genius - English Turkish Sentences
English Turkish
genius dahi n.
  • You do not have to be a genius to understand that these latest crimes are disastrous for the Palestinian Authority.
  • Bu son suçların Filistin Yönetimi için bir felaket olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok.
  • It does not take a genius to work out that recovery does not mean incinerating waste.
  • Geri kazanımın atıkların yakılması anlamına gelmediğini anlamak için dahi olmaya gerek yok.
  • One does not have to be a genius to see that some people are going to be disappointed.
  • Bazı insanların hayal kırıklığına uğrayacağını görmek için dahi olmaya gerek yok.
Show More (92)
genius deha n.
  • Alex's daughter was selected to a school for mathematical geniuses.
  • Alex'in kızı matematik dehalarına özel bir okula seçildi.
  • Tom is dancing on the fine line between genius and insanity.
  • Tom, deha ve delilik arasındaki ince çizgide dans ediyor.
  • Everyone recognizes the boy as a real genius.
  • Herkes çocuğu gerçek bir deha olarak tanır.
Show More (24)
genius dâhi n.
  • She thinks she's a genius.
  • Bir dâhi olduğunu düşünüyor.
  • His son is a genius.
  • Onun oğlu bir dâhi.
  • Tom says you're a genius.
  • Tom senin dâhi olduğunu söylüyor.
Show More (7)
genius dahilik n.
  • There's a fine line between genius and stupidity.
  • Dahilik ve aptallık arasında ince bir çizgi vardır.
  • For all his genius, he is as unknown as ever.
  • Tüm dahiliğine rağmen, her zamanki gibi onu kimse tanımıyor.
  • There's a fine line between genius and insanity.
  • Dahilik ve delilik arasında ince bir sınır vardır.
Show More (1)
genius üstün yetenek n.
  • Tolkien is a writer of genius.
  • Tolkien üstün yetenekli bir yazardır.
Show More (-2)