intimidate - English Turkish Sentences
English Turkish
intimidate korkutmak v.
  • They tried to intimidate me into signing the petition.
  • Dilekçeyi imzalayayım diye beni korkutmaya çalıştılar.
  • The thought of getting married intimidated her.
  • Evlenme düşüncesi gözünü korkutuyordu.
  • The government denies that farmers were intimidated in connection with the culls and it asks for evidence.
  • Hükümet, çiftçilerin itlaflarla bağlantılı olarak korkutulduğunu reddediyor ve kanıt istiyor.
Show More (28)
intimidate gözünü korkutmak v.
  • I don't think Tom is intimidated.
  • Tom'un gözünün korkutulduğunu sanmıyorum.
  • You intimidate us.
  • Gözümüzü korkutuyorsunuz.
  • Tom intimidated Mary.
  • Tom Mary'nin gözünü korkuttu.
Show More (24)
intimidate yıldırmak v.
  • Tom can't intimidate us.
  • Tom bizi yıldıramaz.
Show More (-2)
intimidate sindirmek v.
  • I think they're trying to intimidate us.
  • Onlar bizi sindirmeye çalışıyorlar sanırım.
Show More (-2)