leaky - English Turkish Sentences
English Turkish
leaky sızdıran adj.
  • In the meantime, the external borders are like leaky sieves, letting everything through.
  • Bu arada, dış sınırlar sızdıran elekler gibi her şeyin geçmesine izin veriyor.
  • You need to do something about the leaky faucet.
  • Sızdıran musluk için bir şeyler yapmalısın.
  • While Tom is here, you might want to have him fix your leaky faucet.
  • Tom buradayken, sızdıran musluğunuzu tamir ettirmek isteyebilirsiniz.
Show More (14)