impede - English Turkish Sentences
English Turkish
impede engellemek v.
  • They wanted to take off their headscarves and the clothing which impeded them while running.
  • Başörtülerini ve koşarken kendilerini engelleyen kıyafetlerini çıkarmak istediler.
  • The uneven distribution of income and the huge regional disparities impede sound economic development.
  • Eşit olmayan gelir dağılımı ve büyük bölgesel farklılıklar, sağlıklı ekonomik kalkınmayı engellemektedir.
  • Failure to implement existing legislation impedes progress and limits the impact of EU aid.
  • Mevcut mevzuatın uygulanmaması ilerlemeyi engeller ve AB yardımlarının etkisini sınırlar.
Show More (16)
impede engel olmak v.
  • The uneven distribution of income and the huge regional disparities impede sound economic development.
  • Gelir dağılımındaki eşitsizlikler ve çok büyük bölgesel dengesizlikler, sağlıklı ekonomik gelişmeye engel olmaktadır.
  • Administrative and institutional tidiness must not impede our primary objective of achieving real change on the ground.
  • İdari ve kurumsal düzenlilik, temel hedefimiz olan sahada gerçek bir değişime ulaşmamıza engel olmamalıdır.
Show More (-1)
impede sekte vurmak v.
  • The construction was impeded by bad weather.
  • İnşaat kötü hava koşulları nedeniyle sekteye uğramıştır.
Show More (-2)