|
- I tried it tonight and I'm in love.
- Bu gece denedim ve aşık oldum.
- You like to love, and being in love is your typical state.
- Sevmeyi seviyorsun ve aşık olmak senin olağan halin.
- I think Tom is in love.
- Bence Tom aşık.
- I think Tom and Mary are in love.
- Sanırım Tom ve Mary aşık.
- How many times have you been in love in your life?
- Sen hayatında kaç kez aşık oldun?
- Do I sound in love?
- Sesim aşık gibi mi geliyor?
- I'm officially in love.
- Resmen aşığım.
- Are they in love?
- Onlar aşık mı?
- Don't tell me you were never in love.
- Sakın hiç aşık olmadığını söyleme bana.
- Layla isn't in love anymore.
- Layla artık aşık değil.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
- Eğer iki eski sevgili arkadaş kalabiliyorsa, bu ya hala aşık oldukları ya da hiç olmadıkları içindir.
- Tom thinks he's in love.
- Tom aşık olduğunu sanıyor.
- I'm in love, and I am unhappy about it.
- Ben aşığım ve bu konuda mutsuzum.
- We are all women when we're in love.
- Aşık olduğumuzda hepimiz kadınız.
- The truth was that he was already in love.
- Gerçek şu ki o zaten aşıktı.
- Fadil and Layla fell madly in love.
- Fadil ve Layla birbirlerine deli gibi aşık oldular.
- Tom and Mary were clearly in love.
- Tom ve Mary açıkça aşıktı.
- Tell me what it feels like to be in love.
- Aşık olmanın nasıl bir his olduğunu söyle.
- Maybe Tom is in love.
- Belki Tom aşıktır.
- Tom and Mary were clearly in love.
- Tom ve Mary açıkça aşıklardı.
- This young couple is in love.
- Bu genç çift aşık.
- You two look like you're in love.
- Siz ikiniz aşık gibi görünüyorsunuz.
- Are you in love?
- Aşık mısın?
- It looks like Tom is in love.
- Tom aşık gibi görünüyor.
- Are they in love?
- Aşık mı oldular?
- Tom and Mary were in love.
- Tom ve Mary aşıktı.
- It's evident to everybody that he's in love.
- Onun aşık olduğu herkese aşikar.
- Tom was in love.
- Tom aşıktı.
- I want the whole world to know that we're in love.
- Aşık olduğumuzu bütün dünyanın bilmesini istiyorum.
- I decided to tell him that I am in love.
- Ona aşık olduğumu söylemeye karar verdim.
- Don't you want to be in love again?
- Tekrar aşık olmak istemiyor musun?
- Tom and Mary were in love.
- Tom ve Mary birbirlerine aşıklardı.
- I think I'm in love!
- Sanırım aşık oldum!
- I'm in love, and I am unhappy about it.
- Aşığım ve bu konuda mutsuzum.
- You're in love.
- Sen aşıksın.
- I've never seen two people so much in love as Tom and Mary.
- Tom ve Mary kadar birbirine aşık iki insan görmedim.
- I don't think Tom has ever been in love.
- Tom'un hiç aşık olduğunu sanmıyorum.
- We were deeply in love.
- Birbirimize derinden aşıktık.
- Tom and Mary are still in love.
- Tom ve Mary hâlâ aşık.
- How many times have you been in love in your life?
- Hayatınızda kaç defa aşık oldunuz?
- We're so much in love.
- Biz çok aşığız.
- I think Tom and Mary are in love.
- Bence Tom ve Mary birbirlerine aşıklar.
- It's great when you're in love.
- Aşık olmak harika bir şey.
- How can I tell if I'm really in love?
- Gerçekten aşık olup olmadığımı nasıl anlayabilirim?
- Does it sound like I'm in love?
- Aşıkmışım gibi mi geliyor?
- The truth was that he was already in love.
- Gerçek şu ki, o zaten aşıktı.
- You were in love.
- Sen aşıktın.
- I decided to tell him that I am in love.
- Aşık olduğumu ona söylemeye karar verdim.
- It looks like Tom is in love.
- Görünüşe göre Tom aşık olmuş.
- Tom thinks Mary is in love.
- Tom, Mary'nin aşık olduğunu düşünüyor.
- Is Tom in love?
- Tom aşık mı?
- It seems like Jakob is in love.
- Jakob aşık gibi görünüyor.
- It's evident to everybody that he's in love.
- Aşık olduğu herkes tarafından biliniyor.
- I was in love.
- Aşık olmuştum.
- Tom is in love, isn't he?
- Tom aşık, değil mi?
- Mary and Tom have been in love since the eighth grade.
- Mary ve Tom sekizinci sınıftan beri birbirlerine aşıklar.
- Tom seemed to be in love.
- Tom aşık gibi görünüyordu.
- I bet you're in love.
- Bahse girerim aşıksın.
- Tom and I are in love.
- Tom ve ben aşığız.
- It seems like Tom is in love.
- Tom aşık gibi görünüyor.
- Tom doesn't know what it's like to be in love.
- Tom aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyor.
- Tom thinks he's in love.
- Tom onun aşık olduğunu düşünüyor.
- Have you ever been in love?
- Hiç aşık oldun mu?
- Even though I know so little about her, I think I'm in love.
- Onu çok az tanımama rağmen, sanırım aşığım.
- Don't tell me you were never in love.
- Bana hiç aşık olmadığını söyleme.
- I think Tom is too young to really be in love.
- Bence Tom gerçekten aşık olmak için çok genç.
- Don't you want to be in love again?
- Tekrar aşık olmak istemez misin?
- Has Tom ever been in love?
- Tom hiç aşık oldu mu?
- Tom seemed to be in love.
- Tom aşık görünüyordu.
- Tom and Mary are in love.
- Tom ve Mary aşıklar.
- I've been in love before.
- Daha önce de aşık olmuştum.
- Tell me what it feels like to be in love.
- Bana aşık olmanın nasıl bir duygu olduğunu söyle.
- The prince and the princess fell instantly in love.
- Prens ve prenses anında aşık olmuşlar.
- Maybe Tom and Mary are in love.
- Belki Tom ve Mary birbirlerine aşıktırlar.
- I've never actually been in love.
- Aslında hiç aşık olmamıştım.
- I've never actually been in love.
- Aslında hiç aşık olmadım.
- Tom and I are still in love.
- Tom ve ben hâlâ aşığız.
- Are you still in love?
- Hâlâ aşık mısın?
- How do you know when you're in love?
- Aşık olduğunuz zaman nasıl anlıyorsunuz?
- How many times have you really been in love?
- Kaç kere gerçekten aşık oldun?
- Tom and Mary are madly in love.
- Tom ve Mary birbirlerine deli gibi aşıklar.
- I don't think either Tom or Mary has ever been in love.
- Ne Tom'un ne de Mary'nin hiç aşık olduğunu sanmıyorum.
- I think I'm really in love for the first time.
- Sanırım ilk kez gerçekten aşık oluyorum.
- I've never seen two people so much in love as Tom and Mary.
- Tom ve Mary kadar aşık iki kişi hiç görmedim.
- It's not that I want a girlfriend, I just want to be in love.
- Bir kız arkadaş istediğimden değil, sadece aşık olmak istiyorum.
- How do you know when you're in love?
- Aşık olduğunu nasıl anlıyorsun?
- I've never been in love.
- Ben hiç aşık olmadım.
- Tom and Mary must really be in love.
- Tom ve Mary birbirlerine gerçekten aşık olmalılar.
- Have you ever really been in love?
- Gerçekten hiç aşık oldun mu?
- They were in love.
- Aşıklardı.
- I was in love a long time ago.
- Uzun zaman önce aşık oldum.
- Tom thinks that Mary is in love.
- Tom, Mary'nin aşık olduğunu düşünüyor.
- It's good to be in love.
- Aşık olmak güzel.
- Tom and Mary are deeply in love.
- Tom ve Mary sırılsıklam aşıklar.
- Tom and Mary are deeply in love.
- Tom ve Mary birbirlerine derinden aşıklar.
- You've never been in love, have you?
- Hiç aşık olmadın, değil mi?
- I was in love a long time ago.
- Uzun zaman önce aşıktım.
- Tom and Mary seem to be in love.
- Tom ve Mary birbirlerine aşık gibi duruyorlar.
- I want the whole world to know that we're in love.
- Tüm dünyanın aşık olduğumuzu bilmesini istiyorum.
- Tom and Mary are still in love.
- Tom ve Mary hala birbirlerine aşıklar.
- It seems like Jakob is in love.
- Görünüşe göre Jakob aşık olmuş.
- Lovers who are truly in love do not write down their happiness.
- Gerçekten aşık olan sevgililer mutluluklarını yazmazlar.
- Tom has never been in love before.
- Tom daha önce hiç aşık olmamıştı.
- I bet you're in love.
- Eminim aşıksındır.
- They're in love.
- Aşıklar.
- She's never been in love before.
- Daha önce hiç aşık olmamış.
- How many times have you been in love in your life?
- Hayatında kaç defa aşık oldun?
- I think I'm really in love for the first time.
- Sanırım ilk kez gerçekten aşık oldum.
- I'm so in love!
- Çok aşığım!
- It's not that I want to have a girlfriend, I just want to be in love.
- Bir kız arkadaşım olsun istediğimden değil, sadece aşık olmak istiyorum.
- You're in love, aren't you?
- Aşıksın, değil mi?
- I don't know what it feels like to be in love.
- Aşık olmanın nasıl bir his olduğunu bilmiyorum.
- Tom and Mary are very much in love.
- Tom ve Mary birbirlerine çok aşıklar.
- The prince and the princess fell instantly in love.
- Prens ve prenses hemen aşık oldular.
- The greatest joy after being in love is confessing one's love.
- Aşık olduktan sonra en büyük mutluluk aşkını itiraf etmektir.
- If you're really in love, water tastes like expensive wine.
- Gerçekten aşıksanız, su pahalı şarap gibi tad verir.
- I don't know what it feels like to be in love.
- Aşık olmak nasıl hissettiriyor bilmiyorum.
- Sami was crazy in love.
- Sami deli gibi aşıktı.
- I've never been in love before.
- Daha önce hiç aşık olmamıştım.
- How many times have you been in love in your life?
- Hayatında kaç kez aşık oldun?
- I don't think Tom has ever been in love.
- Tom'un şu ana kadar aşık olduğunu sanmıyorum.
- I am in love.
- Ben aşık oldum.
- I've never been in love before.
- Daha önce hiç aşık olmadım.
- Sami was really in love.
- Sami gerçekten aşıktı.
- You seem to be in love.
- Aşık gibi görünüyorsun.
- Tom has never been in love before.
- Tom daha önce hiç aşık olmadı.
- They are deeply in love.
- Birbirlerine çok aşıklar.
- I was in love once.
- Bir zamanlar aşıktım.
- Tom has never been in love.
- Tom hiç aşık olmadı.
- Even though I know so little about her, I think I'm in love.
- Onun hakkında çok az şey bilmeme rağmen, sanırım aşık oldum.
- Have you ever really been in love?
- Hiç gerçekten aşık oldun mu?
- Fadil and Layla fell madly in love.
- Fadıl ve Leyla çılgınca aşık oldular.
- You are too young to be in love.
- Aşık olmak için fazla gençsiniz.
- Tom seems to be in love.
- Tom aşık olmuş gibi görünüyor.
- We were terribly in love from the moment we met.
- Tanıştığımız andan itibaren birbirimize çok aşıktık.
- I think I'm in love.
- Sanırım aşık oldum.
- If you're really in love, water tastes like expensive wine.
- Eğer gerçekten aşıksan, suyun tadı pahalı şarap gibi gelir.
- They were in love.
- Onlar aşıktılar.
- Tom is in love.
- Tom aşık.
- Lovers who are truly in love do not write down their happiness.
- Gerçekten aşık olan aşıklar mutluluklarını yazmazlar.
- Maybe you're in love.
- Belki de aşıksındır.
- Tom and I are still in love.
- Tom ve ben hala birbirimize aşığız.
- Am I in love?
- Ben aşık mıyım?
- Are you still in love?
- Hala aşık mısın?
- It's good to be in love.
- Aşık olmak iyidir.
- I'm officially in love.
- Ben resmen aşığım.
- Sami was crazy in love.
- Sami delice aşıktı.
- We were deeply in love.
- Biz derinden aşıktık.
- We're so much in love.
- Birbirimize çok aşığız.
- Tom and Mary seem to be in love.
- Tom ve Mary aşık gibi görünüyorlar.
- Don't tell me you've never been in love.
- Bana hiç aşık olmadığını söyleme.
- I've been in love before.
- Daha önce aşık oldum.
Show More (152)
|