illicit - English Turkish Sentences
English Turkish
illicit yasadışı adj.
  • They were accused of illicit drug selling.
  • Yasadışı uyuşturucu satmakla suçlandılar.
  • To counter this shortage, sadly an abhorrent phenomenon has developed – the illicit trade in human organs.
  • Bu eksikliği gidermek için, ne yazık ki, insan organlarının yasadışı ticareti gibi iğrenç bir olgu ortaya çıkmıştır.
  • With 3,000 miles of coastline around Ireland, the possibility of illicit drug smuggling is always present.
  • İrlanda'nın çevresindeki 3,000 millik sahil şeridinde yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı ihtimali her zaman mevcuttur.
Show More (3)
illicit yasak adj.
  • Sami and Layla continued their illicit love relationship.
  • Sami ve Leyla yasak aşk ilişkilerine devam ettiler.
  • Fadil and Layla had an illicit affair.
  • Fadıl ve Layla'nın yasak bir ilişkisi vardı.
Show More (-1)
illicit yasa dışı adj.
  • It is quite clear that producing illicit material concerning paedophile pornography is a criminal activity.
  • Pedofili pornografisine ilişkin yasa dışı materyal üretmenin suç teşkil eden bir faaliyet olduğu oldukça açıktır.
Show More (-2)