkeler için finansman sağlanması da dile getirilenler arasındaydı.
  • Another issue we will be facing is financing for development in March next year.
  • Önümüzdeki yıl Mart ayında karşı karşıya kalacağımız bir diğer konu da kalkınma için finansman sağlanması olacak.
  • Prevention for immigration was also what was said, financing for other countries.
  • Göçün önlenmesi, diğer ülkeler için finansman sağlanması da söylenenler arasındaydı.
Show More (0)
finance finanse etme n.
  • And that means that it is primarily up to the industry to finance these projects.
  • Bu da bu projeleri finanse etmenin öncelikle endüstrinin görevi olduğu anlamına geliyor.
Show More (-2)
finance finanse etme v.
  • The European taxpayer is financing a nuclear energy plant in North Korea.
  • Avrupalı vergi mükellefleri Kuzey Kore'deki bir nükleer enerji santralini finanse ediyor.
Show More (-2)